http://www.haber2000.com
» KAMU-SEN'den, YENİ MEMUR PERFORMANS UYGULAMASINA SERT UYARI : 'ÇALIŞANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRECEKSİNİZ, İŞ GÜVENCESİNİ KAYBEDECEKSİNİZ. HESABINI SORAR, İŞ BIRAKMA EYLEMİNİ UYGULARIZ'

KAMU-SEN'den, YENİ MEMUR PERFORMANS UYGULAMASINA SERT UYARI : 'ÇALIŞANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRECEKSİNİZ, İŞ GÜVENCESİNİ KAYBEDECEKSİNİZ. HESABINI SORAR, İŞ BIRAKMA EYLEMİNİ UYGULARIZ'

TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKANI İSMAİL KONCUK: "CEZALANDIRMAYA YÖNELİK BİR PERFORMANS SİSTEMİNE EN SERT TEPKİYİ VERİRİZ‏" DEDİ
Paylas
KAMU-SEN'den, YENİ MEMUR PERFORMANS UYGULAMASINA SERT UYARI : 'ÇALIŞANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRECEKSİNİZ, İŞ GÜVENCESİNİ KAYBEDECEKSİNİZ. HESABINI SORAR, İŞ BIRAKMA EYLEMİNİ UYGULARIZ'
Ekonomi - 12 Temmuz 2016, Salı 10:53:11
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

www.haber2000.com

 

TürkiyeKamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk'tan, Hükümetin Kamuya getirilmek istediği 'Memur performans' sistemine ilişkin sert uyarılar geldi 

 

Performans sisteminin memurların iş güvencesini yok etmeye yönelik çabaların bir parçası olduğunu ifade eden Genel Başkan Koncuk, “Bu yolda iş güvencemize yapılacak her türlü saldırıda, 3 milyon kamu görevlisinden alacağımız güçle, nefsi müdafaa hakkımızı kullanacağımızı ve negatif içerikli, cezalandırmaya dayalı performans sistemine karşı, iş bırakma dâhil en sert tepkiyi vereceğimizi duyururuz” dedi.

 

İŞTE KAMU-SEN GENEL BAŞKANI İSMAİL KONCUK'un, HÜKÜMETE O UYARILARI;

 

“Son günlerde memurlar için performans uygulaması yeniden gündeme taşınmıştır. Türkiye Kamu-Sen geçtiğimiz aylarda Devlet Personel Başkanlığı’nda gerçekleştirilen toplantıda performansa karşı duruşunu sergilemiş, konu hakkındaki görüşlerini açık ve net bir biçimde dile getirmiştir.

 

Ancak görülmektedir ki, memurun iş güvencesini kaldıramayanlar şimdi de performans sistemine sarılmış, negatif içerikli performans değerlendirme sistemi ile kamu görevlilerinin iş güvencelerini zayıflatma peşine düşmüşlerdir. Böylece Anayasaya aykırılığı açık olan memurun iş güvencesinin kaldırılması, hukukun arkasından dolanmak suretiyle gerçekleştirilmek istenmektedir. Yönetici atamalarında torpilin zirve yaptığı günümüzde adil bir performans sistemi oluşturulması hayal bile edilemez.
 

 

Performans sistemi ile kamu görevlilerinin verimliliğinin artırılmasının hedeflendiği ifade edilmektedir.    Tanım olarak ele alındığında verimlilik; bir üretim ya da hizmet sisteminin ürettiği çıktı ile bu çıktıyı yaratmak için kullanılan girdi arasındaki ilişkidir. Bu nedenle verimlilik, çeşitli mal ve hizmetlerin üretimindeki emek, sermaye, arazi, malzeme, enerji, bilgi gibi kaynakların etkin bir şekilde kullanılması anlamına gelmektedir.  Yüksek verimlilik ise aynı miktardaki kaynakla daha çok üretmek ya da aynı girdiyle daha çok çıktı elde etmektir.

 

Dolayısı ile memurlar için performans sisteminin temelinde iki önyargının yattığını söylemek mümkündür:

1- Türkiye’de kamu personeli verimli çalışmamaktadır.

 

2- Aynı sayıdaki kamu personeli ile daha fazla hizmet üretilebilir.

 

Türkiye Kamu-Sen olarak biz her iki önyargının da doğru olmadığı inancındayız. Çünkü bir çalışan grubunun verimli olmadığı ve etkinliğinin artırılması gerektiği fikrinin somut veriler yoluyla ortaya konulması gerekmektedir.  Bu kapsamda ne uluslararası ölçekte bir araştırma yapılarak Türkiye’deki kamu görevlilerinin ürettiği hizmetlerin kalitesi kıyaslanmış ne de ülke içinde kendine has bir değerlendirme yapılmıştır. Kamu personelinin verimliliğinin hangi şekilde artırılacağı belli değildir. Eğer bu konuda Avrupa ya da OECD ülkeleri örnek alınacaksa, bu durumda Türkiye’deki kamu görevlilerinin maaş seviyelerinin ve çalışma şartlarının bu ülkeler seviyesine çekilmesi, daha sonra verimlilik değerlendirmesi yapılması gerekmektedir. 

 

Kamu yönetiminde personel verimliliğini değerlendirmek için öncelikli olarak, o personelden beklentilerin ortaya konulması şarttır. Başka bir ifade ile personelin tamamının görev tanımının eksiksiz bir şekilde yapılması gerekir. Etkin bir hizmet sunumu için ise bir işin kaç personelle, ne kadar sürede yapılacağının belirlenmesi gerekir. Oysa Türkiye’de kamu görevlilerinin görev tanımları dahi yapılmamıştır. Diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye, nüfusa göre en az kamu görevlisinin çalıştığı ülkeler arasında üst sıralarda yer almaktadır.

 

Yani kendisinden ne beklendiğini dahi bilmeyen bir çalışan gurubunun az sayıda personelle, çok sayıdaki vatandaşa hizmet götürmesi beklenirken bir taraftan da verimsizliği üzerinde görüş beyan ediliyorsa burada bir art niyet aramak gerekmektedir. Personel verimliliğinin artırılması için çalışma ortamından, özlük haklarına, mali haklarından, sendikal haklarına, iş yerlerinde uygulanan mobbing ve baskıya kadar geniş bir yelpazede ele alınması gereken sorunları varken, kamudaki bütün aksaklıkların personelden kaynaklandığını varsaymak akılcı ve gerçekçi bir yaklaşım değildir.   

 

Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardır dile getirdiğimiz, bir kısım çevrelerin memurluk güvencesine karşı gizli bir saldırı içerisinde olduğu gerçeği zaman zaman yapılan çalışmalarla ifşa edilmektedir. Memurluk güvencesinin kaldırılmasının bir yolu da performans sistemidir.  Performans sistemi, kamu istihdamını özel kesim istihdam anlayışına uygun hale getirirken kamu görevlisi kavramını da ortadan kaldıracak bir durum yaratacaktır.  

 

Sonuç itibarı ile performans sistemi, hizmet yerine verimliliği; kamu yararı ilkesi yerine ise kârı ya da müşteri memnuniyetini önceler.  Bu şekliyle performans sistemi kamu kurum ve kuruluşlarına özel sektör anlayışını yerleştirmeyi amaçlayan, devlet yönetimini ticari anlayışa dönüştürecek, kamu görevlisini, içinde bulunduğu çalışma grubundan soyutlayarak tüm kamu çalışanlarını birbirine rakip haline getirecek ve kamu yararı ilkesini yok edecek bir nitelik taşımaktadır.

 

Kaldı ki, performans sistemi, genel olarak süreci değil sonucu değerlendirdiği için özellikle kamu hizmeti üretenlerin bir birim hizmet üretmek için ortaya koyduğu çabayı ve bu hizmeti üretirken uymak zorunda olduğu yasal mevzuatı, prosedürü ve titizlik ilkelerini ne denli göz önünde bulundurduğu gerçeğini yok sayar. Başka bir ifade ile performans sistemi, bir kişinin ne kadar çok çalıştığına değil ne kadar çok ürettiğine dayanan bir anlayışı ifade eder.

