GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular.. Bugün belki bazıları için önem taşımayabilir veya küçük bir gündem ifade ederbilir ama benim için çok, çok önemli bir konuya değineceğim..
Hatta benim içinden öte; ülke için önem arz eden bir konu..
Benim dünya görüşüm; Ülkücü yapıya sahip, Türk Milliyetçiliği fikridir..
Bu Ülkü yolunda kardeşlerimle, ailemle birlikte çok, çok ağır bedeller ödedik.. Anadan üryan, gözlerim bağlı 18 gün emniyette işkenceler gördük.. İşkenceler sonucu elimize tutuşturdukları kalem ile ne olduğunu bilmediğimiz ifadeler imzalattırıldı..
Mamak zindanlarına gittik.. Fakir ailenin evlatlarıydık.. Rahmetli ağabeyim İcra Memuru idi ama açığa alındı.. O’da Ankara Bahçelievler Ülkücü Gençlik (ÜGD) davsı dosyasına sokuldu..
Evet; O’da milliyetçi, ülkücü idi ama suçu sadece gelip emniyette bizleri ziyaret etmek, Dal grubu amiri Kemal Yazıcıoğlu ve Aşayiş müdürü Cemil Ceylan ile görüşmekti..
Gece saat 02 civarlarında, gözlerim bağlı olarak bana bir ifade kağığıdı imzalattırdılar..
“Nedir bu?” diye sordum..
Dediler ki; “Yahu senin ifadenin yazıldığı kağıtlardan birisinin üzerine çay göküldü, okunmaz halde, bizde yazıp, yeniledik.. Yoksa aklına kötü şeyler gelmesin” gibilerinden cevaplar verildi..
Sabah oldu; bir baktım Ağabeyimi de getirip, hücreye atmışlar.. Meğerse, bana imzalattırdıkları o ifade kağıdında;
“Bizim adreslerimizi Sol örgütlere veren Öğretmen kadının evini, İcra memuru ağabeyimin ruhsatlı silahı ile kurşunladım” diye yazıyormuş..
Kime derdini anlatacaksın.. Küçük kardeşim zaten yanımda, bir de 5 çocuklu ağabeyimi getirdiler.. Gittik Mamak askeri savcılığına.. Ana-baba adı sorduktan sonra tüm Bahçelievler ekibi tutuklandık ve Mamak Cezaevi’ne gönderildik..
Aylarca maddi sıkıntılarla zindanlarda yatıp, hergün joplar yedik..
Aylar sonra işkencede neler imzaladığımızı öğrenebildik..
Bahçelievler’de ne varsa, ne yoksa üzerimize yıkmışlar..
Solcularla birlikte ağynı koğuşta idik.. Onlarda aynı zulümden geçmişler..
Koğuşta resmen hayvan muamelesi görüyoruz.. 205 kişiyiz D1 koğuşunda.. İncelemeye başladım.. Baktım; Ülkücülerinde, Solcularında yüzde 95’i; fakir aile çocukları..
Benim için fakirliği bırakın.. Hergün işkence çekiyordum..
Çünkü; 5 çocuklu ağabeyim ve daha Ankara’ya yeni gelen küçük kardeşim benim yüzümden bu zindanlara gelmişlerdi.. Çok ayrı bir beyin törpüleyen bir duygu idi..
Yıllar sonra atılan bütün suçlardan beraat ettik ama biz de bitmiştik..
Beraat etmeme rağmen, devlet baba beni; “Delil yetresizliğinden beraat etttiğim için ve örgüt yöneticisi olduğum raporu ile İzmir’e 5 yıl mecburi ikameta gönderdi.”…Gittik..
Suçumuz; Türklüğü savunmak, saldırganlardan korumak.
Zulümlere, acılara terk edilen birtek biz miydik? Hayır.. binlerce Ülkücü- Milliyetçi aileler vardı..
Ve ne MHP’den, ne de Ülkü Ocakları Merkez yöneticilerinden hiç kimse bizlere sahip çıkmadılar..
Aradan uzun yıllar geçti.. Bütün bu ağır zulümlere rağmen bir gün dahai düşüncesinden dolayı pişman olan şerefsizdir..
Siyasi adresimiz olarak ikinci adresimizde asla olmadı..
Halende; Allah’a şükür, organik MHP’liyiz ve Ülkücü yapıya sahip Türk Milliyetçisiyiz..
Bizler yine yaşıyoruz, onlarca Ülküdaşımız idam edildiler..
5 bin Ülkücü Ülkü yolunda Şehit oldu..
İşte; Ülkü yolu böyle acılarla, üzüntülerle yüründü..
Bunları neden yazdım.. İşte bundan sonraki analizle bağlantılı olduğu için..
Şimdi ki MHP’ye ve yöneticilerine günahımı bile asla vermem.. Hiç birini de sevmem..
Onlar bizim acımıza, davamıza, Şehitlerimize ihanet ettiler.. Partici oldular… Türk Milliyetçi ilkelerini hiçe sayıp, unuttular, çiğnenmesine göz yumdular, kraldan çok kralcı olarak siyasi menfeaat uğruna gerçek Ülkücülere bile saldırıp, çamurlar attılar..
İşte, bu ayıplı siyasi yolculukla Ordu milletvekili Cemal Enginyurt’ta vardı..
MHP’de baş yalaka idi.. Hükümeti MHP’den daha çok koruyordu.. Rahmetli Ozan Arif’e, Meral Akşener ve arkdaşalarına, Bahçeli’yi eleştiren Başbuğun yol arkdaşlarına demediğini ve etmeği hakreti bırakmadı..
Hatta 3 ay önceleri Twitter’da bu heyecan duygusu ile yanlışlıkla; “Liderimiz, Sayın Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan” diye yazmıştı..
Nerdeyse; “Başbuğ Erdoğan” bile diyeceklerdi..
Cemal, bazende sık, sık Ordu siyaseti lle Tarım Bakanına ve diğer AKP’li yöneticilerine çıkışlar yapıp, iğne vuruyordu..
Kendisine hiç bir şey olacağı aklına bile gelmezdi.. Hele, hele o kadar övdüğü ve “liderim, ağabeyim” dediğ Devlet Bahçeli’den bir darbe yiyeceği aklının ucundan bile geçmezdi..
Cemal’in farkında olmadığı ve atladığı bir şey vardı..
Bahçeli’yi takip ediyordu ama sürekli nelerden bahsettiğini, nelerden bahsetmekten kaçındığını tahlil etmemişti..
Biliyorsunuz, Bahçeli hiç ekonomiden, işsizlikten, vatandaşların çektiği yoksulluktan, çiftçilerin, esnafların çektiği çilelerden bahsetmez..
Sürekli; hükümeti eleştirenlere vatan-millet, Sakarya edebiyatı ile sadlırıp, saydırıp, onlara terör yaftası takıyordu..
Aylar önce ne demişti.. “Patlıcanda, patlıcan.. Kardeşim pahalı ise birkaç ayda patlıcan yemeyin, ne olacak”
İşte Cemal bu söylemleri kaçırıp, analiz edememişti..
Eee Cemal sen nasıl kalkar da Fındık üreticisinin çilesinden, yoksulluğundan bahsedip, Tarım Bakanını eleştirirsin..
Ve Bahçeli, kendisine sürekli methiyeler dizen Cemal Enginyurt’u, Tarım Bakanını eleştirdiği ve Cumhur ittifakı ruhunu zedelediği için hemen MHP’den ihraç edip, kapının önüne koydu..
Cemal hala işin şakasındaydı…
Ne diyor du; “Yahu bari bayramdan sonra ihraç etseydiniz de Sayın liderimle, ağabeyim Bahçeli ile helalleşseydik”…
Cemal, ihraç edilmişti ama yine Balgat yollarına yağlar döküyordu.. “Belki beni geri çağırırlar” umuduyla..
Cemal; 2-3 hafta bekledi baktı Balgat’tan mesaj alamıyor..
Ha bu arada, Cemal Enginyurt; Mecliste ki makam odasında Bahçeli ile olan fotoğrafını çerçeveleyip, asmıştı..
Cemal baktı, bu iş bitti.. Kızdı..
Evet.. 15 yaşında Ülkü yoluna katıldığı heyecanı ile titreyip, kendine döndü ve Mecliste ki odasına gitti..
Odasında ki; Bahçeli ile çektirdiği fotorğrafını şöyle kısa bir süre süzdü ve aniden indirdi..
Yerine ise; yanında getirdiği Başbuğ Alparslan Türkeş’in fotoğrafını astı..
Bir baktım Twitter’dan bu mesajlı sitemini, kaldırdığı Bahçeli ve yerine koyduğu Türkeş fotoğrafı ile paylaşıp, Balgat’a ve ekibine son mesajını verdi..
Ve Cemal ihraçtan sonra bir şok daha yaşamıştı..
Lideri Bahçeli, “İP’in müdüresi” dediği, FETÖ ile bağlantısını kurmaya çalıştığı ve kendisininde zaman,zaman ağır hakaretler ettiği Meral Akşener ve arkadaşlarına, milli övgüler dizerek, Cumhur İttifakına davet etmişti..
İşte Cemal; Ülkücülük ile ahlaklı Siyasetin bir arada yürümediğini o anda anlamıştı..
Ne demişti Başbuğ Türkeş?
“Kaç oy alırsak, alalım.. Bizim için önemli değil.. Çünkü biz partici değil, dava adamıyız”…
Ve Cemal şimdi titredi, kendine dönüp yeniden Ülkü yoluna girdi..
Cemal’in hazin öyküsü şimdi Bahçeli’nin yanında ahkamlar kesim, herkese saldıranlara örnekli ders olsun…
Vallahi dikkatli konuşun, birgün sıra size de gelebilir, Balgat beyleri…
Merak ediyorum…Bahçeli ve yanında ki bozkurt postuna bürünmüş tilkiler, bundan sonra da milii ve muhafazakar ilan ettikleri, “gel abla” dedikleri Meral Akşener’e hakaret edececekler mi?
Bakın Cemal neler itiraf etti..
En iyisi gelin, tevbe edin ve titreyip, kendinize dönün ..
Bu Haber 359748 Defa Okunmuştur