http://www.haber2000.com
» MHP’li SAZAK : “HÜRRİYET AŞIĞI MİLLİYETÇİ HAREKETTE, BİREYLERİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK EDECEK ‘TEK ADAM’ SİSTEMİNE RAZI OLABİLECEK, ‘TEK ADAM’ KİMDİR? MERAK EDİYORUM”

MHP’li SAZAK : “HÜRRİYET AŞIĞI MİLLİYETÇİ HAREKETTE, BİREYLERİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK EDECEK ‘TEK ADAM’ SİSTEMİNE RAZI OLABİLECEK, ‘TEK ADAM’ KİMDİR? MERAK EDİYORUM”

MHP Genel Başkan Adayı Süleyman Servet Sazak : "Partili cumhurbaşkanı adı altında yeni anayasayı hazırlamaya çalışan siyasal aktörlere sormak isterim ki; bugün, bir ölüm coğrafyasına dönüştürülmek istenen Türkiye’mizin hangi sorunu anayasal eksiklikten kaynaklanmaktadır? Terör mü, ekonomik terör mü, dış politikada eksen kayması mı, sosyal yarılma mı, ayrıştırıcı üslup mu, 15 Temmuz’u hazırlayan sebepler mi, bireyin yarın duygusunu perişan eden kavram sıfırlaması mı, Ortadoğu’da ite kakıla saplandığımız bataklık mı? HANGİSİ?"
Paylas
MHP’li SAZAK :  “HÜRRİYET AŞIĞI MİLLİYETÇİ HAREKETTE, BİREYLERİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK EDECEK ‘TEK ADAM’ SİSTEMİNE RAZI OLABİLECEK, ‘TEK ADAM’ KİMDİR? MERAK EDİYORUM”
Siyaset - 10 Ocak 2017, Salı 14:27:20
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

www.haber2000.com

 

MHP Genel Başkan Adayı ve MHP eski Genel Başkan Yardımcısı, en önemlisi Milliyetçi-Ülkücü Hareketin öncü Şehidi Gün Sazak’ın oğlu Süleyman Servet Sazak, Partili Cumhurbaşkanlığı adı altında Başkanlık Sistemini getirecek olan Yeni Anayasayı hazırlayan tüm siyasi aktörleri topa tuttu ve çok zor sorular iletti.

 

MHP’li Sazak ayrıca önemli bir noktaya değinerek, Hürriyet ve özgürlük aşığı Milliyetçi-Ülkücü Harekette, bireylerin özgürlüklerini yok edip, tek adamın iki dudağı arasına terk edilecek bu sisteme razı olabilecek “TEK ADAMIN”  kim olacağını sorarak, Milliyetçi Hareketin tabanının bu tek adamlık projesine asla ‘Evet’ demeyeceği mesajını verdi.

 

İŞTE; “YA TEK ADAM, YA TÜRKİYE” DİYEREK, SAFFINI NET ŞEKİLDE ORTAYA KOYAN SÜLEYMAN SERVET SAZAK’ın; HABER SİTEMİZE YAPTIĞI O TARİHİ AÇIKLAMA VE AÇIKLAMADAN SATIR BAŞLARI

 

**Bugün olan biten ve neredeyse bugünümüz ile yarınımızı kilitlemiş olan hadiseler zinciri; bu kurgu çerçevesinden okunmadan doğru anlaşılması mümkün görünmeyen hadiselerdir. CIA'nin gelecek senaristlerinin “Yıkmak istediğimiz ülkelere tek adam rejimi, sömürmek istediğimiz ülkelere gevşek demokrasi götürürüz.” cümlesi; olan bitenin niyet arka planını açıklamakta yeterlidir.

 

**Unutmamalıyız ki Ortadoğu’da çekildiğimiz hedefsiz, mesnetsiz, ahlaksız mezhepçilik gayyasıyla bugünkü rejim sıfırlaması önerisi aynı kurgunun Türkiye sahnelerine işaret eder. Yüz yüze olduğumuz ve manipülasyonlara rağmen sıkıntıları deşifre olmuş ekonomik yapımız, yüzleşmek zorunda kaldığımız 15 Temmuz ihaneti, toplumun hemen her köşesine sirayet etmiş ahlaki çöküntü ve bedelini ağır ödediğimiz terör melaneti; aynı tarihsel müsamerenin akraba dayatmalarıdır ..

