http://www.haber2000.com
» KIBRISTA'ki KOORDİNASYON OFİSİ, NİYE FIRTINALAR KOPARIYOR?

KIBRISTA'ki KOORDİNASYON OFİSİ, NİYE FIRTINALAR KOPARIYOR?

PROF. ARIKLI : "Sakin bir kafa ile oturup bu meseleleri konuşmamız ve birbirimizi anlamamız gerekiyor"
Paylas
KIBRISTA'ki KOORDİNASYON OFİSİ, NİYE FIRTINALAR KOPARIYOR?
Siyaset - 20 Haziran 2016, Pazartesi 13:27:05
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

PROF.DR. ERHAN ARIKLI yazdı (KKTC)

 

www.haber2000.com

 

"Kıbrıs Türkleri'nin inanç yapısı. Türkiyeden niye farklı? Kıbrıs Türkleri neyin mücadelesini yapıyorlar? Koordinasyon Ofisine karşı çıkanlara farklı bir yaklaşım. Biraz empatinin tam sırası..."

 

KIBRIS TÜRKLERİNİN DİNİ YAPISI VE KOORDİNASYON OFİSİ

 

Geçen hafta Radyo Havadis' te Hüseyin Ekmekçi,  Başaran Düzgün ve Mehmet Morket'in yaptıkları bir programa Kırgızistan'dan katılarak onlara bir soru sordum. Dedim ki; "Bu Ofisin programlarına katılmak mecburi değil ki. İstemezseniz katılmazsınız. Niye fırtınalar koparıyorsunuz?"

 

Başaran Düzgün kısa ve net cevap verdi;" Çünkü inançlarımıza müdahale edileceğinden ve Türkiye'de bugün yaşananların bizde de yaşanabileceğinden endişeliyiz"

 

Programdan sonra empati yapmaya ve bu Ofis'ten endişe duyanları anlamaya çalıştım.

 

Soru şuydu; Kıbrıs'ta Türkünün inanç sistemi neydi ve Anadolu'daki inanç sisteminden farklı mı idi ki bunun değişmesinden çekiniliyordu.

 

"Kıbrıs Türkünün Dini Yapısı" konusunda Yüksek Lisans tezi yapmış birisi olarak bu konuyu günlerce düşündüm.  Ve geldiğim nokta:" Kabul edelim veya etmeyelim Kıbrıs Türkünün inanç yapısı da hayat tarzı da bugün ki Türkiye'nin inanç yapısından ve hayat tarzından epeyce farklı. Onlar bu yüzden, klasik ada toplumu psikolojisi ile kendilerine has bu kültürün değişmesine reaksiyon gösteriyorlardı.

 

Konuyu izah edebilmek ve bu farklılığı anlatabilmek için affınıza sığınarak biraz tarihe uzanmak zorundayım.

 

Kıbrıs Türkü Anadolu'dan Ada'ya gelirken, o zamanki Osmanlı'da ciddi bir kavganın ayak sesi geliyordu. Bu kavga, şeriat çizgisinde "Medrese" ve tasavvuf çizgisindeki  "Tekke" arasındaki kavga idi.

 

Orta Asya’dan kopup gelen ve Anadolu’yu Türkleştiren Türkmenler,  özellikle Medresenin Şeriat kuralı diye kendilerine dikte ettiği sosyal hayat tarzına uyum sağlayamıyorlardı. Mesela Medresenin hakim olduğu şehirlerde kadın giderek eve hapis edilirken, göçebe Türkmenler de kadın evin, obanın direği, sosyal hayatin en önemli parçası idi.

 

Medreseyi temsil eden kesim, şeriat kurallarına fazla önem vermeyen Türkmenleri, Kızılbaş-Alevi diye adlandırıyor ve baskı uyguluyordu. Hatta  bazi büyük din alimleri, Kızıltaşların katline fetva bile vermişti.

 

Bu atmosferde yaşanan Osmanlı-Safevi  (İran) savaşları da giderek mezhep savaşına dönüşmüş, iki Türk devletini oluşturan aynı millet, kardeş kavgasından bitap düşmüştü. Medrese, Türkmenlerin inanç sistemi olan Aleviliği, Şia mezhebi ile aynılaştırdı. Bu sebepten Osmanlı içindeki Alevi-Kızıltaşlara karşı ciddi bir baskı uygulandı.

 

Bu kavga Osmanlı'da hiç azalmadı.  O süreçte1571 de Kıbrıs feth edildi.

 

Osmanlı, feth ettiği yerlere sürgün kararnamesi ile Türkmen-Yörük dediğimiz insanları yerleştiriyordu. Bu insanların en büyük özelliği; soylarını-köklerini unutmamaları,  geleneklerine ve dinlerine bağlı olmalar fakat katı şeriat kurallarına çok da fazla ihtimam göstermemeleri idi.

 

Osmanlı, sürgünleri her zaman bir iskân ve koloni asyön metodu olarak görmüş ve uygulamıştı. Çünkü fetih ettiği yerlerdeki yaşayan yerli halka her ne kadar iyi davranmış ve yönetimini kabul ettirmiş olsa da, orada tamamen hâkimiyet kurmak için kendi ırk ve dininden insanların olmasını zorunlu görmüştü.

 

Sürgüne tabi tutulan Türkmenler de yeni yurtlarında baskı ve zulme uğramadan, mevcut hayat tarzını değiştirmeden hayatlarına devam etmenin rahatlığını yaşıyorlardı.

 

Osmanlı, böylece hem fetih edilen yerlerin Türkleşmesini sağlıyor hem de bu potansiyel isyancı (!) kesimleri dağıtıyordu.

 

Balkanların ve Kıbrıs' ın fethinden sonra bu iki coğrafyaya hep Yörükler yerleştirilmişti. (Yörük; yürümek fiilinden türemiş olup, Asya'dan Anadolu'ya gelen Türkmen boyları için kullanılan ortak isimdi).

 

Kırsalda yaşayan Yörükler, daha çok Tekke zihniyetine bağlı idi. Medrese ise şehir merkezlerinde ve özellikle Osmanlı başkentinde yaygındı. Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinden sonra İstanbul’a getirdiği din adamları, Eşari Mezhebini benimseyen insanlardı.  Oysa Türkler itikatta(İnançta) Maturidi, amelde (uygulamada) ise Hanefî Mezhebine bağlı idi. Bu imamların ikisi de Türk’tü. İslam’ı Türk mantalitesine göre yorumlamışlar, bu sayede İslam’ın Türkler arasında kolaylıkla yayılmasına sebep olmuşlardı.

 

Eşarilik, genellikle Arabistan'da yaygın itikadı bir mezhepti. Maturidilige göre biraz daha katı idi.

 

Eşari mezhp anlayışı kısa sürede Medreseyi ele geçirdi. Türk İslam tarihinin en büyük ve ilk gerici hareketi olan Kadızadelere hareketi de bu dönemden sonra ortaya çıktı.  Bu anlayış sayesinde okullardan fen ve felsefe dersleri kaldırıldı ve yerini tamamen dini tedrisat aldı.

 

Osmanlı’nın çöküşünü hazırlayan bu zihniyet ve din anlayışı değişikliği, ne Kıbrıs ne de Balkan Türklerinde görülmedi. Osmanlı taassubun girdabında kıvranırken, onlar ne Türklüklerini unuttular. Ne de Müslümanlıklarından vaz geçtiler.

 

 

Öyle ki Kıbrıs Türkleri, milli mücadelelerinde hem Türklüğü hem de İslam’ı birlikte savundular. Bu mücadeleyi veren savaşçılarına ise İslami bir kavram olan "Mücahit adını verdiler. Mücahitlerin sembolü ise Türklüğünün simgesi olan Bozkurt' tu. Böylece Kıbrıs Türkleri Türklüğü ve İslam’ı birlikte savunduklarını göstermiş oluyorlardı.

 

Koordinasyon Ofisi tartışmalarına dönecek olursak, ana merkezinde Eski Kıbrıslıların olduğu bir kesim bu Ofisin Kıbrıs Türkünün alışageldiği hayat düzenine müdahale edileceği endişesinden yola çıkıyor,  bu ofis vasıtası ile Kıbrıs'ta muhafazakârlığın yayılacağını, Kıbrıs Türkünün inançlarının değiştirilmesine yönelik çalışmalar yapılacağını iddia ediyorlar.

 

Bana göre bu bir komplo teorisi. Çünkü Hala Sultan İlahiyat Koleji'ne de aynı gerekçelerle karşı çıkılmıştı. Neticede bu koleje Kıbrıs kökenli hemen hemen hiç bir aile çocuğunu göndermedi. Bugün bu Kolej öğrencilerinin nerdeyse tamamı Türkiye kökenli ailelerin çocuklarıdır. Ofisin faaliyetlerine de isteyen katılır istemeyen katılmaz.

 

Ne var ki bizim böyle düşünmemiz neticeye değiştirmez. Ben dahil hiç kimse bu endişeyi yabana atmamalı ve Kıbrıs’ın yerlisi olan bu insanları anlamaya çalışmalıyız.

 

Bu sebeple sakin bir kafa ile oturup bu meseleleri konuşmamız ve birbirimizi anlamamız gerekiyor.

 

Bunu yapmazsak dış güçler bu meseleyi kaşır ve muhtemel bir referandum öncesi halkı yine kamplara böler. Kaybeden de hepimiz oluruz.

 


Bu Haber 1957779 Defa Okunmuştur

OKUYUCU YORUMLARI

1 Yorum Yapildi
Yorum
Levent Dağaşam - 20 Haziran 2016, Pazartesi 15:42:18
Hocam ,,,Yazınıza tamamen katılıyorum,,Çalışma Ofisi ile yapılacak andlaşmanın içine korkuları yüreklerden silen ,,guruplaşmayı önlıyan bir madde ile bu tamamen çözümlenebilir....Bence Cumhurbaşkanımızın, Anayasa Mahkemesi yerine kendisini ilave edeceği böyle bir madde ile geri göndermesiydi...AMA yıne,nesis yansın ne kabap,,politiası uyguanıyor....
Begendim 1 Oy
Begendim
Begenmedim 0 Oy
Begenmedim
UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum
SİZCE, 2024 YILININ EN İYİLERİ?
Liderler- KEMAL Kılıçdaroğlu
1835
ÖZGÜR ÖZEL
1128
DEVLET BAHÇELİ
452
D. MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
911
NAMIK KEMAL ZEYBEK
627
TEOMAN MUTLU
158
YAVUZ AĞIRALİOĞLU
286
ÜMİT ÖZDAĞ
422
FATİH ERBAKAN
573
Partiler- AK PARTİ
701
CHP
1583
MHP
235
İYİ PARTİ
986
ATA PARTİ
529
YERLİ ve MİLLİ PARTİ
137
ANAHTAR PARTİ
146
ZAFER PARTİSİ
441
Vekiller- OSMAN GÖKÇEK
2385
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ
1218
OĞUZ KAAN SALICI
317
M.SALİH UZUN
94
ASU KAYA
398
ORHAN SARIBAL
58
KORAY AYDIN
311
Bld. Bşk.-MANSUR YAVAŞ
1783
EKREM İMAMOĞLU
1891
BURCU KÖKSAL
2328
VELİ GÜNDÜZ ŞAHİN
242
TANJU ÖZCAN
387
VEYSEL TİRYAKİ
170
ERDAL BEŞKİÇİOĞLU
26
Sanatçılar- HAKKI BULUT
1038
HÜLYA EVRENSEL
725
ÜNAL SARIKAYA
874
MÜNEVVER ÖZDEMİR
81
MARAL
96
DİCLE DİLGE
57
DAMLA ARICAN
25
STK-Em.Ast.Der. TEMAD
422
CHP İKTİDAR HAREKETİ
827
ÖZ Haber-İş SEN
642
BAROLAR BİRLİĞİ
432
HAYVAN Hakları Ferds.
461
ANKARA TİCARET ODASI
148

Toplam Oy:28586

Haber Arşivi

ÇOK OKUNANLAR

Hava Durumu



İçerik Yükleniyor...
Ankara’ya 5 yıldır tek bir kalıcı eser yapamayan, “Çapsız” Mansur Yavaş; dünyanın en büyük tema parkı olan ANKAPARK’ı, siyasi kin ve ağır kıskançlık psikolojisi ile açıkça harabeye çevirtti. Parkta yapılan 83 hırsızlıklara göz yumduğu gibi şimdi de yerel seçimler arifesinde; parkta ki dinozor ve diğer oyuncakları kaldırıp, atacağını ve bu alanı yeşil alan yapacağını duyuruyor, güya Ankaralıların da görüşlerini aldığı anketi aktarıyor.. İşine geldiği zaman da; yıllardan beri “bu park 14- 16 milyar liraya yapıldı, parayı oyuncaklara gömdüler” gibi ciyaklayıp, siyasi itibar suikastları yaptı, yaptırdı.. Parkı harabeye çevirmesinin tek gerekçesi ise; Ağır siyasi kin.. Melih Gökçek yaptırdı diye.. Şimdi, halkı ücretsiz, otobüslerle parka getiriyor. Niye; Parkın kırılan oyuncakları, harabe görüntüsünü görmeleri için.. Zeka özürlüler, Ankaralı sormayacak mı, “Bu parkı kim bu hale getirdi?” diye Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi.. Bu parkı Melih Gökçek Belediyeye süper görüntülerle teslim etti mi? Etti? Park kimin denetimde idi? Ankara Büyükşehir Belediyesinin.. Başkanlar kimdi? Mustafa Tuna ve Mansur Yavaş.. Peki, 5 yılda bu büyük devasa parkı kim bu hale getirdi? Kim harabe olmasına göz yumdu? Mansur Yavaş.. Şimdi bu parkı tamamen kaldırıyor.. Bu park 14 milyara yapılmış ise, sen kimsin ki devletin bu parasını keyfine, kinine göre çöpe atıyorsun? Evet, Sayın İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi. Lütfen, derhal parka görevlileri gönderip, zarar- ziyan tespitleri yapılmasını ve parkın şuan ki halinin tespitini ve gerekli soruşturma işlemlerinin yapılmasını Ankaralılar adına sizlerden rica ediyorum...
SAYIN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA ve ANKARA VALİSİNE “MANSUR YAVAŞ” ÇAĞRIMDIR.. “KAMUYA AĞIR ZARAR VERDİ, YAPILAN MEGA HİZMETİ; SİYASİ KİN İLE HARBEYE ÇEVİRDİ, ŞİMDİ DE ORTADAN KALDIRIYOR”

SON EKLENENLER

FaceBook

Haber Ara

Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Haber 2000- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Haber 2000 Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin millitaraf@hotmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir. En İyi İnt Exp 8+ 1024x768 Görüntülenir