http://www.haber2000.com
» ÜLKÜCÜ- MİLLİYETÇİ HAREKETİN ÖNCÜ ŞEHİDİNİN OĞLU, GENEL BAŞKAN ADAYI SÜLEYMAN SERVET SAZAK’TAN; BAŞKANLIK SİSTEMİ İLE İLGİLİ NET MESAJ : “YA TEK ADAM, YA TÜRKİYE”

ÜLKÜCÜ- MİLLİYETÇİ HAREKETİN ÖNCÜ ŞEHİDİNİN OĞLU, GENEL BAŞKAN ADAYI SÜLEYMAN SERVET SAZAK’TAN; BAŞKANLIK SİSTEMİ İLE İLGİLİ NET MESAJ : “YA TEK ADAM, YA TÜRKİYE”

Devlet Bahçeli ve merkezde ki ekibi, AK Parti iktidarı ile birlikte, tüm yetkilerin devredildiği ve kuvvetler ayrılığının yok edildiği ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ sistemi (Başkanlık sıfatı) ile ilgili tam mutabakat sağlarken, Milliyetçi ve Ülkücü Hareketin öncü Şehidi, efsane devlet adamı ve Başbuğ Türkeş’in en yakın yol arkadaşı Gün Sazak’ın oğlu, Genel Başkan Adayı Süleyman Servet Sazak’tan, ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’ sistemine çok anlamlı bir fotoğraf paylaşımı ile tepki geldi ve vatandaşa; “YA TEK ADAM, YA TÜRKİYE” mesajını verdi
Paylas
ÜLKÜCÜ- MİLLİYETÇİ HAREKETİN ÖNCÜ ŞEHİDİNİN OĞLU, GENEL BAŞKAN ADAYI SÜLEYMAN SERVET SAZAK’TAN; BAŞKANLIK SİSTEMİ İLE İLGİLİ NET MESAJ : “YA TEK ADAM, YA TÜRKİYE”
Siyaset - 03 Ocak 2017, Salı 09:15:19
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

www.haber2000.com

 

“Tek adamcı her sistemin nihai amacı bireyin hayatını yönetmektir. Zaten totalitarizm son kertede, siyasal erki zapt ederek bireyin hayatını yönetmek değil midir?

 

Kuvvetler ayrılığı modern, demokratik anayasaların olmazsa olmazlarıdır ve sistemin ahlaki denetimi kuvvetler ayrılığına bağlıdır. Çağdaş anayasaların vazgeçilmezi yürütme, yasama ve yargı erkini milletin denetimine açık tutmasıdır. Daha doğrusu yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı millete dağıtmasıdır” vurgusunu yapan, MHP Genel Başkan Adayı ve MHP Eskişehir eski milletvekili Süleyman Servet Sazak, “Ya tek adam, ya aydınlık, demokratik Türkiye tercihi.. Türkiye hiç bir tek adama teslim olmayacaktır” mesajını vererek açıklamasını şöyle sürdürdü;

 

YA TEK ADAM, YA TÜRKİYE

"Anayasalar sosyal bir talepten doğarlar ve toplumun tamamının mutabakatıyla oluşurlar. Anayasalar yapılırken yasa koyucular belli kriterleri esas alırlar. Uygulanabilirlik, değiştirile bilirlik, yanlışlanabilirlik, geliştirile bilirlik ve yargılana bilirlik bu kriterlerin başlıcalarıdır. Bütün bu evrensel şartların ortak paydası ‘toplumsal mutabakat’ tır.

 

Anayasaları çağdaş ve insani kılan; bireysel hayatı yönetmek niyetiyle değil bireyin hayatını çoğaltma hedefiyle çatılı olmalarıdır. Oysa tek adamcı her sistemin nihai amacı bireyin hayatını yönetmektir. Zaten totalitarizm son kertede, siyasal erki zapt ederek bireyin hayatını yönetmek değil midir?

 

Kuvvetler ayrılığı modern, demokratik anayasaların olmazsa olmazlarıdır ve sistemin ahlaki denetimi kuvvetler ayrılığına bağlıdır. Çağdaş anayasaların vazgeçilmezi yürütme, yasama ve yargı erkini milletin denetimine açık tutmasıdır. Daha doğrusu yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı millete dağıtmasıdır. Zemini demokrat gibi pazarlansa da kuvvetleri tek elde toplayan hiçbir anayasa demokrat değildir ve gizli bir despotizm içerir. Denetlenebilirliği olmayan sistemler ilkel sistemlerdir.

 

Kanun yapma yetkisinin tek adama havale edildiği hiçbir anayasa kurgusu; demokrat ve çağdaş geleceğin garantisi olamaz. Siyasal aktörleri devre dışı bırakan ya da azaltan anayasalar evrensellik ve demokratlık iddiası taşıyamazlar.

 

Toplumsal taleplerden yola çıkmamış anayasalar dayatmacı anayasalardır. Adaletin hakim olmadığı hiçbir yasa, yasal değildir. Rejim sıfırlaması siyasi teamül sıfırlamasıdır, siyasi gelenek sıfırlamasıdır, siyasi talep sıfırlamasıdır. Daha çok demokrasi, daha çok bireysel özgürlük mihverinde örgülenmemiş her yasal düzenleme totalitarizmi işaret eder. Bireyi ve sosyal grupları şahsiyet addetmeyen hiçbir anayasa insani değildir.

 

Dünya siyaset kültüründen biliyoruz ki; tek adama indirgenmiş, bütün kuvvetlerin (yasama, yürütme, yargı) tek adamda toplandığı demokrat bir anayasa yoktur. Ancak anayasanın arkasına gizlenmiş tek adamlar vardır.

 

İç politikadan dış politikaya, yasa yapmaktan denetlenemez lige, kurumların tanziminden kurum infazına, devlet aklından rasyonel akla tek adamın yetkili kılınması; varlığını tek adamın yaşama süresine bağlamış ilkel kabilelerin tercihidir.

 

Milletin vekâletini, tasdik vekâletine indirgeyen her anayasa zalim bir anayasadır ve halka rağmendir. Tek adamcı anayasalarda egemenlik milletin olmaktan çıkar. Üzülerek söylemeliyim ki; bugün sistem oyuncuları içerde ve dışarıda maruz kaldığımız kilitlenmişlikten kurtulmanın bir yolu olarak “rejim sıfırlamasını” dayatmaktadır.

 

Dayatılan bu sistem; yasamanın denetimine dayanan bir başkanlık sistemi değil yasama denetimine kapalı bir TEK ADAM sistemidir. Dayatılan bu sistem; yargının bağımsız olduğu bir başkanlık sistemi değil iktidar erkinin tek adamda toplandığı bir TEK ADAM sistemdir. Dayatılan bu sistem millet meclisi denetiminin esas olduğu bir başkanlık sistemi değil denetimsiz, kontrolsüz bir TEK ADAM sistemidir. Bu TEK ADAM sistemi kültür coğrafyamızın geleneksel siyasi dokusuna aykırıdır; varlığını tek adamın varlığına indirgemiş prematüre toplumların sistemidir.

 

Kimse unutmasın ki Türk Milleti “TEK ADAM MI TÜRKİYE Mİ” kavşağında her zaman Türkiye diyecek kadar, hep Türkiye diyecek kadar, ilelebet Türkiye diyecek kadar Türk’tür ve Türk Milletidir. Türk Milleti egemenliğini hiçbir tek adama teslim etmeyecek kadar asil, vakur ve gelenekli bir millettir.

 

Can emniyetini, mal emniyetini tek adamın inisiyatifine terk etmiş, gönül rızasıyla terk etmiş hiçbir toplum yoktur. Bugün kavşağında bulunduğumuz tek adam mı Türkiye mi sorunsalının niyet arka planı sitemin ıslahı değil milletin tek tipleştirilmesi, bireyin tek tipleştirilmesi, kurumların tek tipleştirilmesi ve tek adamın tek tipleştirmeye yetkili kılınmasıdır. Ki bu tam tamına jakoben bir yönetme üslubudur. Dayatılmak istenen tek adamcı sisteme, siyasi aidiyetinden dolayı rıza göstereceklere sormak isterim ki; can ve mal emniyetinizi emanet edeceğiniz TEK ADAM, ya sizden değilse!

 

“Daha çok demokrasi, daha çok insan hakları, daha çoğulcu yönetme üslubu, daha çok hayat, daha çok gelecek” düsturuyla mevcut parlamenter sistemi daha demokrat hale getirmek dururken TEK ADAM dayatması; Türkiye Cumhuriyeti’nin var olduğu günden beri biriktirdiği demokrasi kültürünü, “hâkimiyet milletindir” üslubunu, “bireyin hayatı kutsaldır” ilkesini hiçe saymaktır. Türk Milleti kendi tercihi olmayan, kendini devre dışı bırakan, kendi hayatını tek adamın insafına terk eden hiçbir dayatma anayasayı onaylamayacak kadar onurludur.

 

Tarihe makastarlık yapmaya niyetlenenler unutmasınlar ki; Türk Milleti, “YA TEK ADAM, YA TÜRKİYE” kavşağından Türkiye diyerek mutlaka kurtulacak ve hiçbir TEK ADAM’a teslim olmayacaktır."


Bu Haber 1413803 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir