GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli, okuyucular..
Siyasiler birbirlerini eleştirirken bazen sert ifadeler ve benzetmeler kullanırlar..
Aynı şekilde Gazeteci-Yazarlar da; birisini eleştirirken; ifadeler ağır da olsa Anayasa’da ki “ifade özgürlüğü” hakkını kullanırlar..
Ağır da olsa; eleştirilere maruz kalan kişi, hemen Savcılığa koşar ve “kendisine Hakaretten” suç duyurusunda bulunur.
Tabi soruşturmayı yürüten Savcı; ifade şekillerini inceleyerek, ya “Kovuşturmaya gerek yok” kararı verir veya Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125. Maddesi ve fıkralarına göre iddianame hazırlayıp, Asliye Ceza Mahkemesine gönderir..
Mahkeme de ilk duruşmada veya ikinci duruşmada Kararını verir..
Ve bu karar verilirken de; yasaların maddeleri kadar; Hakiminde vicdani kanaati de önemlidir..
Evet, Değerli okuyucular..
Buraya kadar yasal olarak izlenecek yol çizdik..
Şimdi.. Yıllardır, aylardır kamuoyuna tartışılıyor..
Birisinin, birisine; “Çapsız”, “Vizyonsuz”, “Kabiliyetsiz”, “Beceriksiz” demesi Hakaret mi yoksa “eleştiri” veya “ifade özgürlüğü mü?”..
Tabi kişiler de kendilerine göre hükümler verip, ahkamlar kesiyorlar..
Peki… Birisine “Çapsız, Vizyonsuz” demek ceza yaslarına göre Hakaret mi?
Net… Asla “Hakaret” değil, eleştiri ve ifade özgürlüğü olarak kabul edilir..
Hele, hele bu ifadeleri; bir siyasi, başka bir siyasiye karşı sarf etmiş ise veya bir Gazeteci-Yazar, bir siyasiyi bu ifadeler ile eleştirmiş ise hakaret sayılmayıp, siyasetçinin görevi gereği ağır da olsa eleştirilerin doğal olarak hedefi olarak kabul edilir..
“USUL” YÖNÜNDEN BOZULAN “BERAAT” KARARINA ANKARA’DA TAM-TAMLAR ÇALIP, BAYRAM EDEN YALAKA AKIL FUKARALARI..
Değerli okuyucular..
Şimdi gelelim Ankara’da ki; hem “Hukuk”, hem de “akıl fukarası” tam-tamcı yalakalara..
Sayın Melih Gökçek.. Ankara’da 28,5 yıl Belediye Başkanlığı yaptı ve halende aktif siyaset yapan bir siyasetçi..
Sayın Gökçek; 2019 yılında CNN Türk Tv’de Tarafsız bölge programında, Mansur Yavaş’ın başkanı olduğu Ankara Büyükşehir Belediyesinin 15 Şirketinin iflas ettirildiğini ve Mansur Yavaş başkanın “rezil rüsva” olduğunu belirterek;
“Mansur; Çapsız, beceriksiz, vizyonsuz, kabiliyetsiz” demişti.
Sayın Melih Gökçek’in bu ifadeleri üzerine Mansur Yavaş ve Avukatı Savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlardı ve hazırlanman iddianamede Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesine düştü..
Mahkeme incelemesi sonucu “Sanığın atılı suçtan derhal Beraatine” diye karar verdi..
Mansur Yavaş ve Avukatı verilen bu Beraat kararını istinafa götürdü ve dosya; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinde görüldü..
20. Bölge Ceza Dairesi ise kararı “Usulen” bozdu ve yeniden yargılanmasına hükmetti.
Dikkat edin.. Mahkemenin verdiği Kararın “Esastan” bozulması önemlidir ve verilecek hükmün seyrini ve şeklini değiştirecek niteliktedir ama “Usulen” bozulan Karar ise verilen hükmün sonucunu pek etkilemez..
Nedir “Usulen” bozma sebepleri?
Örneğin.. Der ki; Hakimin veya tarafların imzası eksik, müşteki veya sanığın görüşüne başvurulmamış, tanığın ifadesine başvurulmamış” gibi V.S. sebepler..
Evet.. Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin; Sayın Melih Gökçek hakkında verdiği “Beraat” kararı da; *Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi tarafından “Usul” noksanlıkları gerekçesi ile bozmuş ve yeniden yargılama istemiş.
Ne diyor 20. Ceza Dairesi verdiği bozma kararında?
“Usulen taraflar duruşmaya çağrılmayıp, iddiaları tartışılmadan hazırlanan ‘Tensip zaptı’ ile Beraat kararı verilmiş. Bu vesile ile yeniden yargılanma uygun olacaktır”..
Dikkat edin.. Bölge Caza Dairesi verdiği bozma kararında; “dosya münderecatında ki delillere göre Sanık Hakaret suçunu işlemiştir, cezalandırılması gerekmektedir” demiyor..
Usulen tarafları duruşmaya çağırıp, iddiaları neden tartışmaya açmadınız” diyor..
Halbuki.. Tarafları temsil eden Avukatları var duruşmada..
Hâkimin vicdanı kanaati; Sayın Melih Gökçek’in, Mansur Yavaş’a Hakaret etmediği ve ifade özgürlüğü ile eleştiride bulunduğu yönünde hasıl olduğundan, dosyayı sürüncemede bırakmamak için Beraat kararı vermiş.
