GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Bazı büyük gazete ve televizyonlarda hasbel kadar görev almak veya yazılar yazmak, o kişilerin önemli veya dikkate alınacak gazeteci ve yazar olması değildir.
Hele, hele; bunlardan birçok kadın gazeteciler ekranlarda şovlar yapıp, bir yerlere oynaması özellikle dikkat çekiyor.
Bakıyorsun, beyinleri, bilgi dağarcıkları bomboş.. Bir şeyler bilmiyorlar ama maalesef kadınlıklarını kullanıp, kendilerini
öne çıkarmak için her yolu mübah sayıyorlar ve bunun adına da Gazetecilik- Yazarlık diyorlar.
Görüyorsunuz ekranlarda kadrolu eleman gibi sıra ile çıkıp, şovlar yapıp, kavga ediyorlar, yalakalık yapıyorlar, kumpaslarda rol alıp, kavagalara sebep oluyorlar.
Öyle siyasette birkaç kişiyi tanımak veya birkaç şey bilmenin adı yazarlık değildir.
Biliyorsunuz CHP içinde olağanüstü Kurultay tartışmaları yaşanıyor. Tabi bu tartışmalar biraz sertte olsa demokratik zeminde, aile içi bir tartışma niteliğinde geçiyordu amma ..
Şimdi saflar ve duruş sertlikleri çok değişti..
Kendilerini bir halt zanneden bazı hadsizler yüzünden şuan CHP Genel Merkezinde resmen soğuk, psikolojik bir savaş ilan edilmiş durumda.
Geçen gün biliyorsunuz Habertürk Tv’de k bir tartışma programında tarif ettiğim tipte bir bayan gazeteci, programın ortasında bazı şovlar sergiledi ve birden bire, “Yahu ben aslında bunu yazacaktım ama şimdi buradan söyleyeyim.. Bilgilerine çok güvendiğim, önemli bir gazeteci arkadaşım bana dedi ki; ‘Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan ile sohbet ederken, bana dedi ki Genel Başkan Kılıçdaroğlu parti dışından ki bir yerden alınan kararları getirip, MYK’da takır, takır geçiriyor. Ben de anlamış değilim, çözemedim” falan- filan.
Yani; kendini yazar sanan bu kadın, Kılıçdaroğlu ve CHP’nin “derin bir noktadan” yönetildiğini açıkça ima eden bir duyum ortaya attı..
Tam bir soytarılık ..
Neden mi?
Tabi önemli bir iddia olduğu için herkes iddiayı ortaya atan kadına soruyorlar; “Yahu sana bu bilgiyi veren gazeteci kim? Adını açıkla, açıklamalısın, büyük bir suçlama”..
Sırıtarak; “Yok söz verdim adını söylemem”..
Bakın soytarılık diyorum açıkça..
Çünkü bu önemli iddiayı kendisine veren kişinin gazeteci olduğunu söylüyor..
Yani gazetecinin haber kaynağı gazeteci oluyor. Böyle bir gülünç durum olamaz..
Bu bayan, o iddiayı sıkan gazeteci ye demiş ki; “Yazabilir miyim bunu?”..
Güya O’da demiş ki; “Tabi yazabilirsin”..
Bak, bak .. Resmen kurguyu hazırladıkları belli oluyor..
Ulan hıyar .. İddia bu kadar büyük ve iddianın canlı tanığı ve kaynağı sensin. Sen niye bu iddiayı yazıp, haber yapmıyor sun?
Yoksa korkuyor musun?
Ve bu adam şuan Halk Tv’nin Genel müdürlüğü yapan Şaban Sevinç..
Programa bağlanıp diyor ki; “Yahu, CHP benim partim, Kılıçdaroğlu sevdiğim bir insan ve Tuncay Özkan’ın bu iddiasına inanmadığım için haber değeri görmedim..
Bal gibi haber değeri var..
Bana bir Genel Başkan Yardımcısı bizzat anlatırsa haberin kralını yaparım Şaban bey..
Hadi diyelim CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu düşündün yazmadın, gizlice haber gönderdin..
Peki, 1 ay sonra bunu yazması için başka birisine niye söylüyorsun ve benim adımı verme diyorsun?
Diyelim ki sen bunu sohbet niteliğinde ağzından kaçırdın.. Kadın gazeteci sana ‘yazabilirmiyim’ dediğinde sen iye demiyorsun ki “yok olmaz, ayıp olur”
Demiyorsun. Çünkü; sen bu şovcu gazeteci kadının önüne yem atıyorsun ki, bunu bir yerlerde dillendirsin..
Asıl sen partini bir başkasının kurşunu ile vurması için eline silah veriyorsun Şaban beyefendi.. Bırak bu adamlık ayaklarını ..
GELELİM OLAYIN ÇİRKİNLİĞİNE
Bakın ben de; bu Kurultay isteme sürecinde hep Muharrem İnce’yi destekledim ve halen de değişim yapılmasından yanayım.
Şaban Sevinç, sen de CHP içinde değişim isteyebilirsin, senin de hakkın..
Ama sen açıkça bu tür bir iddia ile kumpas kurup, Muharrem İne’ye; “Bak senin intikamını nasıl aldım, adamı bitirdim, artık duramaz” gibilerden yalakalıklar yapıyorsun.
Bakın.. Ben Tuncay Özkan’ı hiç sevmem hatta Selahattin Demirtaş’ı ziyaretinden dolayı kendisine karşı yazdığım bir yazı ile ildiği bana sosyal medya hesabından hakaret etti ve ben yine O’na karşı sert bir yazı daha yazdım.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye; “Ne kahramanı, kaba-saba bir adam” gibilerden hakaret etmesi de tam bir rezaletti, edepsizlikti, Muharrem İnce’ye oy verenlere de ağır hakaretti.
Ve geçen gün ki yazımda Kılçdaroğlu’na da çağrı yaparak; “Eğer gramlık liderliğin kalmış ise bu adamı derhal kovarsın” diye yazdım..
Ama sevmediğim adam diye meslek te yapılan kumpasa göz yummak ve sevinmek te kahpeliktir.
Şaban Sevinç, Sevilay Yılman’ı kullanarak, Habertürk tv programını da fırsat bilerek Tuncay Özkan’a açıkça büyük bir kumpas kurmuştur.
Ama gelin görün ki İnce’ye yalakalık yapayım derken, hem CHP’ye, hem Kılıçdaroğlu’na hem de Muharrem İnce’ye ağır bir darbe vurup, büyük töhmet altında bırakmıştır..
Ne demek, “Kılıçdaroğlu dışardan birilerinden emir alıyor, CHP’yi dışardan birileri yönetiyor”..
Şimdi AK Partiden birsi çıkıp, dese ki; “FETÖ’den, ABD’den talimat aldığınızı söylüyorduk, kızıyordunuz.. Aha senin Genel Başkan Yardımcın bunu resmen ifşa etmiş”
Ne olacak Şaban bey?
Artı bu çirkin tuzağı sana Muharrem İnce, kendisine hakaret eden Tuncay Özkan’dan intikam almak için yaptırdığı izlenimi doğdu..
Ve dalkavukluğunuz ile CHP’nin karpuz gibi bölünmesine, ağır bir psikolojik soğuk savaşın ilan edilmesine sebep oldunuz..
Bence bu iş çok çirkinleşti…
Halk Tv’nin sahibi kim bilmiyorum ama ben onların yerinde olsam bu Şaban’ı derhal kovarım..
Bu Haber 2313323 Defa Okunmuştur