GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, 4 Kasım 2019 tarihinde; Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davanın sonucunda;
İki yıl, yedi ay hapis cezası alarak ve hakkında siyasi yasak istendi.
Ekrem İmamoğlu’da, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi’ne itiraz başvurusu yaptı..
Şimdi gerek İmamoğlu, gerekse anlı-şanlı Avukatları ile birlikte Sözcü Gazetesi Yazarı Aytunç Erkin’de bu gün ki yazsında diyorlar ki;
“İmamoğlu’na bu cezayı vermezsiniz. İmamoğlu ifade özgürlüğü ile Ahmak ifadesini o zaman ki İçişleri Bakanı olan Süleyman Soylu’ya söylemişti”..
Savunmalarını ise şöyle açıyorlar; Zamanın İçişleri Bakanı Soylu, 4 Kasım 2019 günü şu ifadeleri kullanmıştı;
“Terör faaliyetlerinden dolayı ceza alanları görevden aldığımız için, Türkiye’yi gidip Avrupa Parlamentosuna şikayet eden ‘ahmağa’ söylüyorum”..
İmamoğlu hemen üzerine alındı ve aynı gün sorumlu olduğu amiri İçişleri Bakanına şöyle cevap vermesi dikkat çekti…
“Geriye dönüp baktığımızda 31 Mart seçimlerini iptal eden (LER) ahmaktır.”..
Değerli okuyucular..
Şimdi bu zatlar; hem Türk Ceza Kanunun (TCK) 125. Maddesi ve fıkralarını, hem de toplumu laf ebeliği cambazlıkları ile boğup, İmamoğlu’na siyasi olarak kasti ceza verildiği izlenimi yaratmak istiyorlar..
Şimdi dikkat edin.. İmamoğlu’nun cevap ifadesinde; “31 Mart seçimimi iptal eden(LER) ahmaktır” diyor..
“Ler” ifadesini kullanıyor.. Yani, karşısında çoğul olan kişilere ahmak hakareti göndermesinde bulunuyor..
Oysaki ; bunların dediği gibi, sadece Süleyman Soylu’ya ahmak ifadesi göndermesinde bulunmuş olsa idi; şu ifadeyi kullanması lazımdı;
“31 Mart seçimini iptal eden ahmaktır”..
Bu bir.. İkinci si; bir seçim sonucu, Süleyman Soylu veya bir başka isim değil de sadece; Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin aldığı karar ile iptal edilir..
Burada görüyoruz ki; İmamoğlu’nun kafasında ki hedef Süleyman Soylu’da olsa; kullandığı “seçimi iptal eden (LER) ahmaktır” çoğulcu ifade ile direk olarak YSK üyelerine ahmak ifadesi ile hakaret etmiştir..
Şimdi gelelim bu laf ebelerinin ceza maddeleri üzerinde oynadıkları tiyatroya..
Ekrem İmamoğlu, YSK üyelerine; zincirleme olarak ve çokça kişinin duyduğu basın yolu ile kamu görevlilerine hakaret etmiş, hem mesleki, hem de şahsi onurlarını zedeleyici hakaret içerikli ifadede bulunmuştur..
Ve bu hakaret ; basın yolu ile yapıldığı içinde alacağı ceza miktarı altıda bir oranında arttırmıştır..
Şimdi gelelim; İmamoğlu’nun Kamu görevlilerine alenen hakaret suçundan yargılandığı ve 2 yıl 7 ay hapis cezası aldığı gibi, yine yasa gereği hakkında siyasi yasak istenmesine.
Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesi ve fıkraları ne diyor?
“Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilaf edilerek işlenmesi gerekir.
--Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, c) Kişinin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi durumunda, cezanın alt sınırı bir yıldan az olmalıdır.
(**)-2-4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
-(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi.
(**) -Hakaret suçunun, belirsiz sayıdaki kişiler tarafından işitilebilecek, görülebilecek ve algılanabilecek bir ortamda veya çok sayıda kişinin öğrenmesini sağlayacak herhangi bir araçla işlenmesi halinde, aleniyet vardır.
Aleniyetin varlığı için, çok sayıda insanın hakareti öğrenmesinin olanaklı olması yeterlidir; söylenenlerin fiilen duyulması şart değildir.
Aleniyet halinde, mağdur, hakaretin az sayıda kişi önünde gerçekleşmesine oranla, daha fazla rencide olacağı için, bu nitelikli hâl kabul edilmiştir.
-Suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde de alenen işlendiği kabul edilmelidir”
Şimdi, İmamoğlu Hukuki hakkı olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi’ne itiraz başvurusu yaptı..
Ancak… Gerek Ekrem İmamoğlu, gerek Avukatları ve gerekse Sözcü yazarı Aytunç Erkin; TCK 125. Maddesi ve fıkraları çok net ifadelerini görmezden gelerek;
Bu ahmak hakaretini “Avrupa’da böyle yasalar yok” diyerek “ifade özgürlüğü” kapsamına eleştiri olarak sokmaya çalışıyorlar..
Bre Hukuk cambazları.. Siz şuan Türkiye’de ve yürürlükte olan ceza yasaları ile yargılanıyorsunuz..
Ve “ahmak” ifadesi ne eleştiridir, ne de uyarıdır.. Açıkça Kamu görevlisine hakarettir..
Hem de birden çok Kamu görevlisine basın yolu ile hakaret edilmiştir..
Değerli okuyucular..
Bakın ben de yazdığım bir yazıda; şuan halen görevde bulunan İstanbul Emniyet Müdür yardımcılarından birisi beni Bakırköy Sulh Ceza Mahkemesine şikayette bulunulup; Basın yolu ile hakaretten cezalandırmamı istemişti..
Mahkeme dedi ki; “Sana ifade özgürlüğü kapsamında ağır eleştiri ve uyarıda bulunmuş ama hakaret etmemiştir”
Ve Beraatıma karar verdi..
Şimdi İmamoğlu eleştirmiyor, uyarmıyor; kamu görevlilerine direk hakaret ediyor..
Suçun vasfı; TCK 125. Maddesi ve ilgili fıkralarında nettir ama bu grup, verilen cezanın ve siyasi yasağın “siyasi kin” ile verildiği intibasını kamuoyuna pompalamaya çalışıyorlar..
Netice olarak; yasal olarak bu iş bitmiştir.. Korkunun ecele faydası yoktur.. Geçmiş ola..
Konuyu Anayasa Mahkemesine de götürseniz de, Hukuken sonuç aynı olacaktır beyler..
Bu Haber 62378 Defa Okunmuştur