GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Birileri kızsa da, homurdansa da veya değişik yorumlar yapsa da, 12 Eylül 1980 zulmünü ve öncesini yaşayan bir Ülkücü olarak acı gerçekleri yazmak istiyorum..
Bakınız; cezaevleri aynı zamanda yaşanılan olayların muhasebesinin en doğru şekilde yapılan yerlerdir..
İşte; bu doğru muhasebeyi biz Ülkücülerde yaptık, Solcular da..
Ve aynı zaman da kimlerle yola çıktığınızı, O kara günlerde kimlerin yanınızda olduğunu ve destek verdiğini tüm çıplaklığı ile teşhis edebiliyorsunuz..
12 Eylül 1980 öncesi, Ülkücüler saffında da, Sol kesimde de birçok Dernek ve örgütler vardı.. Bu Dernek ve örgütlerin adı vardı ama yüzde 95’i illegaldi..
Peki, bu Dernek ve örgütlerde yer alanların yüzde 98’ini temsil edenler kimlerdi?
İnanın, hepsi saf ve temiz duygulu gariban evlatları idi..
Aksini ispat edenler, bana 1 tane zengin veya üst düzeyde ki bir siyasinin evladının idam edildiğini göstersin..
Bakın bu konuda sizlere kısa ama teşhis ettiğim tarihi örnekle vereyim..
Mamak Askeri Cezaevi Prefabrik D-1 Koğuşunda, sağcı-solcu 205 kişi kalıyoruz. Yan şekilde tutulan askeri battaniyeyi 4 kişi üzerimize atabiliyoruz..
Koğuşta bizim Ankara Bahçelievler ekibi ile birlikte başka semtlerden gelen Ülkücüler, DEV-YOL, DEV-SOL, THKP-C, TÖB-DER , Aydınlıkçılar var.. Hepsini tek, tek inceledim.. Hepsi, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden gelmiş yoksul, gariban ailelerin evlatları.. Tıpkı benim Kars’tan geldiğim gibi..
12 Eylül öncesi Ülkü Ocakları Başkanlarına bakıyorum, onlarda yine gariban evlatları.. Sol dernek ve Öğrenci Başkanlarına bakıyorum hepsi Gariban ailelerin çocukları..
Uluslararası ilahlar, ülkemizde ki işbirlikçi ajanları ile anlaşarak, Anadolu’nun gariban evlatlarını kurban seçtiler..
Türkiye’ye Komünizm gelecek diye, Türkiye’ye Faşizm gelecek diye önce birbirimizle kavga ettirdiler.. Aynı silah bir ülkücüyü, bir solcuyu vurarak işi ideolojiden öte kan davasına dönüştürdüler.. Her gün intikam fırtınaları estiriliyordu..
Sebebi belli idi… Askeri darbe yapılmasının zemini ve bahanesini oluşturmaktı..
Ve böylede oldu .. Gözdağı devam etti .. Bir ülkücü, bir solcu üretilen suçlarla idam edildi..
Darbede topladılar hepimizi .. Ülkücülerin sorguları sözde solcu psikopat polislere verilmişti.. Solcuların sorguları sözde milliyetçi polislere bırakılmıştı.. Zindanlara gidinceye kadar işkenceler.. Zindanlarda işkencelere devamdı..
Kervana katıldığın sözde büyükler, hepimizi zindanlarda yalnız bıraktılar.. Seni savunacak Avukat gönderdiler ama parasını istediler.. Cezaevi’nden çıktıktan sonra kimseler el uzatmadılar..
Velhasıl; bu gün olduğu gibi, o zamanlarda da sağda da, solda da, bu vatanı savunacak kerizleri, gariban evlatları idi..
Biz bunları cezaevlerinde çok iyi teşhis etmiştik..
Bizim kuşağın ülkücüleri de, solcuları da harbi idi.. Şimdikiler gibi kıvırdak değillerdi ..
VAHŞİCE UYGULANAN İDAMLAR
Bakın benim bu aktardığım teşhisi 45 yıl önce eften-püften suçlarla idam edilen Deniz Gezmiş’te çok iyi teşhis etmişti..
Ve İdam edildiği akşam ailesine yazdığı mektupta çok dikkat çeken bir istem vardı .. Diyordu ki; “Kardeşim okusun, bilim adamı olsun” .. “Benim kurduğum örgütü devam ettirsin” demiyordu..
Ankara 1'Nolu Askeri Mahkemesi'nin 9.10.1971 tarih ve 971-13 esas 971-23 karar sayısı ile TCK 146-1 maddesi uyarınca ölüm cezasına mahkum edilen Deniz Gezmiş, her ne kadar Ankara-Ayaş’ta doğmuş ise de ailesi Erzurumludur.. Gariban bir memur ailenin çocuğudur..
6 Mayıs 1972 tarihinde; Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ile birlikte saat 1.00-3.00 arasında idam edildiler.
İdamlarına sebep olan, ileri sürdükleri suç isnadı neydi?
"Anayasal düzeni bozmak" ..” Meşhur 146. Madde..
Bu 146. Maddeye yapıştırdıkları suçlar ne idi?
“11 Ocak 1971’de Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu adına Ankara İş Bankası, Emek Şubesi’nin soygununu gerçekleştirmek”,
“1971 yılında da 6. Filoya mensup 4 Amerikan askerini kaçırmak”
“Silahlı örgüt kurmak” ..
Ama tek bir cinayet yok ortada ..
Deniz Gezmiş ve arkadaşları motosiklet ile Sivas’ta saklanmak için giderlerken de büyük bir vefasızlık yaşamışlardır..
Şimdiler de solcu bilinen bir ünlü isim onları ihbar etmişti. Şarkışla’da yakalandılar ve tutuklandılar.
Tek bir cinayeti dahi olmayan bu gariban evlatları vahşice idam edildiler..
Türkiye üzerinde planlı hesapları olan uluslararası ilahlar, ortamı daha da hırslı bir kan davası haline dönüştürmek adına böyle istemişlerdi.. Emir yerine getirildi..
Şimdi bakıyoruz.. Tek bir cinayeti dahi olmayan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını keyiflerine göre idam eden bu devlet, On binlerce şehidimizin baş katili bölücübaşı Apo’yu; idam edilmekten kurtarıyor, özel olarak idam cezasını kaldırıyor ve büyük bir adada kıymetli misafir gibi besliyor..
Bakın .. Ülkücüler de, solcular da bu kahpe oyunu 12 Eylül Askeri darbesinde çok iyi teşhis ettiği için, 12 Eylül’den sonra Ülkücüler ve Solcular biri birleri ile asla silahlı kavgaya girmemişlerdir, hatta böyle bir yola girmek isteyen yeni nesilin evlatlarını uyarmışlardır..
Bu gerçeği gören küresel güçler bu kez, sözde Kürt sorunu maskesi ile PKK eşkıyasını üretmiş ve Kürt-Türk çatışmasını planlayıp, işleve sokmuştur..
Temennim şudur ki; Ülkücü kesim de, Solcu kesim de kurban verdikleri evlatlarını andıkları günlerde, şimdiki ve gelecek nesilleri uyararak, bu tür oyunlara gelmemelerini, tahriklere kapılmamalarını istemeleridir..
Allah, bir daha o kara günleri milletimize göstermesin..
Bu Haber 2471435 Defa Okunmuştur