ATİLA SARP yazdı
KİMSESİZLER KİMSESİ CUMHURİYETİMİZİN 100.YILI
İngiltere de “terör” saldırısı faciaya yol açtı. Dünyanın her yerinde ortaya çıkış parametreleri tümüyle karanlık kalan “terör” eylemleri ara vermeden sürüyor. Bu terör eylemleri zenginliğin, kültürün, uygarlığın, adalet ve eşitliğin merkezlerinde egemen “küresel marka kapitalizminin milyonlarca yoksulu uçuruma itekleme gerçeğini gündemden çıkarıyor.
Can, mal, gelecek kavgasına sürüklüyor, günlük yaşamın acımasızlığı içinde umarsızlaşmış yoksul insanlar “yiyecek, giyecek, barınak” gibi en ilkel gereksinmelerini karşılamanın “çok şükür”ü ile avunuyor.
“Silahlı isyan”ların 20.yüzyıl da açtığı derin yaralardan ders alan “para babaları” milyonları yarın ne olacak korkusunun batağına sürüklüyor, ”terörizme” bilinçlice itekliyor.
Banka hesaplarında milyar dolarları biriktirmek için milyonları yoksulluk uçurumuna itekleyenler, bu nedenle her terör saldırısından sonra adeta bayram ediyor. Bilindiği gibi, bu tür “terör” saldırıları 2016 yılında Başkentimizi hedef almıştı.
***
Duvara asılan “Master Planı”nda 2000 yılında Başkent “ Ortasında Anıtkabir olan dev Atatürk Orman Çiftliği Parkı”, çevresinde sanayinin geliştiği, üniversite kampüslerinin sıralandığı, toplu konutların yer aldığı planlı bir büyümeyi amaçlıyordu.1975 yılında sabahleyin evden günlük kent yapılaşmasının sınırlarını teftişine çıktığımızda marangozlar Sitesi sırtlarından, Mamak Muhabere okuluna, Mamak yerleşikliğinden Tuzluçayır Nato yoluna, Çöplüğün üstünden İmrahor deresi, Mühüye köyünden Çankaya tepelerine, Dikmen taşocaklarından Konya yoluna, Çukurambar'dan; Anıtkabir arkasına, Yenimahalle İvedik caddesinden İstanbul yoluna çıkıp, terminale bitişik Ankara Belediyesi Fen İşleri'ne geliyorduk. Başkentteki günlük “periferik” dolaşımımız bir buçuk saatte tamamlanıyordu.
***
2017 yılında Başkentimiz olağanüstü kontrolsüz, plansız, başkentin gelişim tarihinden kopuk halkaların birleştiği büyüme gerçeğini yaşamaktadır.
2000 Mastır planının merkezi olarak düşünülen 160.000 dönümlük Atatürk Orman Çiftliği kuruluşundan sonra adım adım kemirilmiş, 1975 Orduevi kaçak inşaatı ile gücü olanın yapılaşma yaptığı aymazlığa sürüklenmiş, bugün de dev “Kaçak saray” yapımı ile adeta yok edilmiştir.
Büyük doğal güzellik alanları yavaş yavaş yok edilip yapılaşmaya açılmıştır. Bugün başkentimizin geleneksel yerleşim ve yaşam alanları tümüyle değişmiştir. Değişim ise olumlu yönde olmamış, ardı ardına yeni yatırımların esas ağırlığı kent merkezlerini yaşanılır olmaktan çıkaran AVM ve Gökdelenlere yönelmiştir.
Yoksullaşan yurttaşların tıkış tıkış olduğu bina yerleşimleri, kontrolsüz girişlerle sayısı artan ulaşım araçlarının her bir yana taşan yığılımı, alt geçitler, üst geçitler, çift yollar, geniş bulvarlar araç girişini olağanüstü artırmış, başkentimizi sıradan yurttaşların korkarak dışarı çıktığı uğuldayan bir canavara dönüştürmüştür.
***
Demografik yapının incelenmesi ise başkentin geleceği açısından son derece önemlidir. Yakubaptal, Bayındır, Pursaklar, Yuvaköy, Susuz, Törekent, Yenikent,Temelli, Ballıkuyumcu, Yavrucuk, Oğulbey, Kıbrıs Köyü dönengesinin yol ve binaya endeksli kontrolsüz yerleşimi ile bir başkent gelişiminden çok dıştan modern içindeki yerleşim ile “varoşlaşma” yaşanmaktadır.
Terörizm ise, yoksulluğun varoşlaşan yerleşiminde çağ dışı “ezberlenmiş doktrin ve dinsel nazariyeler” ile beslenen “gençleri” buralardaki karanlık labirentlerinde yetiştirmektedir.
***
Kuruluşumuzun yerleşikliği “Ankara”dan başlamıştır. Gidişatın düzelmesi de başkentimizden başlamalıdır.
“Kimsesizler kimsesi Cumhuriyet”imizin “100. Yılı” başkent merkezli “demokratik halk iktidarı” ile yükselecektir. Bunun dışındaki “küresel marka kapitalizmine endeksli” genel ve yerel iktidarların cilalanmış politikaları ulusumuzun büyük çoğunluğunu giderek daha fazla “bir lokma yiyecek, bir metre kare barınak, üç beş çapul giyecek” peşine düşürmekten başka bir sonuç sağlamayacaktır.
Eğitim, üretim, sosyal barış ve adalet, içte yurttaşlarımızın güvenliğini, dışta ülkemizin savunmasını giderek daha çok tehdit eden sorunlar sarmalının çözümünü seferberlik düzeyinde ele almamız gereken günleri yaşamaktayız.
Küresel marka kapitalizminin acımasız saldırganlığından başkentimizi kurtaracak plan ve programların uygulanmasının zamanı gelmiş bulunmaktadır.
Bu Haber 780904 Defa Okunmuştur