Av. ERDOĞAN KILIÇ yazdı
AİHM KARARLARI BAĞLAYCIDIR!
...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf Türkiye dâhil tüm Avrupa devletleri için doğrudan bağlayıcılığı bulunuyor.
"AİHM kararları üye devletler için bağlayıcıdır. Ne var ki bu kararlar ulusal hukuk düzeninde derhâl sonuç vermez..
Ulusal mahkeme kararlarını, düzenlemeleri ya da kanunları hükümsüz kılmaz.
AİHM kararları, AİHM’in insan haklarına yönelik bir ihlalin olduğunu tespit ettiği kararın iyi niyetle, yani tam olarak ve süratle- infaz edilmesi için uluslararası hukuk anlamında bir yükümlülük getirir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesine göre Sözleşmeye taraf tüm devletler AİHM kararlarına uymaya mecburlardır.
AİHM’in bir kararının infazı Mahkemenin hükmettiği adil tazminatın ödenmesi ile sınırlı değildir.
Söz konusu üye devletin, AİHM kararlarının tam anlamıyla infaz edilmesini temin etmek için başka tedbirler (bireysel ve genel tedbirler) alması gerekir.
Bireysel anlamda alınan tedbirler, bir ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik alınması gereken tedbirlerdir (Örneğin bir sanığın haklarının ihlal edilmesi nedeniyle serbest bırakılması ya da yargılamanın yenilenmesi).
Genel tedbirler ise gelecekteki benzer ihlalleri önlemek için alınması gereken tedbirlerdir (örneğin mevzuat
Değişikliği, mahkemelerin içtihatlarının ya da idari uygulamanın vs. değişikliği) .
Avrupa Konseyinin yürütme organı olan Bakanlar Komitesi, kararların infazının denetiminden sorumludur.
Bakanlar Komitesinin rolü, kararların infazının denetlenmesi ile sınırlıdır (Yani bu Komite bir kararın uygulanıp uygulanmadığını tespit eden Komitedir, bu müşterek bir çalışmadır).
Bir kararı infaz etme yükümlülüğü, kararın tam anlamıyla infazını gerçekleştirecekleri yolu seçme özgürlüğü bulunan üye devletlere düşer.
Eğer bir üye devlet bir kararı uygulamazsa, Bakanlar Komitesi, ilgili üye devlete siyasi ve diplomatik baskı uygular.
Taraf bir devletin bir kararı uygulamaması, gerçekten de Sözleşmeye taraf tüm diğer devletlere yönelik bir yükümlülük doğurur.
Böylece Avrupa Konseyi üye devletlerinin yüksek mahkemelerinin, özellikle de Anayasa mahkemelerinin, bu süreçte oynadıkları önemli rol anlaşılabilir.
AİHM içtihadı uyarınca anayasal hak ve özgürlüklere ilişkin yapılan geçerli yoruma dayanarak Sözleşmeye uygun yargısal uygulamaların gelişmesi ve insan haklarına uygun hukuk külliyatının oluşması, yalnızca bireysel hakların korunması için gerekli olmakla kalmayıp aynı zamanda uluslararası, Avrupa ve ulusal boyutlarıyla hukukun üstünlüğünün vazgeçilmez bir unsurudur.
Anayasa mahkemesinin alt mahkemeler üzerinde kendi yetkisi bakımından yol gösterici mahiyetteki duruşu, mahkemeler hiyerarşisi ilkesinin bir sonucudur.
Hukukun üstünlüğüne göre hareket eden bir devlette, Anayasa mahkemesinin kararlarına ve yorumuna “direnmenin” yeri yoktur.
Anayasa mahkemesi kararları sadece umumi mahkemeleri değil aynı zamanda yürütme erki dâhil olmak üzere tüm devlet erklerini bağlar.
Anayasa mahkemesinin yetkisine yönelik bir müdahalenin anayasa mahkemesinin yetkisi ve hukukun üstünlüğü yönünden ciddi sonuçları olur ve devlet yapısının dengesini, güç dağılımını da etkiler. Nihayetinde
Demokrasiye zarar verir.
Bu açıdan bakıldığında Anayasa mahkemesine bireysel başvuru hakkının getirilmesi, ulusal düzeyde etkili şekilde insan haklarının korunmasında önemli bir adımdır.
İlaveten Avrupa Hukuk sisteminin yakınlaşmasını ve bütünlüğünü sağlamak için olağanüstü bir araçtır”
Bu Haber 317876 Defa Okunmuştur