Şimdi istinafın bu kararı yeniden 26. Asliye Ceza Mahkemesine geldi..
Mahkeme veya heyeti ne yapacak?
Ya “Usulen” tarafları duruşmaya çağırıp, iddialarını tartışmaya açacak veya “gerek yok” diyerek, daha önce verdiği Beraat kararında ısrar edecek..
Ve çok, çok büyük bir ihtimalle de 26. Asliye Ceza verdiği Beraat kararında ısrar edecek..
Mansur Yavaş ve Avukatı bu kez ne yapacak?
26. Asliye Ceza Mahkemesinin bu kararını Yargıtay’a taşıyacaklar..
Evet.. İşte bu noktada yine yasa duvarına toslayacaklar..
Çünkü.. Yargıtay’ın verdiği kararlarda; hangi sözlerin, ifadelerin “Hakaret” sayılıp, sayılmayacağına dair listesi var..
Evet.. Yargıtay’ın listesine göre; Vatandaşa, Kamu Görevlisine ve hatta Cumhurbaşkanına “Çapsız” demek Hakaret sayılmıyor ve cezası da asla yoktur..
İfadeler ağır da olsa; sözler ifade özgürlüğü kapsamında eleştiri sayılmaktadır..
Örneğin Yargıtay 18. CD Esas: 2016/13440 Karar: 2019/1360 sayılı, 15.01.2019 tarihinde verdiği emsal kararında şöyle hüküm vermiş;
“Eyleme (Sosyal medya vasıtasıyla, Belediye Başkanına hitaben: Çapsızsın) ve yükletilen suça yönelik katılan ...'in temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak, temyiz davasının esastan reddiyle hükmün (beraat) onanmasına...”..
Evet.. Şimdi bu usulen bozulan karara Ankara’da bazı yalaka yazar ve medya mensupları “tam-tam”lar çalıp, bayram ediyor ama Yasaların gerçeği bu..
Sadece ..Her zaman olduğu gibi kamuoyunda algılar yaratmaya çalışıyorlar..
Ve şimdi bu akıl fukarası yalaka yazarlara; bazı CHP yöneticilerinin birilerine “Çapsız, onursuz” dedikten sonra Mahkemeden aldıkları “Beraat” ve ifade özgürlüğü kararında böbürlenmelerinden birkaç örnek sunacağım..
Yani… CHP; birilerine “Çapsız, onursuz, ahmak” deyince “ifade özgürlüğü, eleştiri” olarak kabul ediyor ama birileri kendilerine karşı aynı ifadeleri sarf edince Hakaret kabul edip, hemen Savcılığa koşuyorlar..
Kendilerine gelince “Hukuk” oluyor, başkaları “Beraat” alınca mahkemeye müdahaleli guguık sayıyorlar..
Evet, Değerli okuyucular..
AK Parti Hükümetinin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na; 2013 Mart ayında, CHP Sözcüsü Haluk Koç ve Grup Başkan vekili Muharrem İnce şu sözleri sarf etmişlerdi;
“Davutoğlu, ‘Çapsız’ ve onur noktasında sıkıntısı var”
Bakın Dışişleri Bakanı kendisine hakaret edildiği iddiasıyla Haluk Koç hakkında “Hakaret” davası açtı..
Yargılama sonucu Ankara 5. Asliye Mahkemesi Ahmet Davutoğlu’nun kendisine hakaret edildiği iddialarını ret etti.
Tabi kendi lehlerine karar verildiği için sevindiler..
Yine taze bir örnek..
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu.. Kendisine göre; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘ya “Ahmak” demiş..
Yani. Kamu görevlisine hakaret ettiğini itiraf ediyor..
Fakat… İmamoğlu savurduğu ifadede “Ahmak” “lar”.. kelimesini kullandığı için bu hakaret YSK yöneticilerine sayılıp, yargılaması sonucunda ceza aldı..
Şimdi ceza ve siyasi yasak İstinaf Mahkemesinde mi?
Evet..
CHP topyekûn ne diyor?
“İmamoğlu eleştiriler karşısında kendini savundu, ifade özgürlüğü hakkını kullandı”..
Bunları sende defalarca yazdın Saygı Öztürk Bey ama şimdi çıkıp tam-tam çalarak, Sayın Melih Gökçek’in; Mansur Yavaş’a karşı sarf ettiği “Çapsız” sözünden dolayı cezalandırılmasını ellerini ovuşturarak bekliyorsun..
Çok beklersiniz…
Çünkü “Çapsız" ifadesi Hakaret değil, genellikle bir işin veya davranışın yetersiz, dikkatsiz veya özensiz bir şekilde yapıldığını ifade etmek için kullanılan bir terimdir.
Örneğin, "Bu proje çapsız bir şekilde hazırlandı" demek, projenin düzgün bir şekilde hazırlanmadığını ve gereken özenin gösterilmediğini ifade eder.
Haa sizler de haklısınız.. Mansur başkanınız Cumhurbaşkanı adaylığına tam soyunduğu sırlarda; “Çapsızlığı” mahkeme tarafından da onanınca sıkıntı yaşayacaksınız biliyorum..
Ama gerçekler bunlar..
Bu Haber 47821 Defa Okunmuştur