“Tek adamcı her sistemin nihai amacı bireyin hayatını yönetmektir. Zaten totalitarizm son kertede, siyasal erki zapt ederek bireyin hayatını yönetmek değil midir?
Kuvvetler ayrılığı modern, demokratik anayasaların olmazsa olmazlarıdır ve sistemin ahlaki denetimi kuvvetler ayrılığına bağlıdır. Çağdaş anayasaların vazgeçilmezi yürütme, yasama ve yargı erkini milletin denetimine açık tutmasıdır. Daha doğrusu yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı millete dağıtmasıdır” vurgusunu yapan, MHP Genel Başkan Adayı ve MHP Eskişehir eski milletvekili Süleyman Servet Sazak, “Ya tek adam, ya aydınlık, demokratik Türkiye tercihi.. Türkiye hiç bir tek adama teslim olmayacaktır” mesajını vererek açıklamasını şöyle sürdürdü;
YA TEK ADAM, YA TÜRKİYE
"Anayasalar sosyal bir talepten doğarlar ve toplumun tamamının mutabakatıyla oluşurlar. Anayasalar yapılırken yasa koyucular belli kriterleri esas alırlar. Uygulanabilirlik, değiştirile bilirlik, yanlışlanabilirlik, geliştirile bilirlik ve yargılana bilirlik bu kriterlerin başlıcalarıdır. Bütün bu evrensel şartların ortak paydası ‘toplumsal mutabakat’ tır.
Anayasaları çağdaş ve insani kılan; bireysel hayatı yönetmek niyetiyle değil bireyin hayatını çoğaltma hedefiyle çatılı olmalarıdır. Oysa tek adamcı her sistemin nihai amacı bireyin hayatını yönetmektir. Zaten totalitarizm son kertede, siyasal erki zapt ederek bireyin hayatını yönetmek değil midir?
Kuvvetler ayrılığı modern, demokratik anayasaların olmazsa olmazlarıdır ve sistemin ahlaki denetimi kuvvetler ayrılığına bağlıdır. Çağdaş anayasaların vazgeçilmezi yürütme, yasama ve yargı erkini milletin denetimine açık tutmasıdır. Daha doğrusu yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı millete dağıtmasıdır. Zemini demokrat gibi pazarlansa da kuvvetleri tek elde toplayan hiçbir anayasa demokrat değildir ve gizli bir despotizm içerir. Denetlenebilirliği olmayan sistemler ilkel sistemlerdir.
Kanun yapma yetkisinin tek adama havale edildiği hiçbir anayasa kurgusu; demokrat ve çağdaş geleceğin garantisi olamaz. Siyasal aktörleri devre dışı bırakan ya da azaltan anayasalar evrensellik ve demokratlık iddiası taşıyamazlar.
Toplumsal taleplerden yola çıkmamış anayasalar dayatmacı anayasalardır. Adaletin hakim olmadığı hiçbir yasa, yasal değildir. Rejim sıfırlaması siyasi teamül sıfırlamasıdır, siyasi gelenek sıfırlamasıdır, siyasi talep sıfırlamasıdır. Daha çok demokrasi, daha çok bireysel özgürlük mihverinde örgülenmemiş her yasal düzenleme totalitarizmi işaret eder. Bireyi ve sosyal grupları şahsiyet addetmeyen hiçbir anayasa insani değildir.
Dünya siyaset kültüründen biliyoruz ki; tek adama indirgenmiş, bütün kuvvetlerin (yasama, yürütme, yargı) tek adamda toplandığı demokrat bir anayasa yoktur. Ancak anayasanın arkasına gizlenmiş tek adamlar vardır.
İç politikadan dış politikaya, yasa yapmaktan denetlenemez lige, kurumların tanziminden kurum infazına, devlet aklından rasyonel akla tek adamın yetkili kılınması; varlığını tek adamın yaşama süresine bağlamış ilkel kabilelerin tercihidir.
Milletin vekâletini, tasdik vekâletine indirgeyen her anayasa zalim bir anayasadır ve halka rağmendir. Tek adamcı anayasalarda egemenlik milletin olmaktan çıkar. Üzülerek söylemeliyim ki; bugün sistem oyuncuları içerde ve dışarıda maruz kaldığımız kilitlenmişlikten kurtulmanın bir yolu olarak “rejim sıfırlamasını” dayatmaktadır.
Dayatılan bu sistem; yasamanın denetimine dayanan bir başkanlık sistemi değil yasama denetimine kapalı bir TEK ADAM sistemidir. Dayatılan bu sistem; yargının bağımsız olduğu bir başkanlık sistemi değil iktidar erkinin tek adamda toplandığı bir TEK ADAM sistemdir. Dayatılan bu sistem millet meclisi denetiminin esas olduğu bir başkanlık sistemi değil denetimsiz, kontrolsüz bir TEK ADAM sistemidir. Bu TEK ADAM sistemi kültür coğrafyamızın geleneksel siyasi dokusuna aykırıdır; varlığını tek adamın varlığına indirgemiş prematüre toplumların sistemidir.
Kimse unutmasın ki Türk Milleti “TEK ADAM MI TÜRKİYE Mİ” kavşağında her zaman Türkiye diyecek kadar, hep Türkiye diyecek kadar, ilelebet Türkiye diyecek kadar Türk’tür ve Türk Milletidir. Türk Milleti egemenliğini hiçbir tek adama teslim etmeyecek kadar asil, vakur ve gelenekli bir millettir.
Can emniyetini, mal emniyetini tek adamın inisiyatifine terk etmiş, gönül rızasıyla terk etmiş hiçbir toplum yoktur. Bugün kavşağında bulunduğumuz tek adam mı Türkiye mi sorunsalının niyet arka planı sitemin ıslahı değil milletin tek tipleştirilmesi, bireyin tek tipleştirilmesi, kurumların tek tipleştirilmesi ve tek adamın tek tipleştirmeye yetkili kılınmasıdır. Ki bu tam tamına jakoben bir yönetme üslubudur. Dayatılmak istenen tek adamcı sisteme, siyasi aidiyetinden dolayı rıza göstereceklere sormak isterim ki; can ve mal emniyetinizi emanet edeceğiniz TEK ADAM, ya sizden değilse!
“Daha çok demokrasi, daha çok insan hakları, daha çoğulcu yönetme üslubu, daha çok hayat, daha çok gelecek” düsturuyla mevcut parlamenter sistemi daha demokrat hale getirmek dururken TEK ADAM dayatması; Türkiye Cumhuriyeti’nin var olduğu günden beri biriktirdiği demokrasi kültürünü, “hâkimiyet milletindir” üslubunu, “bireyin hayatı kutsaldır” ilkesini hiçe saymaktır. Türk Milleti kendi tercihi olmayan, kendini devre dışı bırakan, kendi hayatını tek adamın insafına terk eden hiçbir dayatma anayasayı onaylamayacak kadar onurludur.
Tarihe makastarlık yapmaya niyetlenenler unutmasınlar ki; Türk Milleti, “YA TEK ADAM, YA TÜRKİYE” kavşağından Türkiye diyerek mutlaka kurtulacak ve hiçbir TEK ADAM’a teslim olmayacaktır."
Bu Haber 1424983 Defa Okunmuştur