GÖKTÜRK TUNÇTÜRK (Cafer Uğurlu) yazdı
Bizim ülkede en kolay alınan unvan, ‘Aydın’…
Oysaki hem Türkiye’de, hem de dünya da sahip olunması çok, çok zor olan bir unvandır.
Aydın = Bilgi dağarcığında ki ilimlerle, bilgilerle, kültürle, insani duygularla, hakla-adaletle insanlık aleminde ki karanlık anlara ışıklar saçıp, aydınlatan ve en önemlisi terörizmi, teröristliği, eşkıyalığı, katilliği, katliamı ret eden beyin yapısına sahip, yol gösteren muhterem zat’tır…
Öyle; Gazeteci olmakla, Sinemacı olmakla, oyuncu olmakla, Sanatçı olmakla, partici olmakla, akademisyen olmakla, milletvekili olmakla, bir-iki kitap yazmakla Aydın olunmaz ve ‘Ben Aydınım’ denilmez.
Zaten kendi, kendilerini aydın ilan edenler; zavallı insanlardır..
Bir de aydın, yaptığı işin, attığı imzanın arkasında olan İlim ve Bilim adamıdır..
Kaç gündür, Türkiye’de Bin 100 imza atan ve kendilerini ‘Aydın’ ilan eden bölücü hainler tartışılıyor.
Tek kelime ile bu imzayı atanların tümü kendi, kendilerini aydın ilan eden hıyarlardır, hainlerdir, imzaları ile bölücü katilleri koruyanlardır.
Türkiye’de gafletleri ve ihanetleri sıralamaya koyduğum ve “Bunlar, bölücü katillerin sazcı Selo’su ve arkadaşlarını hala mecliste tutma ihanetinin karşısında bir çekirdek gibi” düşündüğüm için, bende tartışmanın içine girmek istemedim.
Yani bu imzacı zavallılardan önce halledilecek çook hain puşt var…
Ama bir baktım, hükümetten, siyasilerden ve halktan çok sert tepkiler alan hikâye sözde aydınlarından birçoğu Başbakanlığı arayıp, “Okumadan imzaladım” gibi saçma gerekçelerle, yaptıkları şerefsizlikten kurnazca sıyrılmaya çalıştıklarını gördüm ve aklıma bir olay geldi güldüm ve “bende bu puştlara bir-iki iğne vurayım” dedim.
Hatırladığım kadar, 1984-1985 yılları idi. İzmir’de Yeniasır Gazetesinde Emniyet muhabirliği yapıyordum..
İbrahim Tatlıses’in daha yeni meşhur olduğu sıralar..
Yine kendini aydın ilan eden bir sürü zat, 1980 Askeri Darbe işlemlerine tepki içeren bir bildiri hazırlayıp, Aydınlara imzaya açtılar…
O zamanda; yine bu bildiri tek bakışlı ifadeler içeriyordu. Marksitlere, Leninistlere, Apoculara dokunulmuyor, sadece ‘Faşit’ ezberlemesi işlenmişti.
Ve bu bildiriyi ilkokul mezunu dahi olmayan İbrahim Tatlıses’te aydın olarak imzalamıştı.
Yine kamuoyundan ve hükümetten, savcılardan ağır tepkiler aldıklarında sözde aydınlar birer-birer geri adım atmaya başlamışlardı..
İlk kıvıran İbrahim Tatlıses olmuştu..
Tatlıses’e sordular; ‘Bildiriye neden imza attın?’
İbo’da kendisine öğretilmiş gerekçeyi şöyle açıklıyordu;
“Vallahi abe ben kağıdı toplu konut dilekçesi sandım ve okumadan imza attım. Meğerse toplu konut dilekçesi değilmiş”
İşte, şuanda adı ‘Akademisyen’ olan ve kendi-kendilerini aydın ilan eden, ‘yarı aydın’ bile olamayacak zavallı zatlar, Tatlıses gibi çıkıp, gülünç gerekçeler öne sürerek, ihanet bildirisini okumadan imzaladıklarını yüzsüzce söylüyorlar.
Fakat ne acıdır ki; bu zavallıların, bu gülünç gerekçelerine birileri de inanarak, “Bakın, imza atanların birçoğu imzasını geri çekiyor” diyerek aklı sıra ihanetçileri yıpratmaya çalışıyorlar.
Yahu sen akademisyensin, imza attığın bildiri yanında okunuyor. Hadi beyinsizsiniz de; bildirinin okunduğu yerde bölücü yazılar ve resimler içeren afişler var, kör müsünüz? Ne olduğunu nasıl anlayamıyorsunuz?
Belki sana 20 yıl hapis yatıracak suç unsuru imzalatıyorlar.
Bel ki imzanla sana büyük bir tezgah kuruyorlar, nasıl okumadan imzalıyorsun?
Kim inanır size?
Artık, gelişen dünyada ilk okul mezunu olanlar bile bir kağıdı okumadan imza atmazlarken, sizler akademisyen olarak nasıl okumadan imza atabiliyorsunuz?
Kimi kandırıyorsunuz?
Açık, açık ihanete, bölücülüğe, PKK seviciliğe bilerek ve övünerek imzalar attınız ama korkak ve zavallı olduğunuz için geri adım attınız. Hepsi bu…
Sizler aydın değil; bebek katileri PKK’lı bölücü eşkıyaların sesi Baykuşlarısınız…
Bu Haber 1241687 Defa Okunmuştur