http://www.haber2000.com
» Ankara Büyükşehir'e göre; Ankara’da salgın tehlikesi yok.. Sayın Mansur Yavaş; Sosyal Yardımların tespitini ve dağıtımını koordine eden Yöneticileriniz, Teknoloji özürlü mü? Akıl fukarası mı? Ne mi yapıyorlar? Haa bir de kendilerini ağa sanıyorlar

Ankara Büyükşehir'e göre; Ankara’da salgın tehlikesi yok.. Sayın Mansur Yavaş; Sosyal Yardımların tespitini ve dağıtımını koordine eden Yöneticileriniz, Teknoloji özürlü mü? Akıl fukarası mı? Ne mi yapıyorlar? Haa bir de kendilerini ağa sanıyorlar

Corona virüs salgını, afeti tüm hızıyla devam ediyor.. Olanlar dar gelirliye, yoksula ve yaşlı hastalara oluyor.. Evet.. Virüsün bulaşıcılığını asgariye indirmek için bütün kurumlar ve özel firmalar bile işi teknolojiye havale ettiler.. Peki; Cumhuriyetin Başkenti Ankara’nın Büyükşehir Belediyesi ne yapıyor?
Paylas
Ankara Büyükşehir'e göre; Ankara’da salgın tehlikesi yok.. Sayın Mansur Yavaş; Sosyal Yardımların tespitini ve dağıtımını koordine eden Yöneticileriniz, Teknoloji özürlü mü? Akıl fukarası mı? Ne mi yapıyorlar? Haa bir de kendilerini ağa sanıyorlar
Ekonomi - 04 Aralık 2020, Cuma 00:00:00
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı

www.haber2000.com

 

Değerli okuyucular..

 

Allah dünyanın sonunu hayr eylesin.. Yeri- göğü yaratan yüce Allah, yüz binlerce insanı ufak bir gaz bombası ile insanı katleden, füzeleri ve paraları ile kendini dünyanın jandarması ilan edip, acımadan insanları öldüren, evlerini, yurtlarını harabeye çevirmekten zevk alan ve bu aşağılık işlemleri de zafer sayan, insan görünümlü yaratıklara öyle bir görünmez bela verdi ki, alayı bu görünemeyecek kadar küçük virüsün önünde diz çöktüler..

 

İnsanların sonbaharda yapraklar gibi düşercesine ölümlerini tıbben önleyemiyorlar veya birileri kurnazlık yapıp kasten önlemleri ortaya koymuyor..

 

Demek ki, bilgi çağı ve teknoloji yatırımlarınızı; gaz bombalarına, füzelere değil de; tıp bilimine yatıracakmışsınız? 

 

Salgın; 10 şiddetinde depremden daha kötü şekilde vuruyor..

 

Bu afette tabi ki her yerde; dar gelirliler, yoksullar, hastalar ve garibanlar en ağır darbeyi alıyor..

 

Yoksulluk bir taraftan, psikolojik korku bir taraftan, çaresizlik bir taraftan yoksulları virüs kadar yıprattı..

 

Dünya bu zalim salgın karşısında ne yapıyor?

 

Ve bizim ülkemiz Türkiye ne yapıyor?

 

Bakmıyoruz, görmek istemiyoruz, örnek almıyoruz..

 

Bırakın ortaya önlem koymayı, sanki dünya bunlara kalacakmış gibi her gün insanları had safhada geren siyasi kavgalar, partizanca tutumlar insanlarımızı canından bezdirdi..

 

Bu nasıl Müslümanlık? İnsanlar patır- patır dökülüp ölüyor, sizler hala partizan kavgalardasınız..

 

Dar gelirli, yoksul, salgın dolayısı ile devlet eliyle mağdur edilen esnaflar, insanlarımız  devletinden, yerel yönetimlerinden yardımlar bekliyor ama gelin görün ki bu yardımlara da partizanlık bulaştırıyorlar..

 

Bakın… Geçen hafta ünlü bir sanatçımız ile telefonla bu konuları konuşurken dedi ki;

 

Kardeş, bizim bir müzisyen arkadaş Almanya’da  yaşıyor.. Çocuğu okulda virüs kapmış ve aileyi karantinaya almışlar.. Bende geçmiş olsun ve destek olabilir miyim diye kendisini aradım.. Sordum kendisine; ‘şimdi çalışmıyorsun, o garip ellerde nasıl geçiniyorsun?’.. Güldü.. Dedi ki; “Hocam, ne diyorsun, buralarda önce insan değeri var.. Hemen evimize ekipler geldi.. Bana, evimize aylık ne kadar gelir getirdiğimizi sordular.. Bende ‘14 Bin avro’ dedim.. Bize 8 Bin 300 avro verdiler ve çalışana kadar da her ay bu miktarı ödeyeceklerini bildirip, gittiler. Biz de şuan sadece sağlığımıza odaklanmışız”..

 

Bizde ne yapılıyor.. Bırakın müzisyenleri, sanatçıyı, bar ve içkili restoran çalışanlarını, mağdur olan, vergi veren esnafa bile şartı ve faizli destek veriyorlar..

 

Geli olmayanlar zaten hapı tümden yutmuş durumda..

 

Hükümet ve Belediyeler hala siyasi çekişme içindeler..

Neyin hesabını yapıyorlar?

 

“Bunlar bizden daha çok insanlarla ilgilenmesinler, oylarımız düşer, rakiplerimiz yükselir”..

 

Yoksul evinde ekmek bulamazken, maske alacak parası yokken bu ağalar, beyler, prensesler her gün test yaptırıyorlar..

 

Bir aile bakanlığmız var.. 9 aydır “Biner lira dağıttık” şarkısını söylüyor..

 

Evet.. 9 ayda bir kereye mahsus Bin lira dağıtınız da kimlere ve nasıl dağıttınız?

 

Muhtaç vatandaş önce internetten veya bizzat giderek bulunduğu ilçe Kaymakamlık Sosyal Yardım vakfına müracaat ediyor..

 

TC’sini alıyor ve değerlendirme yapıyor.. Bu iş 15 gün sürüyor.. Sonra, ödeme yapılması uygun görülen kişilerin listesi Aile Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel müdürlüğüne gönderiliyor..

 

Bu liste burada da ayrıca değerlendirmeye alınıyor.. Neyi araştırıyorlarsa? Yahu senin Kaymakamlığın bu listeyi gönderip, “bu insanlara ödeme yapın” diyor.. 

 

Sen daha ne değerlendirmesi yapıyorsun?

 

Evet.. Bakanlıkta da 1 ay bekliyor.. sonra PTT’ye şu günlerde gidin deniliyor.. Vatandaş kuyruklara giriyor, PTT yatmadığını söylüyor..

 

Tam 40 gün sonra vatandaş Bin lirayı alıyor..

 

Sonra zaten, yardımı alanlar “kapsam dışı”.. Olarak işleniyor… Evet, E-Devlette öyle bilgi bırakılıyor..

 

Bir daha yardım talep edemiyor.. Yani; 8-9 ayda; Devletinden sadece Bin lira almış oluyor..

 

Hani Türkiye uçuyordu, Ekonomi de çağ atlamış, dünyada gelişmiş, kalkınmış 10 ülke arasında idik?

 

Elektrik, su, gaz, internet faturalarına devlet el atıyor mu? Asla..

 

Peki, yerel yönetimlerimiz, yani Belediyeler ne yapıyor?

 

AKP’li Belediyeler birazda olsa rahatça partililerine para ve gıda dağıtıyor.. Hemen, hemen her ay..

 

Peki, CHP’li Belediyelerde, büyükşehirler de durum ne?

 

Ankara Büyükşehir Belediyesini örnek vererek, tane tane aktarayım..

 

Ankara Büyükşehir Belediyesi salgının ilk günlerinde, dar gelirli ve mağdur insanlara hem Belediye İnternet sitesinden hem de 153 numaralı hattından müracaatlar alıp, yardımlar ulaştırdı..

 

Sonra ne oldu?

 

O’da Aile Bakanlığı gibi, elinde ki dar gelirli, yoksul listesini kırpmaya başladı..

 

Melih Gökçek döneminde yardım yapılan listeden tam 150 Bin kişiyi listeden tırpanladırlar..

 

Gerekçeleri; Bir evde isterse 5 kişi yaşasın, o ev kira olsun, eğer bu evde bir kişi maaş alıyorsa veya emekli ise Onlara artık yardım yok..

 

Gökçek ne yapıyordu? Emekli maaşı ile kirada olan, hasta olan insanların tek maaşla geçinemeyeceğini düşündüğü için onlara gıda ve yakacak yardımları gönderiyordu..

 

Bizzat binlercesine şahit oldum.. Hele, hele hasta ve yaşlı olanlara yardımlar önce götürülüyordu ve onların evinde kayıtları yapılıyordu..

 

Asla da partizanlık yoktu..

 

Ve günlerdir, yüzlerce CHP’li aile beni arıyarak; “Yahu kardeş, biz sokaklarda çalışıp, oy verdik, oy topladık, Mansur Başkanı seçtik.. Simdi yoksul aileleri tek maaşla değerlendirip, hele, hele bu salgın döneminde yardım elini uzatmıyor ve daha önce aldığımız yardımları da kesti.. Bu nasıl sosyal devlet mantığı” gibilerinden sitemler etmekteler..

 

Gelelim Ankara Büyükşehir Belediyesinde ki esas geri kalmış mantığa, uygulamaya..

 

Ankara’da salgın tehlikeli boyutlarda mı? Evet..

 

Bunun farkında olan Belediye ne yapıyor? Toplu taşıma araçlarında yolcu sayılarını azaltıp, oturma düzenlerini değiştirdi..

 

Güzel… Niye? Kalabalık olmasın, bulaşma azalsın, yok olsun..

 

O.. HİZMET KOLTUKLARINDA OTURUP, AĞALIK TASLAMAYIN… SİZLER KENDİNİZİ NE SANIYOR SUNUZ?

 

Ne demiştik… Gerek Melih Gökçek döneminde, gerek se salgının ilk günlerinde yapılan yardım listeleri tırpanlanmıştı.. 

 

Bize gelen sitemlerde ayrıca önemli bir sitem daha vardı..

 

Gökçek döneminde ve Salgının ilk sırasında Ankara Büyükşehir Belediyesinden yardım alan insanlar, aylardır kendilerine yardım gelmediğini bildirip, yeniden yardım gelmesini istediklerinde, aldıkları cevap mantık dışı, daha doğrusu tam bir akıl fukaralığı..

 

Gerek Sosyal hizmetler Daire Başkanlığı, gerekse 153 hizmet hattı ikinci kez yardım isteyen vatandaşa diyor ki;

 

“Artık internetten, 153 hattından yardım talebi müracaatı alınmıyor, alınsa da; Keçiören ilçesi Etlik semtinde ki Osmanlı İş Merkezinde ki yardım merkezi talebi ret ediyor..

 

Neden ret ediyor?

 

Evraklar istiyor, taa Etlik mahallesine gidilerek, evrakların teslimi isteniliyor..

 

İstediği Evraklar ne? Muhtarlıktan fakirlik belgesi..

 

Bu belgeyi Osmanlı İş Merkezine götüremeyen yardımı alamaz..

Birde sistem kurmuşlar.. Talep evrak noksanlığından veya eve tek maaşta olsa girmesinden dolayı otomatikman ret ediliyor..

 

Mantıksızlığa, akıl fukaralığına bakın..

 

Bu işlemin uygulanıp, uygulanmadığına bizzat şahit olmak için,  153’ü, Sosyal İşler Dair Başkanlığını ve Büyükşehir Belediyesinde yardımdan sorumlu yöneticileri aradım..

 

Harbiden söyleyeyim.. Amacım; bu saçma ve akıl dışı uygulamayı haber yapmak veya Ankara Büyükşehir’i yıpratmak olmadığı için, bu yanlış uygulamaların vatandaşı çok mağdur ettiği gibi, salgın döneminde virüsün bulaşmasına açıkça davet çıkarıldığını iletip, bir gazeteci, Ankara’da oturan bir vatandaş olarak uyarmaktı..

 

Belediye Basın bürosu ile limoniyiz.. Sebebi; geçmişte Mansur Yavaş’a karşı Melih Gökçek’e destek vermem.. Hala o hırs sürüyor.. Hatta bize Haber bülteni göndermeyi bile kesitiler.. Bana bizzat söylediler.. Umurumuzda bile değil.. Kendileri bilir.. Biz Allah’a şükür bazıları gibi,  matbu haberlerle yalakalık yapıp, menfaatler kapmadık veya istemedik..

 

Ben Melih Gökçek’i, yarın da Aday olsa desteklerim.. Neden, bu Ankara’da 12 Eylül darbesinde hırpalanan, zindanlara atılan, mağdur edilen, ekmek bulamayan Ülkücülere ilk sahip çıkan Melih Gökçek oldu..

 

Şimdi bana karşı bu hırsın olduğunu bildiğim için, Basın Bürosunu aramayıp, direk Sosyal Hizmetler Başkanını bu yanlış ve tehlikeli işlemi uyarmak ve teknoloji kullanımını önermek için aradım..

 

Adamlar ağa.. Görüşmek mi? Mümkün değil.. Tenezzül bile etmiyorlar..

Sonra sekreterle bilgi almaya çalışıyorlar…

 

Bu kez Ankara Büyükşehir belediyesi santralini aradım.. Çıkan hanım kardeşe dedim ki;

 

“Belediyenin sosyal yardımlarını yapan Belediye Başkan yardımcısı veya Genel Sekreter kim? Bana bağlar mısınız?”

 

Aldığım cevap ta şok tu.. “Biz santraldeyiz, kimin hangi alanlarda ilgili olduğunu bilmeyiz.”..

 

Kafam iyice atmıştı… Başkanın Özel kalemini arayıp, yardımları koordine eden yetkilinin kim olduğunu sordum..

 

Onlarda bana Genel Sekreter Yardımcısı Faruk beyin simini verdiler..

 

O makamı aradım.. Tabi her arayışımda kendimi takdim ediyorum..

 

Sekreter hanım bana elli tane soru soruyor.. Bende yardımlarla ilgili uygulanan bir yanlış işlemi uyarmak ve öneriler yapmak için, haber yapma amacı için aramadığımı bildirdim ki, adam tırsmasın telefonumuza çıksın..

 

Sekreter hanım; bu kez “Şuan meşgul, sizi arayalım” dedi..

 

Bekledik 15-20 dakika sonra aradılar.. Ve sekreter hanım bana akıl vererek, yöntem yolu göstermeye çalışmakla..

 

“Sizi basın danışmanımıza yönlendireceğiz”…dedi ve ben hemen sözünü keserek,

 

“Hanımefendi.. O Başkanıza söyleyin, ben kimileri, ne için aramam gerektiğini biliyorum.. Ayrıca ben haber yapma amacıyla aramadığımı, uyarma maksadı ile aradığımı bildirdim.. O başkanınız kendini ne sanıyor? Bırakın bir Gazeteciyi, Ankara’dan herhangi bir vatandaşta arasa, o başkanınız; vatandaşın ne uyarı yağacağını bilmek için telefona çıkmak zorunda.. Hizmet bunu gerektiriyor” diyerek hırsla telefonu kapattım..

 

Şimdi bakın.. O koltuklara oturan bu akıl fukaraları kendilerini bir şey sanıp, halkı dinleme lütfunda dahi bulunmuyorlar..

 

Tabi bu telefon aralarında da neler olduğunu çok iyi tahmin ediyorum.. Bu ağalar Basın bürosunu veya Basın danışmanını arayarak “bu Göktürk Tunçtürk kim? Bizimle görüşmek istiyor” falan dedikleri muhakkak... Onlar da demişlerdir ki “Sen biz yönelendir”…  Sadece tahminim..

 

Evet… Sayın Mansur Yavaş başkan.. Sizin bu Sosyal Yardımları tespit eden ve dağıtımını sağlayan yöneticileriniz hakikatten akıl fukarası, teknoloji özürlü kişiler..

 

Akıl fukarası ve teknoloji özürlü olduklarını ispat edeyim Sayın Başkan ..

 

Hala salgın var mı? Var .. Hem de eskisinden daha yoğun ve tehlikeli..

 

Tüm işyerleri kapandı mı? Kapandı.. Siz toplu taşıma araçlarına binen insan sayısını azalttınız mı? Azaltınız..

 

Niye? Virüs bulamışını önlemek, azaltmak için..

 

Eee kardeşim.. Şimdi bütün devlet daireleri tüm başvuruları, işlemlerin görülmesini internet üzerinden yaparken, Banklaralar bile her türlü kart ve kredi işlemlerini internetten halledip, vatandaşın oralara gitmemesini sağlarken,  Hatta Adliyeler bile duruşmaları elektronik ortamda yürütürken, Ankara Büyükşehir Belediyesi neden bu teknoloji nimetinden faydalanmıyor?

 

Siz hem salgın var diye mesafe önlemleri alacaksınız, hem de yardıma tekrar müracaat eden vatandaşaları muhtarlıklara, Etlik semtine gönderip, Osmanlı İş merkezi kuyruklarına sokacaksınız…

 

Neymiş…? Yoksul olup, olamadığını bilmek için Muhtarlıktan fakirlik belgesi getirecekmiş..

 

Eyy akıl fukarası yöneticiler.. Artık teknoloji her şeyi tespit ediyor.. Kişilerin durumunu da, kim olduklarını da, neyi var, neyi yoku da T.C. numarası ile anında tespit ediyor..

 

Şimdi Ankara Büyükşehir belediyesinin “böyyük” yöneticileri.. Bütün işlemleri internet ortamında vatandaşın işlemlerini T.C. numarası ile neden sonuçlandırmıyor, vatandaşı o kuyruklara sokuyor, ulaşım paraları ödettiriyorsunuz?

 

Bu teknoloji özürlülüğünüzden artık kurtulun..

 

Ve Belediyenin Yardım müracaat merkezi Osmanlı İş Merkezinde ki vakfı telefonla Allah için denemek adına bir arayın..

 

Santralin otomatik tele sekreteri size ne diyor biliyor musunuz?

 

“Şuan 135. Sıradasınız, şuan 145. Sıradasınız.. Lütfen bekleyiniz”…

 

İşe bakın.. Ama öyle bir algı reklamları serpiştiriyorlar ki, her konuda gelişmiş, en kral belediye..

 

Evet.. Sayın Mansur Başkan.. Bir T.C. numarası teknolojik ortamda kimin neyi var, neyi yok gösterdiği halde sizin yöneticileriniz hala muhtarlıktan fakirlik belgesi işitiyorlar..

 

Bu saçmalığı onaylıyor musunuz?


Bu Haber 268456 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum
SİZCE, 2024 YILININ EN İYİLERİ?
Liderler- KEMAL Kılıçdaroğlu
1626
ÖZGÜR ÖZEL
1035
DEVLET BAHÇELİ
387
D. MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
873
NAMIK KEMAL ZEYBEK
498
TEOMAN MUTLU
149
YAVUZ AĞIRALİOĞLU
276
ÜMİT ÖZDAĞ
396
FATİH ERBAKAN
573
Partiler- AK PARTİ
701
CHP
1375
MHP
183
İYİ PARTİ
843
ATA PARTİ
375
YERLİ ve MİLLİ PARTİ
121
ANAHTAR PARTİ
138
ZAFER PARTİSİ
415
Vekiller- OSMAN GÖKÇEK
2165
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ
1152
OĞUZ KAAN SALICI
317
M.SALİH UZUN
94
ASU KAYA
261
ORHAN SARIBAL
58
KORAY AYDIN
252
Bld. Bşk.-MANSUR YAVAŞ
1651
EKREM İMAMOĞLU
1816
BURCU KÖKSAL
2168
VELİ GÜNDÜZ ŞAHİN
242
TANJU ÖZCAN
387
VEYSEL TİRYAKİ
170
ERDAL BEŞKİÇİOĞLU
26
Sanatçılar- HAKKI BULUT
897
HÜLYA EVRENSEL
549
ÜNAL SARIKAYA
683
MÜNEVVER ÖZDEMİR
81
MARAL
96
DİCLE DİLGE
57
DAMLA ARICAN
25
STK-Em.Ast.Der. TEMAD
395
CHP İKTİDAR HAREKETİ
704
ÖZ Haber-İş SEN
508
BAROLAR BİRLİĞİ
367
HAYVAN Hakları Ferds.
438
ANKARA TİCARET ODASI
148

Toplam Oy:25671

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir