Av. ERDOĞAN KILIÇ yazdı
CHP; NASIL İKTİDAR OLUR?
..
Altı Ok'a sarılarak,
Çağdaşlığını koruyarak...
Aslında altı okun hepsi çağdaş kavramlar içermiyor mu?
İlkelerimizden söz edersek;
Örneğin;
Devletçilik ;
Sosyal hukuk devleti mi, Jandarma devlet mi desek?
Herkes, sarıp sarmalayan, aç, açıkta bırakmayan sosyal hukuk devleti diyecektir.
Devletin bu anlamda ekonomik yatırımlardan elini çekmemesi, istihdam ve sosyal güvenceyi de arttıracaktır.
Laiklik;
Dünyanın en gelişmiş ülkeleri din ile devlet işini ayıran ülkeler arasından çıkmıştır.
Devletin dini değil, adaleti olursa, yurttaşlar her türlü hak ve özgürlükleri diledikleri gibi yaşayacaklardır.
Dini inanç sistemlerinde tüzel kişiler değil, gerçek kişiler hesap vereceklerinden, devletin hesabını onu oluşturan yurttaşlarına vermesinin adına demokrasi denilmektedir.
Laiklik eşitlik ve özgürlüklerin en büyük güvencesidir...
Halkçılık;
Halk devlet için değil, devlet halk için vardır. Herkes yasalar önünde ayrımsız eşittir.
Kimse din, dil, ırk, mezhep ayrımına tabi tutulamaz.
Cumhuriyetçilik;
Devlet yönetiminin bir aile ve bir zümrenin değil, halkın elinde olduğu bir yönetimi ifade eder.
Halk doğrudan ya da vekiller aracılığıyla yönetime katılır.
Milliyetçilik;
Devletin soy birliğine dayalı, ümmetçilik temelinde örgütlenmediği, tabiiyet bağının esas alındığı bir anlayışı ifade eder.
Altı Ok'ta tanımlanan milliyetçilik, aynı çatı altında yaşayan eşit yurttaşlar topluluğunu ifade eder.
Zaten Mustafa Kemal Atatürk'ün " Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk denir" sözleri yukarıdaki düşüncemizi teyit etmektedir.
Devrimcilik;
Sürekli ileriye doğru devinimi ifade eder.
Eski usul ve yöntemler ve köhne yönetsel gelenekler ile çağı yakalamanın zorluğu karşısında, sürekli yenilenme ve değişim hedeflenmiştir.
Bu değişimin rehberi akıl ve bilim olacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir " diyerek, devrimin yol göstericisini de açıkça ifade etmiştir.
Şimdi bu ilkelerin çağ dışı olduğu söylenebilir mi?
Bu ilkelerin gelişmenin önünde engel olduğu ileri sürülebilir mi?
Bu ilkeleri halkın benimsemediğini söylemek mümkün müdür?
Örnekleyelim mi?
İlkelerin önderi Atatürk 1938 yılında bedenen aramızdan ayrılıp gittiğinde, ne cep telefonu, ne bilgisayarı, ne faksı, ne fotokopi makinesi, ne dijital kütüphanesi, ne jet uçağı, ne hızlı arabası var mıydı?
Yoktu ....
Peki, her yıl milyonlarca genç, hem de partimize ikna edip de getiremediğimiz insanlar büyük bir inançla Atatürk'e neden gidiyorlar sanıyorsunuz?
Ölmeyen ilkeleri yüzünden olmasın!
Siz bir genç doktoru, mühendisi, avukatı, emekçiyi, öğrenciyi, esnafı, mimarı, öğretmeni, mali müşaviri, sanatçıyı Atatürk'ün huzuruna coşkuyla çıkartan şeyin O'nun ilkeleri olduğunu göz ardı ederseniz, iktidar umudunu da yeşertemezsiniz...
Oysa şimdiki yöneticilerimin klimalı odaları, asansörlü binaları, özel lüks makam araçları, onlarca danışmanları, tüm teknik olanakları mevcut mu mevcut, peki biz Atamız bizlere armağan ettiği özel günlerde kaç kişiyle Anıtkabir'e çıkıyoruz.
Beş, bilemedin on bin kişiyle...
Nedeni ne ola desek?
Altı oku unuta unuta, ya da sürekli hatırlatmaya, hatırlatmaya, üstelik de çağa damgasını vuracak başka fikirler de dile getiremeye, getiremeye kaldık mı gerilerde!
Ben ilkesiz ya da bu ilkeleri sürekli törpülemiş kişilerin, çağdaş uygarlıklar seviyesine bu ülkeyi ulaştıramayacaklarını görüyorum.
Ben bir Öğretmen-Avukat olarak; CHP içerisindeki parti içi demokrasinin gereklerine göre saygı ve bütünlük içerisinde görüşlerimi çekinmeden söyleyen birisiyim.
Bu Haber 157655 Defa Okunmuştur