http://www.haber2000.com
https://www.facebook.com/osmantopal.tr
» MHP'li SÜLEYMAN SAZAK ; "ÇÖZÜM SÜRECİ DEDİKLERİ KİRLİ PROJE, TEHDİT ŞERİDİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR"

MHP'li SÜLEYMAN SAZAK ; "ÇÖZÜM SÜRECİ DEDİKLERİ KİRLİ PROJE, TEHDİT ŞERİDİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR"

MHP Genel Başkan Adayı Süleyman Servet Sazak : "Rakka hamlemizin CIA Başkanı ve ABD Genelkurmay Başkanı’nın ziyaretlerinden sonra şekillenmiş olması; bu harekâtın niyet arka planını bizim olmaktan çıkarıyor, emperyal senaryoların kucağına taşıyor" dedi
Paylas
MHP'li SÜLEYMAN SAZAK ;
Siyaset - 24 Şubat 2017, Cuma 16:32:44
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

www.haber2000.com

 

 

Türkiye'nin Ortadoğu bataklığında çeşitli tehlikelere sürüklendiğine işaret eden MHP Genel Başkan Adayı ve MHP eski Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Servet Sazak;  

 

"Aylardır kuşattığımız El-Bab’dan nispeten rahatlatıcı haberler gelse de; güvenlik şeridimizin dışında kalan alanlarda özellikle İsrail güvenlik hattına nöbet kulesi olan Rakka’da bir maceraya itekleniyor olmamız, tarihsel zamanın ve Türkiye’nin dış politika envanterinin hiçbir kalemine uygunluk göstermiyor. Birbiriyle mücadele ve güç yarışı antrenmanı yapan kudretlerden El-Bab’da Rusya ile Rakka’da ABD-İsrail kuşağıyla iç içe olmak; dış politikadaki bütün omurgalarımızı yerinden oynatmış bulunuyor" vurgusunu yaparak, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü;

 

NEREYE SÜRÜKLENİYORUZ?

 

"Müslüman coğrafyalarla ilgili bütün niyetlerini Türkiye üzerinden sahaya süren emperyal oyuncuların; Türkiye’deki rejim sıfırlaması ile ilgili sessizliği niyet sinsiliğini işaret ediyor.

 

BOP eş başkanlığı müsameresi ile müdahil olduğumuz Ortadoğu’daki mezhepçilik çukuru emperyal niyetleri her gün biraz daha deşifre ediyor. Çözüm süreci dedikleri kirli proje ve son on küsur yılın dış politikadaki stratejik sığlığıyla, bile isteye PKK ve türevlerinin hâkimiyetine teslim ettiğimiz alanlar; güney sınırımızda bir tehdit şeridine dönüşmüş bulunuyor.

 

Aylardır kuşattığımız El-Bab’dan nispeten rahatlatıcı haberler gelse de; güvenlik şeridimizin dışında kalan alanlarda özellikle İsrail güvenlik hattına nöbet kulesi olan Rakka’da bir maceraya itekleniyor olmamız, tarihsel zamanın ve Türkiye’nin dış politika envanterinin hiçbir kalemine uygunluk göstermiyor.

 

Birbiriyle mücadele ve güç yarışı antrenmanı yapan kudretlerden El-Bab’da Rusya ile Rakka’da ABD-İsrail kuşağıyla iç içe olmak; dış politikadaki bütün omurgalarımızı yerinden oynatmış bulunuyor. Rakka’ya yönlendirilişimizi, PYD-YPG’nin açacağı güvenlik koridoruna endekslemek kırk yıllık terörle mücadele geçmişimizi kişiliksizleştiriyor.

 

Fırat’ın Doğusunu ve Batısını PYD-YPG’nin alan hâkimiyetine teslim etmiş olmanın sıkıntılarını uzun süre yaşayacağız gibi. Rakka hamlemizin CIA Başkanı ve ABD Genelkurmay Başkanı’nın ziyaretlerinden sonra şekillenmiş olması; bu harekâtın niyet arka planını bizim olmaktan çıkarıyor, emperyal senaryoların kucağına taşıyor.

 

CIA başkanının her ziyaretinden sonra dış politikada eksen ve üslup değiştirmek sadece geleneksiz, geleceksiz ve omurgasız bir politik duruşu işaretliyor. Bu ziyaretlerle eş zamanlı dillendirilen “PYD bir diğer Barzani olamaz mı?” sorusu; tarihten ders çıkarmadığımızın kanıtı olarak önümüzde duruyor.

