Malatyalı bir ailenin kızı olarak doğan CHP İstanbul Milletvekili mimar Gülay Yedekci (42), yetiştirilme tarzı ve aile yapısıyla tam bir Anadolu insanı… Hem anne, hem iş insanı, hem de siyasetçi olarak hayatın her alanında aktif. “Benim en büyük destekçim annem. Aile açısından çok ama çok şanslıyım” diyor. Ailesini anlatırken de yüzünde bir mutluluk ifadesi beliriyor. CHP'li Gülay Yedekci, kendisini şöyle anlatıyor,
‘DÖRT KARDEŞİM VAR'
“Annem Hatice ev hanımı. Babam Turgut, tam bir Anadolu aydını. Çok genç yaşta annesini kaybetti ve kardeşlerine kol kanat gerdi. Babam, kardeşleri okuyabilsin diye kendi eğitiminden vazgeçti. Eve ekmek götürebilmek için 10 yaşında çalışmak zorunda kaldı. İlk önce elektrik teknisyenliği sonra da müteahhitlik yaptı. Şimdilerde ise torun seviyor. Biz 4 kardeşiz. Ablam Ayşegül, Boğaziçi Üniversitesi'nde memur, kardeşim Emrah teknoloji işinde, diğer kardeşim Coşkun da uluslararası bir firmada çalışıyor.”
DÜNYANIN EN GÜZEL İŞİ
Yedekci, mesleğini seçerken de babasından etkilendiğini anlatıyor. Mimarlık için ise şunları söylüyor: “Dünyanın en güzel mesleği gerçekten. İnsanları mutlu edecek fiziksel mekanları tasarlıyorsun. Yaratıcılığını kullanıyorsun.”
CHP'li Gülay Yedekci'nin siyasete girme serüveni henüz 14 yaşındayken başlıyor. Yedekci, 14 yaşındayken bir gün CHP'nin kapısını çalıyor. O günü ve sonrasını ise büyük bir heyecanla anlatıyor,
‘ÖN SEÇİME GİRDİM'
“14 yaşımdan beri CHP'de siyaset yapıyorum. Bir gün gittim İstanbul'da İlçe Teşkilatı'nın kapısını çaldım. Her işi yaparım dedim ve yaptım. Broşür dağıttım, 3 metrelik direklere tırmanıp pankart astım, sandviç yaptım, çay dağıttım. Üniversite 2. sınıftan itibaren çalışıyorum. Mezun olduktan sonra babam kendisiyle çalışmamı istedi ama annem baskın çıktı. Annem çok cesur bir kadındır, onun desteğiyle kendi ofisimi açtım. Özel bir üniversitede hocalık yaparken istifa edip milletvekilliği için ön seçime girdim. Gençlik kolları başkanlığı da yaptım, sandık sorumlusu da oldum. Seçimlerde önce sandık sonra koridor sorumlusu oldum, sonra okul görevlisi ve sırasıyla birkaç okulun bağlı olduğu bölgeden sorumlu oldum. En sonunda da milletvekili seçildim.”
‘HEP ARKAMDA DURDU'
Yedekci annesinin gözünde hâlâ küçük bir çocuk… “Annem hep ‘Dikkat et kızım' diyor. Bütçe konuşmamı yaparken herkes üzerime gelince çok endişe etmiş. Annem tanıdığım en becerikli ve çok güçlü bir kadın. Hep arkamda durdu, hiç kendimi yalnız hissetmedim. Varsa eğer bir başarım, annem olmasa olmazdı” diyor.
FATİH SULTAN MEHMET İSTANBUL'U GÖRSE AĞLAR
CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci, 19 yıl boyunca hem kendi mesleği olan mimarlığı hem de siyaseti bir arada yürüttüğünü anlatıyor. Milletvekili seçilince ise ‘etik' bulmadığı için ofisini kapattığını söylüyor. “Meclis'teki tüm çalışmalara sabahlara kadar uykusuz da kalsam katılıyorum” diyen Milletvekili Gülay Yedekci, mimar gözüyle İstanbul'u şöyle değerlendiriyor,
YÜREĞİM KANIYOR
“İstanbul'u dolaşırken yüreğim kanıyor. Beton bir kent karşılıyor seni. Ortaçağ Avrupa'sında hastalıklara, salgınlara neden olan birbirine yakın iç içe binalar, nefes alınamayan ortamların olduğu mimari planlar vardı. Şu an onu yaşıyoruz. İstanbul Boğazı'ndaki akıntı bile yok edilmek isteniyor. Topkapı Sarayı bile ranta açılıyor. Hep rant. İstanbul'un meydanları işgal altında. Beton işgali yaşıyoruz. Fatih Sultan Mehmet görse ağlardı. Kültürel değerlere ve geçmişe saygı yok. Hep kendi cebini doldurmaya dönük uygulamalar var. Dünyada imar yolsuzluğunun tarihini yazdılar.”
OĞLUM AY YÜZLÜM KIZIM GÖK GÖZLÜM
CHP Milletvekili Gülay Yedekci iki çocuk annesi. Her anne gibi çocuklarına çok düşkün… Yedekci, çocukları için şunları söylüyor: “Kızım Melek 9, oğlum Arda 12 yaşında. Oğlum müzik konusunda çok yetenekli. Kızım da çok güzel resim yapar. Oğlumu ‘Ay yüzlüm' kızımı ‘Gök gözlüm' diyerek seviyorum. Doktora tezimi yazarken oğlum 2 aylıktı. Tez hocam ile telefonda konuşuyorum, önemli bir görüşme, oğlum ağlamaya başladı. ‘Oğlum lütfen susman lazım' dedim ve sustu. Kızımı emzirirken proje çizdiğim çok oldu. Kucağımda kızımla bilgisayar başında saatlerce çalıştığım…Çok huzurluyum, mutluyum. Güzel bir hayatım var. Anne olmak dünyanın en güzel duygusu.”
İÇLİ KÖFTE DE YAPARIM
“İstanbul milletvekiliyim ama Anadolu insanıyım” diyen Yedekçi, “Dantel örüp, çeyizimi kendim hazırladım. Annem hep ‘Yapın benim için, öğrenin sizin için' der. Ev işlerine yatkınım, yemek yapmayı çok severim. Malatyalı olup da içli köfte yapmayı bilmezsem zaten olmaz. İçli köftem de güzel olur. İnsan özünü asla unutmamalı. Türk Milleti'ne özgü olan insan sevgisi ve aile bağlarından da asla vazgeçmemek lazım. Sonra her şey gelir” diyor…
ANNELERİN ÇOCUKLARI İÇİN ENDİŞE DUYMADIĞI BİR TÜRKİYE HAYAL EDİYORUM
CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci, siyaseti TBMM dışında da sürdürüyor. Yedekci'nin, ‘Hanımevi' adlı bir grubu var. Grubun kuruluş hikayesini şöyle anlatıyor: “Bir hanımefendi beni evine davet etti, gelmem zannetti, ama gittim. O günden sonra hanımlarla buluşmaya başladım. CHP'ye hiç oy vermemiş insanlar da dahil kalabalık bir grup oturup sohbet ediyoruz. Börek yiyip çay kahve içiyoruz, evlerin dışında buluşmuyoruz, eş dost akrabaları davet ediyoruz.”
‘GÜVEN VE HUZUR ÖNEMLİ'
Kadınlarla her zaman bir araya gelen Yedekci, hayalini ise şöyle ifade ediyor: “Yaşanabilir güzel güneşli bir ülkeye uyanabilmek istiyorum. Bir anne uyandığında çocuğu ile ilgili bir tedirginlik hissetmediği bir ülke istiyorum. Karnı doyacak mı, hangi okula gidecek, okulda ne öğretecekler, iyi bir eğitim alabilecek mi tedirginliğinin yaşanmayacağı, annelerin çocukların yaşlıların güven duyacağı… Başımıza bir hal gelir mi, bir dolandırıcının elinde kalır mıyım diye herkesin ödü kopuyor. Güvenin, huzurun olduğu bir ülkede yaşanabilmesini sağlamak benim hayalim.”
‘TEHLİKENİN FARKINDAYIZ'
CHP'li Gülay Yedekci, siyasete dair ise şunları söylüyor: “Atatürk muhteşem bir sistem kurmuş. Muhteşem bir zeka ile ülkeyi örmüş. Ne yaparlarsa yapsınlar yıkılmıyor. Meclis tutanaklarından Atatürk'ün konuşmalarını okuduğunuzda öyle tespitleri var ki herkes kendisine ders çıkarmalı o sözlerden. Bu ülkenin insanları çok akıllı ve sezgileri kuvvetli insanlar. Herkes tehlikenin farkında ve 2019'da artık dur diyecekler…
Doğayı katlettiler, su havzalarını imara açtılar, dere taşma sınırını 100 metreden 10 metreye indirdiler. Derenin haberi yok o yine 100 metre taşıyor… Türkiye'nin en güzel yerlerine binalar diktiler.” Yedekci, sözlerini şöyle bitiriyor: “Nazım Hikmet, ‘Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma, aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak' diyor. Evet direneceğiz buna yürekten inanıyorum.”
Bu Haber 1548370 Defa Okunmuştur