CHP'den, İKTİDARA BİLDİRİ CEVABI
Emekli amirallerin yayınladığı bildiriye ilişkin değerlendirme yapan CHP'li Öztrak, “15 Temmuz’u daha unutmadık. Türkiye’de darbe olmasın istiyorsanız emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden korkacaksınız, çekineceksiniz. Yaşanan komedi sadece şahsım hükümetinin çaresizliğinin, koltuğunu korumak için yaptığı şımarıklıkların bir başka tezahürü değildir” dedi.
Emekli amirallerin, son dönemde gündeme gelen Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması hakkında yayınladığı bildiriye ilişkin değerlendirme yapan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Dün açlığı, yoksulluğu, işsizliği, intiharları, yani ülkedeki zulmün üstünü darbe iddialarıyla örtme senaryosu uygulamaya kondu. Erdoğan şahsım hükümeti yeni bir ‘darbe mağduruyum' oyununun perdesini açtı.
Biz bu kabak tadı veren tiyatroyu çok izledik… Postalla yapılan darbeye de karşıyız, mokasenle yapılan darbeye de karşıyız… 15 Temmuz'u daha unutmadık. Türkiye'de darbe olmasın istiyorsanız emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden korkacaksınız, çekineceksiniz.
Yaşanan komedi sadece şahsım hükümetinin çaresizliğinin, koltuğunu korumak için yaptığı şımarıklıkların bir başka tezahürü değildir. Bu aynı zamanda Kanal İstanbul üzerinden Okyanus ötesine göz kırpmaktır” dedi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin genel merkezinde açıklamalarda bulundu. Öztrak'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“MAZLUMLARIN AHI, İNDİRİR ŞAHI”
“Bu ülkede zulmünü sürekli artıran bir şahsım hükümeti var. Kadın, çocuk, genç, işçi, işsiz, esnaf, çiftçi, herkes ama herkes bunların zulmünden payını alıyor. Yüzbinlerce ailenin hayatı karardı. Çok ama çok ah aldılar. Hazreti Ali'nin dediği gibi; ‘Bir mazlumun ahı yer ile gök arası kadar büyüktür.' Ve biliriz ki mazlumların ahı indirir şahı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm mazlumların sesi olmaya, ihsan ve adalet bayrağını savunmaya devam edeceğiz. Halkın gerçek gündeminin çalınmasına asla izin vermeyeceğiz.
“BİZ BU KABAK TADI VEREN TİYATROYU ÇOK İZLEDİK”
Dün açlığı, yoksulluğu, işsizliği, intiharları, yani ülkedeki zulmün üstünü darbe iddialarıyla örtme senaryosu uygulamaya kondu. Erdoğan şahsım hükümeti yeni bir ‘darbe mağduruyum' oyununun perdesini açtı. Biz bu kabak tadı veren tiyatroyu çok izledik. Milletimiz de Erdoğan'ın şahsım hükümetinin sahte gündemler ve algı operasyonlarıyla milletin gündemini çalmasından artık bıktı. Gına geldi.
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SADECE SARAY İÇİN VAR”
Erdoğan şahsım hükümeti Ayasofya baş imamı şeriat istediğinde, faize ve İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıktığında buna ses çıkarmıyor. Seçim kazanmak için bölücü terör örgütü elebaşının mektubunu televizyonlarda okuttuğunda, kardeşini devlet televizyonlarına çıkarttığında bunlara ifade özgürlüğü diyor. Ama içlerinde, aylardır ağızlarından düşürmedikleri, Mavi Vatan'ın müellifi olan; yine 15 Temmuz'da FETÖ örgütüyle göğüs göğse çarpışmış olan emekli amirallerin bulunduğu bir grubun yaptığı bir açıklama, ‘darbe yapmak için bir araya gelmek' olarak yorumlanıyor.
Anlaşılan bu ülkede ifade özgürlüğü sadece saray, sarayın yandaşları ve sarayın değirmenine su taşıyanlar için var.
“TÜM BU ORGANİZE İŞLER MİLLETİN GERÇEK GÜNDEMİNİ KARARTMAK İÇİN YAPILIYOR”
Erdoğan şahsım hükümeti hafta sonu birkaç tane emekli amiralin yaptığı açıklamadan sonra darbe ve vesayet tamtamlarını çalmaya başladı. Açıklamanın üzerinde çılgınca tepiniyor. Şablon bir retorik, kalemşörleri aracılığıyla basın yayın organlarında okunuyor, konuşuluyor, kamu kurumlarının internet sitelerine konuyor. Tüm bu organize işler; işsizlikten, yoksulluktan, salgından bunalmış milletin gerçek gündemini karartmak için yapılıyor.
“BİR TARİKAT GİTTİ, ONUN YERİNE DİĞERLERİ GİTTİ”
Emekli amirallerin yaptığı paylaşımın yöntem ve şekli elbette eleştirilebilir ama bu metinden darbe çıkarmak doğrusu farklı bir hüner ister. Ama 15 Temmuz'u daha unutmadık. Hain darbe girişimi herkesin hafızalarında taze. Türkiye'de darbe olmasın istiyorsanız emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden korkacaksınız, çekineceksiniz.
Bu ülke emekli olan, fikrini ve tecrübesini ülkenin siyasetçileriyle paylaşmak isteyen amirallerden çekmedi. Bu ülke ne çektiyse, sarayın Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kumpaslarla soktuğu, mensubiyeti başka yerlere ait olan generallerden çekti. Ve bugün bir tarikat gitti, onun yerine diğerleri geldi.
“ERDOĞAN CAMİYE, KIŞLAYA, ADLİYEYE ACIMASIZCA SİYASET SOKMAYA DEVAM ETTİ”
Sayın Erdoğan'a soruyoruz: Sizin aklınızın başınıza gelmesi için bu ülkenin başına daha hangi felaketlerin gelmesi gerekiyor? Genel başkanımız 15 Temmuz'dan sonra, 20 Temmuz sivil darbesinden önce Yenikapı'da tüm Türkiye'nin şahitliğinde Erdoğan'a şu çağrıda bulunmuştu; ‘Adliyeye, camiye ve kışlaya siyaseti sokma.' Erdoğan bu çağrıyı hiç dinlemedi.
Onun yerine 20 Temmuz sivil darbesini yaptı, arkasından da tek adam vesayet rejiminin düğmesine bastı. Siyaseti camiye de, kışlaya da, adliyeye de acımazca sokmaya devam etti. O gündür bugündür de bu tahribatın sonucunda yaşanan devlet krizinin neticesinde milletimizin iki yakası bir araya gelmedi. İşsizlik çığ gibi büyüdü, aşımız küçüldü, ülkemizin bereketi kaçtı.
“BU DARBELERİN HEPSİ ERDOĞAN'IN AYAĞINDAKİ MOKASENLE YAPILDI”
Bu çağda demokrasiyle yönetilmek bir ülkenin ne büyük onurudur. Ancak tek adam vesayet rejiminin düğmesine basıldıktan sonra gördük ki; millet iradesine darbe sadece asker postalıyla yapılmaz, millet iradesi mokasenle de ayaklar altına alınır.
Millet iradesine darbe, 2015'te Haziran seçim sonuçlarını tanımayarak, ardından milletin güvenlik endişelerini kaşıyıp, seçimleri tekrarlatarak da olur. Millet iradesine darbe, bir önceki seçimde halkın yüzde 49.5'inin oyunu almış bir Başbakanı ince bir saray darbesiyle istifaya zorlayarak da olur. Millet iradesine darbe, tek adam vesayet rejimine geçebilmek için sarıklı darbecilerin bombaladığı Gazi Meclis'i 20 Temmuz'da OHAL ilan edip devre dışı bırakarak da olur.
Millet iradesine darbe, Meclis'ten oy birliğiyle geçen bir uluslararası sözleşmeden ülkeyi tek bir imzayla çıkararak da olur. Millet iradesine yapılan bu darbelerin hiçbiri asker postalıyla yapılmamıştır. Bu darbelerin hepsi Erdoğan'ın ayağındaki mokasenle yapılmıştır.
“DARBENİN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ”
Cumhuriyet Halk Partisi olarak darbelere karşı tavrımız son derece nettir. Biz darbenin her türlüsüne karşıyız. Postalla yapılan darbeye de karşıyız, mokasenle yapılan darbeye de karşıyız. Milletimizin hakkının, hukukunun her zaman yanında olacağız. Milli iradenin daima savunucusu olacağız.
“MİLLETİMİZ ERDOĞAN'IN DARBE SİMSARLIĞINDAN ARTIK BIKTI”
Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler hemen hemen iki kez yinelenir. İlki trajedi olur, ikincisi ise komedi. Milletimiz, emekli amirallerin açıklamasından darbe çıkarma tezgahının bir trajedi değil komedi olduğunun elbette farkındadır. Milletimiz Erdoğan şahsım hükümetinin darbe simsarlığından artık bıkmıştır.
“KANAL İSTANBUL ÜZERİNDEN OKYANUS ÖTESİNE GÖZ KIRPMAKTIR”
Yaşanan komedi sadece şahsım hükümetinin çaresizliğinin, koltuğunu korumak için yaptığı şımarıklıkların bir başka tezahürü değildir. Bu aynı zamanda Meclis'in kayyum başkanının önce ifşa ettiği, bizim şiddetle karşı çıktığımız Montrö tartışmasında, ‘Montrö Sözleşmesi'nden çıkılmasın' diyenlere bir gözdağıdır.
Kanal İstanbul üzerinden Okyanus ötesine göz kırpmaktır. Bu oyuncular koltukları için bu ülkenin bekasını ve toprak bütünlüğünü tartışmaya açmak isteyebilir. Ama milletimiz buna izin vermeyecektir. Milletimiz herkesi yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla görüyor, herkesin notunu veriyor. Milletimiz sandığın daha fazla gecikmeden önüne gelmesini istiyor. Sandık önüne geldiğinde de gereğini yapacak. Bu kibirli kadroları, kendini beğenmiş kadroları evlerine gönderecek.
Bu Haber 198598 Defa Okunmuştur