HEDEF; ANKARA’da YEREL İKTİDAR, TÜRKİYE’de İKTİDAR
2017 Aralık ayı içerisinde yapıacak olan CHP Ankara İl Başkanı seçimi kongresinde, İl Başkanı adayı olduğunu bildiren, Gençlik Kolları eski Genel Başkanı, İşadamı Ayhan Yalçınkaya, adaylık açıklamasına gelen partililere;
“Altı Ok lu ve sosyal demokrasi birlikteliği. Bu bizim rehberimiz olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin delegelerine ‘emir eri, asker’ demek kimsenin hakkı değildir, haddi değildir.” Şeklinde sitemini dile getirmesi dikkat çekti.
Konuşmasında; “Siyasi partide kariyer; örgütteki mücadelemizle ölçülür” vurgusu yapan Ayhan Yalçınkaya,
“Eğer bizler her birimiz; aynı direklere çıkmışsak, aynı bayrakları aşmışsak, aynı karakollarda sabahlamışsak, sokak mücadelesinde yumruklarımızı sıkıp aynı kavgayı vermişsek aynı insanların acısına üzülüp aynı insanların mutluluğuna sevinmişsek ve biz her birimiz Cumhuriyet Halk Partili olduğumuz için benzer bedeller ödemişsek, bu bedellerden hiçbir şekilde hiçbir zaman şikayet dahi etmemişsek o zaman hepimizin özgeçmişi aynıdır” dedi.
CHP ANKARA’da YEREL İKTİDARI MUTLAKA ELDE ETMELİDİR.
İl Başkanı Adayı Ayhan Yalçınkaya, partili arkadaşlarına şöyle seslendi;
“ Cumhuriyetin başkenti; çağdaşlığın, kültürün, müziğin, sanatın başkenti Ankara’yı bir karşı devrimcilere üssüne çevirmeyi başarabilen bir belediye başkanıyla ne oldu da aynı siyasal İslam’ın ve irticanın sembolü olan partinin Genel Başkanı, onu görevden almak durumunda kaldı?
Değerli arkadaşlarım burada sadece ‘Büyükşehir belediyesinin rantından faydalanmak için böyle bir şey yapıldı’ diyorsak eksik düşünürüz.
Eğer sadece bu bir FETÖ nedeniyle de yapılmış bir iş diyorsak haklılık payı ile birlikte eksik düşünürüz.
Burada bir özne eksik. Biz eksiğiz, Biz!..
Bugünün durumuna sebep olan, Melih Gökçek’i de alaşağı etmek zorunda bırakan, İstanbul Belediye Başkanını da koltuğundan aslında, Türkiye’de ki Cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin, Devrimcilerin yarattığı siyasal ortamdır.
Bakınız; 15 Temmuz denen bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Neydi oradaki olay?!...
İki tane siyasal İslamcı grup, Türkiye üzerinden bir paylaşım savaşına girdi. Ve kuşkusuz arkasında emperyalizmin de organize ettiği bir darbe girişimini hep beraber yaşadık.
Bu darbe girişiminde; toplumu bir arada tutma ihtiyacı çıktı AKP Genel Başkanı tarafından.
Ne yaptı?!... Yenikapı’da bir miting düzenledi.
O mitingde toplumu bir arada tutabilmek için kullandığı sembolün, o arkadaki pankartın adı kalpaklı Mustafa Kemal pankartı oldu.
Niye?!..
Çünkü o darbe girişiminden itibaren Türkiye'de ister görülsün ister görülmesin müthiş bir Cumhuriyetçi dalga yükseliyor. Müthiş..
Bunun en somut sayısal verilerle referandumda gördük. %50'yi de aşan bir oran. Çok net %50 bir oranda; ‘Cumhuriyete, Cumhuriyetin kuruluş değerlerine, Mustafa Kemal'in devrimlerine sahip çıkıyorum’ diyen bir kitle ortaya çıktı orada siyasal olarak.
Cumhuriyetin kuruluş değerleri dediğimiz Altı Ok'la kendisini tarifleyen, o Altı Ok iddiasına halkın büyük bir bölümü yanaşmaya başladı.
Kime?
1.. Bize!.. Cumhuriyet Halk Partisi'ne!..
Halkın büyük bir ölümü şuanda Cumhuriyet Halk Partisi'ne doğru yanaşıyor. Bu bir sosyolojik tespit ve tahlildir.
Adalet Yürüyüşünde Genel Başkanı'nın deyimiyle söylüyorum: ‘beklediğimiz kalabalıktan daha fazla kalabalığın olmasının nedeni o toplumun Alı Ok değerlerine göre yaklaşmasındandır’
Müthiş bir kalabalık, müthiş bir coşku ve coşkulu insanlar ''MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ'' diye slogan atıyor.
Bu manzaranın içinde bu Cumhuriyetçi değer, toplumun içinde yükselirken; Ankara Belediyesi koltuğunda siyasal bir iddia barınamazdı, barınmadı. O nedenle o işin öznesi bizleriz, sizlersiniz. Cumhuriyet Halk Partililer, Mustafa Kemal'in devrimcileridir.
Önümüzdeki dönemde de bir siyasal İslam iddiasının Ankara'da yeşerebilmesi mümkün değildir. Bu dava kapanmıştır.
Fakat nasıl?
Eğer toplum kendi halinden yükselip bize oy versin dersek müthiş bir yanılgıya gireriz. Bizim bir şey yapmamız lazım.
Nedir o?
Bizim biran önce siyaseti kendi kuralları içine yeniden oturtmamız gerekiyor.
Bakınız iki şey vardır; birincisi: ideolojik politik duruşunuz yani Altı Oklu ve sosyal demokrasi birlikteliği. Bu bizim rehberimiz olacaktır.
Bir tanesi de örgütsel faaliyetimizdir. Örgüt sadece il ve ilçe yönetim kurullarından ibaret değildir. Örgütlenmek sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nin üye sayısını arttırmak değildir. Öyle partiler var ki Türkiye'de üye sayısı kadar oy alamıyor.
Bir partiyi büyüten bir ideolojik iddiayı büyüten şey örgüttür. Fakat örgütün siyasal çoğunluğu değildir. Etki alanıdır.
Yani bizim toplumu sınıfsal çıkarlar temelinde, grupsal çıkarlar temelinde yeniden örgütleyip özgürleştirmemiz gerekiyor. Asıl örgütlenme budur.
Bunun için yatay örgütlenme, yan örgütlenmeler yüzlerce tekniği kullanmak mümkündür. Bugün her birini saymayacağım kuşkusuz.
Fakat örgüt olmazsa örgütün bir bacağı sürekli aksayacaktır.
Biz bu duygularla buraya geldik. Bu duygularla bir araya geldik.
CHP Ankara binası, 1999 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin o günkü yönetimi tarafından Cumhuriyet Halk Partililerden bağış toplanarak alınmış bir binadır.
Ankara Gençlik Kollarımız o zaman bu binanın alınmasına çok ciddi maddi kaynak sağlamıştır.
Sadece Gençlik Kollarımız.
Bu binanın her santiminde benim alın terim var!
Hepimiz, Cumhuriyet Halk Partisi'nin her etkinliğinde alın teri bıraktık.
Biz buralarda adaylık yarışına çıkarken; sanki bir işyerine başvuruda bulunur gibi kendi kariyerlerimizi birbirimize anlatıyoruz. Siyasi partide kariyer ondan oluşmaz.
Siyasi partide kariyer; örgütteki mücadelemizle ölçülür.
Eğer bizler her birimiz; aynı direklere çıkmışsak, aynı bayrakları aşmışsak, aynı karakollarda sabahlamışsak, sokak mücadelesinde yumruklarımızı sıkıp aynı kavgayı vermişsek aynı insanların acısına üzülüp aynı insanların mutluluğuna sevinmişsek ve biz her birimiz Cumhuriyet Halk Partili olduğumuz için benzer bedeller ödemişsek, bu bedellerden hiçbir şekilde hiçbir zaman şikayet dahi etmemişsek o zaman hepimizin özgeçmişi aynıdır.
Arkadaşlar, o yüzden sizden ricam;
Lütfen benim adaylığımı, bireysel bir adaylık gibi yorumlamayınız, Cumhuriyet Halk Partisi'nden bir sandalye kapma yarışı gibi algılamayınız.
Birçok partili büyüğüm belki de beni çok sevdiği için, siyasetin dengesini bildikleri için ısrarla şunu söylediler: ‘neden erken açıklıyorsun? Neden erken yola çıkıyorsun?’.
Çünkü birinden işaret beklemedim. Eğer beklerseniz o birilerinin daha sonra il örgütünü yönetemez hale getirebilecek taleplerini baştan kabul etmiş sayılırsınız.
Bu nedenle değerli arkadaşlarım, neye güvenerek aday oluyorsunuz, delegasyona. Hangi delegasyona?!.. Asker delegasyonu... Cumhuriyet Halk Partisi'nin delegelerine ‘emir eri, asker’ demek kimsenin hakkı değildir, haddi değildir!..
Eğer illa Cumhuriyet Halk Partisi delegasyonuna, askerlik rütbesi takacaksanız Mustafa Kemal'in Askerleridir Cumhuriyet Halk Partisi delegasyonu.
Peki, buraya güvenmeyelim. Neye güvenelim?!.. Çok para harcayanlara güvenelim. Öyle mi?!.. Öyle mi?!..
Siyaset parayla mı olur?!..
Ya neyle olur?!.. Bakın her söylediğiniz doğru. Beyinle, yürekle olur. Başka türlü olmaz.
Ve bu partide sevgisizlik ortamı, bizim davamızın gün geçtikçe hepimizi ortaklaştıran davanın azalıyor olması riskidir. Sevgisizliği yaratan budur.
Bir yüce davaya inanırsanız, oraya doğru yürürken oradaki ufak tefek tartışmaları önemsemeyebilirsiniz.
Biz partide birbirimizi sevmesek de saygı duyacağız. Hayır!.. Seveceğiz, Seveceğiz...
Bu partide herkes birbirini sevecek. Nasıl sevecek?!..
Durup dururken el ele tutuşup gözlerine bakmayacak elbette.
Ama sevgi dediğimiz şey üretilen bir şeydir.
Nerede üretilir?
Eylem alanında. Nerde? Örgütlenmedeki o mücadelenin yöntemleri. Onları yapacağız. Bizlerin hedefi o olacak. ‘Saygı duysak’ lafını kabul etmiyorum.
Bakınız tekrar vermek durumundayım bu örneği. Deniz Gezmişler idam sehpasına çıkacakları zaman, kendilerinden olmayan fraksiyon Mahir Çayanlar, onları kurtarmak için ölüme gittiler. Saygı duydukları için. Birbirini sevmeyen dam, birbiri için can vermez.
Ve önümüzdeki 2019 kavşağı öylesine önemli bir kavşaktır ki birbirini sevmeyen örgüt mücadele edemez.
Bende 23 yıldır Cumhuriyet Halk Partisi'nin hemen hemen her kademesinde görev yapmış bir arkadaşınız olarak bu partiyi; yeri gelip yuvamdan yeri gelip çocuğumdan daha ön plana almış diğer Cumhuriyet Halk Partililerden birisi olarak, Cumhuriyet Halk Partisi örgütünün çocuğu olarak, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Gençlik Kollarından çocuk yaşlardan itibaren bu davaya kendisini adamış ve ölene kadar da ayacak olacak olan bir arkadaşınız olarak, Ankara İl Başkanlığı'na sizlerin adına adaylığımı koyuyorum.
Önümüzdeki süreç şöyle olacak: ''ÖRGÜTÜ; ÖRGÜT YÖNETECEK'' .
Bu Haber 1264387 Defa Okunmuştur