GÖKTÜRK TUNÇTÜRK yazdı..
Değerli okuyucular..
Dün akşam biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 haftalık tam kapanma değil de, yüzde 80 kapanma kararı aldıklarını ilan etti..
Ama onlar, bunun adına “tam kapanma” diyorlar.. Lakin koskoca bir SIFIR destekli evlere kapanma, işyerlerini kapatma ilanı..
Türkiye Esnaflar Konfederasyonu’nun yalaka ve etkisiz başkanı da yasakların ilanından sonra çıkıp, sıkılmadan diyor ki; “3 saat Sayın cumhurbaşkanımın yanındaydım, esnafın durumunu anlattım, yarın Ticaret bakanımızla görüşeceğim”..
Bak, bak bu saatlere kadar yan gelip yatan Esnafların başkanına bak.. Dostlar pazarda görsün misali laf kalabalığı yapıyor.. Bırakın bu işleri Bendevi bey..
Sizde, Kahveciler esnafı inim, inlerken ortalıklarda görünmeyip, eşinin partisi kırılmasın diye sesini çıkarmayan Kahveciler Federasyonu Başkanı da istifa edin ve o koltukları terk edin artık..
Ben de aynı zamanda; İnternet Medya hizmetleri veren bir esnafım.. Corona benim kardeşim değil, elinden gelse benimde nefesimi kesecek ama o da; “Yahu sizin gibi ortadirek esnafın zaten nefesini kesmişler, sizinle uğraşamam” diyerek bize yaklaşmıyor.. Tabi bizde ona yakalanmamak adına saklanıyoruz..
Daha önce ki, yani görev değişikliğinden dolayı “gitti” görüntüsü verilen Ticaret Bakanı hanımı; 2 kez CİMER’e şikayet ettim..
Esnaflar arasında ayrımcılık yaptıklarını, küçük esnafa zerre destek vermediklerini ve yeni işyeri açanları da ayıpladıklarını, esnaf saymadıklarını şikayetimde ilettim..
İşe bakın.. Ben Ticaret Bakanlığını, Cumhurbaşkanlığına şikayet ediyorum, meğerse şikayetim, saniyesinde otomatikman Ticaret Bakanlığına düşürülüyormuş..
“Kimi, kime şikayet edeceksin” misali.. Yani Ticaret Bakanlığını, Ticaret Bakanlığına şikayet etmiş oldum..
Sıkı durun.. Destek müracaatlarım ret edildi, itiraz ettirdiler…Aylar oldu hala ses yok..
Bir gün Ticaret Bakanlığının bu destek birimine telefon açıp, yetkilisi ile görüştüm..
Kendimi takdim ettikten sonra dedim ki; “Beyefendi istediğiniz bütün evrakları size gönderdim, ama bize devlet desteği vermediniz, sesinizde çıkmıyor.. Bize neden devletin desteği verilmiyor, bizde virüsten etkilendik” falan, filan..
Bilgilerimizi aldılar, 5 dakika sonra beni aradılar..
“Beyefendi, siz bizim Maliye havuzumuzda yoksunuz, o yüzden destek çıkmaz”..
Şaşırdım.. “Maliye havuzu nedir kardeş?” dedim..
“Sayın Cumhurbaşkanımızın belirlediği esnaf meslek gruplarına veriyoruz, siz bu grupta yoksunuz” demez mi?
Bak, bak.. Devletin işine bak.. Ticaret Bakanı meslek gruplarını belirleyemiyor, Cumhurbaşkanı belirliyor..
Doğru söylüyor, onların havuzunda takla atmadığımız için olmamız zaten imkansız.. Açıp; haber2000.com Sitesin inceliyorlar, sonra sı malum… Muhalif…. Su yok..
Vay.. Vay.. gün geldi, bu Bakan hanım yolsuzluk iddiasıyla görevden ayrılmak zorunda kaldı..
Bir öğrendim ki; bırakın kendi şirketinden dezenfektan almayı, eşinin bu şirketine salgından etkilendiği ve gelir kaybına uğradı gerekçesiyle; 1 milyon 400 bin lira devlet desteği verdirmiş..
Eyy yüce milletim.. Havuza bakın, havuza..
Allah sizi bildiği gibi yapsın.. Ne diyeyim, bir şey yazsak hemen mahkeme.. Tazminat ödemeye .. Paramızda zaten yok.. Bugün de zaten bir Savcı beyin tarafıma açmış olduğu 25 bin liralık tazminat isteme davası vardı, Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde.. Devam ediyor..
Dün akşam sıfır destekli yasak kararları açıklandıktan sonra bir kez daha CİMER’e yazdım ama bu kez direk Cumhurbaşkanına, iletişim Başkanına yazdım..
Dedim ki; Vergisini ve primini aldığınız, oda kayıt paraları aldığınız İnternet Medyasına bu güne kadar yüce Devletimizden tek kuruş destek almadık.. İnternet Medyasının hali ne olacak?” diye yazdım.. Bakalım ne cevap gelecek..
Değerli okuyucular.. Böyle sosyal devlet anlayışı olmaz.. Ben kendimden örnek verdim ama inanın milyonlarca küçük esnaf bu durumda.. Malı havuzlarda götüren, zaten götürüyor.. Bize de evlere kapanmak, kurallara tavizsiz uymak düşüyor..
Neyse… Derdimizi bir kez daha yüce devletimize buradan döktük..
Gelelim “KEMAL Bey” meselesine..
“KEMAL bey” kim? Diyeceksiniz.. Biraz sabredin.. Ne alengirli siyaset cambazlıkları döndüğünü göreceksiniz..
Değerli okuyucular.. 5 gündür CHP’li iki belediye Başkanın Anıtkabir’e yapılan ihanete karşı etkisiz kaldıkları gibi, ihanete destek verdikleri ile TOGO Kuleleri inşaatı sahibi Sinan Aygün ile Mansur Yavaş ve ekibi arasında geçen olayları ve sonuçlarını yazdım..
Ama bütün bu olumsuz olayların içinde CHP’li Belediye başkanları var..
Tabi her zaman olduğu gibi, bu yazılarımızı okuyan CHP’liler, İYİ Partililer telefonlar açıp, değerlendirmede bulundular..
Daha önceleri bu tür yazılarda bana serzenişlerde bulunanlar çoğunlukta idi ama inanın bu kez benden daha çok CHP’li Başkanlara isyan etmekteydiler..
Ve isyanlarda adı geçen ve CHP’yi Ankara’da bitirdiklerini dile getirilen başkanlar şu isimlerdi..
“Mansur Yavaş, Alper Taşdelen, Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akılı ve Çankaya İlçe başkanı Fahri Yıldırım..”
Mansur Yavaş ve Alper Taşdelen’e özellikle Anıtkabir’i perdeleyecek olan yüksek bina yapımına açıkça destek verdikleri,
İl başkanı ile Çankaya ilçe başkanının da bu ihanete seyirci kaldıkları için sert tepkiler çığ gibi.. Aldığım bilgilere göre şimdi de katakulli bir işlemle o yüksek bina yapacak inşaat şirketinin adını değiştirmişler.. İşi başka bir şirkete devretmişler…
Ve Sinan Aygün’ün açıklamış olduğu CHP’li meclis üyesi Haydar Demir’in ses kayıtları.. Bu kez Savcılığın tespiti olduğu için bir şey diyemiyorlar ve sadece “vay bee” diyorlar..
Etimesgut örgüt yönetimi görevden alındı, partinin kapısında kilit var.. Parti tabanı ayaklanmış durumda.. Kongreye de gidemiyorlar.. Şimdi böyle bir halde CHP’nin oyu yükselir mi?
Eee Partinin kapısına kilit vurup, kapalı tutarsan, “128 milyar nerede” afişini de; bizzat sen gidip, kapıyı açıp asmak zorunda kalırsın Sayın İl başkanı …
Değerli okuyucular..
Ben; CHP’nin aynı zamanda bir davası olduğunu, hem fikir, hem de kitlesel bir siyasi kuruluş olduğunu düşünürdüm..
Lakin, gelinen noktalarda bakıyorum ve şaşılacak sonuçlar görüyorum.. Şuan ki MHP’de de aynı şeyler yaşanıyor..
Ben Ülkücüyüm.. Davamın çilesini işkencelerde, zindanlarda ailemle birlikte çektim.. Solcularla Mamak cezaevinde aynı koğuşlarda yattık.. Orada zulümlere karşı birlik kararı aldık… Neden mi? Gerçekleri gördük te ondan.
Şimdi birisi çıkıp; Muhsin Yazıcıoğlu’na, Abdullah Çatlıya, Gün Sazak’a, Ozan Arif’e, Ali Güngör’e ağır hakaretler edecek, ailesine dil uzatacak, sonra gelip MHP’den veya İYİ Parti’den Belediye Başkanı adayı olacak..
Bende bu zatı bağrıma basıp, dava arkadaşlarıma ettiği küfürleri unuttuğum gibi üstelik bu siyasi kıvırdak zat’ı efsaneleştireceğim..
Böyle bir gaflet, hatta ihanet olur mu?
Mansur Yavaş, daha önce MHP’den aday olduğu sırada Solun sembol isimleri; Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçılara neler demedi, neler…
Sonra bir baktım CHP’den aday oldu… Küfürlerin, hakaretlerin hepsi unutuldu..
Ve bu zat şimdi Sol parti CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkanı ..
Peki, Mansur Yavaş gerçekten CHP’li oldu mu?
CHP tabanı da; Mansur Yavaş’ı, CHP’li olarak kabulleniyor mu?
İşte bu kritik soruları bana yazı değerlendirmesi için telefon açanların hepsine sordum..
Tek birisi dahi; “Evet, Mansur başkan CHP’lidir” demedi, diyemedi, diyemiyor da..
Çünkü artık tüm gerçekleri görüp, atılan siyasi taklalara şahit oldu..
Değerli okuyucular..
Yazımın başlığına neden “KEMAL bey” ifadesini koydum?
Evet.. Ben bu güne kadar CHP’den Belediye Başkanı seçilen Mansur Yavaş’ın; “CHP’liyim” dediğini duymadım..
Haa dememekle haklı mı? Haklı.. Adam zaten CHP’li değil..
Bazı CHP’li milletvekilleri ve CHP’li başkanlarla da tartışmalarında ne cevaplar veriyor?
“Benim muhatabım siz değilsiniz, muhatabım KEMAL bey”..
“KEMAL bey” dediği; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu..
Ve ben; Mansur Yavaş’ın bu güne kadar konuşmalarında Kemal Kılıçdaroğlu için hiç; “Genel Başkanım” dediğine de tanık olmadım..
Kurnazca ne diyor?
“Sayın Genel başkan, Kemal bey”..
Şimdi CHP, Cumhuriyetin Başkenti Ankara’da can çekişirken, taban isyanları haykırırken, CHP yarın ki seçimde Ankara’da nasıl kazanacak, nasıl birinci parti olacak?
Ne diyeyim… Sizi de; Allah bildiği gibi yapsın..
Bu Haber 304143 Defa Okunmuştur