Avukat Yusuf Erikel ..
Yozgatlı bir hafızın oğlu..
Kendisi de aynı zamanda itibar edilen bir hafız Avukat.
Siyasete de “Ben de buradayım” dedi ve “Atatürk’ün ilkeleri, Hz. Ömer’in Adaleti, Hz. Ali’nin cesareti” çizgisi ile Milli Demokrat Parti’sini kurdu..
Kısa zaman içerisinde siyasette yerini aldı ve Siyaset masasına yumruklarını vurdu..
Tabi Av. Yusuf Erikel’in bu çıkışlarından, itibar görmesinden İblis Fetullah ve yandaşları da çok rahatsız olmuştu..
Ergenekon ..Yani; “Ergenekon Terör Örgütü” adı ile bir hayali terör örgütü adı ortaya atıp, telefonlar dinlenilmiş, seçtikleri kişilere hayali suçlar üretilmiş ve sözde kararlarla çeşitli Cezaevlerine konulmuşlardı.
Avukat Yusuf Erikel’in de telefonları yıllarca dinlenilmiş ve kendisi için üretilen; “Ergenekon Hükümetinin Başbakanı” suçu ile Silivri Cezaevi’ne konulmuştu.
Av. Yusuf Erikel burada haksızlığa ve Adaletsizliğe karşı mücadele verdi ve bu mücadele sırasında maalesef Kanser hastalığına yakalandı, halende tedavi görmekte.
Av. Yusuf Erikel baktı ki; iblis Fetullah’ın savcı ve hakim kılıklı teröristleri Adaleti, hukuku temsil etmiyor ve sözde yargılama sonucunda da neler olacağını kestirmişti.
Yani, duruşmalarda savunmalar sanki duvarlara karşı yapılıyordu..
Av. Yusuf Erikel, yine duruşmaya çıkmadan önce Cezaevi’nde “NERDE KALDIN ADALET” başlıklı bir iğneli şiir yazdı.
Gün geldi, duruşma salonuna girdi..
Cebinden yazdığı şiiri çıkardı ve başladı sözde mahkeme heyetine karşı yüksek sesle, hiç kesmeden okudu.
Mahkeme heyeti şiir okumayı kestirme mücadelesi oldu ama başarılı olamadı.
Av. Erikel şiirinde bu heyete resmen; “Sizler hakim ve savcı değilsiniz, zalimlersiniz” demişti
Sözde Mahkeme heyeti, savcılığı uyarmış ve “Adalet üzerinden bizleri zalimlikle suçluyor” diyerek Av. Yusuf Erikel hakkında yeni bir suçla, bir dava daha açılmasını sağlamışlardı.
İşte Av. Yusuf Erikel’in, iblislerin mahkeme heyetine karşı yüksek sesle okuduğu o tarihi şiiri.
"NERDE KALDIN ADALET"
Nerde kaldın adalet, yolunu mu kaybettin
Düz yollarda beklerken yokuşlarda mı yittin
Bu çıktığın ebedi gurbetten nere gittin
Gel ne olur gözümüz yolunu beklemekte
Adın bile bizlere umut için yetmekte
Ne zaman, nereye, niye, kiminle gittin
Meçhullere mi daldın bizi niye terk ettin
Yaktın bizleri yaktın, kalplere hasret ektin
Çık ne olur ortaya bahçeler hazan oldu
Ellerimiz bağlandı, dillerimiz lal oldu
Develer tellal iken bir ara görünmüşsün
Sonra bekleyin deyip, uzaklara göçmüşsün
Kimi zaman kakmışsın kimi zaman düşmüşsün
Başında bir hal mi var, meydanlara çıksana
Zor mu sana adalet kanat takıp uçsana
Seni gördüğümüz son, ne zamandı unuttuk
Kan yuttuk, kızılcık şerbet diye uyuttuk
Denizlerde boğulduk, yılanlardan el tuttuk
Acı seni umutla bekleyen yetimlere
Bir an önce yetiş de verme bizi ellere
Kutup yıldızı gibi, çıkmaz mısın bir gece
Mazlumlar yazar seni okur hece, hece
Eğer gelirsen bir gün, sonra yok ha gitmece
Ölmediysen a kuzum, ne zaman çıkacaksın
Gecikirsen bak bizi perişan bulacaksın
Zulmet çöktü cihana, semavatı kapladı
Kıyameti bekledik, fakat o da kopmadı
Canımız çıksın dedik, kader bu ya çıkmadı
Neden gelmedin vefa yok mu sende adalet
Madem gelemiyorsun uzaklardan selam et
Sen yoksun ya baş düştü, kokmuş ayak baş oldu
Mahkemeler zalimin dehlizinde kuruldu
Dillerimiz, adalet diye, diye yoruldu
Yağmaz mısın yağmurla birkaç damla semadan
Hasta şifa ummakta, senden gelen sedadan
Evimiz sonbahara, bağımız kışa döndü
Yokluğunda, gör, nice ocaklarımız söndü
Belki gelirsin amma… seni bekleyen öldü
Var git yoluna, gelme, küstük sana adalet
Ey zulüm! meydan senin, görevine devam et….
Bu Haber 628292 Defa Okunmuştur