"Kimse unutmasın ki; bu insanı inşa edecek kültürel damarlar, inanç damarları, coğrafi damarlar henüz kurumamıştır ve ilânihaye kurumayacaktır. Yarının Türkiye’sinin, Ülkücü Türkiye’nin ve Ülkücü insanın kadim kumaşı yerli yerindedir. Bu kumaştan bugünün karanlığına yeni ışıklar örecek, yeni umutlar örecek, yeni sevgiler örecek insani dinamikler hazırdır. Bu milli, bu ahlaki, bu insani dinamikleri bugüne, yarına ve bütün insanlığa taşımak boynumuzun borcudur" vurgusunu yapan MHP Genel Başkan Adayı ve MHP eski Genel Başkan Yardımcısı, Eskişehir Milletvekili Süleyman Servet Sazak, yarınlarda ki umudu yaralayan Küresel Kaosa dikkat çekerek değerlendirmelerini şöyle sürdürdü;
MATERYALİST MUHAFAZAKÂRLIK
"Her siyasal sistem bir devlet kurgusu, bir toplum kurgusu, bir birey kurgusudur. Bu yapılar bir İNSAN TEKİ’ni inşayı hedef alır ve hayatın diğer şubelerini onun etrafına örgülerler. Eğitimden ekonomiye, sosyal politikalardan çevreye bütün kurgular; sistemi besleyecek bir insanı inşa etmek üzerine kuruludur.
Türkiye’mizin on küsur yıllık siyasi fotoğrafı tasvir edilirken bu “...kazan hangi yolla olursa olsun ve sürekli kazan” düsturunu ahlaklaştırmış, erdeme dönüştürmüş insan tekleri unutulmamalıdır. Statü, gelir, mevki ya da prestij için her yolu mubah gören bu insan tipi; Doğu’yla bütün damarları kopmuş ama kendini Doğulu sayan, Batı’nın bütün hazlarına yönelmiş ama Batı’ya düşman, alışmadığımız bir insan tipidir.
Kültürel insan mirasımızın, coğrafi insan mirasımızın alışık olmadığı bu yeni insan tipi bugün siyaset kurgusunun temelini ve lokomotifini oluşturmaktadır. Bu tipoloji fabrikasyon bir insan tipidir; konservatif düşünen, bir örnek, sormayan, meselesiz, biatçı ama hangi yolla olursa olsun kazanmaya yönlenmiş, materyal kazanımlarını ibadet şevkiyle yaşayan alışmadığımız, tanımadığımız bir insan tipi. Kişilik zemini oynak, inanç zemini muğlak, manevra kabiliyeti kıvrak bir insan tipi.
Bugün sistemin bütün deliklerini tıkayan, bütün açıklarını yamayan, bütün gayri insaniliğini görmezden gelen, bütün gayri ahlakiliğini olumlayan bu tipolojidir. Siyaseti besler, siyasetten beslenirler.
Gayri ahlaki bir zemine oturan ekonomik yapılar, gayri insani bir yapıya oturan eğitim kurumları, gayri İslami bir zemine oturan inanç örgütleri varlıklarını bu fabrikasyon insan tekine borçludur. Siyasi kazançlarla bireysel kazançların paralel akışıyor olması; bu gayri insani, gayri ahlaki, gayri milli yapıların devamlılığını sağlamakta ve yeni siyasi önermelerin önünü kapatmaktadır. Bireyin materyal hedefleri ile siyaset kurumunun siyasi hedeflerinin iç içe geçmişliği; eğitimi siyasileştirmekte, ekonomiyi siyasileştirmekte, erdemi siyasileştirmekte, inancı siyasileştirmektedir.
Bugünün bu sosyal muktedirlerini tarif edecek tek sosyolojik tabir ‘materyalist muhafazakârlık’tır; inanç temellerinden kopmuş, insandan kopmuş, erdemden kopmuş, ahlaktan kopmuş; servetini, iktidarını, mevkisini, hazzını muhafaza etmeye dayalı bir muhafazakârlık… YARIN UMUDUMUZ’U yaralayan işte bu kültürel kaostur.
Türkiye’nin bugününden rahatsız ve tarihi mirasımıza uygun bir yarın hayal eden her siyasal yapının önündeki engel de işte bu yeni ideolojik karmaşadır.
Milli damarlarımızdan beslenmemiş, coğrafyamızın insan mirasından nasibini almamış, evrensel insanın kadim değerlerine duyarsız, inanç köklerimizden kopuk bu insan tekleriyle TÜRKÇE BİR YARIN hayali mümkün değildir. Yeni mücadele alanımız; ‘insani olan’ın sınırlarını koruma mücadelesidir.
Ülkücü Hareket’in yeni misyonu; milli ve ahlaki bütün değerlerimizi perişan etmiş bu materyalist muhafazakârlığın açtığı yaraları tamir etmek ve bu gayri ahlaki yapıyı besleyen, alışık olmadığımız insan kumaşını onarımdır. Bugün Ülkücü Hareket kendi insanını, bugünkü sistemin geri beslemesi yapacak tuzaklardan mutlaka korumalı ve kadim töremizin önerdiği insani erdemleri ilmek ilmek örmeyi denemelidir. Önümüzdeki en uzun, en zor, en çetrefil mücadele sahası budur.
Ülkücü Hareket’in insan kumaşı yarını inşa edecek ahlak zenginliğine, erdem zenginliğine, inanç zenginliğine sahiptir. Ülkücü Hareket’in mücadele kahramanları yeni neslin rol modeli olacak çağdaş öngörülerin ve evrensel insani değerlerin bayraktarlarıdır. Bütün mesele bu rol modelleri, sosyal hayatın muktediri kılmaktır.
Kimse unutmasın ki; bu insanı inşa edecek kültürel damarlar, inanç damarları, coğrafi damarlar henüz kurumamıştır ve ilânihaye kurumayacaktır. Yarının Türkiye’sinin, Ülkücü Türkiye’nin ve Ülkücü insanın kadim kumaşı yerli yerindedir. Bu kumaştan bugünün karanlığına yeni ışıklar örecek, yeni umutlar örecek, yeni sevgiler örecek insani dinamikler hazırdır. Bu milli, bu ahlaki, bu insani dinamikleri bugüne, yarına ve bütün insanlığa taşımak boynumuzun borcudur.
Yeniden hatırlatmak isterim ki; bu zorlu mücadelede BİR olmaktan, BİZ olmaktan başka ne bizim şansımız vardır ne de Türkiye’nin. Allah Kerim"
Bu Haber 720853 Defa Okunmuştur