http://www.haber2000.com
https://www.facebook.com/osmantopal.tr
» Devlet Bahçeli bu sözlere çıldıracak.. Bülent Arınç diyor ki; “AK Parti’de birileri alarm zili çalmalı.. Bahçeli; bizi yüzde 35’lere düşürdü”

Devlet Bahçeli bu sözlere çıldıracak.. Bülent Arınç diyor ki; “AK Parti’de birileri alarm zili çalmalı.. Bahçeli; bizi yüzde 35’lere düşürdü”

Bülent Arınç, ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi ile ilgili de değerlendirmede bulunarak, "Bir de tabii ittifak yaptığımız bir parti var. Bu ittifakın ne sonuç getireceğini Pazar günü değil, Pazartesi günü görecektik. O yüzden, 'Mezara kadar' sözünü en azından 'Pazartesi'ye kadar' diye değiştirmek lazım. Bunlar siyasetin bize öğrettikleri. Yanlış şeyler de öğretmiş olabilir. Ama ne yapalım adımız Arınç, elimizden başka bir şey gelmez.
Paylas
Devlet Bahçeli bu sözlere çıldıracak.. Bülent Arınç diyor ki; “AK Parti’de birileri alarm zili çalmalı.. Bahçeli; bizi yüzde 35’lere düşürdü”
Siyaset - 06 Mayıs 2019, Pazartesi 10:51:26
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Yerel seçimlerle ilgili konuşan Bülent Arınç, "Ekrem İmamoğlu'nun kazanmadığı büyük bir popülariteyi biz kendi ellerimizle ona verdik." dedi. Arınç konuşmasında Davutoğlu, Babacan ve Gül’ün kolay yetişmediğini ve bir arada tutulması gerektiğini söyleyerek, "Bahçeli bizi yüzde 35'lere düşürdü. Yüzde 35'lere düştüysek biz bir alarm zili çalması lazım." ifadelerini kullanması dikkat çekti

 

TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 11. Kocaeli Kitap Fuarı'nda söyleşiye katıldı. Gazeteci Veyis Ateş'in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide 50 yılı aşan siyaset hayatını anlatan Bülent Arınç'ı dinlemek için Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ile birlikte çok sayıda ziyaretçi salonu doldurdu.

 

Programın başında moderatör Veyis Ateş, Bülent Arınç'a, "Bizim son belki 5 yıl, 10 yıl boyunca bazen sosyal medya üzerinden, belki Sayın Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı da burada hatırlatmakta fayda var, bu dehşet kutuplaşmamız, sosyal medyada birbirimize bu kadar sert görünmemizin, bu kutuplaşmamızın doğal sonuçlarını halen aşabilmemiz mümkün mü? Biz tekrar normalleşebilir miyiz? Birbirimizi eleştirerek ama birbirimize hakaret etmeden, sosyal medyada birbirimize hakaret etmeden, cenaze namazlarında birbirimize saldırmadan tekrar normalleşebilir miyiz?" sorusunu yöneltti.

 

Soruyu cevaplayan Arınç, "Bütün bu gürültüler biter. Bütün bunlar biter, ama bunları genel başkanların istemesi lazım. Sırtını sıvazlayarak, 'Hadi şunlara bir hakaret et aslanım' diye kürsüye adam göndermek var. 'Sakın ha bir tartışma istemiyorum Bu meselenin güzelce konuşulmasını istiyorum' diyerek grup sözcülerini biz seçerdik. 'Sen şu maddede konuş, sen şu maddede konuş' diyerek. Genel başkanların ve grup başkan vekillerinin inisiyatif alması lazım. Siyasette bu çok kolay yapılabilir. Yeter ki istensin. Seçimden 1 gün önce, Ankara'da bir dergide haftalık konferanslar oluyor. Ben, bana konuşma düştüğü zaman dedim ki, 'Ben bunu bilmiyordum ama çok güzel öğrendim. Ahmet Yesevi Hazretleri diyorsa ki, şeriat, tatlı dil, yumuşak dil, güler yüz bu çok önemli.