 

** Partili cumhurbaşkanı adı altında yeni anayasayı hazırlamaya çalışan siyasal aktörlere sormak isterim ki; bugün, bir ölüm coğrafyasına dönüştürülmek istenen Türkiye’mizin hangi sorunu anayasal eksiklikten kaynaklanmaktadır? Terör mü, ekonomik terör mü, dış politikada eksen kayması mı, sosyal yarılma mı, ayrıştırıcı üslup mu, 15 Temmuz’u hazırlayan sebepler mi, bireyin yarın duygusunu perişan eden kavram sıfırlaması mı, Ortadoğu’da ite kakıla saplandığımız bataklık mı? HANGİSİ?

 

** Kimse unutmasın ki Türk Milleti; ne gevşek demokrasinin vıcık vıcık bataklığında ne de tek adamın iki dudağıyla preslediği bir gelecekte yaşamayı kabul etmeyecek kadar onurlu bir millettir. Ve yine hatırlatmak isterim ki; bu milletin manevi sahipleri, karşılıksız sevenleri ve henüz doğmamış kahramanları vardır.

 

** Kimse unutmasın ki; Ülkücü Hareket’in teorik arka planını kadim Türk töresi, aksiyon bayrağını HÜRRİYETÇİLİK oluşturur. Hürriyet aşığı bir hareketin, özgürlük merkezli bir aksiyon hareketinin, adalet merkezli bir teorik duruşun razı olabileceği TEK ADAM merak ediyorum kimdir?

 

 “YIKMAK İÇİN TEK ADAM

SÖMÜRMEK İÇİN GEVŞEK DEMOKRASİ”

 

"Emperyalist güçler, süper kudretlerini kendi coğrafyalarında değil başka coğrafyalarda denerler. Bu süreçte yerel oyuncular ve yerel maskesi takınmış kavramlar en önemli argümanları olur. Önce kavramların içeriğini boşaltır, manipüle eder, sıfırlar ve muhatap beyinleri kendi doğrularına ulaştıracak formüllere dönüştürürler. Ne silaha ihtiyaçları vardır ne de ordulara…

 

Emperyal güçlerin, sömürecekleri ya da eterne edecekleri ülkelerde mümkün olduğu kadar azaltılmış figüre ihtiyaçları vardır. Figür çokluğu süper güçler için masraf çokluğu, zaman çokluğu anlamını taşır. Ve artık biliyoruz ki emperyal oyuncular mümkün olduğu kadar az insan gücü, az masraf ve az zamanla kirli niyetlerini gerçekleştirmek istiyorlar. İşte tam da bu niyetlerle Türkiye’mizin etrafının kuşatıldığı bugünlerde; dayatılmak istenen anayasa değişikliği ya da sistem değişikliği önerisini bu gözle incelemek yerinde olacaktır.

 

Tarih felsefesinden biliyoruz ki; tarih, sadece geçmişi okumak değil tarihsel oyuncuların gelecek kurgularını da okumaktır. Bugün olan biten ve neredeyse bugünümüz ile yarınımızı kilitlemiş olan hadiseler zinciri; bu kurgu çerçevesinden okunmadan doğru anlaşılması mümkün görünmeyen hadiselerdir. CIA'nin gelecek senaristlerinin “Yıkmak istediğimiz ülkelere tek adam rejimi, sömürmek istediğimiz ülkelere gevşek demokrasi götürürüz.” cümlesi; olan bitenin niyet arka planını açıklamakta yeterlidir.

 

Bu cümle son tahlilde CIA’nin ve emperyal güçlerin tarihi hafızasından beslenmiş bir cümledir. Ve bu cümlede kanlı BOP kurgusu sürecinde Ortadoğulu coğrafyalarda tek adamcı rejimlerin kolay yıkılabilme tecrübesinin ve gevşek demokrasi (yürütme, yasama ve yargının sahalarının muğlâk tutulduğu, birbirlerinin alanına kolay geçebildikleri, ilkeleri oturmamış konjonktüre göre cıvıtılabilen omurgasız demokrasi) yönetimlerinin kolay yönetilebilirlik deneyiminin büyük payı vardır.

