AKP İktidarının; 2025 yılını “Aile yılı” ilan etmesi ve ailelere de az 3 çocuk yapmaları çağrısında bulunarak, çocuk yardımı olarak ayda 5 ile Bin 500 lira yardım desteği verileceğini kamuoyuna açıklamasına, ATA Parti’den sert tepkili cevap geldi.
İktidara; “Yönettiğiniz ülkeden ve insanlarının yaşamlarından, sorunlarından, çilelerinden bihabersiniz. Çok çocuk yapmakla sağlam aile oluşacağını mı zannediyorsunuz?” göndermesi ile yapılan açıklamada;
“Sorun millettin belinde değil, sırtındaki yüktedir” vurgusu yapıldı.
ATA Parti Genel Başkan Yardımcısı Memet Erdem Toraman yapıtlığı yazılı açıklamada;
“İnsan olmanın; ilk basamaklarından olan biyolojik istekler ve barınma ihtiyacı, 2025 yılında tüm yurttaşların birincil sorunu olduğu, ayrıca yaşamanın; iktidar sahiplerinin ve taraftarlarının düşündüğü gibi sadece kuru ekmek ve soğan sorunsalı olmadığına işaret edilerek, şu tepkiler kaydedildi;
“ÇOK ÇOCUK YAPMADA SORUN; MİLLETİN BELİNDE DEĞİL, SIRTINDAKİ YÜKTEDİR”
“Ailenin niceliği değil, niteliği önemlidir. Ekonomik zorluklarla mücadele eden ailelerin yetiştirecekleri çocukların psikolojisi, eğitimi, yapacakları iş ve karışacakları olaylar bellidir. Sorun milletin belinde değil, sırtındaki yüktedir.
Bugün, artık bırakın misafir ağırlamayı, evde ailenizle iki lokma yemek için kuracağınız sofranın maliyeti ortadayken, Merkez Bankası beklenti tahminleri, onlarca uzmanla yapıldığı halde dahi sürekli yukarı güncellenirken, ülkenin normal vatandaşça öngörülemez.
İktisadi grafiğinde çocuk sahibi olmayı düşünmek, yuva kurmuş ve de kuracak, sorumluluk sahibi nesillere korku bir belirsizlik yaşatmaktadır.
İnsan olmanın ilk basamaklarından olan biyolojik istekler ve barınma ihtiyacı, 2025 yılında tüm yurttaşların birincil sorunu olmuştur.
Ayrıca yaşamak, iktidar sahiplerinin ve taraftarlarının düşündüğü gibi sadece kuru ekmek ve soğan sorunsalı değildir. Gelecek nesillerimizin diğer dünya milletlerinin çocukları gibi saz, gitar teli, resim şovalesi, spor gereçleri, dünyayı gezip görebilmek için gereken bütçeler gibi sorunları olmalıdır.
Medeniyetin büyüklüğü ve sistemin sağlamlığı, o medeniyetin neleri dert ettiği ve o sistemin neleri sağladığı ile ölçülür.
Oysa bugün, gelişimleri için gereken gıdaları alamayan çocukların, gerek fizik ve gerek ise de ruh sağlıklarının endişe verici sonuçlar ile karşı karşıya kalacağı bilimsel araştırmalar ile de sabittir.
Diyelim ki aile kurmuş, ya da kuracak yurttaşlar, gıda sorununun yanı sıra, yüksek kira, düşük ücret problemi ile gündemde olan barınma sorununu aştılar.
Burada da çocuklarının eğitim konusuna eğilmek durumunda kalacaklar, okullarda velilerin dillendirdiği hijyen, eğitmen, müfredat gibi dertlerin yanında, rehber öğretmen adı altında formasyon almamış kişi ve üzerinde toplumsal uzlaşı sağlanmamış sözde STK'lara çocuklarını emanet edecekler. Giyim, kuşam, kırtasiye gibi konular da cabası...
İyi bir eğitim herkesin hakkı olduğundan, sorumlu ebeveyn daha iyi bir okula vermek istese servisinden, okul ücretine şimdilik güncel olan, dahasın da ise belirsiz, yıllık yaklaşık 1 milyon Liralık bütçeyi ayırmak zorunda.
Eskiden doğan çocuğun işi, aşı tarlada hazırdı. Şimdi mahalle olmayan köy sayısı nedir? Uygulanan tarım politikaları istenilen büyüklükte bir aileyi besleyebilecek niteliğe haiz midir?
Yüksek yaşam maliyetlerinden ayrı olarak, ailesine bakmakla yükümlü iş yeri sahiplerine yüklenen ve her gün bir yenisi eklenen vergilerin yanında icat edilen bürokratik evrak ücretleri, bir çocuk dünyaya getirmek için kişileri cesaretlendirmez.
Görüldüğü üzere çocuk sahibi olmak, 2 sene faizsiz verilecek kredi açılımından daha nitelikli bir çözüme ihtiyaç duymaktadır. İnsanlarımızın mevcut siyasi iradeye güveni kalmamış, bu güvensizlik insan doğasına aykırı bir biçim alacak şekilde ürememe seçeneğine evrilmiştir.
Oysa bu ülkenin zengin mali, insan ve doğal kaynakları mevcuttur. Konu; bu kaynakların kimler tarafından ne şekilde kullanıldığı ve kullandırıldığıdır.
ATA Parti; tecrübeli devlet adamları, konularına hakim dürüst bürokrat ve düşünürlerden meydana gelmiş kadrosu ile, mevcut siyasi partiler içerisindeki en nitelikli ve vatanperver kadroya sahiptir.
Kısıtlı imkanlarına rağmen düşünce kuruluşu olan ATASEM' de, konularında uzman kişilerden bilgi almakta ve yurttaşların da bu derslerde bilinçlenmelerini sağlayıp, çözümler üretmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kaynakları, Türk Milleti'nin tarihi ve Atatürk'ün uygulamaları kimsenin ümitsiz olmaması gerektiğinin kanıtları ile dolu ve aynı zamanda garantisidir.
Binadaki bunca yıkıma rağmen ayrı yerde bir kadro da, tüm birikim ve samimiyetiyle kumunu, çimentosunu, demirini yığmış, tuğlalarını hazırlamış, kazması, küreği elinde, inşaat işçisine kadar yapacağı işi bilir vaziyette beklemektedir”
Bu Haber 23731 Defa Okunmuştur