İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma doğrultusunda gözaltına alınan ve tutuklanmaları talebiyle hakimliğe sevk edilen 182 şüpheliden 170'inin işlemleri tamamlandı.
Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından sorgulanan ve aralarında Adnan Oktar'ın da bulunduğu 157 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi. 13 şüpheli de adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Diğer şüphelilerin mahkemedeki sorgusu sürüyor.
Geçtiğimiz Çarşamba günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı ile 5 ilde Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan 187 kişiden 182’si, emniyet işlemlerinin ardından iki ayrı grup halinde adliyeye sevk edildi.
40 SAVCI GÖREVLENDİRİLDİ
Adnan Oktar, Oktar Babuna’nın da aralarında bulunduğu 92 kişilik ilk grup öğle saatlerinde, 90 kişilik ikinci grup da gece saatlerinde adliyeye sevk edildi. Başsavcıvekili Hasan Yılmaz koordinasyonunda 40 savcı tarafından dosyaları incelenen şüphelilerden bazıları dosya üzerinden bazıları da sorguları yapıldıktan sonra mahkemeye sevk edildiler.
182 ŞÜPHELİNİN TUTUKLANMASI İSTENDİ
Adnan Oktar, Didem Ürer, Alev Babuna, Ayşegül Hüma Babuna ve Ahmet Oktar Babuna’nın da bulunduğu 182 şüpheli, “Örgüt kurma”, “Çocukların cinsel istismarı”, “Cinsel saldırı”, “Reşit olmayanla cinsel ilişki”, “Çocuğun kaçırılması veya alıkonulması”, “Tehdit”, “Şantaj”, “Hürriyeti tahdit” suçlarından tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilirken, bir şüpheli ise savcılık sorgularının ardından serbest bırakıldı.
OKTAR TUTUKLANDI
İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, Adnan Oktar ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında tutuklanmaya sevk edilen 182 şüpheliden aralarında Adnan Oktar’ın da bulunduğu 157 kişinin tutuklanmasına, 13 şüphelinin de adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasına karar verdi. Diğer şüphelilerin mahkemedeki sorgusu sürüyor.
SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
Oktar’ın Nöbetçi 4. Sulh Ceza Hakimliği’ndeki sorgusunda, suçlamaları kabul etmediği öğrenildi. Geniş bir arkadaş grubunun bulunduğunu söyleyen Adnan Oktar’ın, “Lakap kullanırım ancak kod adım yoktur. Türk polisine karşı iddia edildiği gibi düşüncem olmadığını beyan etmek isterim” dediği öğrenildi.
AYLIK GELİRİ 3 BİN 500 TL
Aylık gelirinin 3 bin 500 lira olduğunu beyan ettiği öğrenilen Oktar’ın, “Yurtdışı görüşmelerim Türkiye aleyhine değil. Türkiye lehine yapılan görüşmelerdir. Küçük kızları evine alarak cinsel tacizde bulunduğuma dair iddiaları da kabul etmiyorum. Ben kanuna, hukuka uygun yaşayan bir kişiyim, halkın içinde yaşayan bir kişiyim, milletin içinde yaşayan TV'de yaşayan bir kişi olmakla herkes halk da beni görür tanır. Gittiğim yerler bellidir. Gizli anlaşılmaz örgüt lideri bir kişi değilim. Dürüst insanlarla yaşamayı seven, dost olmayı seven, arkadaş çevresi olan bir kişiyim. İddiaları çirkin buluyorum kabul etmiyorum.
Bize karşı atak yapan bu grup 25-30 kişilik bir gruptur. Bunları da biliyoruz. İnternette de bunları yapılacak operasyonları ifşa eden kişiler vardır. Bu kız çocuklarına tecavüz olaylarını ise kesinlikle kabul etmiyorum. Bu da iftiradır. Kız çocuklarının ailelerine 50 bin TL para vererek onları aldığımıza dair iddialar vardır. Halbuki ben hayatımın her evresinde dikkatli olduğum gibi kız çocukları konusunda da son derece dikkatli olarak ilişki kuran bir kişiyimdir. O bahse konu küçük kızla annesi ile birlikte geldi. Ancak eve almadım, bahçede görüştük gönderdim. Bu iftiraları kabul etmiyorum. Atatürkçü milliyetçi bir kişiyim” dediği kaydedildi.
“DİKKAT ÇEKMEK İÇİN FAZIL SAY’A DAVA”
Savcılığın tutuklamaya sevk yazısında,Adnan Oktar'ın 80'li yıllardan itibaren sözde dini bir cemaat kisvesi altında, aslında İslam dinine ve ahlaka tamamen aykırı kurallar ve yöntemlerle suç amaçlı örgüt yapılanmasını oluşturduğu anlatıldı. Oktar'a ‘Mehdilik' olarak kutsallık kazandırmak amacıyla Kuran-ı Kerim'den çarpıtma yorumlarla örgüte kazandırılmak istenen şahısların zihinlerinin yıkandığı, koşulsuz itaat etmelerinin empoze edildiği, kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla Piyanist Fazıl Say'a dava açtıkları belirtildi. Yazıya göre, Oktar'a sunulacak kadınların örgüte çekilebilmesi için erkek örgüt elemanlarının gerekirse bu kadınlarla evlenmelerinin bile caiz olduğunun açıklandığı, özendirmek amacıyla ihtişamlı bir hayat görüntüsünün verildiği ifade edildi.
“KADINLAR KÖLE HALİNE GETİRİLDİ”
Savcılığın yazısında, Adnan Oktar'ın birçok kadını dövdüğü anlatılarak, “Oktar'ın mehdiliğine inandırılan kadınların, öncelikle örgüte yeni eleman kazandırılmasın da görevli erkek şahıslarla grup veya ayrı yarı cinsel ilişkiye zorlandıkları, çocuk yaştaki kızların dahi zorlandığı hatta cinselliği artırıcı ilaçların katıldığı içeceklerin kullanıldığı partilerin düzenlendiği ifade edildi. Bir çok kadına da eziyetler uygulanıp, sapkın arzusunu kabul eden birer köle haline getirildikleri ilişki görüntülerinin şantaj amaçlı kullanıldığı belirtildi.
“FETÖ GİBİ İSTİHBARAT TOPLADILAR”
Sevk yazısında Oktar'ın liderliğini yaptığı örgüt ile FETÖ arasındaki benzerliklere dikkat çekildi. Örgütün FETÖ gibi, imam kardeşler, imam bacılar, adliye imamı, para imamları, infak, himmet, ecir gibi isimler altında farklı alanlarda sorumlulukların bulunduğu, Oktar'ın da Gülen gibi kendisini mehdi ilan ettiği, 17-25 Aralık'ın ardından örgüt mensuplarıyla özel toplantılar yaptığı, yine FETÖ gibi önemli yayın kuruluşlarında, holdinglerde çalışan örgüt mensupları aracılığıyla istihbarat topladıkları anlatıldı.
“ADNAN HOCA’NIN KEDİCİKLERİ SÖYLEMİ SUÇ FAALİYETLERİNİ GİZLEMEK İÇİN”
Sevk yazısında ifadelerine yer verilen mağdurlardan E.A. ifadesinde Adnan Oktar ile sözde bir imam nikahı ile evlendirildiğini, zorla ilişkiye girdiğini anlattı. Oktar'ın ‘Adnan Hoca'nın kedicikleri' söyleminin de yine örgütün suç faaliyetlerini gizlemek amacıyla kullanıldığı belirtildi.
“YURT DIŞI KURULUŞLARINA BELGE TEMİN ETTİLER”
Örgütün yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde faaliyet gösteren yabancı ülke kurum ve kuruluşlarıyla irtibatlı olduğu bu şekilde kişi ve kurumlara bilgi belge temin ettiklerine dair bulgulara erişildiği, kamu görevlileri ile irtibat kurarak aleyhlerindeki olaylardan önceden haberdar oldukları, yasal görünümde de olsa usulsüz temin edilen silahlarla örgüt üyelerinin silahlandırıldığı anlatıldı.
“ÖRGÜTÜN AMACI TOPLUMUN YAPISINI BOZMAK”
Sevk yazısında Adnan Oktar hakkında, “Kurmuş olduğu örgütü, dini değerlere zarar vermek, toplumun yapısını bozmak ve haksız elde ettikleri kazançları meşrulaştırıp lüks bir hayat sürerek devamlılığı sağlayacak şekilde yapılandırmıştır” denildi. Birçok örgüt mensubunun ise gerçeğe aykırı şekilde kuyumculuk faaliyetleri üzerinden alınan ruhsatlarla silahlandırıldıkları da sevk yazısında anlatıldı. Örgüte yurt dışından da para geldiği anlatılan sevk yazısında örgüte mensup kişilerin kurdukları şirketler üzerinden kara para akladıkları belirtilirken, örgüte gelen kayıtlı ya da kayıt dışı paraların nasıl değerlendirileceğine ise Adnan Oktar'ın karar verdiği anlatıldı.
“ÖRGÜT İÇERİSİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN BÜTÜN OLAYLARDAN OKTAR SORUMLU”
Sevk yazısında Adnan Oktar'ın örgütün kurucusu ve lideri olduğu bu sebeple örgüt içerisinde gerçekleştirilen tüm cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, şantaj ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçlarından, ayrıca küçük yaştaki mağdurlar S.M ve G.Ç'ye yönelik cinsel istismar eylemleri, müştekiler H.U ve E.A'ya yönelik cinsel saldırı ile 22 kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, cinsel saldırı ve çocuğun cinsel istismarı eylemlerine de bizzat iştirak ettiği, bu şekilde atılı suçları işlediği belirtildi.
“ÖRGÜTÜ MEŞRU GÖSTERMEKLE SORUMLU ULVİYE DİDEM ÜRER”
Örgütte Adnan Oktar'dan sonra iki numaralı yönetici olan “Dido” kod adlı Ulviye Didem Ürer ile ilgili olarak Adnan Oktar'ın A9 kanalında yayınlanan programında ön planda olduğu, örgütü meşru göstermeye çalıştığı belirtildi. Örgütün tüm hesap bilgilerinin Adnan Oktar ile birlikte Ürer'de de olduğu anlatılan sevk yazısında, “Adnan Oktar'ın talimatıyla örgütten ayrılanlara karşı montaj yapılmış resimlerin karalama ve iftira amacıyla hazırlanıp internette yayınlanmasını sağlama noktasındaki faaliyetleri, denetimleri yürüttüğü” ifadeleri kullanıldı. Ürer'in sosyal medya üzerinden özellikle genç ve fiziki görünümleri iyi erkekler ile flört ederek örgüte kazandırmaya çalıştığı da sevk yazısında belirtildi. Örgüte yeni eleman temini faaliyetlerinden sorumlu düzeyde örgüt yöneticisi olduğu belirtildi.
“ALEV BABUNA, ÖRGÜTÜN KASASI”
Alev Babuna'nın ise yurt içi ve yurt dışından eskort kızları getirdiği, kızların Adnan Oktar'a karşı nasıl davranmaları gerektiğini kontrol ettiği ayrıca örgütün kasası olduğu anlatıldı. Babuna'nın Örgüt imamları gibi insanları yöneten ancak örgüt imamlarından farklı olarak insiyatif kullanma hakkı olan örgüt yöneticilerinden olduğu belirtildi.
OKTAR BABUNA, İMAM KARDEŞLERİN BAŞI
Şüpheli Ahmet Oktar Babuna’nın İmam Kardeşler Grubu’nun başı olduğu belirtilerek, “Diğer örgüt üyelerine görev dağılımı yapan ve bu konuları takip eden konumda olduğu, örgüt içi anlaşmazlıklarda şüphelinin şikayet merci olarak örgüt lideri Adnan Oktar’a doğrudan bağlı şekilde faaliyet yürüttüğü, İsrail başta olmak üzere örgütün yurt dışı irtibatlarını sağladığı” ifade edildi.
Bu Haber 666634 Defa Okunmuştur