TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinin 9 Aralık’ta başlayacağını ifade eden Altay, “TBMM’de kendi bütçesini sunmaya tenezzül etmeyen Sayın Erdoğan’ın, ABD’de senatörlere adeta hesap vermesini yadırgadım, bu tabloya üzüldüm. Format gereği senatörlerle görüşme yapılmış da olabilir ama elin ABD senatörlerine oturup hesap vereceksin, 2020 bütçesini TBMM’ye sunmayacaksın, tenezzül etmeyeceksin” diye konuştu.
Görüşmeye ilişkin, “Dağ fare doğurdu” nitelendirmesinde bulunan Altay, görüşmede Halkbank davası, senatoda bekleyen yaptırım tasarıları, S400, F-35, FETÖ elebaşının Türkiye’ye iadesine dair gelişmelerin ele alınmadığını öne sürerek, Trump’ın açıklamalarından, “S400 meselesi aşılmadan seninle hiçbir konuda doğru dürüst müzakere etme imkanımız yok” dediğinin anlaşıldığını söyledi.
Rusya ile ABD arasında sıkışma
Türkiye için S400 konusunu çözmenin, “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” noktasına geldiğini dile getiren Altay, S400’lerde ABD’nin talebinin gerçekleşmesi halinde Rusya’nın İdlib kartını açacağını iddia etti. Altay, S400 konusu çözülmezse Senato’nun yaptırım tasarısının gündemine alınacağını, ABD’nin Türkiye’ye bölgede adım attırmamak için her şeyi yapacağını belirtti.
Aile fotoğrafı verildi
Altay, Türkiye-ABD ilişkisinin, egemen eşit ülkeler kapsamında bir ilişki olmadığını vurgulayarak, “Türkiye-ABD ilişkisi damatlar ve kayınpederler arası bir ilişkiye indirgendi. Bu devlet ve diplomasi adabıyla bağdaşmaz” dedi. Altay, bunun bir dilek ve temenniler beyannamesi olduğunu ileri sürerek, “Türkiye-ABD ilişkisinde zoraki bir aile fotoğrafı verildi, damatlar diplomasisine tanık olundu, şahsi çıkarlarını önceleyen liderlerin arkadaşlığı pozu verildi. Bunların hiçbiri Türkiye-ABD ilişkilerini kurtarmaz. Orta yerde bir hayal kırıklığı var, sorunlar yumağı daha da karmaşık hale geldi” diye konuştu.
Haftalık The Economist dergisinde ise, Amerikan politikası üzerine görüşlerin yer bulduğu Lexington isimli köşede, Erdoğan ve Trump arasındaki görüşme mercek altına alındı. Yazıda iki lider arasındaki benzerliklere de dikkat çekildi, “İkisi de oğulları yerine kızlarının eşlerini terfi ettirdi” denildi.
Yazıda “İki popülist lider de, ülkelerindeki muhafazakârları harekete geçirme konusunda yetenekliler. İkisi de faizlere ve derin devlete kafayı takmış durumda. İkisi de aile ve iş hayatlarını siyasetle karıştırmış durumda. İkisi de, kendi oğulları yerine, kızlarının eşlerini terfi ettirdi” değerlendirmeleri yer aldı. Köşe yazısında, “Her ne kadar, bu hafta Beyaz Saray’da onu sevgi sözcüklerine boğmuş olsa da, Trump, Erdoğan’ın arzuladığı, yaptırımların masadan kaldırılması sözünü vermiş değil” ifadeleri dikkat çekti.
Bu Haber 307484 Defa Okunmuştur