 

Performans, işyerindeki herkesi birbirinin rakibi haline getirir; çünkü toplam kaliteyi değil bireysel değerlendirmeyi esas alır. Dolayısıyla her çalışan, çalıştığı gruptan ayrılarak bireysel performansını yukarılara taşımak ve grup içerisindeki herkesten daha başarılı olmak zorundadır. Bireyselci toplumların bakış açısına göre her birey diğer insanlardan / toplumdan ayrı bir varlıktır. Bu yüzden bu toplumlarda “ben” bilinci baskın olarak gözükür ve karşılaştırmalar birey bazında -yani “ben” “sen” şeklinde- yapılır. İşte performans sisteminin özünde de bu ferdiyetçi anlayış vardır ve her çalışan aynı birimde birlikte hizmet ürettiği bir başkasıyla kıyaslanır. Bu da grup dayanışmasını, ortak hareket etme bilincini ve kurumsal hedeflere ulaşma gayretini yok edecek bir durumu ortaya çıkarır.

 

Performans ölçümü özellikle hizmet üretilen birimlerde, çıktının metre, kilogram, cm küp gibi ölçütlerinin olmayışı, değerlendirmeyi tam olarak subjektif unsurlara dayanan ve güvenilirliği tartışılan bir yapı haline getirecektir.  Kamu kurum ve kuruluşlarında siyasallaşmanın bu denli arttığı dönemde, kamuda çalışan geniş kesimler için başarı değerlendirilmesinin yapılmasında siyasi ve kişisel kayırmacılığın ön plana çıkması beklenen gelişmedir. Özellikli son dönemde yönetici atamalarında ve görevde yükselme sınavlarında yaşanan ayrımcılık göz önünde bulundurulduğunda, kamuda negatif nitelikli performans değerlendirmesinin memurun iş güvenesi üzerinde nasıl bir baskı unsuru oluşturacağı açıktır.   

 

Kaldı ki, kamu hizmetinin birincil amacı olan kamu yararı ilkesi ile performans kriterlerinin uyuşmayacağı bilinmelidir. Bu durumda kriterleri belli olmayan performansın ölçümü nasıl yapılacaktır? Bu nedenle performans sistemi kamu yönetiminde tuzaklarla ve boşluklarla doludur.

 

Tarafımıza ulaşan bilgilere göre kamu görevlilerinin performansının memurun üstü, iş arkadaşları, memurun altında çalışan personel ve hizmetten faydalanan vatandaşlar tarafından değerlendirileceği belirtilmektedir. Bu noktada performans sisteminin kamudaki ast üst ilişkisini yok edeceği, bürokratik yapılanmayı tersine çevireceği ve bir kamu görevlisinin, haklı olup olmadığına bakılmaksızın hizmetten faydalananların kölesi haline getirileceği açıktır. Bir öğretmen düşük performans alma kaygısı içerisinde bir öğrencisine nasıl düşük not verebilecek, notları zayıf olan öğrencinin velisi, öğretmenin performansını ne derece objektif bir şekilde değerlendirecektir.

 

Bir idarecinin astları tarafından değerlendirmeye tabi tutulması, memurun performansının iş arkadaşları tarafından belirlenmesi çalışma barışını bozacak, kurumlardaki rekabeti ve çatışmayı körükleyecek bir unsur olacaktır.   

 

Performans sisteminin bir başka vazgeçilmezi ise çalışanlara hedefler verilmesi ve bu hedeflere ulaşma oranının değerlendirilmesidir. Kamu hizmeti yürütmekte olan memurlara verilecek elle tutulur hedefler hangi şartlarda ve nasıl belirlenecektir? Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan bir memura, bir polis memuruna ne hedefi verilecektir? Dolayısıyla, kamudaki her memura somut, elle tutulur bir hedef verilmesi mümkün değildir.

 

Kamuda, hiçbir memurun görev tanımı tam olarak yapılmamışken, memurların pek çoğunun üzerinde birden çok görev ve sorumluluk bulunmaktayken; hatta yapacakları işler belirtildikten sonra “amirlerinin verdiği diğer görevleri de yapar” ifadesi ile her türlü işi yapmakla mükellef olan memurların varlığı, kamuda performansın ölçülmesini imkânsız hale getirmektedir.

 

Görülmektedir ki, yıllardır memurluk güvencesini yok etme çalışmaları performans sistemiyle birlikte yeni bir boyut daha kazanmıştır. Bu yolla kamu görevlilerinin tamamına sürekli performans hedefi verilecek, performanslar subjektif kriterlere bağlı olacak, memurlar üstleriyle birlikte kendi astları, iş arkadaşları ve vatandaşlar tarafından değerlendirilecek, kamuda çalışma barışı yok edilerek bireyselleşme körüklenecek, kamu yararı ve kanuna uygunluk kriterleri ikinci plana atılacaktır.

 

Subjektif bir şekilde değerlemeye tabi tutulan kamu görevlisine de görev değişikliği, sürgün ve işten çıkarma yolu açılarak memurluk güvencesine en büyük darbe vurulmuş olacaktır. Dolayısıyla kamuya performans sistemini getirmeyi amaçlayan bu anlayış, kamu görevlilerinin özel kesim işçi mantığıyla çalıştırıldığı, kamu yararının yok edilerek sonuç odaklı yaklaşımların ön plana çıkarıldığı, tüccar devlet anlayışının hâkim kılındığı bir yapıyı amaçlamaktadır.

 

Türkiye Kamu-Sen, neoliberal politikaların ve küreselleşmenin ülkemize dayattığı bu yaklaşımı ve tehditleri yıllar öncesinden görmüş ve tüm kamu görevlilerini ortak mücadeleye davet etmiştir. Memurlarımıza dört bir koldan saldırılırken tehlike de giderek büyümekte ve tehdide dönüşmektedir. Bu tehditlerin kamu görevlilerimizin geleceğini karartmasına ve kazanılmış en önemli hakkımız olan iş güvencemizin elimizden alınmasına asla müsaade etmeyeceğimiz bilinmelidir. Bu konuda bütün teşkilatlarımız teyakkuz halinde gelişmeleri yakından takip etmektedir.

 

Bu yolda iş güvencemize yapılacak her türlü saldırıda, 3 milyon kamu görevlisinden alacağımız güçle, nefsi müdafaa hakkımızı kullanacağımızı ve negatif içerikli, cezalandırmaya dayalı performans sistemine karşı, iş bırakma dâhil en sert tepkiyi vereceğimizi duyururuz”


Bu Haber 1116728 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum
SİZCE, 2024 YILININ EN İYİLERİ?
Liderler- KEMAL Kılıçdaroğlu
2798
ÖZGÜR ÖZEL
1436
DEVLET BAHÇELİ
529
D. MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
1051
NAMIK KEMAL ZEYBEK
976
TEOMAN MUTLU
175
YAVUZ AĞIRALİOĞLU
369
ÜMİT ÖZDAĞ
511
FATİH ERBAKAN
627
Partiler- AK PARTİ
874
CHP
2051
MHP
319
İYİ PARTİ
1177
ATA PARTİ
1023
YERLİ ve MİLLİ PARTİ
151
ANAHTAR PARTİ
161
ZAFER PARTİSİ
469
Vekiller- OSMAN GÖKÇEK
3298
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ
1532
OĞUZ KAAN SALICI
378
M.SALİH UZUN
107
ASU KAYA
519
ORHAN SARIBAL
58
KORAY AYDIN
335
Bld. Bşk.-MANSUR YAVAŞ
2117
EKREM İMAMOĞLU
2301
BURCU KÖKSAL
2982
VELİ GÜNDÜZ ŞAHİN
328
TANJU ÖZCAN
387
VEYSEL TİRYAKİ
215
ERDAL BEŞKİÇİOĞLU
42
Sanatçılar- HAKKI BULUT
1329
HÜLYA EVRENSEL
878
ÜNAL SARIKAYA
1069
MÜNEVVER ÖZDEMİR
85
MARAL
96
DİCLE DİLGE
57
DAMLA ARICAN
25
STK-Em.Ast.Der. TEMAD
605
CHP İKTİDAR HAREKETİ
1247
BAROLAR BİRLİĞİ
525
HAYVAN Hakları Ferds.
698
ANKARA TİCARET ODASI
206

Toplam Oy:36116

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir