CHP 37. Büyük Kurultayı sürecini yaşarken, mahalle delegeleri seçiminden tutunda, İl Başkanı seçimleri süreci sırasında, parti tabanında ve örgütlerde birçok sitemlerin, şikayetlerin yoğun şekillerde yaşanması dikkat çekti..
Hemen, hemen her bölgede Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun uyarmasına rağmen, Belediye Başkanlarının sandıklara ve sonuçlarına müdahale etmesi parti tabanında rahatsızlık yaratmıştı..
Parti tabanı müdahalelerin bittiğini düşünürken, İl Başkanları seçimleri Kongrelerine bu kez de Genel Merkezin bazı yöneticilerinin müdahaleleri ile karşılaştılar..
Genel Merkez yöneticilerinin; delegelere, örgütlere ve İl başkanı Adaylarına çeşitli dayatmalar uyguladığı ve Genel Başkanın “tek aday” önerisi bahane edilerek kendi hesaplarına göre Aday işaret ettikleri gözlendi..
İl Kongreleri sürecin de bu rahatsızlıklar devam ederken, CHP içinde ki kırgınlıkları yok etmek ve CHP’yi hızlı bir şekilde iktidara taşımak adına oluşturulan CHP İktidar Hareketi yönetimi, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na çağrı yaparak, adının da kullanıldığı antidemokratik dayatmalara ve baskılara zaman geçmeden müdahale etmesini istediler..
CHP’NİN KURULUŞ FELSEFESİNE YAKIŞMAYAN TAVIRLAR SERGİLENİYOR
CHP İktidar Hareketi Merkez Yönetim Kurulu adına Başkan Rufay Karahan imzası ile Kılçdaroğlu’na yapılan çağrı metninde;
“Adaylara ve kadrolara eşit mesafede durması gereken Genel Merkez yöneticileri ve bizzat Sayın Genel Başkanın kendisidir” vurgusu yapıldı..
Başkan Rufay Karahan imzası ile yapılan çağrıda; Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’dan, CHP’nin geleceği adına, Genel Merkez yöneticilerinin uyguladığı antidemokratik dayatmalara acilen müdahale etmesi istendi
İşte CHP İktidar Hareketinin, Kılıçdaroğlu’na yaptığı; o tarihi çağrı metni;
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ
Sayın GENEL BAŞKANINA ÇAĞRIMIZDIR.
Cumhuriyet Halk Partisi, Demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve köklü partisidir.
CHP, Cumhuriyetimizin temel ilkelerine karşı her türlü gizli ve karanlık emellere, şeriatçı düşünceye, uygulama ve diretmelere karşı Demokratik ve Laik Cumhuriyetin sigortasıdır.
Bu sigortanın kontrol ettiği enerji kuruluş felsefesinin ve ruhunun bu güne yansıyan enerjisidir.
CHP tabanı genel olarak Sosyal Demokrat bir seçmen kitlesinden oluşuyor. Doğal olarak da ülkenin ve partinin içinde bulunduğu koşulları, sorunları ve gelişmeleri bu siyasal düşünceye göre irdelemesi, değerlendirmesi ve çözüm yolları araması gerekiyor ki, taban genel olarak öyle de yapıyor.
CHP’nin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hak, Hukuk, Adalet” yürüyüşü ve Yerel Yönetim seçimlerinde izlediği birleştirici ve bütünleştirici yol Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının kazanılmasına katkı sağlamış, kamuoyunda ve özellikle CHP tabanında çok önemli ve olumlu bir izlenim bırakmıştır.
Bu olumlu izlenim hali hazırda CHP’de bir Genel Başkanlık sorununun olmadığı düşüncesini oluşturmuş ve hemen, hemen her bir partilinin aynı düşünceyi paylaştığı görülmektedir.
Cumhuriyet Halk Partisi yeni bir kurultay sürecini yaşarken, Parti içinde son dönemlerde seçmen ve parti üyeleri nezdinde hoş karşılanmayan önemli gelişmelerin olduğu gözlenmektedir.
Mahalle seçimlerinin başladığı günden bu yana partimize, tüzüğümüze ve siyasal düşüncemize yakışmayan bir şekilde Sayın Genel Merkez Yöneticileri tarafından örgütlerimize ve üyelerimize yönelik bazı anti demokratik zorlamalar yaşanmakta, istem dışı bağlayıcı kararlar aldırılıp uygulamaya konulması istenmektedir.
Bu gibi aleni baskılar Cumhuriyet Halk Partisine, uluslararası demokratik normlara ve en önemlisi de Siyasi Partilerin kuruluş felsefesine aykırı olmakla birlikte üye ve seçmenlerinin özgür iradelerini ipotek altına alan ve kısıtlayan davranışlar ve uygulamalardır.
Demokrasinin en temel kurumu, seçimdir.
Demokraside seçim yapmak, bulunulan her hal ve durum içerisinde mevcut koşullarda alternatifler yaratmak, yaratılan münhal alternatifler arasında konusunda ehil, liyakat sahibi en uygun adayları ve kadroları seçmek ve yönetime getirmek demektir.
Demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından en önemlisi ise rekabet ve eşitler arasında yarıştır.
Bu eşitliği sağlamak, adaylara ve kadrolara eşit mesafede durması gereken Genel Merkez yöneticileri ve bizzat Sayın Genel Başkanın kendisidir.
Ancak, izlenen, yaşanan ve görünen o ki; partimizin yönetim koltuklarında oturan yöneticileri demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini atıl bırakan ve sanki her hal ve şartta koltuklarını korumak üzere despotik, tarafgir bir anlayış ve tavır sergilemektedirler.
Genel Başkan Yardımcılarının İl ve İlçe başkanlarına ve üyelerin iradeleriyle seçilmiş delegelere; “Sayın Genel Başkan şu adayla uyumlu bir şekilde çalışmak istiyor, genel merkezin desteklediği adaya yönelik çalışmaz veya oy vermezseniz biz de sizin üzerinizi çizmek özgürlüğünüze sahibiz” diyebilecek kadar yönetim zafiyeti içinde olabilmektedirler.
Partinin herhangi bir üyesinin, kongre delegesinin, İlçe ve İl örgütlerinin, Belediye Başkanının, meclis üyesinin, Milletvekillerinin, Genel Merkez yöneticilerinin ve hatta Sayın Genel Başkanın desteklediği bir aday olabilir ve olması da gayet doğaldır.
Doğal olmayan davranış ve uygulama ise; CHP İl Başkanlıkları önünde, cesaret gösterip İl Başkanı adayı olduğunu açıklamak üzere kalabalıkları toplayan adaylara sandalye veya tabure üzerinde konuşma yapmayı reva gören irade, diğer tarafta desteklediği başka bir adaya partinin konforlu seçim otobüsünü, üstünde milletvekillerini, yanında ilçe başkanlarını tahsis etmekten demokrasi adına bir beis görmemektedirler.
Bütün bu olanlar Cumhuriyet Halk Partisi adına ve Sayın Genel Başkana atfedilerek yapılmaktadır.
Bizler, Sayın Genel Başkanın böyle bir yakışıksız tasarruftan bilgisi olmadığını düşünüyoruz.
Örgütlerin Belediye Başkanlarını belirlediği ve görevlendirdiği bir CHP yapısından, şimdilerde atanarak seçilen Belediye Başkanlarının örgütleri kendi istekleri doğrultusunda dizayn ettiği bir CHP modeli yaratılması CHP örgütlülüğü ve demokrasiyle bağdaşmamaktadır.
CHP’de bu tür Ali Cengiz oyunları olmamalıdır.
CHP birilerinin bulundukları makamları kullanarak kendi varlıklarını devam ettirmek ve egolarını tatmin yeri olmamalıdır.
CHP, dar alanlarda kısa çalım ve paslaşmaların yeri olmamalıdır.
CHP’ye bunlar yakışmaz ve CHP bunu hak etmiyor.
CHP, Demokrasiye inanan halk yığınlarının aydınlık yarınlarının umududur.
CHP, Demokrasiye inanan devrimci ve demokrat koskoca bir ülkenin yarış alanı olmalıdır.
Sayın Genel Başkanın, parti içinde yaşanan bütün bu olumsuzluklar karşısında her bir adayın haklarını eşitler temelinde koruyacağına ve demokratik kurallar çerçevesinde yarışmalarını sağlamak için yetkili kadroları duyarlı kılacağına olan inancımızı korumaktayız.
Cumhuriyetimizin 100 yılına doğru giderken, Cumhuriyet Halk Partisine yakışan; üyesinden Genel Başkanına kadar, demokrasinin evrensel kurallarına yakışmayan karmaşık ilişkilerden ve anlamsız gerginlik ve kavgalardan uzak durmaktır.
Her biri yüksek aidiyet ve sorumluluk bilinci içinde, 70 yıldır iktidar olamayan seçmenine ve Türkiye halkına Cumhuriyetin değerlerine yakışan Demokratik bir Halk İktidarının kazanılması ve armağan edilmesi için çalışmak olmalıdır."
Bu Haber 679291 Defa Okunmuştur