GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Şuan ülkemizi tek başına yöneten AKP yöneticileri ile AKP iktidarına dışardan destek veren partilerin yöneticilerine ve diğer tüm siyasi parti yöneticilerine sorduğumuzda veya kendi konuşmalarında; Türkiye’mizin Hukuk devleti olduğunu ve demokrasi ile yönetildiğini, milli iradeden başka hiçbir irade tanımadıklarını net bir şekilde ifade ediyorlar..
Eyvallah diyelim.. Zaten öyle olmalı…
Lakin, Hukuk ve Demokrasiye aykırı çok şeylerin geliştiğine yüzlerce kez tanık olduk.
Bir şiir ile mağduriyet zırhı kazanan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, parti kurdu, tek başına iktidar oldu ve en önemlisi Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını üst-üste kazandı..
Erdoğan; “Beraber yürüdük bu yollarda” şarkısı ile yol arkadaşlarına ve kendilerine oy veren halka mesajlar vererek, birliği elde tutmaya çalıştı..
Fakat.. AK Parti, kısa zaman sonra AKP’ye dönüştü… Erdoğan ile birlikte yola çıkan çok önemli isimler, Erdoğan’ı terk ettiler..
Tabi bu aralarda Erdoğan ile beraber yola çıkmayıp, parti kurup, Erdoğan’ı çok sert şekilde eleştirenlerde AKP’ye katıldılar… Hepsi bakan oldular..
Erdoğan ve AKP, bu aralarda iki önemli sarsıntı atlattı..
17-25 Aralık soruşturmaları ile 15 Temmuz’da ki hain darbe girişimi..
Şu da bir gerçek… Erdoğan’ın yakınlarında ve destekleyici medyasında işe yaramaz çok sayıda yalakalar türedi..
Evet.. İşte şimdi AKP’nin sonunu o yalakaların getirdiği ve getireceği de bir gerçek..
Değerli okuyucular..
Şuan iktidarı destekleyen yüzlerce yayın organı var.. Önemli sayıda ulusal yayın yapan televizyonlar var..
Muhalefet kesimini ise çok az sayıda destekleyen ve kısıtlı imkanlara sahip medya olmasına rağmen, iktidarı destekleyen ve yüksek imkanlara sahip medyayı alt ettiği gibi, halk nezdinde inandırıcılığını kazandı..
Bu hezimetin Sebebi..? Yayın değil, yalakalık yaptılar..
İktidarın imkanlarını kullanarak malı götüren o medya gruplarının çoğu şimdilerde; AKP iktidarına haberleri ve yazarları ile iğne vurup, kendilerini yıkamaya çalışıyorlar..
Vatandaş nezdinde bu medya gruplarının güvenirliği dibe vurduğu için, halk artık söylemlerinin içeriğine itibar etmiyor..
Ve bu halde ki AKP’nin kendi ayağına sıktığı an..
Sürekli olarak; “Milli iradeden başka bir irade tanımayız” diye ifadeler ortaya koyan AKP, birden bire halkın millî iradesi ile seçilmiş birçok Belediye Başkanına baskılar uygulayarak, görevden alıp, “Kendi iradesi ile İstifa etti” görüntüsü sağladılar..
Bu zoraki istifa ettirilme ile birlikte milli irade resmen çöp kutularına atılmış oldu..
Dünyanın Hangi ülkesinde görülmüş, halkın oyları ile göreve getirilmiş Belediye Başkanları; “Hadi siz metal yorgunluğu taşıyorsunuz, sizi dinlenmeniz için görevden alıyoruz” denildiğini..
Ve Hukuk devleti, demokrasi ile yönetiliyoruz dediğimiz Türkiye’mizde yaşanıyor bu ilkler..
Belediye Başkanlarının; Hukuken hangi şekillerde görevden alınacakları bellidir..
Yolsuzluğu veya rüşveti var ise veya toplum ahlakına aykırı hareketlerde bulunulmuş ise partiden ihraç edilir ve iş yargıya havale edilir..
Peki, AKP psikolojik baskı ile istifa ettirdiği Belediye Başkanlarına böyle bir Hukuki işlem uyguladı mı?
Uygulamadı?
Uygulayamazdı… Çünkü; istifa ettirilen belediye başkanlarının istifalarına neden olacak hiçbir gerekçe yoktu..
Bu görevden alma işlemine karşı AKP’nin savunması ne oldu?
“Kendi iradeleri ile istifa ettiler”…
Yani; hem milleti hem de bu Belediye Başkanlarına oy veren seçmenleri aptal yerine koydular..
Hele, hele şuan AKP Genel Merkez yöneticisi ve üstelikte Hukukçu kimliğine sahip bir isminde çıkıp Gazetecilere;
“Biz Melih Gökçek’i boş yere görevden almadık” demesi özellikle AKP seçmenini çok kızdırmıştı..
Bu AKP merkez yöneticisi ne yapıyor bu ifadeleri ile?
Melih Gökçek’i ve istifa ettirilen diğer Belediye Başkanlarını “Suçlar işlemiş” başkanlar olarak kamuoyuna lanse etmiş oluyor..
O zaman bu Hukukçu yönetici kendi ifadesi ile eştiği kuyuya kendisi düşmüş oluyor mu?
Eee mademki, “boş yere almadık” diye suç işlemiş gösterdiğiniz Başkanları niye partinizden istifa ettirip, yargıya teslim etmediniz?
Ne demek, “Metal yoğunluğu?”.. Sizlere gelince “Metal yorgunluğu” ilkesi işlemiyor mu?
Ne oldu? Belediye seçimlerinde, baskılar ile istifa ettirdiğiniz Belediye Başkanlarının yerlerine Aday olarak koyduğunuz isimler kazandı mı?
Kazanamadılar ve Büyükşehirlerde AKP’ye hezimet yaşattılar..
Şuan ki AKP yöneticileri ince hesap yapmalılar..
Özellikle İstanbul ve Ankara’da ki Büyükşehir başkanlığı seçimlerinde..
Milli iradesini hiçe sayıp, çöp kutularına attığınız seçmenler, sizlere tokatlı mesajlar verdi..
Mesaj açıktı.. “Benim seçtiğim Belediye Başkanımı, Hukuksuz şekilde zorla istifa ettirdiniz ve bizim oylarımızı hiçe sayıp, çöpe attınız.. İşte size ceza olarak Başkanlığı elinizden alıyor, muhalefete teslim ediyoruz ama meclis çoğunluğunu yine size bırakıyoruz”..
Evet… AKP bu yerel seçimlerde çok kötü çarpılmıştı..
Her şey ortada.. AKP’yi cinler değil, baskılarla istifa ettirdiği Belediye başkanlarının, aile fertlerinin ve onlara oy veren vatandaşların ahı çarpmıştı..
Öte yandan… Yapılan diğer bir vefa ayıbı ise; istifa ettirilen Belediye Başkanlarının yerine aday gösterilen isimlerin, kendilerinden önce ki Partili Belediye başkanları hakkında çirkin ve yıpratıcı, küçümsetici, suçlayıcı sözler sarf etmesi idi..
Ne oldu? Hukuksuza görevlerinden gönderdiğiniz belediye başkanlarından sonra oylarınız mı arttı?
Hayır.. Peki; niye başarısızlıklarınızdan dolayı veya metal yorgunu yaşamanızdan dolayı hala o görevlerdesiniz?
Niye istifa edip ayrılmıyorsunuz?
Suçladığınız ve hakkında yıpratıcı sözler sarf ettiğiniz Melih Gökçek; neden istifa ettirildiğini bilmiyor mu?
Tabi ki biliyor..
Biliyor ama, partisini ve liderini yıpratmamak adına kızılcık şerbeti içip, susuyor..
Şunu bilin ki; Melih Gökçek’i ve diğer istifa ettirdiğiniz Beldeye başkanları aleyhinde sarf ettiğiniz sözler, onlarda ne kadar yara açtı ise bir o kadar da partinizde yara açtı..
Ve bu yarada, onurunu zedelediğiniz bu başkanlardan özür dilemeden iyileşmesi mümkün görünmüyor..
Bir örnek vereyim…
Melih Gökçek’e; “FETÖ’ye, Ankara’yı parsel, parsel sattı” diye çamurlar atan ve sonrasında FETÖ’cüler için gözyaşı döken, onları destekleyici sözler sarf eden, onları ziyaret edip, işler bulmaya çalışan, PKK’lı Selo’nun cezaevinden çıkarılmasını isteyip, yazdığı kitabı ekranlarda halka tavsiye eden zat, şimdi nerede?
Allah’ta, seçmende sizlerden bu haksızlığın hesabını sordu ve sormaya da devam edecek bilesiniz
Bu Haber 126242 Defa Okunmuştur