GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Evet .. Gerçekten Ankara’da, ekranlarda ve gazete sütunlarında puştluklar yapanlar, mikser görevini üstlenenler var..
Kimler mi bunlar?
Hepsinin adını tek tek yazdığım gibi kurnazca nasıl puştluklar yaptıklarını da belirteceğim.
Öncelikle sürekli vurguladığım gibi, bu yazımda da tekrar derinlemesine vurgulamak istiyorum..
Çünkü bazı puştlar hala anlamış değiller veya sırf puştluk olsun diye bize çamur atmaya çalışıyorlar..
Bizim Haber Sitemiz; 17 yıldır sadece eşin ve dostun destekleri ile ağır mücadelelerle ulusal yayını sürdürmekte..
En az Bin kere teknik saldırılara uğradık, tehditler aldık, birilerinin girişimleri ile bazı dost gelirlerimiz bile kestirildi..
Amaçları, bizi maddi sıkıntılara sokup, yayınımızı durdurmak..
Biz “ortadirek” bir Haber Sitesiyiz ama nedense büyük partilerin yöneticileri ve kendilerini çok güçlü ilan edenler bizden korkup, çekiniyorlar..
Haber Sitemiz kurulduğundan beri benim Ülkücü yapıya sahip Türk milliyetçisi ve öz be öz “organik MHP’li” olduğumu defalarca birilerine aktardık..
1980 öncesi Ülkü Ocakları yöneticisiyim ve 12 Eylül Askeri darbesinde de Ankara- Bahçelievler Ülkücü Gençlik davasının 1 numaralı sanığıyım.. 2 numaralı sanık ise rahmetli Ağabeyim, 3 numaralı sanık ise kardeşim..
Mamak cezaevinde bir aileden 3 kişi birden çile çektik..
Kars’ta ben ve ailem onlarca kez ağır saldırılara uğradık.. Ecevit hükümeti göreve başladığı gün, memur olduğum adliyeden görevden alındım..
Ben ve kardeşlerim 18 gün Ankara emniyetinde anadan doğma ağır işkencelere tabi tutulduk, gözleri bağlı olarak idamlara götürebilecek üretilmiş hayali suçları imzalamak zorunda bırakıldık. Ve bu güne kadar mücadelesinden ve çilesinden bir an bile pişman olan şerefsizdir, namusuzdur..
Halen de Ülkücü yapıya sahip Türk milliyetçisiyim ve siyasi aksiyonum, otağım MHP’dir.. Benim hiç ikinci siyasi aksiyonum olmadı, olmazda.. Amma Devlet Bahçeli ve ekibini de en sert şekilde eleştirenlerdenim.. Tabiri caiz ise “aile içi eleştiri” diyelim..
Niye yazma gereği duydum bunları?
Bir aydır sosyal medyada birileri, daha doğrusu iğnelediğimiz zat ve etrafında ki yalaka çakalları ile bazı siyasi robotlar şahsıma ve Haber Sitemize çamurlar atıyorlar, PKK’lı sitelerin hakkımda yazdıkları ithamları şerefsizce gündemde tutmaya çalışıyorlar..
ANKARA’DA, EKRANLARDA VE GAZETE SÜTÜNLARINDA KİMLER SİYASİ PUŞTLUKLAR YAPIYOR?
Yerel seçimler yapılıyor.. Elbette ki herkesin kendine göre siyasi aksiyonu, yani siyasi parti tercihi vardır ve demokrasi gereği de olmalıdır..
Fakat, bizim ülkemizde demokrasi hattında rahat yürümek isteyen vatandaşlarımızı, toplumumuzu birileri rahat bırakmıyorlar, ifadeleri kurnazca çarpıtmalarla topluma nifaklar ekip, ikilik yaratıp, birilerine yalakalıklar yapmaktalar..
Bu puştluklar genelde ekranlarda ve gazete sütunlarında gerçekleştiriliyor..
Şimdi Ankara’da yeni siyasi düzen gereği, iki Büyükşehir adayı demokrasi yarışı yapacaklar..
AK Parti, Mehmet Özhaseki’yi “Cumhur ittifakının” adayı olarak gösterdiği andan itibaren “vay Angaralı değil, Angara’yı bilmez” gibilerden eleştiri oklarını attılar..
Mansur Yavaş eski MHP’li.. Bahçeli ile görüşler ayrılığı nedeniyle siyasi gücünü yerel seçimde göstermek adına önce CHP’den şimdi de “millet ittifakının” adayı olarak meydana çıktı..
Şunu da net bir şekilde ifade edeyim.. AK Parti’nin adayı ile etrafında ki yeni yetme sözde siyasetçiler, yıllardır AK Parti’ye Büyükşehir Belediyesini şahsi siyasi gücü ile kazandıran Melih Gökçek’e büyük vefasızlıklar sergilediler, halende ince kurnaz ifadeler ile Gökçek’e göndermelerde bulunuyorlar.. Onlara göre Gökçek’ten uzak durmaları, kendisine puan kazandıracakmış.. İki ay var seçim sonuçlarına, göreceğiz..
Sayın Gökçek’ten bahsetmişken haftalardır tartışılan “Ankaralı, Angaralı başkan” ve “Makedonyalı” tartışmalarının gerçeğini aktarmak istiyorum..
Bu tartışma nasıl başladı?
CHP Ankara Gençlik Kolları sosyal medyada “ANKARA’ya ANGARALI BAŞKAN” sloganları yazılmış ve Mehmet Özhaseki’nin 38 plakalı, Kayserispor formasını da montajlayarak fotoğraf tasarımlarını sürekli paylaştılar ve halende paylaşmaktalar..
Yani bu tartışmayı ilk ateşleyen CHP Ankara gençliğidir.
CHP Ankara teşkilatı da buna dikkat etmeli ve bu fitne harketini önlemelidir.
Sonra Melih Gökçek’te; Ankara’da yeri ve ağırlığı olan bir siyasetçi olarak, eski rakibi Mansur Yavaş’a tv’den eleştiride bulunarak;
“Yahu kardeşim benin anam da Kosovalı göçmen. Ayıp değil.. “Ankara’nın bebesi”, “Ankaralı başkan” diye propaganda yapıyorsunuz.. O zaman ben de senin öz be öz Ankara bebesi değil, aslının Beypazarı’nda doğan Makedonyalı göçmen olduğunu ispatlarım.. Niye aslını inkar ediyorsun.. Makedonyalı olmak ayıp değil ki, mikro milliyetçilikle birilerini suçlamanız ayıp” şeklinde uyarıda bulundu..
Yani Melih Gökçek, Mansur Yavaş’ı Makedonyalı olduğu için ayıplayıp, suçlamadı.. Sadece, “Ankara’ya, Angaralı Başkan” ve “Ankara’nın bebesi Mansur Yavaş” sloganlı propagandaları eleştirip, bu tür ayrımcılığın yapılmasını yanlış bulduğunu vurguladı..
Hani bizim toplumumuzda bir söz vardır.. “lafı dötünden anlamak” diye..
İşte Melih Gökçek’in bu iyi niyetli ikazını “dötünden” anlayan veya lafı doğru anlayıp ta, işi puştuluğa süren bazı zerzevat sözde yazarlar, bu lafları ekranlarda ve gazete köşelerinde fitne ateşi ile körüklemeye başladılar..
Hem toplumda, hem de medya dünyasına itibarları sıfırlanmış kıvırdak Abdulkadir Selvi ile Ahmet Hakan ve CHP şakşakçılığı yaparak bazı beklenti içinde olan şarlatan sözde gazeteci ve yazarlar, Melih Gökçek’in bu iyi niyetli ikazını “ayrımcılık, soy-sop tartışması” yaptığı şeklinde kamuoyuna aktarıp, puştlukları ile tartışmayı başka yönlere taşıdılar, hatta kınayıp, ayıpladıklarını yazdılar.. Tabi, Gökçek’i işaret ederek …
Ulan geri zekâlılar.. Büyük gazetelerde yazıyorsunuz diye, büyük düşünür yazar olduğunuzu mu zannediyorsunuz?
Yok eğer kendinizi akıllı, bilen gazeteci zannediyorsanız o zaman Gökçek’in, “bunda utanacak ne var” ikazını anlar ve iyi niyetini aktarırdınız.. Ama aktarmadınız..
Haa şunu da ekleyelim.. Belki de Gökçek’in ne demek istediğini anladınız da içinizde ki Melih Gökçek kininizi, gazetenin size verdiği köşeyi de kullanarak şahsi hıncınızı almada alet edip, kamuoyuna öyle aktardınız..
Peki; bu tartışmanın bu noktaya gelmesinde ki hata kimlerin?
Birincisi Mansur Yavaş ve Mehmet Özhaseki’nin..
Daha önceden de yazmıştım, Mansur Yavaş’ın Basın ve propaganda işlerini yürütenlerin kim olduğunu bilmediğimi ama olağanüstü acemi kişilerin olduklarını hissettiğimi aktarmıştım..