 

Unutmamalıyız ki Ortadoğu’da çekildiğimiz hedefsiz, mesnetsiz, ahlaksız mezhepçilik gayyasıyla bugünkü rejim sıfırlaması önerisi aynı kurgunun Türkiye sahnelerine işaret eder. Yüz yüze olduğumuz ve manipülasyonlara rağmen sıkıntıları deşifre olmuş ekonomik yapımız, yüzleşmek zorunda kaldığımız 15 Temmuz ihaneti, toplumun hemen her köşesine sirayet etmiş ahlaki çöküntü ve bedelini ağır ödediğimiz terör melaneti; aynı tarihsel müsamerenin akraba dayatmalarıdır. Bu bağlamda çözüm süreci dedikleri ihanet kurgusunun figürlerinden, Katil Apo’nun önerdiği başkanlık sistemini doğru okumadan; bugün dayatılan tek adamcı sistemin niyet arka planını kavrayamayız.

 

Bugün bu saydığımız ve maalesef yaşamak zorunda kaldığımız gailelerin hiçbirisi anayasal mesnetli olmamasına rağmen, tek adamcı anayasa önerisi bu manada oldukça manidardır. Kökeni anayasal olmayan sorunlara anayasa değişikliğini çare diye takdim etmeye çalışan siyasal aktörlere sormak isterim ki; bugün, bir ölüm coğrafyasına dönüştürülmek istenen Türkiye’mizin hangi sorunu anayasal eksiklikten kaynaklanmaktadır? Terör mü, ekonomik terör mü, dış politikada eksen kayması mı, sosyal yarılma mı, ayrıştırıcı üslup mu, 15 Temmuz’u hazırlayan sebepler mi, bireyin yarın duygusunu perişan eden kavram sıfırlaması mı, Ortadoğu’da ite kakıla saplandığımız bataklık mı? HANGİSİ?

 

Senelerdir gevşek demokrasi vaadiyle sömürüye açık tutulan Türkiye; bugün, başkanlık rejimi adı altında tek adam sistemi ile tarihin dışına düşürülmek istenmektedir.

 

Parlamenter demokratik rejimin aksayan yanlarını onarmak, Cumhuriyet kazanımlarına yeniden sarılmak, özgürlükleri çoğaltmak, bireyin hayatını çoğaltmak, geleceğimizi çoğaltmak, Milli Mücadele ruhunu çoğaltmak dururken; denetim mekanizmalarının devre dışı bırakıldığı ve bütün erklerin, tek adama tabi kılındığı denetimsiz bir keyfiliğe işaret eden anayasa değişikliği önerisinde ısrar etmek, milletimizin can ve mal emniyetini tek adama teslim etmek ne kadar doğrudur?

 

Kimse unutmasın ki Türk Milleti; ne gevşek demokrasinin vıcık vıcık bataklığında ne de tek adamın iki dudağıyla preslediği bir gelecekte yaşamayı kabul etmeyecek kadar onurlu bir millettir. Ve yine hatırlatmak isterim ki; bu milletin manevi sahipleri, karşılıksız sevenleri ve henüz doğmamış kahramanları vardır. Bu coğrafyanın sinir uçları Ülkücü Hareket’in kalbidir ve Ülkücü Hareket var olduğu günden beri hiçbir emperyal oyuncunun, hiçbir yerel işbirlikçinin yandaşı yapılamayacak kadar hafızası olan, mücadele geçmişi olan ve hedefleri olan bir harekettir.

 

Yine kimse unutmasın ki; Ülkücü Hareket’in teorik arka planını kadim Türk töresi, aksiyon bayrağını HÜRRİYETÇİLİK oluşturur. Hürriyet aşığı bir hareketin, özgürlük merkezli bir aksiyon hareketinin, adalet merkezli bir teorik duruşun razı olabileceği TEK ADAM merak ediyorum kimdir?"


Bu Haber 954428 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKECEK HABERLER

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir