ERDOĞAN KILIÇ yazdı
(CHP Merkez Yüksek Disiplin Kurulu üyesi)
ÇANKAYA BELEDİYE MECLİS ÜYELİĞİ SEÇİMLERİ VE TOPLUMCU SİYASET ÜZERİNE ....
Siyasetin 12 Eylül 1980 den sonraki tarifi, önlenemeyen bencilliğin ve bireysel kaygıların tavan yapmasıdır.
Toplum için siyaset, benden sonrası tufana dönüşmüş, ben olayım mücadelesi maskeli yüzler yaratmış ve gelinen noktada aynada gördüğümüz yüzümüzü gün olmuş tanıyamaz hale gelmiş bulunmaktayız.
İdeolojik bakış açısı ve aidiyet duygusu ötelenmiş, yerini "ben"i hedefe koyan uygun siyasi zeminler almıştır.
Partiler ideolojik farklılığı ile öne çıkmak yerine, sayısal ve bölgesel üstünlük sağlama yarışına girmişler ve başarı için ahlaki kriterler, siyasi farklılıklar öncelikli belirleyicilik özelliğini yitirmiştir.
İşe göre insan yerini, merkeze aidiyet kriterine dönüşmüştür.
Parti içi demokrasinin süzgecinden geçerek zirveye yürümek yerini, merkezde ki seçicilerin beğeni kriterine uygun olmaya evrilmiştir.
Yani bir yerlere gelmenin ölçütü, bir partiye ait olmaktan öte, birilerine yakın olmakla resmedilmektedir.
Galiba ondan olmalı ki, halkla olmak, sadece partiye mensup olmak bir yerlere gelmek için yetmemektedir.
Bu anlamda Belediye Meclis Üyeliği seçiminde fermuar denilen anlaşılmaz merkeziyetçi egemenlik aracının Çankaya'da uygulanmasına ses etmemek, yönetenlere yakın olmanın kriteri olsa gerektir.
Topu, topu 10 ile 14 arası bir sayı için yüzlerce insanın birbiriyle mücadelesinin, bir demokrasi şöleni olmayacağını herkesin bilmesi gerekir.
Genel Başkan'ın bile %20 toplam kontenjan hakkı olan bir partide,%50 kontenjan uygulaması, iktidara susamış partimizin tabanını motive etmeyeceği açıktır.
Bize Belediye Başkan Aday Adaylığında tanınmayan ön seçim hakkını, meclis üyesi adaylarımıza kısıtlama yapmadan tanıyalım...
Bu Haber 512861 Defa Okunmuştur