GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Türkiye Büyük Millet meclisinde Aytun Çıray adında bir İzmir Milletvekili var..
Bu zat CHP’den seçildi, sonra Kılıçdaroğlu, İYİ Parti’yi kurtarma operasyonunun ardından, hiç aksilik yokken bu zat birden bire İYİ Parti’ye geçti..
Tabi İYİ Partili vekillerde bu zat’a hiç ısınamadılar.. Hatta bir ara harcandı ve geri geldi.. Şimdi Genel Başkanın Başdanışmanı pozisyonunda..
Benim bu zat hakkında ikinci “eleştiri” içerikli yazım..
İlk eleştiri yazımı; İzmir Büyükşehir Belediyesine; Tunç Soyer’in aday gösterilmesi sırasında sarf ettiği ve Ülkücüler adına ahkam kestiği ifadeler üzerine yazmıştım..
Tunç Soyer.. Millet İttifakının İzmir Belediye başkanı adayı olarak gösterilmişti..
Peki, Tunç Soyer kimdi?
12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında; MHP ve Ülkücüler hakkında düzmece suçlarla, hayali bir iddianameyi mahkûmiyetlere dönüştürmeye çalışan Askeri Savcı Nurettin Soyer’in oğlu idi..
Eee İYİ Parti nereden sökülüp gelmişti? MHP’den.. Yani; İYİ Parti’nin yüzde 98’i, Ülkücü ve eski MHP’li idi..
İşte bu Aytun Çıray, İYİ Parti’de ki milliyetçilerin, Ülkücülerin; Türkeş’i ve MHP’yi hayali suçlarla mahkum etmek isteyen Savcının oğlu, Tunç Soyer’e oy vermesi gerektiğini ateşli bir şekilde savunuyordu..
Ben ve 2 kardeşim de; Askeri darbe sırasında Savcı Nurettin Soyer mağduruyuz.. Bu yüzden bu Çıray zat’ı na dedim ki; “Haddini bil, Ülkücüler adına ahkâm kesme”
Şimdi bu akıl fukarası ve tarih cahili zat ile ikinci kez hesaplaşacağım..
Neydi ikinci akıl fukaralığı ve haddini bilmezliği, cahilliği?
Değerli okuyucular…
Biliyorsunuz, Türkiye’miz de belirli ekonomik sıkıntılar var.. Bunu siyasi iktidar da kabul edip, çareler üretme peşinde..
Sayın Melih Gökçek’te bu üzüntü ile 16 Şubat 2022 günü Twitter hesabından sitemli bir beddua paylaşımı yaptı ve dedi ki;
“BATUM’U, MUSUL’U, HALEP’İ, RAKKA’YI, SÜLEYMANİYE’Yİ VE KERKÜK’Ü LOZAN’DA SATANLARA LANET OLSUN…
BUGÜN BURALAR TÜRKİYE TOPRAKLARINA DAHİL OLSA EKONOMİK SIKINTIMI KALIRDI?
BU TOPRAKLARI YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKENLERİN MEZARLARI
ATEŞLE DOLSUN İNŞAALLAH…”
Doğru mu? Doğru …
Petrol yatağı olan Musul, Kerkük, Süleymaniye daha önce ki haritalarda ki gibi şimdi Türkiye’miz sınırları içinde olsa idi ne olurdu?
Dünya da en zengin ve her konuda rahatlık yaşayan bir Türkiye olurduk..
Ama gelin görün ki; Lozan görüşmelerine Atatürk’ün görevlendirilmesi ile katılan İsmet İnönü, Atatürk’ü de, Türkiye’yi de derin bir hayal kırıklığına uğratmıştır..
İşte İnönü’nün Lozan görüşmelerinde ki tutarsızlıkları ve kötü biten sonuçları neticesinde, Atatürk, silah arkadaşı İsmet İnönü’nün adını çizmiş ve kalbinden tamamen çıkarmıştır…
Neler olduğunu tarihi notlarla anlatacağım ama önce Sayın Gökçek’in bu sitemli bedduasının ertesi günü, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaşananlara gelelim..
Evet.. 17 Şubat 2022 gün ki Meclis oturumunda, İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray çıkıp, Sayın Melih Gökçek’in; beddualı paylaşımını kürsüden okuyarak esti, gürledi.
Önce dedi ki;
“Adını muhatap alıp, anmak istemiyorum.. Bizzat Cumhurbaşkanının istifa ettirilip, siyaset dışına bıraktığı kişi, paylaştığı Tweet ile Lozan kahramanı İsmet İnönü’ye ve Musul ile Kerkük’ün haritamız dışında kalması kararını alan gazi meclisimize FETÖ vari beddua etmiştir.. Ve bilsin ki; alınan tüm kararlar, Atatürk’ün bilgisi dahilinde alınmıştır”..
Bakın… Tutarsızlığa ve kıvırdaklığa şimdi bakın..
Konuşmasının başında “adını bile muhatap almak istemiyorum” demiş miydi?
Sonra da dedi ki; “Bu ağır bedduayı paylaşan kişi, sıradan bir kişi değildir.. Bu isim, Ankara Büyükşehir Belediye eski Başkanı Melih Gökçek’tir.. Şimdi, Sayın Meclis Başkanlığına sesleniyorum.. Bu kişi, Lozan kahramanı İsmet İnönü’ye ve o zaman kararı alan gazi meclisimize beddua ile hakaret etmiştir.. Hakkında suç duyurusu yapılması çağrısında bulunuyorum”…
Dikkat edin.. İnönü’ye, meclise hakaret ettiği zikreden bu Çıray zat’ı, “Gökçek, Atatürk’e de beddua okuyup, hakaret etti” diyemedi..
Diyemez de zaten… Tarih ortada, geçmişte ki Türkiye sınırlarını belirten haritalar ortada..
Ve en önemlisi Atatürk’ün; İsmet İnönü’yü neden silip, attığı nedenler, gerçekler ortada..
Değerli okuyucular..
Tarihi Lozan görüşmeleri 20 Kasım 1922’de başladı..
Gazi Atatürk, İsmet İnönü’yü Lozan görüşmeleri yapmak için görevlendirmesinden önce meclis kürsüsünden dünyaya şöyle seslenmişti;
"Hep kabul ettiğimiz esaslardan birisi ve belki birincisi olan hudut meselesi tayin ve tespit edilirken, hudud-u millîmiz, İskenderun'un cenubundan (güneyinden) geçer, şarka doğru uzanarak Musul'u, Süleymaniye'yi, Kerkük'ü ihtiva eder. İşte hudud-u millîmiz budur dedik"
Ve Atatürk; Misâk-ı Millî sınırlarını bu şekilde netleştirerek, Musul’u, Kerkük’ü ve Süleymaniye’yi Anadolu’nun bir parçası olarak gösterip, herkese mesajını vermişti..
Aytun Çıray zat’ı… Şimdi gel sana, Lozan görüşmeleri sırasında Musul’un, Kerkük’ün nasıl ve kim tarafından İngilizlere satıldığını öğreteyim..
Değerli okuyucular..
Birçok devletin katıldığı Lozan görüşmelerine İsmet İnönü’nün sarhoş şekilde katıldığı, bizzat o toplantıya katılan ABD Müşahidi John Grew yazdığı kitabında İsmet İnönü’yü şöyle anlatıyor;
“Tarih 18 Ocak 1923. Bu akşam Türkler ilk olarak sarayda büyük bir akşam ziyafeti verdiler. Çhild ve ben ziyafetin sonuna kadar kaldık sonra gitmek istediğimizde İsmet ikimizin de ellerinden tutarak engel oldu ve bizi bitişikteki odaya çekti. İçki getirtti. Peşi peşine o kadar hızlı ve düzenli şerefimize kadeh kaldırıyordu ki kendisine ayak uydurmaya imkân bulamıyordum.
Her kadehten sonra elini dizine koyup arkaya doğru yaslanıyor. Ve incir çekirdeğini doldurmayacak şeylere bile kahkaha ile gülüyordu. Bir aralık elimizi tuttu ve yaşamanın harikulade bir şey olduğunu söyledi. O kadar neşeliydi ki; o an elimizde bir belge olsaydı derhal imzalayacak gibiydi.
İyi bir akşam yemeği sırasında Türklerin söyledikleri hiçbir söze fazla önem vermemek gerek. Nitekim başka bir yerden duyduğuma göre İsmet yine iyi bir şampanyanın keyiflendirici etkisi altında Curzon’a İngilizler’in Musul’u elde tutmalarında hiçbir sakınca görmediklerini 3 kere söylemiş.”
Ve Aytun Çıray… Şimdi iyi oku…
4 Şubat 1923, pazar akşamüstü. Lozan'da görüşmeler çıkmaza girmiş, barış konferansı kesintiye uğramıştır.
Görüşmeler sırasında İngiltere, Fransa ve İtalya’ya büyük tavizler veren İsmet İnönü, kaldığı otelin lobisinde Türk ve yabancı gazetecilere düzenlediği basın toplantısında şunları övünerek anlatıyor..
"Büyük fedakârlıklar yaptım, her şeyi kabul ettim..."
Aytun ağa… Sonra ne mi oluyor?
Atatürk, çevrilen dolapları anlıyor…
Hele, hele bu satıştan sonra;
Bir İngiliz gazetesinde “Atatürk'e İngiliz’ler tarafından Dizbağı Nişanı verileceğinin” yazılmıştı.
Ne anlama geliyordu bu nişan?
Eskiden beri İngiliz soylularına verilen çok mühim bir ödüldü.
Aslında; İngiliz gazetesindeki haber tamamen asılsızdı ve İngiliz Hükumetinden böyle bir teklif te gelmemişti.
Yalan haber ama Musul ve Kerkük’ün; Lozan görüşmeleri sırasında ki satışında, Atatürk’ün de parmağı olduğu algısını yaratıp, bu ihaneti karşısında da İngilizler tarından da nişan ile ödüllendirileceği algısını yaratmak, milletin kafasına şüpheleri sokma kurnazlığı idi..
Tabi Atatürk buna şiddetle karşı çıktı ve İsmet İnönü’den bu iftiraya karşı bir yalanlama metni yazmasını istedi..
Bunun üzerine İsmet İnönü, 29 Ağustos 1932 gecesi Yalova'da Atatürk'ün köşkünde toplanan dost meclisinde, İnönü hemen masada bir açıklama yazarak yüksek sesle okudu.
Ve Atatürk’te bu yazıyı çok beğendi ve kendisi de birkaç cümle ilave etmek istedi.
“Özellikle İspanya kralından arta kalan böyle bir nişan, Türk cumhurbaşkanına verilemez. Verilecek olsa bile Türkiye Cumhurbaşkanı o nişanı kabul edemez.''
Diyerek ekledi ama Aytun ağa, senin Milli şef İsmet İnönü’de bu ifadeler karşısında şafaklar attı ve Atatürk’ün bu ifadelerine şöyle itirazda bulundu;
İngilizlerin böyle bir teklifte bulunmadığını ve gazetede yazılanların yalan olduğu için böyle bir ifadenin uygunsuz kaçacağını diretmez mi?
Atatürk, İnönü’nün bu ani itirazına kızdı ve yüksek sesle tartıştı..
İsmet İnönü bundan sonra ki toplantılarda; Atatürk'ün yanındaki herkesin hükumet işlerine karışmasından dertler yanıyordu… Niye?
Lozan görüşmeleri sonrası ise Atatürk İsmet İnönü’ye görevi bırakmasını istedi ve İnönü’de kabul etti..
Yani Aytun Çıray bey…Senin milli şef İsmet İnönü; Lozan'da müttefiklerin istediği "her şeyi kabul" etmişti..
Aytun Çıray… Karıştırma bu ihanete ve satış işlemine Atatürk’ün adını..
Düşün Aytun bey.. Atatürk, rahmetli olurken vasiyetinde; İsmet İnönü’nün çocukları sahipsiz kalmasın diye maaşa bağlanmasını isterken, İnönü’ye neden bir şey bırakmadı?
Ve en önemlisi kendisinden sonra Cumhurbaşkanlığı görevine İsmet İnönü’nün değil de; neden Fevzi Çakmak’ın getirilmesini istedi?
Çünkü, Atatürk’te; İsmet İnönü güveni sıfırlanmıştı..
Gelelim şimdi… Sayın Melih Gökçek iddiana..
Önce haddini bileceksin.. Sen daha Sağlık Bakanlığının koridorlarında makamlar kapmak için odaları kolaçan ederken Sayın Gökçek, Milletvekili idi ve Cumhuriyetin Başkenti olan Ankara’da da; milletin oyları ile 28,5 yıl Belediye Başkanlığı yaptı..
Öyle senin salladığın gibi de, “siyasetin dışına” bırakılmış ta değil..
Sayın Melih Gökçek, Belediye Başkanlığı görevinden istifa ettiği andan itibaren siyasetin dışında asla kalmadığı gibi şuanda siyaset arenasının tam ortasında, en aktif propaganda yapan, senin gibileri öttüren isimdir..
Hadi yürü.. Öğrende gel…
Bu Haber 212886 Defa Okunmuştur