GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Avrupa Ülkeleri ile resmen güç savaşı içine girdik..
Çok büyük bir tehlikeli tırmanış yaşanıyor, birçok AB ülkesi bugün Türkiye’ye yapılan birçok maddi desteği kesme kararı aldı..
Ve Türkiye’nin AB’ye girmede ki işlemlerinin iptali istendi..
Peki, ne oldu da birden bire AB ülkeleri ile soğuk savaş içine girdik?
AKP, Bakanlarını bazı Avrupa ülkelerine göndererek, burada ki vatandaşlarımıza “EVET” propagandası yapmak istedi.
Bu ülkeler de dedi ki; “Kardeş, sen gelip bizim kamusal alanlarımızda, tek bir gruba hitap edip, propaganda yapacaksın.. Ayrıca elçilikleriniz alanlarında da böyle bir seçim propagandası da yapamazsınız.. Bakanlarınız ve yöneticileriniz ülkemize her zaman gelebilir, böyle bir yasak yok” ..
Hükümet ve Erdoğan; AB ülkelerinin bu tutumlarını diplomasi yolu ile medeni bir şekilde çözecekleri yerde; birden bire adamlara meydan okudular ve hepsini Nazi uygulaması ile suçladılar..
İşte bu “Nazi ve Faşistlik” suçlaması adamları da isyan ettirdi ve onlar da sert yaptırımlara başvurdular..
Hükümet kanadı bu kez Ab ülkelerini “HAYIR”cı olmakla suçlayıp, kendilerine karşı mağduriyet alanı açtılar.
Peki, yasakları haklı ve medeniyet çerçevesinde görmek doğru mu? Gerek ülkemizde olsun, gerekse dışarıda olsun asla.. İfade özgürlüklerine vurulmuş bir prangadır.
Şimdi çok büyük bir uluslararası krizin içindeyiz..
Peki gelelim madalyonun diğer yüzüne..
Bu yaşananlar bir diplomatik kriz mi, yoksa bir mağduriyet yaratma tiyatrosu mu?
Şimdi bize kızacaklar, hatta hain ilan edecekler ama Allah’a şükür biz Türk Milletinin ve Devletinin sapına kadar milliyetçisiyiz, bu uğurda da ağır bedeller de ödedik.
Ama gelin görün ki bir doğru var..
“Doğru” aynı zaman da Allah’ın 99 adından biri..
Bu doğruyu topluma iletmek lazım..
Nedir bu doğru?
AKP’nin 60. Hükümeti döneminde, yani 2008 yılında bir seçim yasası değişikliği yasası yapıldı.
YASA DÜZENLEMESİ KISACA ŞÖYLE; “298 sayılı seçim kanununda 2008 yılında yapılan değişikliklerle yürürlüğe giren 94/A – (Ek: 13/3/2008-5749/10 md.) (Değişik birinci fıkra: 9/5/2012-6304/5 md.) Yurt dışı seçmenlerin oy kullanmaları sürecinde; Yurtdışında ve yurtdışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz.” ..
Yani seçimlerde ve yapılacak halk oylamalarında yurtdışında propaganda yapılmasına yasa ile yasak getiren AKP iktidarı, şimdi savaş ilan edercesine adamlara bağırıyor ; “Siz Nazi’siniz, Hayırcısınız, Antidemokratik uygulamalarınız var, misli ile karşılık göreceksiniz”..
Şimdi bu yasa değişikliğini eski bir bakan ile görüştükten sonra bu işlerin uzmanı olan Hukukçu CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na da bu gün sordum..
2008 yılında böyle bir Seçim yasası değişikliği yapıldığını Sayın Sezgin Tanrukulu’da doğrulayarak, dedi ki; “Biz de bugün, bu konuda Başbakana bir soru önergesi verdik, dedik ki; ‘Siz ve bakanlarınız bu yasa değişikliklerini bilmiyorlar mı, yoksa bile, bile gerginlik mi çıkarıyorlar? Lütfen bize yazılı olarak cevap verin”..
Buradan anlaşılıyor ki; AKP, gerek yurtdışında, gerekse yurt içinde mağduriyet görünümü yaratıp, “EVET” oylarını çoğaltma peşinde..
Ama zararı gören Türkiye oldu..
Şimdi geçelim diğer bir gülünç tiyatroya..
AB ülkelerinin bu uygulamaları karşısında Devlet Bahçeli ve aveneleri bir çıkış yapmadan durur mu?
Bahçeli adına konuşan baş yalakası diyor ki; “Bu yasaklar ve engellemeler siyaset katılımına ve ifade özgürlüğüne, demokrasiye vurulmuş bir darbedir, Ortaçağ zihniyetidir.. Sayın Genel Başkanımız, Avrupa Türk Dernekleri Federasyonu na talimat verdi, karşı eylem yapacaklar, şimdi de oturma eylemini başlattılar”..
Gülmeyi bırakın, gel de kahkaha atma..
Yahu arkadaş, sizler aylardır “siyasete katılım” haklarını kullananlara karşı saldırılar tertipletiyorsunuz, elektrikleri söndürüyorsunuz, tehditler savuruyorsunuz, bölücü olarak, hain olarak ilan ediyorsunuz.
Sizin yaptıklarınız da Nazilik değil mi? Ortaçağ zihniyeti değil mi?
MHP Genel Başkan adayları siyasetçi ve milletvekilleri değiller mi?
Aylardır rakiplerinize çuvaldızlar batıran zat’lar, şimdi iğneyi yiyince niye ciyak, ciyak bağırıyorsunuz?
Sizin yaptıklarınız eşkıyalık değil mi?
Siyaset arenası; babanızın kamusal alanı mı?
Bu Haber 838923 Defa Okunmuştur