 

Bana arkadaşlar soruyordu, 'Yarın ki seçimlerin sonucu ne olacak?' diye. Bu konuşmayı 30 Mart'ta yapıyoruz. 31 Mart akşamının sonuçlarını benden soruyorlar. Dedim ki, 'Ben şimdi inandım ki, Ahmet Yesevi Hazretleri'nin bu nasihatine kim uyduysa, o seçimi kazanır. Allah beni mahcup etmedi. Kim sert olduysa, kim nefret dilini kullandıysa, kim tehdit ettiyse kaybetti. Ben 'Kim' diyorum, siz içine kimi koyarsanız koyun da beni bulaştırmayın. 82 milyonun bütün farklılıklarına müsamaha ile bakarak bizim onları kucaklamamız lazım. Bu mümkün, yeter ki istensin" dedi.

 

'MANSUR YAVAŞ'IN KAZANACAĞI O KADAR BELLİ Kİ'

 

Daha sonra Veyis Ateş'in, "İstanbul seçimleri iptal edilmeli mi, edilmemeli mi?" sorusunu cevaplayan Bülent Arınç, "Şimdi bu öyle bir soru ki bu, bu soruyu bana seçim akşamı sormuş olsaydınız cevabım çok kolay olurdu. Ama 1 gün sonra bu işin neticesi belli olacak, benim tek istediğim bir şey var. Geçen gün bir internet sitesinde röportaj verdim. Sonucun belli olmadığı her gün, Ekrem İmamoğlu'nun üzerine koyuyoruz. 1 kat, 2 kat, 3 kat, 5 kat, 6 kat. Siz bugün seçim kaybetmiş olsanız veya kaybettirilmiş olsa bile, şüphesiz YSK'nın kararıyla olacak, 5 sene sonrasının Cumhurbaşkanı adayına hazır olun. Bir işi kokutmamak lazım. Bir seçimin sonucu en geç 2 gün içinde alınır. Ama araya, 'Şu da vardı, bu da vardı, şu da böyleydi' diyerek işin doğasını bozmamak lazım.

 

Ben Ankara'da Ak Parti'nin bütün seçim çalışmaların katıldım. Özhaseki'nin gösterdiği her işi yaptım. Bu benim borcum, ben AK Partiliyim. Ama Mansur Yavaş'ın kazanacağı o kadar belli ki. 2 sebepten belliydi. Birincisi, adam bundan önceki seçimi kazandığına ama Melih Gökçek'in hilesiyle kaybettirildiğine inanıyor. İşin kötüsü, Ankaralı da buna inanmış. O yüzden afişlerde ne yazıyor? 'Hak yerini bulacak, Mansur Yavaş kazanacak'. Ankaralı buna karar vermiş. Kimi aday gösterseniz, kazanacağı az çok belli gibi.

 

Şahsi kanaatimi söylüyorum. İkincisi, bu adamın çek, senet işi varmış da birisine şöyle bir imza atmış da, o da şöyle yapmış, böyle yapmış. Hangi tarihte bu? 2009'da, 2010'da, 2011'de. Sen yeni mi uyandın? Seçimden 1 hafta önce mi aklına geldi bu? Yapmayacaktınız bunu. Yapmayacaktınız. Bunlarla artık Türkiye'de hiçbir şey kaybedilmez. Kazanacağınız belli. Burada bizim yapacağımız şey, bu dedikoduyla, şu dedikoduyla değil. Özhaseki gibi bir adayımız var. Efsane bir belediye başkanımız var. Bakanlık yapmış bir insan, 'Ben Ankara'da bu seçimi kazanmak için her şeyimi ortaya koydum' diyor. Onun çevresinde kenetlenmemiz lazımdı."

 

‘YSK ZANNEDİYORUM Kİ ADİL BİR KARAR VERECEKTİR’

 

Bülent Arınç, ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi ile ilgili de değerlendirmede bulunarak, "Bir de tabii ittifak yaptığımız bir parti var. Bu ittifakın ne sonuç getireceğini Pazar günü değil, Pazartesi günü görecektik. O yüzden, 'Mezara kadar' sözünü en azından 'Pazartesi'ye kadar' diye değiştirmek lazım. Bunlar siyasetin bize öğrettikleri. Yanlış şeyler de öğretmiş olabilir. Ama ne yapalım adımız Arınç, elimizden başka bir şey gelmez.

