BAHÇELİ'den, TERS DÜŞTÜĞÜ BAŞBAKANA TEPKİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Binali Yıldırım'ın Vietnam dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamalara ilişkin, "Yıldırım'ın bizzat şahsımın, ülkemize yönelen tehlikelere karşı göstermiş olduğu yoruma aceleyle tepki gösterip, aklınca düzeltme gereği duyması siyasi nezaket ve zarafete ters düşmüştür. Tepki gösterilmesi gereken kişiler ve hain niyetleri Erbil'dedir. Ankara'da kurulan 16 Nisan mutabakatını, 25 Eylül bahanesiyle bozmak kimseye bir yarar sağlamayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Yıldırım'ın Vietnam dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı bazı açıklamaların yazılı ve görsel medyada bir hayli yer tuttuğunu belirtti.
Geçen perşembe günü düzenlediği basın toplantısında, Peşmerge başı Mesut Barzani'nin 25 Eylül'deki referandumuyla ilgili tehdidi gördüklerini ve "Bu referandum Türkiye için gerekirse de savaş sebebi sayılmalıdır." değerlendirmesinde bulunduklarını anımsatan Bahçeli, şunları kaydetti,
"Anlaşılan odur ki Sayın Yıldırım bu görüş ve tavrımızdan dolayı rahatsız olmuş ve havada bize cevap verme gereği duymuştur. Sayın Başbakan aynen şöyle demiştir; 'Savaş devletle devlet arasında olur. Biz bunları tanımıyoruz. Bir devlet bize kafa tutar, egemenlik haklarımıza karşı hareket içinde olursa bizim için savaş sebebidir ama burada Irak'ın parçası olan bir bölgesel yönetim var. Bu savaş sebebi olmaz.'
2941 Sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu'nun 3. Maddesinde savaşın tanımı yapılmış ve açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre savaş; 'devletin bekasını temin etmek, milli menfaatleri sağlamak ve milli hedefleri elde etmek amacıyla, başta askeri güç olmak üzere, devletin maddi ve manevi tüm güç kaynaklarının, hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan kullanılmasını gerektiren silahlı mücadeledir.
Aynı zamanda savaş bir milletin haysiyetini ve varlığını ortaya koyduğu en çetin imtihandır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bekasını yakından tehdit eden, egemenlik haklarını doğrudan hedef alan, varlık ve birliğini riske sokan her türlü eylem, hazırlık, kurgu, tertip, teşebbüs ve mütecaviz emellere karşı meşru müdafaa ve müdahale hakkını kullanmakla mükelleftir. Devlet olmak bunu gerektirecektir."
Bahçeli, 25 Eylül’de Irak'ın kuzeyinde yapılması planlanan referandumun, ülkenin milli güvenliği ve devletin milletiyle bölünmez bütünlüğü açısından ertelenemez, örtülemez, geçiştirilemez tehlike ve feci sonuçlar içerdiğini belirterek, "Elbette bu referandum Kürdistan'ın inşa ve ihyası için sinsi bir ön çalışma, karanlık öncü hamledir. Bir defa Sayın Yıldırım'ın bunu görmesi milli bir zarurettir." ifadesini kullandı.
"MHP düşünce ve teklifini aynen muhafaza etmektedir"
MHP'nin Türkiye'nin milli ve tarihi çıkarları konusunda marazi tartışma ve manasız fikir ayrılıklarının doğru olmadığına yürekten inandığına işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu,
"Bu itibarla Sayın Yıldırım'ın bizzat şahsımın, ülkemize yönelen tehlikelere karşı göstermiş olduğu yoruma aceleyle tepki gösterip aklınca düzeltme gereği duyması siyasi nezaket ve zarafete ters düşmüştür. Tepki gösterilmesi gereken kişiler ve hain niyetleri Erbil'dedir.
Ankara'da kurulan 16 Nisan mutabakatını, 25 Eylül bahanesiyle bozmak kimseye bir yarar sağlamayacaktır. Kaldı ki Peşmerge'nin 25 Eylül'deki referandumu, Türkiye'nin hayat ve varlık haklarını doğrudan sarsabilecek, egemenliğine meydan okuyup insan ve toprak bütünlüğünü sakatlayacak muhtemel gelişmelerle doludur. Bu ise Türkiye Cumhuriyeti için savaş sebebi sayılmalıdır. MHP bu kapsamdaki görüş, düşünce ve teklifini aynen muhafaza etmektedir."
"Ümit ediyorum ki Başbakan yaptığı hata ve gafın farkındadır"
Açıklamasında, "Sayın Başbakan Peşmerge yönetimini madem devlet olarak tanımıyordu da 26-27 Şubat 2017'de Ankara ve İstanbul'da sözde Kürdistan bayrağının asılmasıyla ilgili rezaletler serisine niçin sessiz kalmıştır? Barzani'yi Çankaya'da ağırlarken aşiret protokolü mü, yoksa devlet protokolü mü uygulamıştır? Sayın Yıldırım ayrıca, 24 Kasım 2016’da TRT 1'de terör örgütlerine savaş veriliyor derken, DEAŞ'a karşı savaş verildiğini ifade ederken neyi kast etmiş, bu terör örgütünü devlet olarak mı görmüştür?" sorularını soran Bahçeli, şu ifadeleri kullandı.
"MHP 16 Nisan referandumunda beka için 'evet' derken safı bellidir fakat 25 Eylül Kürdistan referandumuna yaklaşım ve tedbir geliştirme hususunda aynı muhataplarıyla bu kez ayrı düşmüştür. Sayın Başbakan'ın bize parmak sallar gibi sözlerimizi düzeltme gayretine tevessül etmesi yanlıştır, Türkiye'nin milli hassasiyet ve hedeflerini savunan ortak görüşe zarar vermektedir.
Fetihlerimizi çekemeyen, fatihlerimizi kabullenemeyen, zaferlerin mahsul ve mükafatı olan vatanımıza göz diken Bizans uşaklarının boş durmadığı bir dönemde Barzani'nin cesaretlendirilmesi, Türkiye'nin caydırıcılık vasfının aşındırılması samimiyet ve sorumlulukla izah edilemeyecektir. Ümit ediyorum ki Sayın Başbakan yaptığı hata ve gafın farkındadır."
"MHP'nin bilirkişiye ihtiyacı yoktur"
Bahçeli, yüzyıllardır süren Anadolu'nun paylaşım ve bölüşüm planlarının iç ve dış mihraklar eliyle gerçekleştirilmek, hayata geçirilmek istenmesine karşı, siyasi sorumluluk sahiplerinin aynı üslup ve ahlaki dile sahip olmamaları halinde milli birlik ve dayanışma ruhunun canlı duramayacağını vurguladı.
"MHP'nin bilirkişiye ihtiyacı yoktur, sözlerini düzeltmeye, açıklamalarını tevile kalkışanlara iyi niyetli bile olsa bakışı müspet olmayacaktır." ifadesini kullanan Bahçeli, MHP'nin, her türlü alçak operasyon ve ayak oyununa maruz kalırken bile vakarından, vatan aşkından, beka sevdasından sapma göstermediğini bildirdi.
Bahçeli, şunları kaydetti,
"Bilinsin ki ihanetle savaşıyoruz, rezaletle savaşıyoruz, melanetle de savaş halindeyiz. Türkiye düşmanlarına da inşallah göz açtırmayacağız. Milli siyaset, millet tarifine uygun olarak hem ülke coğrafyasının hem de devlet siyasetinin hudutlarını aşarak yüzyılları kucaklama halidir.
Milli siyaset birliktir, dayanışmadır, bekadır, vatandır. Aksini düşünen, satan, savan, hıyanetin önünde oraya buraya salınan ve sallanandır. Biz sözlerimizin sonuna kadar arkasındayız. Yanlışımızı bulmaya çalışanlara tavsiyem, çevremize bakmaları, büyüyen düşmanlıklara kafa yormaları, Türkiye'nin elini zayıflatmaktan, askeri ve siyasi yaptırımlarını zedelemekten uzak durmalarıdır."
Bu Haber 615536 Defa Okunmuştur