ÖMER DEMİREL yazdı
(CHP İKTİDAR HAREKETİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ)
FAKİRLİK VE KUTUPLAŞTIRMA SİYASETİ
Fakirlik ve kutuplaştırma siyaseti birinci planda emperyalizmin yerli işbirlikçileri eliyle yönetilen egemenlik haklarını kendi menfaatleri için yok sayan siyasi programıdır…
Bu program, toplumsal bir hareketi seçtirilen kişi ve kurumlarca yeminli ve imzalı ifadedir.
Bu program ve düşüncenin mutlak öncelikleri vardır.
1.Halkı fakirleştirip ulusal akım ve din siyaseti ile yani milliyetçilik söylem ve uhrevi hayatın yoğun propagandayla yaşam alanına sokulması
2.Uluslararası emperyalizmin desteklediği ülkelere göre oluşturulan tarikat ve cemaatlere verilen olağanüstü destek
3.Ülke içinde kurum ve kuruluşların liyakatten zayıflatılması, ötekileştirme ve kimlik siyaseti
4.Halkın biat kültürüne hızlıca adaptasyonu ve buna yönelik örgütlenmesi. Bu kültürün özellikle din ve milliyetçilik eksenli oluşturulması
5.Ekonomik dengelerin ezen ve ezilen ekseninde özellikle keskinleştirilmesi, özgün ve çağdaş eğitimin bu eksenlerle alınan kararlarla yok edilmesi
6.Güvenlik ve kolluk kuvvetleri marifetiyle olur olmaz konularda korku iklimi oluşturularak demokratik hak ve taleplerin ortadan kaldırılmasına yönelik programlardır.
Diğer taraftan, Türkiye’de yetmişe yakın tarikat ve cemaatin başta Mossad olmak üzere istihbarat örgütlerince desteklendiğini, finanse edildiğini İngilizce ve Türkçe yayınlanan bültenlerden biliyoruz. Bu gibi faaliyetler Laik Cumhuriyetin yurttaşlarını kutuplaştırma adına yapılan etkin ve sonuç alıcı yasadışı faaliyetlerdir.
Kutuplaştırma siyaseti gerçek anlamda maalesef zengin ve fakir ayrımı yönünde ilerliyor.
İşsizlik, hayat pahalılığı, ekonomik durgunluk gündemin birinci sırasında.
Hal böyle olunca hemen peşin sıra halkımızın din ve milliyetçilik hassasiyetini törpülemek programı devreye giriyor. Şu ana kadar da başarılı olundu gibi görünüyor…
Ancak, unutulmaması gerekir ki; halk artık yoksulluk ve işsizlik anlamında tahammülün son sınırındadır. Hiçbir propaganda bu saatten sonra açlığın ve sefaletin önüne geçemeyecektir.
Bu durumda da hükmedenler kendilerini ayakta tutanlar ve yerli işbirlikçileri ile farklı angajmanları devreye sokmaya kalkarlarsa şaşırmamak gerekir. Yani kısaca; toplumu gerecek, huzursuzluğu tetikleyecek mesnetsiz restleşmeler.
Ama biliyoruz ki toplum artık bunları kaldıramayacak ve bu olgular bundan sonra fos olacak.
İşte söylüyoruz; biat kültürü FETÖ rezaletleri ile çıkar ilişkiler ifşa oldu yerle bir oldu. Yönetenler bunun farkındadır.
Halkımız ülke sevgisiyle doludur. Kaba ve marjinal milliyetçilik olgusu da iflas etmiştir. Halkımız artık bu gibi hasma ne söylemlere itibar etmemektedir.
Ekonomik açıdan ezen ve ezilen farkı yurttaşlarımızın iliklerine kadar işlemiş durumdadır.
Bütün insanlar devlet nezdinde eşittir. Bireyin eğitim hakkının kutsal olduğu söylemi bir tarafa, halkımız eğitimde eşitsizliğin ve içinde bulunduğu olağanüstü basiretsizliğin son derece farkındadır.
Bunun demokratik bir karşılığı mutlaka olacaktır.
Korku iklimi daha fazla devam edemez.
Ülkemiz insanının halkına inancını, örf, adet, gelenek ve görenekleri milli kavramlar adına bir sömürü ve ayrıştırma aracı olarak kullanarak baskılama politikaları artık kar etmeyecektir.
Kısaca ayrıştırma politikaları artık iflas etmiştir.
Yani var ya hani; askıda ekmek, askıda fakirlik, askıda insan hak ve hürriyetleri,
Revaçta ahlaksızlık, hırsızlık, aleni sömürü düzeni ve haksız kazanç, ihale, yalan, talan
Rafta Cumhuriyet, Parlamento ve Anayasa
Yerde hukuk, adalet
Kafeste düşünce özgürlüğü…..
İşte bütün bunların demokratik bir karşılığı Halkımız nezdinde ilk sandıkta mutlaka olacaktır.
Türkiye’miz hak ettiği yaşam standartlarına mutlaka gelecektir.
Bu Haber 718586 Defa Okunmuştur