TUTARSIZ VE KADÜK YÖNETİMİN EN MAĞDURU; "ÖĞRETMENLERİMİZ"
“18 yılda 7 kez değişen Milli Eğitim Bakanı ve 15 kez değişen Milli Eğitim Sistemi; hiçbir paydaşını tatmin edememiş, ürettikleri tüm çözümler ülkemizin gerçekleri ile örtüşmemiş, vizyon belgeleri de dahil olmak üzere aziz milletimize "eğitim" adına vaat edilen hiçbir proje layıkıyla uygulanamamıştır” hatırlatması yapan İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı ve Ankara Milletvekili Şenol Sunat, 24 Kasım Öğretmenler günü münasebetiyle yaptığı değerlendirmeleri şöyle sürdürdü;
“Eğitim sisteminin tüm paydaşlarının sorun yaşadığı bu tutarsız ve kadük yönetimin kuşkusuz en mağduru, "öğretmenlerimiz" olmuştur.
Oysaki öğretmenlerimiz, en değerli varlıklarımızı “çocuklarımızı” yani “geleceğimizi” emanet ettiğimiz, toplumun tüm kesimleri tarafından saygı gösterilmesi ve el üzerinde tutulması gereken fedakâr kişilerdir.
Cumhuriyetimizin kurucusu, ebedi başkomutanımız ve başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk der ki; "Toplumumuzu hakikat hedefine, mutluluk hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, öteki milletin geleceğini yoğuran irfan ordusu..."
Gelin görün ki; atanamayan öğretmenlerden, ücretli öğretmenliğe, özür grubu atamalarından 3600 ek göstergeye, 2023 vizyon belgesi tanıtımında söz verilen "Öğretmenlik Meslek Kanunu’ndan, öğretmenlik mesleğinin itibar kaybına kadar yaşanan sıkıntılar oldukça büyümüş ve içinden çıkılamaz bir hal almıştır.
Tarihin en eski ve itibarlı mesleklerinden biri olan öğretmenlik mesleği için peygamberimiz "Ben ancak muallim olarak gönderildim." diyerek mesleği onore etmiştir.
Yine Atatürk bir köy okulu ziyaretinde derse girerek "Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir" diyerek sınıfın genç öğretmenine saygı göstermiş ve öğretmenlik mesleğinin önemini tüm dünyaya göstermiştir.
Böyle bir inanç ve kültürden gelen milletimiz ve öğretmenlerine, birkaç ay önce Milli Eğitim Bakanı "Eğitimde asıl yük öğretmenin maaşıyla ilgilidir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesine bakarsanız, yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz. Neye göre; personel maaşına göre..." diyerek öğretmenlerimizi üzmüştür.
Sayın bakana hatırlatmak isteriz ki, öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir; geleceğimizi, çocuklarımızı emanet ettiğimiz yoksulluk sınırının altında maaş alan öğretmenlerimizin hakkı parayla ödenmez, ödenemez.
Tüm dünyayı etkileyen zorlu Covid-19 pandemi sürecinde de eğitim sistemimizin en ağır sorumluluğunu sırtlayan her zamanki gibi vefakar öğretmenlerimiz olmuştur.
Öyle ki pandemi sürecinde Vefa Destek Grubu ve filyasyon ekiplerinde çalışan öğretmenlerimiz bile olmuştur. Öğretmenin yeri, sınıfı ve öğrencilerinin yanıdır.
Eğitim bilimciler tarafından pandemi sürecinde öngörülen öğrenme kayıplarının en aza indirilmesinde büyük çaba harcayan tüm öğretmenlerimize, idarecilerimize ve MEB çalışanlarımıza teşekkürü bir borç biliriz.
ÖĞRETMENLERİMİZİN PANDEMİ SÜRECİNDE YAŞADIĞI SORUNLARI GÖRMEZDEN GELEMEYİZ
Yine vatandaşlarımıza ve öğretmenlerimize sorumluluğumuz gereği, ülkemizin dört bir yanındaki öğretmenlerimizin pandemi sürecinde yaşadığı sorunları görmezden gelemeyiz.
Gerekli teknik donanım ve alt yapı sağlandığı takdirde, öğretmenlerimiz her şartta çalışmaya hazırdır.
Özellikle, geçtiğimiz hafta alınan ani kararlar ile zor günler yaşayan okullarımızın, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin uzaktan eğitime oryantasyonu bir an önce gerçekleştirilmeli, başta köy okulları olmak üzere teknik alt yapı mutlaka sağlanmalıdır.
İnternete erişim cihazı olmayan ve internet bağlantısı olmayan öğrenciler uzaktan eğitimden nasıl faydalanabilirler?
Sayın bakanın defaatle dile getirdiği “eğitimde fırsat adaleti” bu yetersiz imkanlarla nasıl sağlanacaktır?
Uzaktan eğitim için öğrencilere dağıtılacak tabletler konusunda ise, yeni bir “Fatih Projesi faciası” yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
İYİ Parti olarak bu konunun da sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.
Tüm bunlarla birlikte, eğitim sisteminin dijital tabanlı devam etmesi nedeni ile her okula bir bilişim öğretmeni atanması, yine öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin sağlık kontrolleri için her okula bir sağlık görevlisi atanması elzemdir.
Öğretmenlerimizin öğrencilerine ve derslerine motive olmaları için, özür grubu tayinleri hakkaniyetli bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
Defalarca söz verilen ancak bir türlü gerçekleştirilmeyen 3600 ek gösterge, öğretmenlerimize, analarının ak sütü gibi helaldir.
Her seçim döneminde söz verilen 3600 ek gösterge en kısa sürede öğretmenlerimize, polislerimize ve hemşirelerimize verilmelidir.
"ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU” BİR AN ÖNCE ÇIKMALIDIR
Öğretmenlerimiz ile ilgili en önemli konu ise, "Öğretmenlik Meslek Kanunu” dur ve bir an önce çıkmalıdır.
Bu kanun ile öğretmenlerimizin görev, sorumluluk ve haklarından, öğretmen yetiştirme ve atamaya;
Okul yöneticilerinin görev ve sorumluluklarından, okul yöneticilerinin yetiştirilmesi ve atamasına;
Millî eğitim müfettişlerinin seçimi ve atamasından, yer değiştirme ve nakile;
Öğretmenlerin mesleki faaliyetlerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve mesleki gelişimlerinin sağlanmasından, özlük haklarına;
Mesleki ve etik davranış standartlarından, eğitim öğretim hizmetleri sınıfında fiili olarak görev yapanlara karşı işlenen suçlarda ceza artırımlarına kadar birçok maddede değişiklik yapılması gerekmektedir.
Öğretmen şikâyet hatları kurulması, özlük haklarının yetersizliği, özellikle internet ortamında ve sosyal medyada öğretmenlik mesleğine yönelik yapılan mesnetsiz eleştiriler, öğretmenlerimizin itibarını oldukça zedelemiştir.
Bu itibarın yeniden kazanılması, öğretmenlerimiz ile ilgili alınacak tutarlı ve iyileştirici kararlar ile mümkündür.
Aynı dersi anlatan, aynı özveriyi gösteren, aynı fakülteden mezun kişilerin farklı unvanlarla öğretmenlik yapması onur kırıcıdır.
Bu yüzden ücretli, sözleşmeli, yardımcı öğretmen gibi sınıflamalara acilen son verilmeli, şartları sağlayanlar kadroya geçirilmeli, kadrolu bir öğretmenin hak ettiği; atama, terfi ve tüm özlük haklarından faydalanmaları sağlanmalıdır.
Ayrıca ülkemizin dört bir yanında, öğretmen bekleyen okullar ve öğrenciler olduğu aşikârdır. Bu gerekçe ile en yakın zamanda en az 60 bin öğretmen mutlaka atanmalıdır.
Sonrasında ise, YÖK ile istişare edip, eğitim fakültelerinin kontenjanları arz-talep dengesi gözetilerek öğrenci alınmalıdır.
Yine MEB bakanlığı kadrolarına yapılan atamalarda liyakat esas alınmalı, ülkemizin geleceğini etkileyen kararları alan kişilerin ehil olmasına dikkat edilmelidir.
Örneğin Danıştay’ın 1709 Şube Müdürü atamasına iptal kararı, mutlaka uygulanmalıdır. Unutulmamalıdır ki yargı kararlarını uygulamaması durumunda hukuk devleti ilkesinin varlığından söz edilemez.
Görünen o ki, Türk Milli Eğitim Sistemi mevcut haliyle, neresinden tutsanız elinizde kalacak bir hal almıştır.
"TOPYEKÛN BİR EĞİTİM SEFERBERLİĞİ" İLE YENİDEN SAĞLAYACAK VİZYON İYİ PARTİ'DE DİR
Bu durumda en çok mağduriyet yaşayan şüphesiz öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizdir. Ancak tüm öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz müsterih olsunlar ki, öğretmenlik mesleğinin kutsiyetini ve seçkinliğini, parti programımızda ifade ettiğimiz gibi "topyekûn bir eğitim seferberliği" ile yeniden sağlayacak vizyon İYİ Parti'dedir.
Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak eğitim anlayışı İYİ eğitimciler ile gerçekleşecektir.
Çocuklarımızın fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller olarak yetişmesinde emeği geçen, geleceğimizin manevi mimarları tüm öğretmenlerimize bir kez daha şükranlarımı sunuyor, tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.
Bu vesile ile başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, genç yaşta kalleşçe şehit edilen Necmettin Öğretmeni, Aybüke Öğretmeni ve tüm şehitlerimizi, ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi bir kez daha rahmetle ve şükranla anıyor, emekli öğretmenlerimize sağlıklı ömürler diliyorum"
Bu Haber 646156 Defa Okunmuştur