 

Birileri adına vekâleten savaşan IŞİD ile PYD, PYD ile Suriye güçleri, İran ile IŞİD, ABD ile Rusya, IŞİD ile Suriye, Haşdi Şabi ile IŞİD, ABD ile İran, El-Nusra ile IŞİD, Irak ile Peşmerge; sahi biz bu savaşın neresindeyiz?

 

Varlığını, mezhebini ideolojileştirmesine borçlu ve mezhepler gayyasının çıkmaz sokağı olan İran ile karşı karşıya getirilmek istenmemiz; bu emperyal senaryonun bir dayatması olarak en büyük YAKIN TEHDİDİ oluşturuyor.

 

Bu mezhep çukurunda; Arabistan ve Katar’ın muhafızlığına soyunmamızın, hangi stratejik hedeflerimizle örtüştüğünü bilemiyoruz.

 

Süper kudretlerin antrenman sahasına dönüşmüş bu coğrafyada ne yönümüz belli, ne hedeflerimiz… Ne de envanterimiz konjonktürel konumumuzla örtüşüyor.

 

Güvenlik endişelerimizi giderecek noktalar dururken Rakka’da kime vekâleten sahaya sürüleceğimizin belirsizliği; karşı karşıya kalacağımız durumu muğlâklaştırıyor ve operasyonun insan maliyetini, zaman maliyetini ve hedef maliyetini riske dönüştürüyor.

 

IŞİD’i sahaya sürenlerle, PYD-YPG’yi sahaya sürenlerle, El-Kaide/El-Nusra’yı sahaya sürenlerle; Rakka’da bizi sahaya sürecek olanların aynı emperyal güruh olması Milli devlet olma onurumuzu yaralıyor.

 

Hemen yanı başımızda uluslararası terör sevkiyatının merkezi durumundaki Any El Arab, Tel Abyad, Münbiç, Cerablus, Azez ve 17 kilometre yakınımızdaki Afrin Kantonu dururken Rakka’da niyetsiz, hedefsiz ve mesnetsiz bir maceraya hazırlanmak Milli aklın, Devlet aklının onaylayacağı bir durum gibi durmuyor.

Sahiden bu müphem coğrafyalarda, bu vekâlet savaşlarının kan deposuna çevirdiği coğrafyalarda, bu uluslar arası terörün sevkiyat merkezinde hedefi tutarlı, niyeti tutarlı, mesnedi tutarlı bir politik öngörümüz var mı? Daha doğru bir ifadeyle nereye sürüklenmek isteniyoruz?

 

Bütün bu kuşatılmışlık cenderesi içinde rejimi sıfırlamak ve oradan kahramanlıklar yaratmak gibi bir hayale tutunmuş olmak; yüz yüze kaldığımız tehlikenin farkına varamadığımızı gösteriyor.

 

Siyaseten kullanılan düşmanlaştırıcı üslup, zaten hain 15 Temmuz travmasıyla hareketlenen sosyal fay hatlarını hedefsiz bir şekilde daha da derinleştiriyor.

 

Görünen o ki; bugün emperyal veri taşıyıcılar ve yerel aktörler bir sosyal patlamayı ateşleyecek bütün dinamikleri, dinamite dönüştürmenin gayreti içerisinde. Meselenin ironik boyutu; siyaset aktörlerinin tarafsız, kudretsiz, envantersiz bir yasa metni ile bütün bu gailelerin üstesinden geleceğimize inanıyor olması ve bizden de inanmamızı beklemeleri…

 

İkaz etmek isterim ki; beka sorunu konjonktürel metinlerle değil, konjonktürel kıvraklıklarla değil, konjonktürel saf tutuşlarla değil BAKİ DEĞERLERLE çözülür. Türk Milletinin bekasından taviz vermeyeceği en kutsal değer adalet ve hürriyettir. Adalet ve hürriyet, Türk Milleti’nin BEKÂ bayrağıdır.

 

Türk’e, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş değerlerine ve kurucu ideolojimiz olan Türk Milliyetçiliğine olan kinini dine dönüştürmüş bir siyaset üslubunun; toplumsal yarılma haricinde hiçbir niyete hizmet etmeyeceğini hatırlatmak isterim.

 

Buradan Türkçe düşünen, Türkçe okuyan ve olan biteni Türkçe değerlendiren bir birey olarak sormak istiyorum; sahiden ne yapmak istiyorsunuz? "


Bu Haber 636323 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir