Mahkemelerin, kararları bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi’ni tanımaması yargı sistemini altüst etti. AYM etkili bir iç hukuk yolu olmaktan çıktı. Yurttaşlara AİHM’ye direkt başvuru yolu açıldı.
Anayasa Mahkemesi’nin Şahin Alpay/Mehmet Altan kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasına karşın yerel mahkemeler tarafından reddedilmesiyle iç hukuk yolları tıkandı.
Hak ihlaline uğrayan yurttaşlar açısından, Anayasa Mahkemesi “etkili bir iç hukuk yolu” olmaktan çıktı.
Mahkemelerin, kendisinden üst konumda olan ve kararlarına uymak zorunda olduğu Anayasa Mahkemesi’ni yok saymasıyla “yargı sistemi” altüst oldu. AYM’ye direnen yerel mahkemelerle ilgili HSK’nin inceleme başlatmaması dikkat çekti.
Anayasa Mahkemesi’nin Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay ile FETÖ’den tutuklu yazarlar Şahin Alpay ve Mehmet Altan ile ilgili verdiği hak ihlali kararının üzerinden 10 gün geçti.
Kararda, tutuklamanın hukuka aykırı olduğu vurgulanırken, tutuklama gerekçelerinde suç işlendiğini gösteren kuvvetli belirti ile somut olguların gösterilmediği anlatıldı. AYM, “ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması” için kısa kararını aynı gün İstanbul’daki yargılamayı yapan iki mahkemeye gönderdi.
Siyasi Hükümeti ‘dinlediler'
AYM’nin daha önce Ergenekon, Askeri Casusluk ve Balyoz gibi davalarda verdiği kararlar jet hızıyla uygulanmış ve tutuklular tahliye edilmişti. Alpay ve Altan’ın da tahliye edileceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak beklenen olmadı.
İstanbul 13. ve 26. Ağır Ceza Mahkemeleri, gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayımlanmadığını belirterek tahliye taleplerini reddetti. Mahkemeler bu hamleyle zaman kazanırken önce Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ AYM’yi hedef alan bir açıklama yaptı. Ardından da Başbakan Binali Yıldırım verilecek kararın “FETÖ ile mücadeleyi zaafa uğratmaması gerektiğini” belirtti.
AYM’ye ağır suçlama
Siyasetin konuşmasının ardından akşam saatlerinde toplanan iki mahkeme, tahliye taleplerini ikince kez reddetti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’yi “yetki gaspı yapmakla” suçladı ve karar verilmesine yer olmadığına hükmetti. Önceki gün de Cumhuriyet davasına bakan İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’ın tahliye talebini reddetti. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararını cuma günü Resmi Gazete’de yayımladı. Mahkemelerin bahanesi kalmadı. Buna karşılık 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Altan’ın tahliye talebini 3. kez reddetti. Mahkeme, kendisinden üst konumda olan ve kararı bağlayıcı olan AYM’nin kararını tanımadı.
Bireysel başvuru yolu tıkandı
10 günlük sürecin sonunda mahkemelerin ihlal kararını uygulamaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne anayasa ile verilen “bireysel başvuru yetkisi” etkisiz hale geldi. Direnme, özellikle bundan sonra çıkacak hak ihlallerinin uygulanmaması yönünde diğer mahkemelere cesaret verdi.
Anayasaya göre, Anayasa Mahkemesi kararları kesin olarak yasama, yürütmenin yanı sıra bizzat mahkemeleri de bağlıyor. Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesindeki “Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir” hükmü de mahkemeler açısından geçerli.
Ancak mahkemelerin, anayasayı ve bu yasa maddesini yok saymasıyla, hak ihlali olaylarında AYM etkili bir iç hukuk yolu olmaktan çıktı. Anayasaya göre kararları bağlayıcı olan AYM’nin yok sayılmasıyla “adalet sistemi” ters yüz oldu. Alt mahkemenin, yüksek mahkemeyi tanımadığı bir adalet düzeni oluştu.
HSK'de görevini unuttu, mahkemeler arası kavgayı görmezden geldi.
AYM’nin kararlarına uymayan yerel mahkemelere karşı hiçbir girişimde bulunmaması ise yargıda oluşan kaosun artmasına yol açtı. Yüksek mahkemenin, kararlarını yerine getirmeyen hâkimler hakkında HSK’ye suç duyurusunda bulunma hakkı vardı.
Ancak mahkeme, bu yolu denemeyerek, pasif bir konuma çekildi. HSK’nin ise yargıya güveni zedeleyen bu krizde resen inceleme başlatmayarak, tutumunu retçi hâkimlerden yana kullandı. Altan ve Alpay’ın avukatlarının yaptığı şikâyet, HSK tarafından hemen gündeme alınmayarak, binlerce dosya arasına konuldu.
Oysa aynı HSK, tutuklu gazetecileri tahliye eden İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin heyetini ve savcısını resen toplanarak görevden almıştı. HSK; Alpay ve Altan kararında AYM’yi yok sayan mahkemeler içinse hiçbir işlem yapmadı. Suç duyurusuna, normal şikâyet prosedürleri uygulandı. HSK’de hâkim ve savcılarla ilgili şuana kadar on binin üzerinde şikayet dosyası var.
HSK’nin bu nedenle bu şikâyeti gündeme alması uzun zaman alacak. AYM’nin devre dışı kalmasıyla artık hak ihlallerinde son kapı AİHM kaldı. AİHM’nin tutuklu gazetecilerle ilgili önümüzdeki haftalarda vereceği kararın da mahkemeler tarafından uygulanıp uygulanmayacağı bilinmiyor.
Bu Haber 1121326 Defa Okunmuştur