 

Şimdi son itibariyle, netice ne olursa olsun. Çok fazla gitmeden bu işten el çekmek lazım. Özellikle siyasetçilerin el çekmesi lazım. Yüksek Seçim Kurulu zannediyorum ki adil bir karar verecektir. Sıkıntı içerisinde olduklarını görüyorum. Allah onlara kolaylık versin. Adaletten ayrılmasınlar. Adalet neyi emrediyorsa onu yapsınlar. Çünkü yanlış yaptığınız şeyi ileride düzeltmek mümkün olmuyor ve genelde halkın tepkisi farklı şekillerde tecelli ediyor. Ekrem İmamoğlu'nun bile hak kazanmadığı büyük bir popülariteyi biz kendi ellerimizle ona vermiş olduk." dedi.

 

'TÜRKİYE NORMALLEŞECEK'

 

Türkiye'nin normalleşmesi gerektiğine vurgu yapan Bülent Arınç, "Her şey normalinde gitse, işler normal giderse, zorlama olmazsa tadından yenmez arkadaşlar. Normalleşeceğiz, Türkiye normalleşecek. Şiddet dilini terk edeceğiz. Kucaklayacağız. 2002'deki şuur yerine gelecek. Aynı hedeflere koşacağız. Reform yapacağız. Teşebbüs özgürlüğü konusunda, inanç özgürlüğü konusunda, fikir özgürlüğü konusunda hiçbir sınır tanımayacağız. İnsanlar ne kadar özgür olursa Türkiye o kadar uçacak Allah'ın izniyle. Bunu yapacak insan da liderimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan. Allah ona yardım etsin. Allah ona kolaylık versin" diye konuştu.

 

‘ONUNLU BERABER OLMAK BENİM İÇİN ÇOK ŞEREFLİ BİR GÖREV’

 

Veyis Ateş'in, "Sayın Davutoğlu ve Sayın Ali Babacan tarafından kurulması muhtemel Yeni Parti çalışmaları için kanaatinizi merak ederiz. Böyle bir ihtiyaç var mıdır ve kanaatiniz nedir?" sorusunu Arınç şöyle cevapladı:

 

'MUHALİF OLABİLİRSİNİZ, AMA BUNU AK PARTİ'YE KARŞI ÇIKARAK YAPAMAZSINIZ'

 

"Bunlar hepsi beraber siyaset yaptığımız insanlar. Geçmişte birlikte olduğumuz. Benim hiç unutamadığım bir fotoğraf vardır. Meclis Başkanıyım, 2005'te İslam Konferansı Örgütü'nün Mekke'de yapılan İslam Zirvesi'ne gitmek durumunda kaldım. Allah öyle diledi, çünkü Sezer'in gitmesi lazımdı. Sezer de laiklik incinir diye gitmedi. Ben gittim. O fotoğraf şu, ben öndeyim, delegasyon başkanıyım. Benim bir arkamdaki sırada o zamanki Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül bey, onun bir arkadaki sırasında Başbakanlık Danışmanı Ahmet Davutoğlu bey var. Sıraya bakın, Bülent Arınç, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu. Bu kardeşlik bize 17 senedir iktidar olmayı nasip etti. Hepimiz birbirimizin yükünü aldık.

 

Ben o sıradaki konumum itibarıyla öndeydim. Arkamdaki 2 sene sonra, 3 sonra önümüze geçti Cumhurbaşkanı oldu. En arkadaki Başbakan oldu. Ben onun yanında yardımcılık yaptım ve hükümet sözcülüğü yaptım. Biz kendi nefsimizle bütünleşmiş insanlardık AK Parti'de. Çok şükür, kendi nefsimizi kardeşimizin nefsine tercih eden insanlardık. Yani o daha önemliydi. Birimizin evet dediğine, öbürümüz hayır demezdi. Sonra bir şeyler oldu. Şimdi düzelecek inşallah. Bu arkadaşların isimleri geçiyor. Hatta daha önce, biliyorsunuz Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanımıza karşı aday olması söz konusu oldu. Ben hemen gittim, ziyaretimi yaptım ve çıkışta gazetecilere dedim ki, 'Böyle bir şeye asla müsaade etmiyorum. Bu çok yanlış olur. Siz Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Saadet Partisi'nin, onun, bunun adayı olamazsınız. Tayyip Bey'in aday olacağı yerde, siz ona rakip olamazsınız. Bu bizim kardeşlik hukukumuza aykırı. Buna izin vermem' dedim.

 

Hatırlayacaksınız, seçimler oldu. Allah'a hamd olsun, kazandık. Şimdi parti kurmalarından bahsediliyor. Yine bir vesile ile, ben bu partiden ayrılıp da parti kuranları, bu sonuncuları da çok kast etmemiştim ama, mesela İdris Naim Şahin kendine göre bir parti kurdu. İdris Bal diye birisi vardı, Kütahya milletvekiliydi. O kendine bir parti kurdu. Abdüllatif bey ayrıldı, bir parti kurdu. 'Muhalif olabilirsiniz, partiden de ayrılabilirsiniz. Ama bunu AK Parti'ye karşı çıkarak asla yapamazsınız. Köşenize çekilirsiniz, 'Allaha ısmarladık' dersiniz. Oturduğunuz yerden siyaset yapmaya devam edersiniz ama AK Parti'ye rakip olacak, AK Parti'yi zayıflatacak hiçbir hareketin içerisinde olamazsınız. Bunu affetmem' dedim.

 

Ben bu işlerin dışındayım. Benim partim var, AK Parti. Hepinizin siyasi kanaatlerine saygı duyuyorum. Ben kendimi tarif ediyorum. Benim bir genel başkanım, bir liderim var. O da Recep Tayyip Erdoğan. Yanlışları var mı? Var. Benim yanlışım daha fazla. O insanı, ben bir örnek insan olarak görüyorum, hatalarıyla birlikte. Ama Türkiye için yaptıklarına bakıyorum ki, onunla beraber olmak benim için çok şerefli bir görev.”

 

Bülent Arınç düşecek bir çınar yaprağına tahammüllerinin olmadığını, gövdeyi güçlendirmek gerektiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

“O yüzden biz bu düşüncelerimizi arkadaşlarımıza da ilettik. Şimdi benim tek bir arzum var. Ben bunlarla hiç ilgilenmiyorum. Ama okudukça da endişe ediyorum. Parti kurabilirler mi? Gelişmelere bakarsanız kuracaklar gibi. Keşke toparlamak bize düşer. Bunu şuradan hatırlayın. Hepiniz internete sorun, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye vasiyeti. Bunu bizim genel başkanımız da çok okurdu eskiden. Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye hitap ediyor; 'Bundan sonra güceniklik bana, onları bütünlemek sana, nefret bana, sevgi duymak sana'.

 

Yani bey olmak, Cumhurbaşkanı olmak, lider olmak Osman Gazi'nin Şeyh Edebali'den aldığı vasiyeti yerine getirmekle mümkün. Biz bir zaman bunları cebimizden, elimizden düşürmüyorduk. Şimdi biraz unuttuk gibi. Başımızdakilere duyurulur. Yumuşak dil kullanın. Hepsini kucaklayın. Bizim düşecek bir çınar yaprağına tahammülümüz yok AK Parti'den. Gövdeyi güçlendirelim.”

 

‘BAHÇELİ BİZİ YÜZDE 35’LERE DÜŞÜRDÜ’

 

Arınç, Davutoğlu, Babacan ve Gül’ün kolay yetişmediğini ve bir arada tutulması gerektiğini söyleyerek, konuşmasını şöyle tamamladı:

 

“Önümüzdeki seçimleri çok daha güçlü olarak kazanalım. Türkiye'nin 40 tane sorunu var. Bunları bölük pörçük aşamayız. Birbirimize dayanarak aşacağız. O yüzden hepimiz çobansak, Hadis-i Şerif öyle, hepimiz sürümüzden sorumluysak, aile reisi ailesinden, belediye başkanı belediyesinden, Cumhurbaşkanı da madem bütün milletin birliğini temsil ediyor, bir taraftan da AK Parti'nin Genel Başkanı, hem milletin birliğini temsil edecek, ona zillet, buna illet demeyecek, hem de partisini ayakta tutacak.

 

Bir Davutoğlu kolay yetişmiyor, bir Ali Babacan kolay yetişmiyor, bir Abdullah Bey kolay yetişmiyor. Bunlar bizim insanımız, bunları bir arada tutmamız lazım. Gene liderlik sende olsun, ama şu partinin ayrılıklara tahammülü yok. Bahçeli bizi yüzde 35'lere düşürdü. Yüzde 35'lere düştüysek biz, kendi ifadesine göre söylüyorum, parti olarak, seçimde aldığımız sonuç olarak değil, biz yüzde 19'uz dediği zaman bize kalan yüzde 32. Bu doğruysa bir alarm zili çalması lazım. Tekrar ayağa kalkacağız, kucaklaşacağız. Bu iş çok kolay."


Bu Haber 624858 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir