GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı
Değerli okuyucular..
Ömrümüz ve mesleğimiz siyasi arenanın içinde geçti ve hatta bu yolda Askeri darbe sırasında Mamak zindanlarında da epeyce yattık..
Siyaset .. Dünya literatüründe “Bilimdir”.. Üniversitelerde de dersleri vardır.. Siyaset bilimi diye..
Ama maalesef bizim Türkiye’de; Siyaset, “Particilik, politika cambazlığı” olarak algılanır..
Siyaset.. Doğru ve çağa göre, ülkesinin ve milletinin menfaatleri adına yönetim şeklidir.. Taktikler uygulamaktır..
Devleti yönetenler, Siyaset bilimini ve Uluslararası kuralları iyi bilemelidirler..
Ama bizim iç Siyasetimiz de; Bilimin yerini hakaret ve korku almıştır..
Cumhurbaşkanı hangi Siyasi partinin mensubu olursa olsun, seçildiği günü yakasında ki parti rozetini kesinlikle çıkarmalıdır..
Çünkü; artık her kesimin cumhurbaşkanı olmuştur..
“Devlet terbiyesi” diyorlar ya.. İşte bu devlet ahlakı, terbiyesi budur..
Ben, uzun yıllar sonra ilk kez bir cumhurbaşkanının, muhalefet liderlerine ve mensuplarına bu kadar ağır hakaret ettiğine tanık oldum..
Eee haliyle muhalefet mensupları da cumhurbaşkanına hakaretli cevaplar veriyor..
Ne oluyor? Devlet ahlakı yerle bir oluyor.. Devletin iç otoritesi yerle bir oluyor..
Neyse uzatmayalım.. Bunları neden sıraladık?
Biliyorsunuz dün Kanal İstanbul projesinin ilk köprü temeli atıldı..
Kanal İstanbul projesini “Talan İstanbul” projesi olarak tanımlayan muhalefet parti liderleri ve mensupları, Kanal inşaatını üstlenen firmalara sık, sık seslenerek;
“İktidara geldiğimizde inşaatı durduracağız ve sizlere tek kuruş para vermeyeceğiz, haberiniz olsun.. Şimdiden uyarıyoruz” şeklinde mesajlar verdiler..
Erdoğan ise; “İnadına yapacağız” diyerek dün ilk temel töreninde konuştu ve muhalefetin; firmaları tehdit ettiğini, devlet terbiyesini bilmediklerini, çaylak olduklarını, uluslararası tahkim kurallarını bilmediklerini vurgulayarak şöyle çıkışmıştı;
“Yatırımcıları tehdit ediyorlar. ‘Biz geliyoruz, geldiğimizde size ödeme yapmayacağız, bu yatırımları elinizden alacağız.’ Bankaları tehdit ediyorlar.. Bu ne terbiyesizliktir! Devletlerde devamlılık esastır, bunlar devlet terbiyesi de görmediler. Sizler nasıl devlet yönetimine talipsiniz ya? Söke, söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar. Bunları da öğren. Bunlar tam manasıyla Çaylak. Devlet yönetimi nedir haberleri yok”
ÇAYLAK VE “ULUSLARARASI TAHKİM YOLU” NEDİR? İKTİDAR ULUSLARARASI TAHKİMİ GALİBA BİLMİYOR
Değerli okuyucular..
Erdoğan’ın “Çaylak muhalefet” diye tanımlaması, yani “bilgisiz, cahil” vurgusu..
Erdoğan’ın demesine göre; muhalefet liderleri ve mensupları “Uluslararası Tahkim yolundan” bihaberler.. Yani; bilmiyorlar..
Sahi; nedir bu Uluslararası Tahkim? Ve kim bu Tahkimin ne olduğunu bilmiyor?
Ve en önemlisi; diyelim ki Millet İttifakı iktidara geldi, Kanal İstanbul veya diğer garantiler verilen inşaatları yapan firmaların parasını kestiler, vermediler..
Bu firmalar.. Türk Firmaları.. Kanal İstanbul’u da bildiğim kadar Rönesans ve Cengiz inşaat talip oldu..
Bu firmalar ve diğer Türk firmaları, “Uluslararası Tahkim” yolu ile paralarını ve inşaatlarını alabilirler mi?
Net yazıyorum… Asla alamazlar..
Neden mi?
Çünkü; bu firmalar Uluslararası Tahkim Kanunu kapsamına girmiyorlar..
Ve bunun asıl adı da “4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu” dur..
Bu Milletlerarası Kanunun kapsamı nedir?
Diyelim ki; Kanal İstanbul’u yabancı firmalar yapıyor.. Veya iki ayrı devlet herhangi bir usulde ters düştü, aralarında uyuşmazlıklar çıktı..
Yabancı firmalar veya devletler bu işi Hukuken çözmek veya tatlıya bağlamak için “uzlaşma yolunu” denerler.. Uzlaşma olmaz ise Mahkemeye başvururlar..
Türkiye’de de bu mahkeme İstanbul’dadır.. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi bu konuda görevli ve yetkilidir.
Görülmektedir ki; Kanal İstanbul projesini veya diğer garantili inşaatları yapan Türk firmalar, bu uyuşmazlık kapsamında olmadıkları için, Milletlerarası Tahkim yoluna da başvuramazlar..
Elbette ki iç Hukuk yolları haklarıdır.. Hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de gidebilirler..
Ama anlaşılan o ki, yine Çaylak birleri Sayın Erdoğan’a yanlış Hukuki bilgiler aktarmışlar..
Ve demek ki muhalefet liderleri “Çaylak” ta değilmiş..
Netice de; Sayın Erdoğan’ın dediği gibi; Türk firmalar paralarını Milletlerarası Tahkim yolu ile söke, söke alamazlar.. Biline..
Peki, Bu Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun içeriği nedir?
Birileri öğrensin diye ekliyorum..
4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu
Amaç ve kapsamı
MADDE 1.– Bu Kanunun amacı, milletlerarası tahkime ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya bu Kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır.
Bu Kanunun 5 ve 6 ncı madde hükümleri, tahkim yerinin Türkiye dışında belirlendiği durumlarda da uygulanır.
Bu Kanun, Türkiye’de bulunan taşınmaz mallar üzerindeki aynî haklara ilişkin uyuşmazlıklar ile iki tarafın iradelerine tâbi olmayan uyuşmazlıklarda uygulanmaz.
21.1.2000 tarihli ve 4501 sayılı Kamu Hizmetleri ile İlgili İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna Başvurulması Halinde Uyulması Gereken İlkelere Dair Kanun uyarınca yabancılık unsurunun bulunduğu kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi de bu Kanuna tâbidir.
Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır.
Yabancılık unsuru
MADDE 2.- Aşağıdaki hâllerden herhangi birinin varlığı, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığını gösterir ve bu durumda tahkim, milletlerarası nitelik kazanır.
1. Tahkim anlaşmasının taraflarının yerleşim yeri veya olağan oturma yerinin ya da işyerlerinin ayrı devletlerde bulunması.
2. Tarafların yerleşim yeri veya olağan oturma yerinin ya da işyerlerinin;
a) Tahkim anlaşmasında belirtilen veya bu anlaşmaya dayanarak tespit edilen hâllerde tahkim yerinden,
b) Asıl sözleşmeden doğan yükümlülüklerin önemli bir bölümünün ifa edileceği yerden veya uyuşmazlık konusunun en çok bağlantılı olduğu yerden,
Başka bir devlette bulunması.
3. Tahkim anlaşmasının dayanağını oluşturan asıl sözleşmeye taraf olan şirket ortaklarından en az birinin yabancı sermayeyi teşvik mevzuatına göre yabancı sermaye getirmiş olması veya bu sözleşmenin uygulanabilmesi için yurt dışından sermaye sağlanması amacıyla kredi ve/veya güvence sözleşmeleri yapılmasının gerekli olması.
4. Tahkim anlaşmasının dayanağını oluşturan asıl sözleşme veya hukukî ilişkinin, bir ülkeden diğerine sermaye veya mal geçişini gerçekleştirmesi.
Tahkimde görevli ve yetkili mahkeme, müdahalenin sınırı
MADDE 3.– Bu Kanunda mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde, davalının yerleşim yeri veya olağan oturma yeri ya da işyerinin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesi; davalının Türkiye’de yerleşim yeri, olağan oturma yeri veya işyeri yoksa İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi görevli ve yetkilidir.
Milletlerarası tahkimden kaynaklanan sorunlar için mahkemeler, sadece bu Kanunun hükümlerine göre müdahalede bulunabilirler.
Bu Haber 188635 Defa Okunmuştur