GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
“Terörsüz Türkiye’yi” istemeyenler; tek kelime ile insan değildir ve aynı zamanda Türkiye düşmanıdır..
Fakat.. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm imkanlarını kullanan içimizde ki işbirlikçi hainler; bu çağrıyı fırsat bilip, çizgiden çıkıp, çizmeleri aştılar..
“Ya silahları bırakın, ya da biz sizleri gömeceğiz” çağrısının muhatabı AK Parti iktidarı ve ittifak ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ağızlarından; “Kürt sorununu çözeceğiz ve barışıyoruz” ifadeleri çıkmadığı halde;
Özellikle; Şehitlerimizin katili PKK’nin mecliste ki elemanlarının bu çağrıyı istismar etiklerini, hatta silah bırakma çağrısının boşa çıkarılması için her türlü sinsi ifadelere başvurduklarını görmekteyiz..
DEM yöneticileri ne diyor? “Barış için her türlü adımı attık, sıra devlette. Kürt meselesinin çözümü için biz fedakarlığa hazırız” falan..
Ne barışı ulan tilkiler? Devlet; Şehitlerimizin baş katili PKK ile mi barışacak?
Ve devlet; Kürt kökenli vatandaşları ile küs değil ki barışsın..
Veyahut.. Kürt kökenli vatandaşlarımız, devleti ile küs değil ki barışsın…
Ve iyice azdılar .. Mecliste Kürdistan naraları atıyorlar, Türkçeyi düşman ilan edip, olmayan dil Kürtçeye yasal garanti istiyorlar..
Hele, hele milletvekilliği yeminlerinde; “Atatürk milliyetçiliğine bağlı kalacaklarına” namus ve şerefleri üzerine yemin eden bazı bölücüler..
Bulundukları ve maaşlarını aldıkları yüce meclisi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e en ağır hakaretleri edip, Atatürk’e “zehir” tanımlaması yaptılar..
Tabi bu tavırları ile de aynı zamanda ettikleri yeminleri unutarak; kendilerinin namussuz ve şerefsiz ilan etmiş sayıldılar..
Ve Şehitlerimizin baş katili Abdullah Öcalan’a “silahları bırakın” çağrısı yaptırdılar..
Defalarca İmralı’ya heyetler gidip-geldi..
Ve sonunda geçen günleri PKK’ya çağrı yapıldı, “kendinizi fes edin, silahları bırakın” çağrısı yapıldı..
Şimdi olanlara bakın..
Kuduz itler yuvası Kandil, Öcalan’ın çağrısına cevap verdi..
Dikkat edin kelime oyunlarına.. Diyorlar ki; “Çağrıya uyuyoruz ve ateşkes ilan ediyoruz”..
Kahpelere bakın.. Kendilerini devlet veya bir devletin ordusu yerine koyup, ateşkes ilan ettiklerini açıklıyorlar..
Ve silah bırakacakları konusunda ise en ufak bir ifade kullanmıyorlar..
Siz kimsiniz ulan zındıklar? Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı ateşkes etme cüretini ifade ediyorsunuz?
Haa bun kuduz itlere; “şimdilik bu şekilde üstü kapalı havlayın” denilmiş te olabilir.. Çünkü daha çok beklentileri var..
Zaten Suriye’de ki PKK’nın diğer kolları “bu çağrı bizi ilgilendirmiyor” diyorlar..
Evet.. Maalesef.. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bölücülerin elinde ve dilinde oyuncak oldu..
PEKİ.. SIK, SIK “ATATÜRK’ün PARTİSİYİZ” NARASI ATAN ANA MUHALEFET CHP VE YÖNETİCİLERİ NEREDE, NE DİYORLAR?
Evet değerli okuyucular..
Türkiye ve Atatürk düşmanları fütursuzca söylem ve eylemleri ile ciritler atarken, durmadan “Atatürk’ün partisiyiz” naraları atan CHP ve Genel Başkanı Özgür efendi ne diyor, ne tavır sergiliyor?
Tek kelime ile yazıyorum.. Bu bölücüler ile aynı saftalar ve aynı söylemdeler..
