GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
“Türkiye Hukuk Devletidir” diyor herkes..
Gerçekten Hukuk Devleti olan bir ülke, aynı zamanda Uluslararası ilişkilerin iyileştirilmesi, beşeri ilişkilerin sağlamlaştırılması ve dünyada ki medeni toplumlarda yerini alması için de; uluslararası Hukuk kurallarına da saygı duyar, hele, hele bu konuda sözleşmeleri, imzaları da var ise uymak zorundadır.
Bir YSK’mız var.. Seçimlerle ilgili Hukuki düzenlemeleri hakkaniyetle sağlamakla görevli bir Yargı kurumu..
YSK’nın üzerinde TBMM meclisi ve bu yüce meclisin çıkardığı Kanunlar vardır..
YSK’da bu kanunlara harfiyen uymak zorundadır..
Uymazsa, istismar ederse, yanlı kararlar alır ise suç işlemiş sayılır..
Her suç işleyenlerin Adalete hesap verecekleri adli kısımlar da bellidir..
YSK’nın Başkanı ve 10 üyesi de suç işlemiştir..
Yasada hata sonucu işlenen yasadışı hareketler de Yasalar gereği suçtur..
Sandık kurullarından sorumlu YSK’dır.. Bir seçimin sonucu hatalar yüzünden ağır şaibeler altındadır.. Aynı zamanda YSK’nın da; halkın nezdinde şaibe ile anılmasına neden olmuşlardır..
Zaten YSK, sandık kurulları hakkında suç duyurusunda bulunmadı mı? Demek ki ortada işlenen bir suç var, bu suçun direk sorumlusu da YSK’dır. Yani; YSK bir noktada kendisi hakkında da suç duyurusunda bulunmuştur.
Maalesef şimdilerde YSK’yı; TBMM’nin, Yüksek yargıların ve milletin başına haşa Allah gibi ilan ettiler..
Ne demek; yasaları ihlal eden YSK üyelerinden ve bunların aldığı şaibeli kararlara hiç kimse itiraz edemez, hiçbir yüksek yargı müdahale edemez?
Nasıl ve hangi hallerde müdahale edilmez?
YSK yöneticilerinin hakkaniyetle aldıkları kararlar karşısında müdahale edilmez..
Yok, eğer YSK üyeleri seçim sonuçlarını etkileyecek alenen usulsüzlüklere, hırsızlıklara, yasa dışı işlemlere göz yumup, bunları yasaya uygun sayıyor ise, bunun adı yasaları ihlaldir, suç işlemedir. Hukuk bunu emrediyor.
CHP bu konuyu ani bir manevra ile neden Danıştay’a taşıdı?
Çünkü yasaları ihlal ve suç işleme olduğu için seçim sonucunun durdurulmasını istedi..
Danıştay; eğer Hukuki ahlakla yaklaşır ise, yasa ihlalleri ve hatalar sonucu işlenen suçların seçim sonucunu etkilediği, şaibe altında bıraktığı için “Yürütmenin durdurulması” kararını verebilir.
Şimdi ki hukuk sistemimizin yapısına baktığımız da bu çok zayıf bir ihtimal…
Anayasa Mahkemesi’nin yapısı ve 148. Maddesi zaten belli.. Her türlü istismara açık..
CHP, AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE İTRAZ EDEBİLİR Mİ? NEDEN “OLMAZ’ MÜDAHALESİ YAPILIYOR?
Maalesef Hukuk Devleti dediğimiz ülkemizde, hak arama girişimleri de; ülkeyi yönetenler tarafından engelleniyor, çeşitli mesajlarla yargıya müdahale edilip, “Bu konuda aksi bir karar verirseniz” gibi aba altından sopalar gösteriliyor..
Niye kuruluşların veya kişilerin Hukuk mekanizmalarında hakları aramalarına dayatmalar yapıyorsunuz? Madem ki sizin dediğiniz şekillerde yasalarda yeri yok, bırakın o mahkemelerin yargıçları buna karar versin ve niçin karar verdiklerini açıklasınlar..
Hukuk devletinde, devleti yönetenler; hiç bir şey daha hukuki sonuca ulaşmadan “ Bu iş bitmiştir, nereye giderseniz gidin, çabalarınız beyhude” derlerse, toplumda Yargıya olan güven de işte böyle dibe vurur ve her kararda şaibeler altında kalır..
Aynı şekilde, ülkemizin yöneticileri; “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) bu işe bakmaz, boş yere milletin kararına saygısızlık yapmayın” diyorlar..
Peki, neden böyle diyorlar?
CHP, AHİM’e Referandum sonucuna itiraz edebilir mi, eder ise ne sonuç alır?
İktidar kanadı ve Saray; “AİHM’de olmaz” derken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1 numaraları protokolünün 3. Maddesine güveniyor.
3. Madde diyor ki; “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler”
AKP cenahı bu madde de ki; “Yasama organının seçilmesinde” vurgusuna güveniyor.. Yani; “milletvekili seçimlerinde bu yasa geçerlidir” mantığındalar..
AKP cenahına göre; AHİM Halk oylamaları konusuna vurgu yapmıyor..
Bakın seçim, seçimdir.. Bunu da geçelim.. “Halkın kanaatini özgür şartlar içinde, gizli oyla seçimler yapılır” deniliyor..
Ve en önemlisi AİHM’in var oluş sebebi; dünyada ki insan hakları ve demokrasi ihlalleri, yasaya uymayacak şekilde alınan kararları incelemesi ve bu konuda kararlar alıp, Avrupa sözleşmesi yapan ülkeleri uyarması, bu karara uymasını istemesidir..
Türkiye’de bu imzaları atmıştır..
Bizim Referandum sürecinde “eşit, özgür şartlar ihlali” oldu mu? Oldu..
Sandıklarda insanların kanaatlerini belirtmelerinde baskılar ve ihlaller oldu mu? Oldu..
Sandıkların sonucunu etkileyecek usulsüzlükler alenen yaşandı mı? Yaşandı..
AİHM’de şimdide müdahale edilmek istendi mi? Edildi.
Avrupa Gözlemci teşkilatı (AGİT) bu konuda ne rapor verdi?
“Tamamen eşit olmayan ve usulsüzlükler yaşanan bir seçim yaşandı” raporunu verdi.
Bu raporu kim göz önüne alacak?
AB ve bu birliğin mahkemesi..
CHP, AİHM’e bal gibi itirazda bulunabilir ve “iptal uyarısı” kararı sonucunu da alabilir..
AİHM, CHP’nin itirazını bir ülkenin huzurunda aciliyet hissettiği için, bu itirazı öne alıp, acil şekilde karar verecektir..
Bir Hukuk devleti olarak, biz neden iç hukuk yollarını hak aramak isteyen muhaliflere tamamen kapatıyoruz ve dışarıda ki mahkemelerde adalet arıyoruz?
İşte bu ayıp bize yeter…
Bu Haber 869716 Defa Okunmuştur