NAZAN ŞARA ŞATANA yazdı
FAZIL SAY’LA DÜNYANIN ÇEŞİTLİ ÜLKELERİNDE AYAKTA ALKIŞLANAN NEYZEN
BURCU KARADAĞ
Sanatçı olmak dahası bu üstün yeteneği içine sindirmek, onunla yaşamak ve bu ayrıcalığın bünyede yaptığı şımarıklığı yok etmek,
“Ben deli bir kadınım” diyecek kadar da kendinden emin olmak.
Vay Maşallah.
Bu nasıl bir özgüven, bu nasıl mütevazi hal.
Oysa sanatçı olmadığı halde sanatçı olduğunu sanan, bunu bünyesinde fazlası ile yer edindiren ve adına yükselmiş ego denilen dürtülerle yaşayan çoklar var ki.
Bütün bunları Türkiye’deki ilk ve tek kadın Neyzen Burcu Karadağ’ı tanıdıktan sonra rahatlıkla söyleyebiliyorum.
O dünyada tanınan biri.
Yüz kişiden fazla orkestralara solistlik yapan,
Fazıl Say’la dünyanın çeşitli ülkelerinde, ayrıca kendi gurubuyla da yine birçok ülkede ve ülkemizde konserler veren bir neyzen.
Evet, ne yaptığını, nasıl yaptığını, bunu yapabilmek için ne kadar emek harcadığını biliyor.
Sanata o kadar gönül vermiş ki, ruhunu arındırmış, bunu o söylüyor, sanat ve elbette ney ruhuna o kadar iyi gelmiş ki, çocuk yaşlarda Tasavvuf müziği ile tanışmış, öğrenmiş ve üflemiş.
Onu tanıdığımda şaşırdım. Ateş parçası gibi, yerinde duramayacak kadar hareketli.
Peygamber Efendimizin bu güzel sözlerini kendine ilke edinmiş biri o.
“İKİ GÜNÜ EŞİT OLAN ZİYANDADIR.”
Onun için çok çalışmış, birbirine benzemeyen günlerde aralıksız koşmuş, durmadan ve dahi yorulmadan.
“Ben hem eğitimliyim hem alaylıyım” diyor Burcu Karadağ.
“Gönlüm sanata kaymış benim”
“Çocuktum neyi üflemeye başladığımda”
Daha ne olsun. İnsan sesine en yakın olan neyi üflerken ben ve stüdyo arkadaşlarımızın içi titredi. Nasıl ruhani bir çalgıdır bu ney ve nasıl insanın içindeki karaları aklıyor, hayret?
Burcu Karadağ neyi anlasınlar demiş kitap yazmış.
Muhteşemde bir albüm çıkarmış.
Avrupa’nın birçok ülkesinde konserlere gitmiş ve gidecek.
Güzel vatanımızın her yerinde konserler vermeye hazır.
Onu dinlemek gerçekten ayrıcalıksa biz bunu yaşadık, şanslıydık.
Bu Haber 1850483 Defa Okunmuştur