İşte bu acemilik, bu tartışmanın bu noktaya gelmesinde de rol oynadı..
CHP Gençliği “Angara’ya Ankaralı başkan” ve “Angara’nın bebesi Mansur Yavaş” tasarımlarını sosyal medyada paylaşmasına, Mansur Yavaş’ın Basın ve propaganda ekibi engel olup, “Ayrımcılık, bölgecilik yapmayın. Biz bunun aksini savunuyoruz” ikazı ile bu paylaşımları sildirecekti..
Mansur Yavaş’ta ekibini uyararak, bu tür paylaşımların yapılmaması talimatını verecekti ama hiçbiri engelleme yoluna gitmedi ..
Mehmet Özhaseki’de, Gökçek’in “yahu kardeşim Ankara’nın bebesi yazdırıyorsun, Makedonyalı göçmen ayıp veya suç değil ki, niye bölgecilik yapıyorsunuz?” şeklinde ki iyi niyetli ikazını anlamamış olacak ki, güya hoşgörülü politikacı edası ile Gökçek’te taş atarcasına “Bu tür köken tartışmalarını ayıplıyorum.. Benim tarzım değil.. Melih bey siyasi rakipleri ile polemiklere giriyor, ben polemiği sevmem” şeklinde diyerek, o mikserci puştların ateşine odun atmış oldu ve halende odunlar atıyor..
Yine aynı şekilde Mansur Yavaş’ın bir tv programında hayvanlara yapılan şiddet ve işkenceleri ayıplayarak,
“Maalesef bu tür şiddeti yapanların çoğunun dindar ailelerin çocukları olduklarını görmekteyiz” demesi de yine aynı şekilde çarpıtılıp, ortalık karıştırıldı..
Evet.. Mansur Yavaş bu ifadelerini canlı yayında tam olarak aktaramadı ama bunları dindar aileleri suçlamak değil de dini yönden çocuklarını bu konuda da yetiştirmeleri gerektiği mesajını vermek istedi.. Benim anladığım bu ama yine de adam çıkıp incinenlerden özür diledi ve amacının suçlamak olmadığını kamuoyuna aktardı..
İşte halen tartışılan ve çarpıtılan olayın gerçeği bu..
Beyler .. Angaralı daha iyi yaşam ortamı yaşatacak Büyükşehir Belediye başkanı istiyor.. Nereli olduğunu hiç mi hiç tartışmıyor..
Angaralı, cebine yansıyacak ulaşım ve su da yapılacak önemli indirimler istiyor..
Angaralı; daha geniş sosyal yaşam sürdüreceği hizmetler istiyor..
Angaralı; 100 yıl sonrasına dayanacak alt yapılar istiyor..
Angaralı; yağmur yağdığı zaman sellerin ortasında kalmak istemiyor..
Angaralı, Başkent’in birçok semtinde artık lağım kokularını teneffüs etmek istemiyor..
Angaralılar; belediyenin bir şirket gibi yönetilmesini değil de, halka hizmet etme yükümlülüğü olan bir kurum görmek istiyor..
En önemlisi; bırakın artık çilekeş Ülkücülerin, milliyetçilerin üzerinde siyasi kumarlar oynamayı..
Şuna inanın ki; Başbuğların Başbuğu gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Başbuğ Alparslan Türkeş’in Bozkurtları, partizanca değil, Ankara’da sosyal belediyecilik hizmetini daha iyi sunacak adaylara oylarını verecektir… Çünkü bu seçim bir yerel yönetim seçimidir..
Gelin artık kapatalım bu tür tartışmaları..
Ankara’da ki seçim ibresi ne mi?
Yine birileri gibi kıvırmadan aktaralım..
Mansur Yavaş’ın önde olduğu kamuoyu atmosferini, Melih Gökçek yaptığı tv programı ile “başa-baş”a çevirdi..
Birkaç gün içerisinde de Haber Sitemiz; Ankaralılara ve tüm kamuoyuna; “SİZCE ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI KİM OLMALI?” sorusunu ileterek, güvenli bir yazılım şeması ile 10 günlük OY kullanmalı dev ANKETİNİ başlatacak..
Her iki günde bir Anketimizin gidişatı ile değerlendirme Haberlerini de yapıp, kamuoyuna aktaracağız..
Bakalım Angaralı ve kamuoyu ne diyor, kimi işaret ediyor?
Temennimiz hayrlı ve huzurlu olanıdır
Bu Haber 1008435 Defa Okunmuştur