RUFAY KARHAN yazdı
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
AK Partili 316 milletvekilinin imzalarıyla TBMM Başkanlığına 10 Aralık 2016 tarihinde “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Bir Kanun Teklifi” başlığını taşıyan bir kanun teklifi sunuldu. Sunulur sunulmaz da tartışmalar alevlendi.
Teklif edilen Anayasa Değişikliği 21 maddeden oluşuyor. Bunların içinden 5.madde de bulunan “yedek milletvekilliği” maddesi çıkarıldı ve diğer maddelerle komisyonlarda ateşli tartışmalardan sonra Meclis Genel Kuruluna geldi.
Kamuoyunun da malumu olduğu üzere Anayasa değişikliğinin temelini “Başkanlık Sistemi” oluşmaktadır. Partili Cumhurbaşkanlığı görüntüsü de olsa da ‘Başkanlık sıfatı’ verilecektir
Buraya kadar anlaşılmayan bir şey yok. Asıl mesele Türkiye’nin gerçekten bir Başkanlık Sistemine ihtiyacının olup olmadığıdır. Ya da gerçekten bir ihtiyaç varsa bu nasıl bir “Başkanlık Sistemi” olmalıdır.
Bu konu kamuoyunda yeterince tartışılmamıştır. Yani vatandaşlarımız ekseri ağırlıkla “Başkanlık Sisteminin ne olduğu veya nasıl bir yönetim sistemi getirilmek istenmektedir” konusunda çok da fikir sahibi değildir.
Anayasa Değişikliği Teklifi çalışmalarını yapanlar öncelikle Türkiye’de “Başkanlık Sistemi” veya “Türk tipi bir başkanlık sistemi” getirmek arzusuyla yola çıktılar. Ama karşımıza çıkan sistem bir “başkanlık sistemi” midir?
Hukuk Profesörü Kemal Gözler’in “Anayasa ve Kuvvetler Ayrılığı” konusu hakkında ve “tavsiye ve tedbir niteliğinde” çok önemli irdelemeleri ve açıklamaları oldu.
Kısaca;
Başkanlık sistemi ile parlâmenter sistem birbirinden üç ana farkla ayrılırlar. Yasama, yürütme, yargı… Denebilir ki Parlamenter sistemde de güçler ayrılığı böyledir.
Şu halde ;
1.Yasama, Yürütme ve yargı organları kesinlikle birbirinden bağımsızdır. Direkt olarak birbirine etki edemezler.
Başkanlık sisteminde Yasama organı yürütme organını görevden alamaz ve yürütme organı da yasama organını görevden alamaz. Yani; biri diğerinin seçimlerini yenileyemez, buna karar veremez.
Parlâmenter sistemde ise; yasama organı güvensizlik oyuyla (hükümete güven duyulmuyorsa) istediği zaman yürütme organının sorumlu kanadını, yani hükûmeti düşürebilir. Buna karşılık yürütme organı da yasama organını feshedebilir; yani onun seçimlerini yenileyebilir.
Özetle başkanlık sistemi, yasama ve yürütme organlarının birbirinin görevlerine son veremedikleri, parlâmenter sistem ise bu organların birbirlerinin görevlerine karşılıklı olarak son verebildikleri sistemlerdir.
Bu durumda Cumhurbaşkanı isterse kendi seçimlerini de yenilemek kaydıyla, TBMM’nin seçimlerini yenileyebilmekte, yani onun görevine son verebilmektedir. TBMM de, isterse, kendi seçimlerini de yenilemek kaydıyla, Cumhurbaşkanının seçimlerini yenileyebilmekte, yani onun görevine son verebilmektedir.
Buna göre getirilmek istenen sistem Başkanlık değil, Parlamenter sisteme daha yakındır.
Bir başka deyişle “Başbakansız Parlamenter Sistem”
2. Başkanlık sistemi, sert bir kuvvetler ayrılığı sistemidir. Getirilmek istenen “Başkanlık Sistemi” mevcut uygulaması olan bir sisteme uymayıp “Türk Tipi başkanlık Sistemi” de olamaz. Zira başkanlık sisteminin ruhuna aykırıdır.
Teklife göre hem Cumhurbaşkanına ve hem de TBMM’ye seçimlerin yenilenmesine karar verme yetkisi getiriliyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı gün yapılacaktır
Değişiklik Teklifine göre, “seçimlerin yenilenmesi” demek, hem TBMM seçimlerinin, hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yenilenmesi demektir.
Yani Cumhurbaşkanı isterse kendi seçimlerini de yenilemek kaydıyla, TBMM’nin seçimlerini yenileyebilmekte, yani onun görevine son verebilmektedir.
TBMM’de, isterse, kendi seçimlerini de yenilemek kaydıyla, Cumhurbaşkanının seçimlerini yenileyebilmekte, yani onun görevine son verebilmektedir. Bu fark açısından önerilen, başkanlık sisteminin tam tersi bir sistemdir ve parlâmenter hükûmet sistemine daha çok benzemektedir.
O halde yapılmak istenen “kuvvetler birliği sistemi” kurmaktır.
Yasama ve yürütmeyi aynı siyasi partide güçlü bir şekilde elde toplamak ve tutmaktır.
TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı gün yapılmasının ve her iki Erk’e de diğerinin seçimlerini yenileme yetkisinin verilmesinin sebebi de budur.
Maksat, Cumhurbaşkanı ile TBMM çoğunluğunun aynı siyasî partiden oluşturularak güçlü ve tek elde toplanmış bir yürütme sağlamaktır.
Cumhurbaşkanının partisi herhangi bir nedenle TBMM’de çoğunluk sağlayamazsa, Cumhurbaşkanı hem kendi seçimini ve TBMM seçimlerini yenileyerek yasama ve yürütme arasında birlik sağlayacaktır.
TBMM’de bu yetkisini kullanabilir. Bu birlik sağlandığında ise, Türkiye’de TBMM’nin Cumhurbaşkanı karşısında bir bağımsızlığı kalmayacak ve TBMM Cumhurbaşkanının kontrolü altına girecektir.
3. Başkanlık sistemi, sert bir kuvvetler ayrılığı sistemi ise kuvvetler ayrı ve bağımsız olmalıdır ve en önemlisi adil yargılama ve yetkilendirilmedir.
Yeni getirilen Teklifine göre, “Hakimler ve Savcılar Kurulu” 12 üyeden oluşmaktadır.
Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanı ve Kurulun beş üyesi doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. Geriye kalan altı üye ise TBMM tarafından seçilmektedir.
Önemli olan, TBMM ile Cumhurbaşkanı arasında birliğin sağlanması amacı gerçekleşirse, “Hakimler ve Savcılar Kurulu”nun üyelerinin yarısını seçme yetkisinin TBMM’ye verilmesinin pek bir anlamı kalmayacaktır. Zira Parlamento çoğunluğu zaten partili Cumhurbaşkanında olacaktır.
Bu Haber 1013314 Defa Okunmuştur