Alaattin Çakıcı, gönderdiği mektupta Devlet Bahçeli'nin sık, sık çektiği tespihe de değinerek; "Bak Devlet Ağa, medyada bir sokak bitirimi gibi tespih çekiyorsunuz. Ağalığınız sülaleden mi geliyor, yoksa bitirim özentiliğinden mi? Akademisyen olacağına bir kabadayı olsaydınız. Çünkü tespih çekme şekliniz Allah’a bir zikir şeklinde değildi" göndermesinde bulundu.
Çakıcı; Bahçeli'nin çile çekmiş, cezaevlerinde yatmış Ülkücülere de sahip çıkmadığını belirterek; "Başkan yardımcılığı sözümü adın, sende AKKurt oldun" dedi.
İŞTE BOZKURT ALAATTİN ÇAKICI'NIN, BAHÇELİ'YE HİTABEN YAZDIĞI MEKTUBUN TAM METNİ;
"Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanım, Sayın Devlet Bahçeli Ağa 10.01.2017’de size Sayın Devlet Bahçeli Bey diye hitap ettim. Bu hitap şeklim aile terbiyemden kaynaklıdır. Size bey diye hitap etmemin sebebi budur. Ülkemiz ve coğrafyamız ateş çemberinden geçtiği bu süreç içerisinde, devletin yanında teröre karşı almış olduğunuz tavırdan dolayı size teşekkür ettim.
8 sayfa kaleme aldığım yazıda, ülkemizle ilgili 2 asır’ a yakın batılı emperyalistlerin ve Türkiye’deki işbirlikçilerinin eski ve yeni vatan hainleriyle ilgili kısa ve öz dile getirmeye çalışırken adınız gibi ömrünüzü devlete adadığınız ifadesini kullandım.
Bak Devlet Ağa, medyada bir sokak bitirimi gibi tespih çekiyorsunuz. Ağalığınız sülaleden mi geliyor, yoksa bitirim özentiliğinden mi? Akademisyen olacağına bir kabadayı olsaydınız.
Çünkü tespih çekme şekliniz Allah’a bir zikir şeklinde değildi.
Mektubumdan 30 saat sonra yazılan bu üst yazıdan haberiniz var mı? Çok vefasızsınız.
Sokakta savaş veren medrese-i Yusuf’ta bir ömür tüketen eski Ülkücüleri ötekileştirerek camiadan uzaklaştırarak, ülkücü camiayı 3-4 parçaya böldünüz. Ama bilmiyorsunuz ki gerçek ülkücülerde asla bölünme yoktur.
Bak Devlet Ağa, ben senin emir erin değilim. Türkiye’de Dünya’da ne sana ne de bir iktidar sahibine asla yalakalık yapmam. Rabbimiz teslimiyet Devletime sadakatimin sonu ölümde olsa seve seve ölürüm.
Ama Türkiye’de beni kim öldürmek istiyorsa onda yüz kilo koç yumurtası olması gerekli. İsteyen dener. Rabbimden geldik bir gün Rabbime döneceğiz. İmanın gereğidir.
Dünkü yazımda devletin yanında olmak şereftir. Devletin yanında olduğundan dolayı Sayın Devlet Bahçeli Bey saygılarımla diye ifade kullandım. Alt tarafta da size ve Aziz milletime saygılarımla arz ederim ifadesini kullanmam aile terbiyemden kaynaklanmaktadır.
Yazdığım 8 sayfalık yazı içerisinde parlamenter sistem ile ilgili açıklamalar yaptım. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir ve orada geniş bir kavram kullandım. Cumhuriyet’in temel ilkelerine, parlamenter sisteme sadık kalmak suretiyle.
Hukukun bağımsızlığına inanıp gönül veren hangi siyasi oluşum bu kriterlere sahip olursa Rabbim onu muvaffak etsin ibaresini kullanarak ifade ettim.
Yüce milletimizin seçmiş olduğu yasamayı, yürütmeyi, yargıyı kendine bağlayan Cumhuriyet’in temel ilkelerini yerle bir eden, Anayasa’nın 4 maddesini, yeni anayasaya koyulsa bile göstermelik bir meclis, denetlemesi olmayan, milletvekillerinin topunu, tüm yetkilerini elinde toplayan kişi feshederse, o yönetim sisteminin adı Demokrasi olmaz.
Hakimiyet, kayıtsız şartsız milletindir. Gerçek manada Dünya’daki her lügatte hiçbir anlam taşımaz. Daha evvelde demiştim. Ülkemizde terör minimize edilirse, ülke sınırlarımız devletimizin güvenliğiyle ilgili güvence altına alındıktan sonra ulusla arası ilişkiler normale döndükten sonra parlamenter sistemin içerisinde yarı başkanlık sistemi milletimiz için elzemdir diye defalarca ifade etmiştim.
10 Ocak 2017’de yazmış olduğum size 8 sayfalık yazıda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Demokrasi adına doğru karar vereceğinizin inancı içerisindeyim derken yazı içerisinde bir yerlere mesaj vermekteyim.
Bakınız Sayın Bahçeli; ben düşmanımın doğrularına evet, sonu ölüm olsa yanlışına da hayır derim. Makamı, mevkiisi, arkasındaki gücü ne olursa olsun.
Bakınız partiler kapatılır tekrar yenileri açılır. Uzun bir süre sonra yenileri açılır. Doğru düşünceler asırlar da geçse ölümsüzdür. Yaşayan partiler değil, yaşayan düşüncelerdir.
Lütfen biraz vefalı olun. Ülkücü camianın Türkiye genelinde ceza yatan, ailesinden insan kaybeden çile çekmiş ülkücülerin hep ötekileştirdiniz. Devleti sevdiğinizin tabi sözde sevdiğinizin onda biri kadar tüm ülkücü camiayı bir ağabey, bir büyük bir lider olarak kucaklamış olsaydınız; bu camia bu sıkıntıları çekmezdi.
Ülkemizde, tüm Türkiye genelince dağından, taşından metropolüne kadar soğuktan her tarafı bembeyaz sanki kutupta yaşıyormuşuz gibi yoksa mevsim değişikliğinden mi Akkurt oldunuz?
Bozkurt’un genetik yapısında; dünyanın her yerinde, her mevsiminde, tüylerinde hiç beyazlık olmaz. Her bozkurt genci, yaşlısının asil rengi değişmez. Yoksa Türk tipi başkanlık sistemini halk seçerse, seçilmiş kişi başkan yardımcılığı mı teklif etti?
Bakınız kendini bilmez, bu yazıma bir cevap verirse çok ağır konuşacağımdan emin olunuz. Bu 8 sayfalık yazdığım yazıyı bile sahip olduğunuz medyaya lütfen kabilinden koydurttunuz. Bundan sonra zaten yazılarımı bu ülkede çok sosyal medya sitesi var.
Yiğit adamsan, devletin bekası için 2019’a kadar devletimizin yanında yer alırsan, ülke esenliğe çıktıktan sonra tüm vatanseverler sadece milletlimizin bekası için size teşekkür eder, ondan sonra beddua mı ederler, geçmişine rahmet mi dilerler onu ben değil Rabbim bilir.
Bakınız Devlet Bey MHP içerisindeki Ülkücü hareket içerisinde olan gerçek Ülkücü ve MHP’lilere davasına sadık tüm milliyetçilere, bir Türk milliyetçisi olarak saygı ve selamlarımı sunarım. Sizin de Allah kalbinize göre versin.
NOT: Yazdığım 8 sayfalık mektupta ömrünüz uzun olsun diye yalaka bir söz söylemedim. Mektup sosyal medyada dolaşıyor. Yine ifade diyorum. Sizin adınıza sosyal medyada size yakın gerçek bir kişi iğne ucu kadar sinkaf yaparsa, haklı olduğum davada bozuk ağızlı biriyim. Kasımpaşa lağımı ağzımdan daha temizdir.
Türkiye Cumhuriyetinde her etnik gruba mensup olup Allah’ın ve devletin düşmanı olmayan her vatansevere saygılarımla arz ederim”
Bu Haber 4218876 Defa Okunmuştur