Anayasa Profesörü ve CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, partisinin milletvekillerine yaptığı sunumda, 16 Nisan referandumunun ardından CHP öncülüğünde İYİ Parti, SP ve HDP’nin yeni Anayasa için oluşturduğu komisyonda hazırlanan raporun ayrıntılarını paylaştı.
2018 Ocak ve Mayıs aylarında üzerinde çalışıldığı öğrenilen “Anayasal ortak paydalar raporu” başlıklı çalışmada tüm partilerin benimsediği anayasal ilkelerin oluşturulduğu kaydedildi. Yeni yasama döneminde de sürekli gündemde tutulması planlanan anayasının “öncül” ilkeleri Kaboğlu tarafından şöyle sıralandı,
Ulus bilinci güçlendirilmeli
İnsan onurunu temel alan ve demokratik ilkelere dayanan anayasal tasarım, mutlaka çevre odaklı olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti ile vatandaşlık bağı bulunan herkes bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşıdır. Eşitlik ilkesi dil, din, felsefi inanç, etnik kimlik, cinsiyet açılarından güvence altına alınmalı, dışlayıcı ifadelerden uzak durulmalı; eşitlik temelinde özgür ve mutlu yurttaşlardan oluşacak ulus bilinci güçlendirilmelidir.
Uluslararası standartlar korunmalı
Kişi özgürlüklerinin gerektiği gibi sağlanması ve güvence altına alınması, başta çocuk hakları olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin bir bütün olarak uluslararası standartlarda korunması gerçekleştirilmelidir. Temel hakların dokunulamaz bir özü, haklara yönelik sınırlamaların da mutlak bir sınırı olduğu, bir kez daha açık bir biçimde tanımlanmalıdır.
Şiddete çağrı yapmayan her düşünce saygın
Şiddete, savaşa, ırkçılığa, suça, kin ve nefrete çağrı yapmayan her düşünce eşit derecede saygın kabul edilmeli, düşünce ve ifade özgürlüklerinin demokratik sistemlerin temelindeki ilkeler olduğu gerçeği, güçlü bir biçimde hükme bağlanmalıdır. Partiler çağdışı olmamalı: Seçim ve siyasal partiler kanunlarındaki çağdışı, demokrasiyle bağdaştırılamaz düzenlemeler kaldırılmalıdır. Çoğulculuğu ortadan kaldırma amacı gütmeyen; şiddete çağrı, ırkçılık, silaha başvurma, nefret söylemi niteliğindeki eylemlerin odağı haline gelmemiş partiler için kapatma yaptırımı öngörülmemelidir.
Yüzde 10 barajı kalmalı
Seçme ve seçilme hakları önündeki anti-demokratik engeller kaldırılmalı, Türkiye, herhangi bir demokraside eşi benzeri olmayan yüzde on seçim barajı engelinden kurtarılmalıdır. Özellikle kadınların siyaset ve yönetimdeki gücünü pekiştirmek için gerekli düzenlemeler “pozitif ayrımcılık” ve “eşitlik” ilkesi gereği, farklı düzeylerde düşünülmelidir.
Kürsü dokunulmazlığı mutlak olmalı
Milletvekili dokunulmazlıkları korunmalı; ancak, yasama faaliyetlerinin baskı altında kalmadan gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan bu zırh, demokratik ölçülere kavuşturulup suç işleyenlerin sığınağı olmaktan çıkarılmalıdır. Yasama sorumsuzluğu (kürsü dokunulmazlığı) ise mutlak olmalıdır.
YSK için AYM’nin önü açılmalı
YSK, “idari” ve “yargısal” fonksiyonları ayrılarak bir seçim mahkemesi olarak anayasanın yargıya ilişkin bölümünde düzenlenmelidir. Böylece bu mahkemenin hem itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurması hem de kararlarına karşı bireysel başvuru yoluna gidilmesi sağlanmalıdır.
Cumhurbaşkanı yetkileri daraltılmalı
Bir asırlık geleneğimize uygun olan parlamenter sistem, yeni denge mekanizmalarıyla ve güçlendirilerek yaşama geçirilmelidir. Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri, parlamenter sistemle uyumluluk hedefi göz önünde bulundurularak daraltılmalıdır.
Yerel yönetimler güçlendirilmeli
Merkezi yönetim ve yerel yönetimler yeniden yapılandırılmalı, yerel yönetimler, çağdaş demokratik ölçütlere uygun biçimde güçlendirilmelidir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi çerçevesinde, örneğin bölgesel kalkınma ajanslarının verdiği destek artırılarak, sürdürülebilir gelişmeye sundukları katkının çoğaltılması sağlanmalıdır.
Yasa dışında sınır kaldırılmalı
Basın organlarının özgürlüğünün sınırlanmasına yönelik nedenler arasında; yasa ile tanımlanmış ‘gizliliğin ihlali’, ‘başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması’, ‘suça teşviki önlemek’ ve ‘yargı görevinin yerine getirilmesini sağlamak’ dışında bir sınırlama gerekçesine yer verilmemelidir. Bilim ve sanat özgürlüğü, iletişim özgürlüğü de evrensel ölçütlerle belirlenmeli; özellikle bilim ve sanat faaliyetlerinin ‘varlığının’ ancak onların ‘özgürlüklerine’ bağlı olduğu gerçeği ihmal edilmemelidir.
Fırsat eşitliği tanımlanmalı
Toplu olarak kullanılan hak ve özgürlükler önündeki engeller kaldırılmalı; sendikal haklar, grev hakkını da içerir biçimde tüm çalışanları kapsayacak şekilde yeniden ele alınmalıdır. Yoksulluğa ve sosyal dışlanmaya karşı korunma hakkı, konut hakkı ve aile sorumlulukları bulunan çalışanlar için fırsat ve işlem eşitliği hakkı, anayasada açıkça tanımlanmalıdır.
Adil yargılanma hakkı düzenlenmeli
İnanç ve ibadet özgürlükleri, aralarındaki ayrım göz önünde bulundurularak, en kapsamlı ve özgürlükçü biçimde sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı, sadece yargı aşaması değil, öncesi ve sonrası da, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve insan hakları hukuku göz önünde bulundurularak düzenlenmelidir.
Yargı yürütmeden kopmalı
Hâkimlerin mesleki kariyerlerine dair hükümler ile Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu yapısının yeniden ele alınması gerekmektedir. Örneğin her ikisinin de üyelerinin bir kısmının TBMM tarafından seçilmesi mümkün olsa da, söz konusu seçimin mutlaka ‘nitelikli çoğunlukla’ yapılarak yargının, iktidarların hakimiyetine girişinin teknik olarak engellenmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Yargının, yürütme ile bağı kopartılmalı, etki altında kalmasının önüne geçilmelidir.
Anadilinde eğitim
Devletin resmi dili Türkçe’dir. Ülkede konuşulan farklı diller özel saygı ve koruma gösterilmesi gereken tarihi ve kültürel birer mirastırlar. Anadilde eğitimi yasaklayan herhangi bir hükme Anayasa’da yer verilmemelidir.
Din dersi seçmeli olmalı
‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ dersi, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararları da göz önüne alınarak, okullarda seçimlik bir ders olarak verilmelidir
Bu Haber 658611 Defa Okunmuştur