Av. YUSUF ERİKEL yazdı
(Bilim ve Hukuk Platformu Başkanı)
Hayati Bir Yazı....
İNŞAALLAH OKUYUN.....
Emperyalizm için en acı olay,
BU ÜLKEDE; BİR SÖMÜRÜ DEVLETİ KURAMADILAR...
Onun için de;
Bu Cumhuriyeti Kuran Atatürk ile ilgili...
İSLAM ÜSTÜNDEN ALEYHTE BİR ALGI SÜRECİ YÜRÜTTÜLER....
Buna başta CHP alet oldu...
SONRA İŞİ...
Siyonizm’in ileri karakolu SAHTE DİNSEL KURUMLAR gönüllü uşaklık yaptı....
Şimdi bu bilgileri okuyun...
Bazen HANİ NERDE YAZIYOR? diyen olunca,
İstedim ki yazıp, sizlere aktarayım..
Bu bağlamda;
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI DAHİL,
İLAHİYAT FAKÜLTESİ HOCALARA DAHİL,
İMAM, MÜEZZİN,
ŞEYH, HOCA KİM VARSA HEPSİ DAHİL....
Bu bilgileri değil bilmek...
Anlama kapasitesi olan bir kişi varsa;
Ellerinden öperim...
YOKTUR DA...
Keşke olsa...
ŞİMDİ OKUYUN.....
MUSTAFA KEMAL’İN DİN ve AHLAK İLE İLGİLİ BAZI SÖZLERİ
‘’Gerçekleri bilen, yüreğinde ve vicdanında, manevi ve kutsal hazlardan başka zevk taşımayan insanlar için,
Ne kadar yüksek olursa olsun, maddi makamların hiçbir değeri yoktur.’’
(S.D CİLT 1,SAHİFE 30-07-1922, t.d.t.enst. yayını,1989)
Cenab-ı hak riayetkar kılmaya mecbur tuttuğu insanların esasen al-i vicdanındaki ihtiyacat-ı hakikiyesini tamamen bilir. Binaenaleyh....
BU, BİZE GÖNDERDİĞİ KİTAP OLAN KURAN.....
Tamamen o ihtiyaca mutabık hükümler ihtiva eden bir kitaptır......
Ve efendiler!
İlmi hakikatin en son emrettiği kanun böyle olabilir.
Taklit ile, tebdil ile(değiştirme ile) kanun olamaz..
Kanunu Hakiki olmak lazımdır,
Kanunu tabii olmak lazımdır.
Yani;
KANUN-U İLAHİ OLMAK LAZIMDIR .
(S.D CİLT 1,T.D.T ENS.YAYINI1989, SAHİFE:224, 1 ARALIK 1921)
*Hz. Peygamberin ilahi emirleri bildirmesi sırasında, Karşısındakilerin kalp ve vicdanında putlar vardı.
Bu insanları Allah yoluna çağırmak için...
Önce o taş parçalarını atmak ve bunları ceplerinden ve kalplerinden çıkarmak zorundaydı.”
(s.d.cilt 2,1989, sahife 70, 1923)
“Bizim ulvi dinimiz,
Her müslim ve müslimeye ilim taharrisini, (toplumu, kainatı inceleme) farz kılıyor...
Ve...
Her müslim ve müslime, ümmeti tenvir (aydınlatma) ile mükelleftir (zorunludur.)”
(s.d cilt2,t.d.t ens.yayını 1989,sahife 148)
Hz. Muhammed;
Allah’ın birinci ve en büyük kuludur.
Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor....
Benim, senin adın silinir...
Fakat ....
O SONSUZA KADAR ÖLÜMSÜZDÜR .
(Dr.U.Kocatürk; Atatürk’ün fikir ve düşünceleri 1971)
Büyük bir inkılap yaratan Hz. Muhammed l(sav)’e beslenilen sevgi.....
Ancak....
O’nun koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli ettirmekle mümkündür.
(1930, Şemsettin Günaltay: Ülkü dergisi cilt 9,sayı 100 sahife 4, 1945)
*BİZİM DİNİMİZ;
Milletimize aşağılık, miskin ve hor görülmeyi tavsiye etmez.
Aksine...
Allah da, Peygamber de insanların ve milletlerin yücelik ve şereflerini muhafaza etmelerini emreder.
(s.d cilt 2,t.d.t ens. Yayını,1989 sahife:96,1923)
*Kutsal ve ilahi olan inanç ve vicdanımızı,
Karışık ve dönek olan her türlü çıkar ve ihtirasların göründüğü sahne olan siyasetten ve siyasetin bütün organlarından bir an önce ve kurtarmak,
Dünya ve ahiret mutluluğunu emrettiği bir zorunluluktur.”
(s.d. cilt 1,t.d.t ens. Yayını 1989 sahife:348, Mart –1924)
*“İnsan-ı Kamile, inanç ve imanına ait yüksek sorumluluk duygusunun en veciz manada ifadesi,
Emanetlerle ilgili olarak sahib-i hakikisi bulunan Yüce Yaratana karşı duyulması gereken Sorumluluğun ne kadar ağır bir şey olduğunu idrak etmemize yardımcı olmuş mudur acaba?
İnsanlar ferdi olarak çalışırlarsa muvaffak olamaz.
Çünkü...
Allah insanları yaratırken öyle bir hacet vermiştir ki.....
Her insan hem cinsi ile çalışmaya mecbur ve mahkumdur.
Bu iştirak faaliyeti adeta bir ihtiyacı ilahi olunca,
aksatları birleştirmenin nasıl zaruret olduğunu kolayca anlarız.”
(s.d cilt 2, t.d.t enst. Yayını 1989, sahife:129 16-3-1923)
*Asrın (zamanın) bilimsel (maddi-manevi), teknik, teknolojik gelişmelerini en ileri seviyelerde edineceksin...
Çalışıp çabalayıp, katkıda bulunacaksın.
En önemlisi sunulan bütün bu olanakların gerçek kaynağını idrak ederek,
Mutlaka hak ve adalet duygu ve düşüncesi temeline oturtarak, dengeli bir şekilde.....
Kendinin, ailenin, mensup bulunduğun toplumun ve tüm beşeriyetin, yararına sunacaksın,
Çünkü...
YÜCE ALLAH :
Çalışanları sever, doğrularla beraberdir.
“Cenabı Hak ;
Müttehit (birlikte), Mütenasit (dayanışma) içinde çalışan, namusunu şerefini muhafaza eden kavimleri Mutlaka mesut eder.
Bizde bundan evvel olduğu gibi, bundan sonra da bu ittihat ( birlik, beraberlik içinde) bu tesanütle (dayanışma) çalışarak,
Allah’tan böyle bir saadeti haklı olarak bekleyebiliriz.”
(s.d cilt 1989, sayfa 161, 23-3-1923 )
İnancın ve imanın ne güzel bir ivedilendirilişi.
İşte bu inanç ve iman dolayısıyladır ki;
Aşılmaz gibi görülen engeller aşılmış başarıdan başarıya koşulmuştur.
Zihniyeti zayıf, çürük bozuk, zihniyetin nedeni ise....
Nefsi emmaredir.
İnsanlığın ilk ve en önemli görevi onun karanlık vasıflarını tanıyıp, tutkularından kurtulmaktır.
“Bütün sefaletlerimizin kaynağı cehalettir.
Cehaletin kaynağı ise;
Tutkuların, benlik-senlik, kibir, gurur, haset, nifak, garez, hırs, hiddet, şehvet vb. gibi aşağılık karanlık, seviyesiz duygu ve düşüncelerin kaynağı olan“nefs’i emmaredir.”
Ve beşeriyeti,
Hayvani ve daha beteri alemlerin (yaşam biçimlerinin) karanlıklarına sürükleyen bu gibi kapkaranlık baskıların tahtı tesirinde nasıl olur da “Fikri hür vicdanı hür irfanı hür” gençler yetiştirilebilir?
Bunun tek koşulu;
Yüce Peygamberimizin bize buyurduğu “İLK CİHAT ” dan başka ne olabilir ki!”
EVET !
Kula ve kullara kulluk etmeyiniz öğüdü......
O ulu önderin yüksek idrakinden beyan buyrulmuştur ve çok, pek çok önemlidir!
Nitekim ebedi aleminde Mevlana’mız bu çok önemli konuda bizleri nasıl uyarıyor, dinleyelim:
Bir kul veya bir toplum,
Kula veya kullara Kulluk ederse eğer,
Yüce Allah.....
O kuldan o toplumdan himayesini kaldırır.
O takdirde....
Gerek o kul ve gerekse O toplum kulluk ettikleri kullardan neler çeker, neler!
“AHLAKIN KAYNAĞI, DİNDİR .
Nitekim...
Fahri Kainat Efendimize din nedir diye üç defa sorana,
“Din güzel ahlaktır, din güzel ahlaktır, din güzel ahlaktır” diye cevap vermişlerdir.
Milletin toplumsal düzen ve dirliği, hal ve gelecekteki mutluluğu, güvenliği ve korunması, medeniyetteki ilerleme ve yükselmesi için....
İnsanlardan her hususta ilgi, çaba, nefsinden feragatını ve gerektiğinde seve seve canını vermesini isteyen milli ahlaktır.
Mükemmel bir millette milli ahlaklı olmanın gerekleri, o millet bireyleri tarafından adeta yürek duygusuyla canla başla yapılır.”
(Afet İnan, Atatürk hakkında hatıra ve belgeler, sahife 43)
*Toplumun mahşeri vicdanına ve milli ahlaka kavuşabilmesinin yegane çaresi;
Her türlü ahlaksızlığın ve kötülüğün kaynağı olan nefsinin (nefsi emmare) etkisinden kurtulmasıdır!”
Her halde ulusun hükümetini gözlemesi gereklidir.
Çünkü...
Hükümetlerin yaptıkları işler olumsuz olup ta buna ulus ses çıkarmazsa bütün kusur ve kabahatlere katılmış sayılır.
( NUTUK. Vesikalar sahife 1188,1919)
Yüce Peygamberimiz(sav) bir hadisi şeriflerinde tüm zamanların nesillerini şu şekilde uyarıyorlar:
“Allah’a yeminle söylerim ki,
Siz iyiliği emretmeli kötülükleri de önlemelisiniz.
Yoksa.......
Allah’ın tarafından size bir ceza verilmesi yakındır.
İyiliği emredip kötülükleri önleme yönünden vazifelerinizi yapmadıkça, Allah’ın azabına çarpılmanızdan korkulur...
Sonra da...
Allah’a dua edip yalvarsanız da kabul edilmez.”
Diğer bir hadisi şeriflerinde ise şu pek önemli göreve işaret buyurmaktadırlar...
“Benim ümmetim.....
Haksıza....
’SEN HAKSIZSIN !’ demekten Korktuğu ve çekindiği zaman onlardan ayrıl!”
*“İnsanlığın tümünü bir vücut ve bir ulusu bunun parçası saymak gerekir.
Bu vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün kısımlar etkilenir.”
(s.d cild 2 ,t.d.t enst .YAYINI 1989 , sahife :3269)
Bağrında tevhit gerçeğini taşımakta olan “kamil insani” ve sahip olduğumuz dinimizi ifade edişin,
Ne kadar üstün bir örneği!
Bir kişinin,
Bir toplumun ve tüm Beşeriyetin Kurtuluşunun, barışa, Hürriyete , saadet ve huzura kavuşmasının yolu,
Nefsani, aşağılık duygu ve düşüncelerden arınarak (iç cihat) tertemiz hale getirilen Aleminin, sevgi ve bilgi ile taçlandırılması ile mümkün olacaktır!
Efendiler!
Buraya kadar bahsettiğim hususat, milletin maddi kuvvetlerini tekamül ve teali ettiren tedbirlerdir.
Halbuki insanlar yalnız maddi değil, bilhassa bu kuva-yi maddiyede mündemiç (mevcut) kuva-yi maneviyenin (inanç ve imanın) tahtı tesirinde amildirler (faaldirler.)
Milletler de böyledir.
Kuvve’ı maneviye ise...
Bilhassa ilim (maddi –manevi iman ile ali bir suretle inkişaf eder!..
(s.d cilt 1,t.d.t. enst yayını 1989 sahıfe 244)
*Her yaratılanın maddi ve manevi olan yönleri (özellikleri) vardır.
Her iki yönünü tanıyarak, dengeli bir yaşama kavuşabilmesi için...
Hem maddi hem manevi bilgileri edinmesi zorunludur...
Çünkü tek kanat kişiyi kudreti dahilinde kendi alemine sürükler.
Her iki kanadı da edinirsen ancak dengeli bir biçimde yükselir ve ilerlersin.
“Onların önleri ile sonları daima çekişme içindedir.”
Sözü tek kanatlılar için söylenmiştir!
Hiç şüphe etmemelidir ki....
Yeni Türk Devletinin, Genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada tarsın olundu (atıldı)...
Hayatı ebediyesi burada tetviç olundu .(taçlandırıldı )
Bu sahada akan Türk kanları,
Bu semada pervaz eden (dolaşan) şehit ruhları,
Devlet ve Cumhuriyetimizin edebi muhafızlarıdır!”
(s.d cilt 2 ,t.d.t enst yayını 1989, sahife: 185,30-7-1924)
*“Hiçbir ulus yoktur ki,
Ahlak temellerine dayanmadan yükselsin.
(Atatürk 30 Ağustos 1926 S.d.ilt 2,T.d.t. ens. Yayını 1989 sahife:4)
Aydınlarımız belki bütün dünyayı, bütün diğer ulusları tanır.
Lakin kendimizi (kendi özümüzü) bilmeyiz.
Aydınlarımız ulusumuzu en mutlu yapayım der, başka uluslar nasıl olmuşsa biz de aynen öyle yapalım, der.
Lakin düşünmeyiz ki;
Böyle bir kuram hiçbir devirde başarılı olmuş değildir.
Bir ulus için mutluluk olan bir şey, başka uluslar için felaket olur.
Aynı neden ve koşullar birini mutlu ettiği halde, diğerini mutsuz eder.
Asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız.
(S.d cilt 2,T.i.t ens.yayını 1959, sahife:141)
*Arkadaşlar!
Bizim halkımız çok temiz kalpli, çok asil ruhlu, terakkiye çok kabiliyetli bir halktır.
Bu halk eğer bir defa muhataplarının samimiyetine, kendilerine hadım (hizmet eden) olduklarına kani olursa,
Her türlü müspet hareketi derhal kabule amadedir.
(S.d cilt 2, T.d.t ens. yayını 1989, sahife:145)
Ulusumuza bahşedilen...
“Türk” isminin yüce manasını kavramayarak,
Çalışıp o yüceliğe erişeceğimize......
Aşağılık duygu ve düşüncelerin etkisinde, kopya bir toplum haline, dönüştürülmek bedbahtlığı ile karşı karşıya getirildik.
Ulus işlerinde,
Millete hizmette gerçek işlerde duygusallığa, hatıra, gönüle kardeşliğe bakılmaz.
(S.d. cilt 1,T.i.t ens.yayını sahife:219,1 Aralık 1921)
**“Yeryüzünde Türk ulusundan daha büyük,
Ondan daha eski, ondan daha temiz bir ulus yoktur ve bütün insanlık tarihinde de görülmemiştir.”
Türk ulusunun toplum düzenini bozmaya yönelik didinmeler boğulmaya mahkumdur.
Türk ulusu kendinin ve ülkenin yüksek çıkarlarına karşı çalışmak isteyen.......
Fesatçı, alçak, soysuz, ağzı kalabalık kişilerin saçma sapan sözlerindeki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü ile bakacak toplum bir değildir.
O şimdiye değin olduğu gibi doğru yolu görür...
Onu yolundan saptırmak isteyenler, ezilmeye, tepelenmeye mahkumdurlar.”
(S.d cilt 2,T.d.t ens. yayını 1989, 5 Ağustos 1929, sahife:278)
“Ulusun, irade ve emeline uymayanların talihi...
Mutlaka zarara uğramadır, yok olmadır.
(S.d cilt 1, T.d.t ens.yayını 1989, sahife:328, Mart 1923)
**“Yüzyıllardan beri Türkiye’yi yönetenler çok şey düşünmüşlerdir. Ama yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir;
TÜRKİYE’Yİ ....
Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının,
Türk ulusunun karşılaştığı zararları ancak bir tutumla giderebiliriz.
O da artık....
Türkiye’de, Türkiye’den başka bir şey düşünmemek.
Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü kurtuluş ve mutluluk hedeflerine ulaşabiliriz.
(S.d cilt 2, T.i.t ens yayını 1959, sahife:180)
*Hırstan vazgeçilmez, fakat hırs kişisel olmamalıdır.
Efendiler!
Uzman kişilerce bilinir ki...
Yasa yapan insanlar bir “Nefsini bilmeyen, nefsini bayağı aşağılık arzulardan temizleyemeyen kişi ve heyetlerin yasa yapmak için yetkili kılınması kadar büyük gaflet olamaz.”
Hayatta tam zevk ve mutluluk ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı .”
Bizim yüzümüz her zaman temiz ve pak idi.
Ve daima temiz ve pak kalacaktır.
Yüzü çirkin, vicdanı çirkinliklerle dolu olanlar bizim vatan severce vicdanlıca ve namusluca hareketlerimizi küçük ve çirkin ihtirasları yüzünden çirkin göstermeye kalkışanlardır.”
( Nutuk 2sahife: 1174 T.t.k. kur. Yayın.1984)
En iyi fertler kendinden ziyade mensup olduğu toplumu düşünen, onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına hayatını veren insanlardır.”
(1930 Ayın Tarihi Cilt 24 Sayı 82-83 1931)
**Efendiler!
Maddi ve özellikle manevi çöküş korku ile yüreksizlikle başlar.
(Nutuk cilt 2 ,T.d.t ens yayını 1969 sahife : 637)
*Temelde birlik;
Kulların sırrı (öz benliği) üzerine kurulmalıdır.
Çünkü o öz cümlemizde "tek” bir şey gibidir!
Basit aşağılık nefsani istekler toplumun ve tüm beşeriyetin “birliğini “ bozucu, parçalayıcı başlıca nedenlerdir!”
“TOPLULUKTA RAHMET VARDIR.”
Hz. Peygamber’in Öğüdünü .....
Millet olarak hiçbir zaman akıldan ve gönülden çıkarmamalıyız.”
Toplum vicdanının temel dayanağı “hak”tır.
Hangi toplum ki öz benliğini unutur, Kendine yabancılaşırsa,
Başka toplumların kölesi olmaya mahkumdur.”
“Adalet, bir devletin esası olduğuna göre......
Mahkemelerin...
LAFZEN DEĞİL HAKİKATEN BİTARAFLIĞINI temin her işin başında bulunmalıdır.
Hak sahiplerine müşkülat çıkarmamak...
Resmi dairelerde işlerini takip eden kimseleri “BUGÜN GİT, YARIN GEL” diye bir takım zorluklara muamelelere cüret etmek gibi haller mutlaka önlenmelidir.”
(Kılıç Ali; Atatürk’ün hususiyetleri sahife:57)
**“Bir ülkede adalet yoksa....
O ülkede anarşiden başka bir şey yoktur.
Orada hükümet yoktur.
Orada hiçbir şey yoktur.”
(Arı İnan, Düşünceleriyle Atatürk sahife:300)
*Bir devletin temeli,
Hak ve adalet prensiplerine uygun olarak atıldığı ve bu prensiplerine sadık kalındığı sürece......
O devlet bağlı bulunduğu toplum daima yükselir.
Yepyeni, apaydınlık ufuklara doğru koşar...
Ne zaman ki,
Hak ve adaletten sapmalar olur...
O zaman kargaşa, çürüme ve çökme sürecine girer.
İnsanlık tarihi örneklerle dopdolu...
Örnek olarak,
Zamanın İnsan-ı Kamili Osman Gaziyi...
“Bak Osman kulu hak ve adaletten ayrılmadığınız sürece, seninle ve soyundan gelenlerle cihangir bir devlet kurulacaktır.
Saparsanız sarı karıncaları ile kökünüzü kazıttırır.
Çünkü mülkün gerçek sahibi zalimleri sevmez ve mutlaka cezalandırır.”
Diye uyarmıştır.
Öyle olmadı mı?
Arkadaşlar!
Bir hükümet iyi midir?
Fena mıdır?
Hangi hükümetin iyi ya da fena olduğunu anlamak için,
Hükümetten amaç nedir?
Bunu düşünmek gerekir.
Hükümetin iki ereği vardır.
Bir ulusun korunup gözetilmesi, ikincisi ise....
Ulusun gönencinin (refahının) sağlanması.
Bu iki şeyi sağlayan hükümet iyi, Sağlayamayan ise kötüdür.
(16 Mart 1923)
**Efendiler!
Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize...
Türk milleti her gün yeniden yeniye ve çok dikkatli tetkik olunmaya değeri olan bir cevherdir.
Türk milletini kendi nefsini bile anlamaktan men eden setler imha edilmiştir, yıkılmıştır.
(Atatürk S.d cilt 2, T.d.t ens yayını 1989 sahife:233)
*Çünkü Türk,
Olgun, kamil demektir.
Çünkü Türk tüm yüksek değerleri sinesinde(manasında) taşıyan yüce bir takdirdir.
Bu memleket tarihte Türk’tü,
Halde Türk’tür.....
Ve...
Ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
(Atatürk yolu, Atatürk araş. Merkezi yayını 1995, sahife:159)“
*Halkı ve bağlı bulunduğu yüce temel değerleri anlamak istemeyen kopyacı aydınlar!
Sırça köşklerden çıkıp, bir türlü bu millet ile barışamamışlardır.
Oysaki;
Bu toplum büyüğünden küçüğüne, okumuş aydın kişilerine ne kadar saygılı, ne büyük bir güven duygusu ile dopdolu idi.
Bugün bu duygular büyük ölçüde kaybolmuş ise kusuru kimlerde arayacağız.
Hayatımın bütün safahatında olduğu gibi, son zamanların buhranları ve felaketleri arasında da bir dakika geçmemiştir ki;
Her türlü huzur ve isti rahatımı, her nevi şahsi duygularımı,
Milletin selameti ve saadeti namına feda etmekten zevkıyap olmayayım.”
(Atatürk 24 Mart 1920 S.d cilt 1,sahife:65)
Kendisine büyük Atatürk diye hitap edildiğinde:
İsmime böyle riyakar kelimeleri karıştırmayınız diye uyarıda bulunurdu.
(Kılıç Ali, Atatürk’ün hususiyetleri, sahife:117,1965)
Gizli iş, gizli kalmaz, er geç meydana çıkar,
İyisi mi başında açık olun, açık, açık!
(Utkan Kocatürk Atatürk’ün fikir ve düşünceleri 1971)
*Millete dost görünüp de ilk fırsatta iktidar mevkiine geçtikten sonra, onun hakiki ihtiyaçlarını düşünecek yerde,
Memleketi kendi isteği yolda(nefsani yolda) götürmeye çalışan,
Laf anlamayan, yetkililerin irşadına kulak asmayın.
Millete mevcut kuvvetleri şahsına bağlamaya çalışan kahraman yüzlü insanlardan ne büyük zararlar görüldü.
(Atatürk S.d cilt 3 sahife:13)
Yapmak iktidarında olmadığım işleri uyuşturucu, oyalayıcı sözlerle yaparız diyerek millete karşı gündelik siyaset takip etmek prensibimiz olamaz.
( Utkan Kocatürk, Atatürk’ün fikir ve düşünceleri 1971)
Tarihin bazı korkunç tespitlerini tam uyanıklık ile hatırlatmayı faydalı buluyorum.
Bir millette özellikle bir milletin idaresinin başında bulunan kimselerde, ihtiraslar ve şahsi münakaşalar...
Milli ve vatani vazifenin gerektirdiği yüksek duygular galip gelme derecesini bulduğu memleketlerde dağılma ve yok olma, sakınılması mümkün olmayan bir neticedir.
(Atatürk S.d cilt 1 T.d.t. ens yayını 1989)
*İnsanlık tarihinin ıstıraplarla dolu sahifeleri, cehaletin kapkaranlık (nefsani ve şeytani duygu ve düşüncelerin ellerine teslim olunan kalemle yazılmıştır!”
Biz...
Cahil dediğimiz zaman mektepte okumuşları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz...
Gerçek ilim hakikati bilmektir.
Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi,
Klasik tahsil görmemiş olanlardan da hakikati gören alimler çıkabilir.
(Atatürk 22-3-1923s.cilt2,sahife ;136)
‘Gerçekleri bilen, yüreğinde ve vicdanında, manevi ve kutsal hazlardan başka zevk taşımayan insanlar için, ne kadar yüksek olursa olsun, maddi makamların hiçbir değeri yoktur.’’
(S.D CİLT 1,SAHİFE 30-07-1922, t.d.t.enst. yayını,1989)
Dileriz faydalı olmuştur.
Bu Haber 217536 Defa Okunmuştur