Genel Başkan olur olmaz, “Bende Kürtlere devlet ve eşit yurttaşlık vaat ediyorum” diyen Özgür Özel efendi, şimdi de bölücülerin bu istemleri karşısında ne diyor?
“Kürt meselesini Atatürk’ün partisi çözecek” falan..
Gaflete bakın, gaflete..
Değerli okuyucular..
Türkçülük ve Atatürkçülük ilkelerinde bilge insan olarak gördüğümüz, Kültür eski Bakanı ve şimdi de “Yeniden Türk devrimini” yapmak için kurulan ATA Parti’nin Genel Başkanı Sayın Namık Kemal Zeybek; bu Özgür Özel’i çok kısa ifadelerle, çok net şekilde şöyle tarif etti;
“Kavramları ve ne dediğini bilmiyor.. Kulaktan dolma bilgilerle sürekli çok konuşuyor, boş konuşuyor.. Şimdi de çıkmış içi barıştan söz ediyor.. Yahu, ülkede iç savaş mı var?”..
Ve Sayın Zeybek, bölücülerle ağız birliği yapan Özgür Özel’e şu çağrıyı yapıyor;
“Özgür bey.. Bu Kürt meselesi veya Kürt sorunu neymiş? Çıkıp kamuoyuna anlat ta bizler de bilelim.”
Evet… Değerli okuyucular.. Yine Sayın Namık Kemal Zeybek’in ifade ettiği gibi, ülkede bütün kadrolarda Kürt kökenli vatandaşlarımızın görevler aldıkları ve Türkiye’de asla bir Kürt sorunu olmadığı aşikardır..
Peki, bilge Devlet adamı Sayın Namık Kemal Zeybek, bölücü başının çağrısını nasıl yorumluyor?
Şöyle anlatıyor;
“PKK'nın silah bırakması, kendini sonlandırılması, tarihe gömülmesi ne demektir? Bunun tam anlamı nedir?
PKK ve PYD farklı oluşumlar mıdır? Hayır!
PKK, 40 yıldır on binlerce insanın kanına girmiş, Uluslararası Terör Örgütü listesinde tanımlı ve onaylanmış bir narko terör örgütüdür.
PYD ise PKK'nın Suriye kanadıdır. ABD ve İsrail ile ortak hareket ettiği için terör örgütü olarak kabul edilmez.
PKK silah bırakıp tarihten silinince ne olacak? Uluslararası terör listesinde olan tarafı artık gündemi meşgul etmeyecek.
ABD ve İsrail ile işbirliği yapan PYD ise tertemiz, zararsız, sahte özgürlük savaşçıları kimliği ile Türkiye üzerindeki kanlı planlarına ve eylemlerine devam edecek, on binlerce şehit ve gazinin üzerine bir örtü serilip, tertemiz bir sayfa açılacak öyle mi?
Diğer bir deyimle, bölücü terör örgütü basit bir ad değişikliği ile aklanacak. Aynı bir dolandırıcı şirket gibi, tabela değişikliği yapacak.
Defaatle izah edilmesini istediğimiz halde tanımlanamamış sözde "Kürt Sorunu"nun bittiği söyleniyor.
Kürt yurttaşların sorunu PKK ortadan kalkınca bitecekti demek...
Bu tiyatronun mantığına bile kafa yormadan, bizleri hesaba katmadan bu oyunu ortaya sürme pervasızlığını göstermek ancak ve ancak oldu-bitti ye getirme çabasıdır.
İktidarın ve sözde ana muhalefet ile ardına katılan partiler bunca kavgaya rağmen, böyle bir konuda, koşulsuz uzlaşı sağlayıp, sevinç çığlıkları atarak alkışlamaları her iki tarafın da hizmet ettiği odağın aynı olduğunun ispatıdır.
Bizler ATA Parti ile birlikte güç birliği oluşturduğumuz Atatürkçü siyasi partiler, dernekler, vakıflar, topluluklar olarak bu oyunu bozacağız.
Bunda kararlıyız. Alanı boş zannedenler kısa süre içinde Türk Ulusunun gerçek temsilcilerinin yurttaşlar ile birlikte oluşturdukları gerçek gücü görecekler”.
Bu Haber 23017 Defa Okunmuştur