Av. YUSUF ERİKEL yazdı
Müslüman adı verilen devlet ve toplumların en büyük sorunu...
Aramadıkları...Özlemedikleri...
İhtiyacını hissetmedikleri...
Hasretini çekmedikleri...
Sonuçta idrak etmedikleri bir dinin sadece resmiyette mensubu olmalarıdır.
Aslında milattan sonra 500 550 570 li yıllarda olanlar ın daha vahimi etrafımızda oluyor...
Adliyede, sokakta, aile içinde, toplum içinde oluyor...
Ama...
Hissetme duyarlı olma durumu kaybolmuş...
Onun için kimse ne İslam’ı ne Hz. Muhammed’i aramıyor...
Ne olduğu niye olduğu ne kadar önemli olduğunu da bilmiyor...
Sadece ya Müslüman geçiniyor, ya Müslümanlıktan geçiniyor....
İnsanlığın ve İslam ülkeleri denilen ülkelerin vatandaşı hayatında olan hiç bir eksiğin İslam olmadığı için yada düştüğü durumun Hz. Muhammed’in dediğini yapmadığı için olduğu gibi bir bilinç noktasına gelmedi....
Tok bir insan için yemek ne ifade ederse,
Tat almayan için tatlı ne ifade ederse,
İslam ve Hz. Muhammed insanlar için aynı konumda.
İhtiyaç hissetmiyor...
Ya da...
Aslında temel ihtiyacın o olduğunu hala idrak etmiyor....
Aslında İslam ve Hz. Muhammed Müslüman olduğunu iddia edenler açısından sadece sos...
Yedikleri her şey için...
Halbuki temel yiyecek gibi olmalı ki vitamin olarak dönsün geriye ....
Tüm İslam ülkeleri ve Müslüman olduğunu ifade edenlerin özel veya iş planında hiç Hz. Muhammed yok... Kimse hiç bir işini yapmadan ona sormuyor...
Bildiğini yapıyor ve ondan saklıyor ta ki onun dediği negatif durum oluncaya kadar....
Sonra onu çağırıyor “beni kurtar” diye...
Müslüman, şikayet eden noktasına gelmiş tüm dünyada ama temel sorunun kendisi olduğunu unutmuş....
Güneş olduğu zaman, soğuk olur mu?..
Karanlık olur mu?..
İslam’ın güneşini bizzat kendisi saklayanın şikayet etmesi ne kadar gerçekçi olur.....
Savcı, hakim, avukat adaletten şikayetçi...
Doktor, hasta, hemşire sağlıktan....
Öğrenci, öğretmen, okuldan...
Herkes, her şeyden şikayetçi...
Halbuki sorunun sebebi içinde şikayet edenler de var ama farkında olma duygusu da bitmiş....
Onun için....
İslam niye Hz. Muhammed’e inmiş, niye o resul olmuş anlıyoruz....
Çünkü hisseden arayan umurunda olan oymuş....
Yaşadığı yerel sıkıntılar sorası dağın başına çıkmış ve günlerce inmemiş..
Hissettiği sıkıntılar için saatlerce secdeden kalkmamış bir Peygamber’in ümmeti olduğunu ifade eden kişinin olanlar karşısında bir kere ağlayarak balkona çıkmaması bir kere boğazının düğümlenip yediği yemekten kalkması bir kıldığı namazda ağlayarak yardım talep etmemesi enteresan değil mi?
Müslüman adeta her şeyi kucağında bulmuş, yada olmadığı halde çoğu dünya ve ahiret müjdesini cebinde sanan meczup noktasına gelmiş durumda ama bunları göreceği ayna da yok noktasında....
Bir inanç düşüşün ki içine giren için ölüm sonrası teselli dışında hiç bir reel pozitif durum yok ve her negatif durum dinsel motivasyon ile destekleniyor....
Bir inanç düşünün ki,
Ona inanan her ahlaksızlığı sabır her talihsizliği kader her utanmazlığı normal görüyor....
Ve...
İnandığı hiç bir şeyin özlemini duymamış....
Bunları şunun için yazdım.....
Bu dinin geldiği zaman adı; İslam değildi....
ARINMA DİNİ İDİ...
Hz. Muhammed’e inananlar “Biz Müslüman olduk” demezdi...
“BİZ ARINANLARDAN OLDUK” derdi....
“Niye Muhammed’e inanıyorsun?” diye sorulunca...
“KÖTÜLÜKTEN ARINMAK İÇİN” denirdi....
Şimdi ise....
Her pisliğe bulaşmak için sanki insanlar Müslüman olarak yarışıyor.....
Var mı bir kişi bir cemiyet bir parti ki...
Onunla tanışan arınsın....
Tam aksine tüm arınma organizesi başka bir mikrop yuvasının devamı için koordine edilmiş...
Herkes herkesin pisliğini in alt yapısını organize eder hale gelmiş...
ÇÖZÜM...
Öze dönüş önce insan olmak...
Örneği bebeklere çocuklara bakın....
Var mı bir pis bakış, var mı haset, var mı kavga, var mı gösteriş var mı ihanet?
Sadece tebessüm, sadece gözyaşı, sadece sevgi....
Fıtrat bu....
Sonrası ne kötülük varsa bizden öğrendi...
Onun için Hz. Muhammed için ÜMMİ denirdi...
Yani...
HALA ANASINDAN YENİ DOĞMUŞ GİBİ TERTEMİZ...
O zaman hepimiz önce ÜMMİ olmayı öğreneceğiz.
Kimden mi?..
Elbette Hz. Muhammed’den....
Sonra...
Ondan ahlaklı bir genç olmayı...
Sonra namuslu bir aile kurup anne Baba olmayı....
Sonra iyi bir çalışan iş adamı hayat adamı olmayı...
Sonra da...
Müslüman olup İslam’ı temsil etmeyi... Bunları öğrenince...
Aynı Ebu Bekir, Ömer, Ali, Ammar, Ubeyde, Hatice, Nüseybe, Ayşe, Fatıma gibi olacağız...
İşte bu idrak olmadığı için 1500 yıla yaklaşan bir süreçte hala masal adamı dışında İslam’ın ortaya koyduğu tek örnek yok...
Var mı 20 yıllık iktidar 60 yıllık demokrasi örneğinde bir adalet bize yeniden Ömer dönemi dedirtecek...
Veya her noktada...
Var mı bir ekonomik sistem ki bir Osman bir Abdurrahman misali varlık sahibini bize hatırlatacak...
Var mı bir Musab misali eğitim ile bir Medine altyapısı kurması ile bize örnek olacak?
Var mı bir Bilal ki okuduğu ezan ile bizi namaza çağıracak...
Niye yok?
O zaman...
GELİN....
Kendimizi tanımak için önce Hz. Muhammed’e HERKES WATSABINDAN KONUM ATSIN ve görsün, ona ne kadar yakın...
Ya da anlasın ne kadar uzak ve kalan ömrü yeter mi ona ulaşmak için....
Ötesi....
Herkes biraz daha hızlı olsun da bulunduğu her noktadan Hz. Muhammed’e gitmek için hepimiz acele edelim...
Son jestim....
Watsab’a bakıp uzak olup kalan ömürde ulaşma imkanı yok ama bir durum daha var....
Ona biz ulaşmada belki zor noktadayız...
O zaman...
O’NU ÇAĞIRALIM....
O anında yanımızda olur...
O’nu çağıralım...
GEL...
BİZİMLE OL...
BİZİ KURTAR...
iMDAT YA RASULALLAH...
Acil buluşalım....
Bakın mesaj sonrası o gelince...
Evimiz işimiz devletimiz müesseselerimiz...
Ve...
Tüm dünya nasıl değişecek...
Bu Haber 61268 Defa Okunmuştur