GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Yazımın içeriğine başlamadan önce; çok, çok değerli Efsane Ozanımız Aşık Veysel’i; 127. Yaşında saygı ve hürmetle anıyorum..
Siyaset; edebi literatürde “Bilim” dir.. O yüzden Üniversitelerde “Siyaset bilimi” dersleri konulmuştur..
Yani; yönetim şeklini öğrenmek ve medenice uygulamak..
Gelişmiş ülkelerde böyle ama bizde ise Siyaseti sadece “Particilik, partizanlık” olarak anlıyor ve algılıyoruz..
Bu köhnemiş anlayışta; her konuda geri kalmamıza neden olmuştur..
Çünkü; medeniyet yarışı yerine “kavga” üstünlüğü yarışı Türkiye’mizde hakim olmuş ve halende bu hastalığımız devam etmektedir..
İşte bu hastalık, geçen günü CHP Ankara teşkilatında yeniden depreşmeye başladı..
CHP Etimesgut ilçe örgütünün 36 yaşında ki eski başkanı Onur Öktem, CHP Ankara İl Başkanı Av. Ali Hikmet Akıllı ile yönetiminin, Ülkü Ocaklarının efsane Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun kabrini ziyaret edip, dualarla anmasını eleştirip, il yönetimini suçladığı için, disipline sevk edilmişti ve 3 gün önce de “Partiden kesin ihraç edilmesi” kararı çıktı..
Değerli okuyucular..
Bütün siyasi kesimler bilir.. Ben Ülkücüyüm ve 12 Eylül öncesi Ülkü Ocakları yöneticisiyim ve bu yüzden epeyce Mamak Cezaevi’nde yattım..
Muhsin Yazıcıoğlu ile gerek 12 Eylül 1980 öncesi, gerekse sonrasında çok yakın mesaisi olan birisiyim.. Hatta en yakın sırdaşlarından ve hangi konuda neler düşündüğünü bilenlerden birisiyim.
BBP’yi kurarken çok karşı çıktım ve hemen, hemen her gün “yapma başkan, oyuna gelme başkan” diye yalvardık..
Çünkü O’nu; parti içinde birileri MÇP’den, (MHP) uzaklaştırmak için rahmetli Türkeş’e acayip gazlar veriyorlardı.. Hedefleri; “Muhsin partiden gitsin, Genel başkanlık bize rahatça kalsın”..
Ama tilki kurnazlığı planları tutmadı, sonunda “3’ün birini aldılar..
Bazı kesimler ise; Muhsin Yazıcıoğlu ve 7 milletvekili arkadaşlarını MÇP’den koparıp, Türkeş’e darbe vurmak ve MHP’yi parçalayıp, zayıflatmak oyununu kurdurlar..
Ben o zamanlarda.. İktidarda olan ANAVATAN Partisi Genel Merkezde, Propaganda ve Sosyal Faaliyetlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlker Tuncay’ın basın danışmanlığını yapıyordum..
Ben; mesleki personel idim.. Partide ayrıca; bizim MHP eski Genel Sekreter yardımcılığı görevini uzun süre yapan ve 12 Eylül Askeri darbede, Mamak Cezaevinde aynı koğuşta, MHP davasından yattığım, Elazığlı Avni Çarsancaklı, ANAP Genel Sekreter yardımcılığı görevini yapıyordu..
Muhsin başkana “gitme” diye ısrar ettiğimiz günlerde, hiç unutmam, Avni abi bir Cuma günün akşam saatlerinde birinci kata gelerek bana;
“Biz Aydın’a gidiyoruz, önemli bir toplantı yapacağız, sende gel.. Muhsin başkan, Mustafa Taşar, Hasan Celal Güzel, Aydın Menderes ve Turgut Özal’da gelecek.. Muhsin başkan senin de gelmeni istiyor” dedi..
Ben zaten Turgut Özal’ın yapacağı operasyonu sezinlediğim için “yok abi ben gelmem” dedim..
Bunlar gittiler.. Aydın Menderes o zamanlar daha kaza geçirmemişti.. Ve ben tabi ertesi günü durumu rahmetli Alparslan Türkeş’e bildirdim.. Hafiften güldü ve bunun Turgut Özal’ın bir oyunu olduğunu söyledi..
Neyse uzatmayalım.. Daha sonra gerekirse bu tarihi anları uzunca yazarız..
Bunlar 2 gün sonra Aydın ilimizden döndüler ve Muhsin başkan aniden 7 milletvekili ile MÇP’den (MHP) istifa etti ve Kızılay’da 5 katlı bir parti binası tuttu, Gündüz diye günlük bir gazete, HAFTALIK adında da ayrı bir haftalık gazete çıkarmaya başladılar..
Turgut Özal.. O sıralarda Alparslan Türkeş’in bir numaralı düşmanı idi.. Hatta Mevki hastanesinden çıkmaması için raporlarını bile makamında saklamıştı..
Sonuç ne oldu.. Başaramadılar..
Ben tabi Muhsin başkanının gidişine hem üzülmüş, hem kızmıştım ama sık, sık telefonda olsun, ziyaret olsun görüşürdük..
Bunları neden yazdım?
Çünkü CHP’de ki Muhsin başkan kavgasının ana gerekçesinde “Muhsin Yazıcıoğlu’nun ellerinde Alevilerin kanı var ve geçmişte ideolojik olarak karşı mücadele verdiğimiz kişidir” diye suçlama getirildi.
Değerli okuyucular..
Geçen Mart ayında, CHP Ankara İl başkanı Av. Ali Hikmet Akıllı ve yönetiminde ki bazı isimler, ani bir çıkışla Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarını ziyaret edip, dualar okudular..
Güzel… Allah razı olsun.. Peki, yanlış olan ne idi?
CHP Ankara teşkilatının Muhsin Başkan’ın ölümünden 10 yıl sonra ilk kez kabrini ziyaret etmesi idi.. Yani; halisane duygular var ise, daha önce de ziyaret edip dua okumaları gerekirdi..
Siyaset rüzgarı esti.. CHP Muhsin başkanın kabrini ziyaret etti.. Tabi; bu tavır genelde “oy avcılığı” olarak yorumlandı..
Ayrıca CHP içinde bazı isimler; ertesi günü İl Başkanı ve ekibini topa tutup, ağır eleştirilerin hedefi yaptılar..
Eleştirilerin özeti şu idi;
Onur Öktem, "Bizim Sol taban olarak geçmişte ideolojik olarak mücadele verdiğimiz kişinin kabrini neden ziyaret ettiniz? biz üyelerimize hesap veremiyoruz, çünkü bizlerdn habersiz gittiniz" derken, bazı isimlerde;
“Vay .. Ellerinde Alevilerin kanı olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarını sen nasıl ziyaret eder ve dualar okursun?”..
Bazı isimlerde; CHP’den bu gerekçe ile istifa ettiler..
Bir yemekte, CHP Ankara'nın önemli bir isimine sordum; "Yahu bu ziyaret nereden çıktı?".. Cevap : "Vallah ben de İl başkanımıza açıp sitem ettim, baktım O'da haklı.. Bana dedi ki; "Sen il başkanı olsan, Genel Başkanda sana bu talimatı verse, ne yparsın? Gitmem mi dersin?"..
Değerli okuyucular..
Yukarıda Muhsin başkan ile olan yakınlığımı anlatmamın sebebi; O’nun “Alevilere” konusunda ne düşündüğünü de net olarak bildiğimin mesajını vermekti..
Bakın… “Muhsin Yazıcıoğlu’nun ellerinde Alevilerin kanı var” suçlaması, deli saçmasından ve ağır iftiradan başka bir şey değildir..
Ben çok uzun yıllar her konuda fikir alışverişi yaptığım Muhsin Yazıcıoğlu’ndan, bir kez dahi Alevileri kötüleyen veya Alevilere kin besleyici sözler duymadım..
Bunlar; “Ellerinde Alevilerin kanı var” diye Madımak katliamını işaret ediyorlar ama son derece cahilce bir yaklaşım ve iftiradır..
Bakın… Madımak vahşetini hepimiz yakından takip ettik.. Yangın sırasında 11 Alevi vatandaşı kim kurtardı? BBP Sivas teşkilatı..
Muhsin başkanı tanımadan kendisine atılan bu korkunç iftiraya Aleviler bile gülüp geçiyor..
Haa çok mu merak ediyorlar? Gidip, o sırlarda Alevileri satan malum ozandan sorsunlar.. Halen yaşıyor..
Bunun en belirgin ispatı; BBP Sivas’ta Belediye Başkanlığı kazandı.. Sadece Sünnilerin oyu ile mi kazandı?.. Hayır.. BBP’ye Aleviler, Belediye Başkanlığını kazandırdılar..
Muhsin Başkanın milletvekili seçilmesinde yine aynı şekilde büyük oranda oy desteği verdiler.. Sivas ziyaretlerinde büyük sevgi gösterilerinde bulundular..
Merak ediyorum.. Madımak vahşeti ile Muhsin Başkan bağlantısını nasıl kuruyorlar anlamış değilim..
CHP Ankara il başkanını ve yönetimini bu kabir ziyaretinden dolayı eleştirenlerden birisi de CHP Etimesgut ilçe Başkanı Onur Öktem’di..
Bu eleştirilerinden dolayı parti Disipline sevk edildi.. 3 gün öncece Disiplin kurulundan “partiden kesin ihraç” kararı çıktı..
Yanlışlık yapmayayım diye dün Onur Öktem’i aradım ve ihraç gerekçesinin Muhsin Yazıcıoğlu kabri ziyareti eleştirileri olup, olmadığını tekrar sordum..
“Doğrudur” dedi ve ihraç Kararında usul hataları olduğunu vurgulayarak, yargıya gideceğini ve tekrar partisine döneceğine inandığını söyledi..
Peki, bu parti içi eleştiriler; ihracı gerektirecek sebep mi?
Asla olmamalı idi .. Hani CHP içinde ki parti içi demokrasi ilkesi? Ha kamuoyu nezdince il teşkilatını hedef alan konuşmalar yaptığı için, başkanlık görevinden alına bilinirdi..
Onur Öktem ve diğer CHP’lilerin, Muhsin Başkan hakkında ki suçlamalarını şiddetle ayıpladığımı belirtmeme rağmen, genç bir siyasetçinin partisinden ihraç edilmesini yanlış buluyorum..
Bu tartışma ve ihraç kararı hem ihraç edilen Onur Öktem’e, hem de ihraç eden İl örgüne eksi puanlar getirdiği gibi, CHP’nin, Ankara’da zaten can çekişen oy oranına darbe vurmuştur..
CHP, Cumhuriyetin Başkenti Ankara’da “titreyip, bir türlü kendisine dönemedi”..
CHP ANKARA, MUHSİN YAZICIOĞLU KABRİNDE' görseli olabilir" />
Bu Haber 250442 Defa Okunmuştur