GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
AKP iktidarının eski Başbakanı ve “AKPzede” Ahmet Davutoğlu, yine kendisi gibi AKP’den kopan eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile ayrı siyasi parti kurmak için yola çıktılar..
Doğru yazmak gerekir ise; ben dahil olmak üzere önemli bir muhalif kesim Ahmet Davutoğlu’ndan ziyade, Ali Babacan’ı ciddiye almıştık ve AKP hükumetinde büyük depremler yaratacağını düşünmüştük..
Peki, Ahmet Davutoğlu’na neden prim vermiyorduk?
Şahsen ben Ülkücü yapıya sahip bir Türk milliyetçisi olarak, Başbakanken kendisine “Serok Ahmet” diye lakap takmalarına ve Davutoğlu’nun da bu ifadeye sevinçle yaklaşmasına çok, çok kızmıştım..
Bende doğuluyum… Kürtçe Serok demek; Başkan veya önder demek..
Fakat bu Serok ifadesi, şehitlerimizin baş katili, eli kanlı bölücü eşkıya örgütünün başı Abdullah Öcalan için sık, sık kullanıldığı için, bu yakıştırmalardan sonra birinin bu ifadeyi sevinçle kullanması ister, istemez “PKK’ya veya PKK’lılara sempatik görünme” tavrı olarak algılandığı içindir ki; milliyetçi, muhafazakar kesimlerce tepki ile karşılanmakta idi..
Psikolojimken de doğru bir yaklaşımdı.. Halende bu fikirdeyim… Sayın Davutoğlu’na tavsiyem de bu yakıştırmadan biran önce sıyrılması…
Toplum kesimleri neden Davutoğlu’na kızıp, prim vermiyordu?
Diyorlardı ki; “Kardeşim düne kadar oradaydın, niye sesini çıkarmadın, müdahale etmedin.. Başbakanlık görevinden alınırken niye direnmedin” gibilerinden çıkışlar..
Tek bir pencereden baktığımız da sitemler doğru ve yerinde…
Ama meğerse kazın ayağı öyle değilmiş …
Ne oldu?
Davutoğlu ve Babacan parti kurma aşamaları sırasında eski partilerinden birçok üstü kapalıda olsa tehditler aldılar, hatta ağır hakaretlere maruz kaldılar..
Davutoğlu bu engelleme çabalarına rağmen Babacan’dan daha hızlı bir şekilde partisini kurdu ve adına da “Gelecek” dedi..
Sloganı da sempatik ti; “Güven ve Huzur Gelecek”…
Parti kuruluşuna yakın ve kurulduktan sonra Ahmet Davutoğlu bir konuştu, pir konuştu..
Başbakan olduğu sıralarda bizlerin dile getirdiği Adaletsizlikleri ve sıkıntıların meğerse parti içinde sessizce kavgasını veriyor muş..
Yolsuzlukları ortaya çıkan 4 Bakan ile ilgili ne demişti?
“Yargılanmalılar”….
“Babamın oğlu da olsa “yolsuzluk yapanın kolunu kopartırım”…
İşte bu çıkışları meğerse O’nun Başbakanlık sonunu hazırlamış..
Yani; AKP ve hükumeti içerisinde ki haksızlıklara, adaletsizliklere karşı tavır sergilediği için Başbakanlıktan alınmış..
Haa elbette ki bu mücadeleyi kamuoyunun huzurunda değil de parti içinde sessizce vermiş..
Tabi bizlerde, vatandaşta bu mücadeleden haberdar değildik..
Sonra Sayın Davutoğlu olanları anlatınca bizlerde, vatandaşlarda O’nu anlamış olduk..
Davutoğlu sık, sık konuşmasa da, 15 günde bir konuşsa da öyle şeyler anlattı ki, ana muhalefet partisi CHP’nin yıllardır oluşturamadığı “iktidarı ciddi şekilde yıpratma” sonuçlarını elde etti..
Ayrıca şurası da bir gerçek… Herkes Sayın Davutoğlu’nun korkup, çekineceğini ve hiçbir şeyler anlatmayacağını da düşünmekteydi..
Haklıydılar da…. Atılacak çamur çok …. Her şey olabilirdi…
Ama Ahmet Davutoğlu ve ekibi kısa zamanda hem kendilerine nasıl haksızlıklar yapıldığını anlatıp, halkı inandırdıkları gibi, hem de üzerlerinde ki tüm olumsuz bakışları atıp, AKP iktidarını önemli sarsıntılarla silkelediler ve silkelemeye de devam ediyorlar..
Yani çok kısa zamanda; mecliste grubu bulunan partilerden daha etkili şekilde AKP iktidarını yıprattı ve yıpratacağı da kesin.
Bu yüzden yazımın başlığını “En etkili ana muhalefet Ahmet Davutoğlu” diye seçtim..
Birileri gülebilirler ama az konuşma ile en çok yıpratma başarısı elde eden Davutoğlu ve ekibinin hakkını vermek yerinde bir davranış olacaktır..
Şimdi birleri, dünlerde olduğu gibi bana göndermeler yaparak;
“Kardeş ne oldu MHP’den, Ülkücülükten vaz mı geçtin? Davutoğlu’nu savunmak ne iş?” diyerek bir şeyler kondurmaya çalışacaklar ama şükür bizim de korkumuz ve kendimizden şüphemiz yok..
Ben; Mamak zindanlarında kardeşlerimle birlikte çileleri, idamları göğüslemiş organik bir Ülkücüyüm ve MHP’liyim…
İkinci bir siyasi adresim, aksiyonum olmaz
Amma Devlet Bahçeli ve ekibinin işgal ettiği MHP’ye de milyarlarca oyum olsa bir tanesini bile vermem, herkes te nasıl bir mücadele verdiğimi bilir..
Benim bu analizim sadece Gazetecilik bakışıdır, meslek ahlakındandır…
Yoksa ne Davutoğlu’nu tanırım ne de Partisine ayak dahi atmış değilim…
Davutoğlu ekibinden sadece tek bir kişiyi tanırım, O’da bizim eski Ülkücülerden olan Av. Selçuk Özdağ..
Sayın Özdağ ile de çok uzun yıllardır görüşmüşlüğüm bile yoktur..
Bu bakış açım; objektif bir tahlildir….
Her şey ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun …
Bu Haber 1944941 Defa Okunmuştur