AYTEN SOYSAL yazdı
Ülkemiz de oluşan, ya da oluşturulan ve bitmek tükenmek bilmeyen gündemler zinciri insanlarımızı oldukça usandırmış durumda.
Tam bu konu geçti şimdi mevcut bir sorun çözülecek derken, başka bir gündem çıkıyor. O da yetmiyor, oluşan bu gündemler her akşam tv’lerde günlerce tartışılıyor.. “O onu dedi, bu bunu dedi. O ne demek istedi? Bu ne demek istedi?”
Oysa ki; bu gündem ve yorumlarının vatandaşlarımızın hiçbir derdine derman olmayacağını biliyoruz.
İnsanlarımızın yaşadığı ve ciddi boyutlara ulaşan bir çok alandaki sorunların çözümünü umutla ve inatla bekliyoruz.
Neler mi?
Gençlerimiz iş bekliyor,
Vatandaşımızenflasyonun düşmesini bekliyor
İş insanları yatırım için ekonomini iyileşmesini bekliyor
Esnaf ödemelerini yapabilmek için devletten yardım bekliyor
Kadınlarımız şiddet ve cinayetlerin bitmesini bekliyor
Muhalefet partileri yenilenen parlamenter sisteme geçiş
Bekliyor
Milletimiz, terörün bitmesini ve güvenlik güçlerimizin şehit olmamasını dualar ederek bekliyor.
Hükümet ülkeyi bir 18 yıl daha yönetmek için oy bekliyor
Yani herkes bir şeyler bekliyor
Özellikle son yıllarda artan bekleyişler ve kapıldığımız umutsuzluklar, aklıma okurken bile içimin daraldığı Fransız yazarın “Godot‘u beklerken” adlı eserini getirdi.
Eserin karakterleri, Estergon ve Vladimir bir bilinmezliğin ortasındadırlar.
Eylemsizliklerine yenik düşünce, Godot adında ne olduğu bilinmeyen bir kimse ya da şeyi beklemeye başlarlar.
Godot gelecek ve onları kurtaracaktır. Bu bekleyişleri ile bir umudu yaşatmaya çalışırlar.
Bu insanların aralarında, hayatı paylaşma, sevgi, dayanışma, yardımlaşma gibi temel insani duygular da ciddi biçimde zayıflamış ancak kendilerini içinde buldukları anlamsız bir hayatı sürdürmek zorunda hissederler.
Biraz umutla, biraz da umutsuzlukla her gün, aynı yerde Godot’u beklerler.
Bir türlü geçmek bilmeyen zaman, zaten anlamsız bir tahammülü daha da zorlaştırır. Bir türlü beklenene kavuşamamak, tamamıyla acı verici bir vakaya dönüşür.
Böylece bir yandan umut derinlerde bir yerlerde yaşatılırken, öbür yandan sızım, sızım bir ıstırap yaşanır.
Ve Godot gelmeyecektir..Yoktur. Bizlerde Godot’u beklemeyelim..
İktidar partisi çok yoruldu, diyeceği söz kalmadı. Artık birbirleri ile ciddi olarak sosyal medya ve hatta televizyonlarda çekişiyorlar.
Ekonomik dar boğazdan artık nefes alamıyoruz. Dolayısıyla hükumetin yapmaya çalıştığı sadece nereden fon bulabilirim uğraşı.
Her geçen gün görev zararı artmakta olan kamu bankalarının yükünü ve aşılan çeşitli kurumların bütçe yükünü gerek varlık fonu ve gerekse hazine artıkkaldıramıyor.
Hatta bir fon bakanlığı bile kurulsun bence.
Hal böyle iken özellikle muhalefet partilerinden İYİ Parti ve CHP’ye şunu söylemek istiyorum;
Çok dikkatli ve çok fazla çalışılmalısınız. Genel merkez kurultaylarınız da sizi seçime götürecek kadrolar olacağı için çok çalışkan ve donanımlı dinamik ekipler kurmalısınız.
“Ağacın kurdu içindedir“ derler. Partilerinizi içerden fitne yaparak yıpratan olay ve kişilere mahal vermemelisiniz.
Ülke yönetimi için gereken ekonomi, sağlık, eğitim, dış politik, askeri ve terör konularında ki tüm çalışma plan ve projeleriniz hazırlamış olmalısınız.
Bu ülkenin vatandaşları olarak,halimizi anlayacak, dertlerimizi dert edinecek, umut olacak,içerde kaybolan huzuru sağlayacak ve dışarı da yitmiş itibarımızı kazanacak iktidar istiyoruz.
Kadınlar öncelikle size söylemek istiyorum. Yaşanan şiddet ve her geçen gün artan cinayetlerin acısına dayanamıyoruz. Bizi daha iyi anlayacak kadın Lider Meral Akşener’e sahip çıkma zamanıdır.
Gençler size umut olacak, sevgi dili kullanacak ve bir anne olan Meral Akşener’e destek olma zamanıdır.
Ve bende bir kadın olarak diyorum ki, azim ve mücadelesi ile seçim tarihinde, hak etmiş olduğu oylarımızı İYİ Parti’nin Kadın Lideri Meral Akşener ‘e saklama zamanıdır.
Ülkemize bir kadın eli değmesi dileğiyle..
Bu Haber 366159 Defa Okunmuştur