CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Barolar Birliği'nde "Türkiye Barolar Birliği Onur Ödülü"nün avukat Hüsamettin Cindoruk'a takdim törenine katıldı.
Kılıçdaroğlu, "Siyaset bir meslek değildir halka adanmışlıktır. Ne zamanki geçmişte siyasetçilerin yaşadığı sorunları görmezden gelip kişisel çıkar uğruna siyaset yapmaya başlarsa sadece kendileri için değil Türkiye için de ciddi bir sorun olurlar bugün geldiğimiz nokta budur. Siyaset Türkiye'nin sorunları çözecek noktada değil. Çözemiyor.
Siyaset derken tepedekileri kast ediyorum bütün olumsuzluklarına rağmen 15 yılda ne yaptılarsa yaptılar genç Türkiye Cumhuriyeti onurlu, dik duruşunu her zaman sergiledi, sergilemeye devam ediyor. Kişileri, kurumları ile sürdürüyor. Baskılar var. Yargı üzerinde büyük baskılar var. En iyi bilen de baro Başkanımızdır. Kendisinin konuşmasına dahi tahammül edemeyip Danıştay Salonu'ndan ayrılan kişiler, bu ülkeye demokrasiyi getiremezler" açıklamasında bulundu.
"DEMOKRASİ KONUSUNDA BUGÜN NEFES ALAMIYORUZ"
Kılıçdaroğlu, "Bir kişinin düşünebilmesi için önce dinlemesini bilmesi lazım. Dinlemesini bilmiyorsa zaten düşünemezsin de. Bu kadar derin bir sorun ile karşı karşıyayız. Taş taş üstüne koyan her siyasetçiye saygı göstermek vicdani görevimiz. Demokrasi konusunda bugün nefes alamıyoruz. Ciddi sorunlarımız var. Gazeteciler hapiste, sanatçılar büyük sorunlar yaşıyor. Yargı dünyasının üzerinde büyük baskılar var. Milletvekilleri hapiste. Asla umutsuz olmamız gerektiğini bilmemiz gerekir. Bize miras olarak bırakılan Türkiye'yi çağdaş uygarlığa taşıyacaksak umutsuzluğa yer yok. Hep birlikte onurumuz ve gururumuzla ile bu mücadeleyi yapacağız" diye konuştu.
"DENİZ BAYKAL ŞU ANDA YOĞUN BAKIMDA BÜTÜN DUALARIMIZ ONUNLA"
Kılıçdaroğlu, "Deniz Baykal şu anda yoğun bakımda bütün dualarımız onunla umarız en kısa zamanda sağlığına kavuşur" dedi.
Kılıçdaroğlu konuşmasına, "Onur ödülü hak ettiği kişiyi bulmuştur" diyerek son verdi.
"TÜRKİYE'NİN TEMEL SORUNU KEYFİLİKTİR"
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'nin temel sorunu keyfiliktir. Layık olanın layık olduğu göreve değil sadık olduğu var sayılanın devletin her kademesine yerleştirilmesi keyfiyeti. Yurtta Barış Dünyada barış ilkesinin terk edilmesi keyfiyeti. Kamuya personel alımında benden mi değil mi şeklindeki mülakat keyfiliği. Kamu ihalecilerinde kısacası elinizi attığınız her yerde tel tel dökülen keyfilik. Maalesef Yargıda keyfilik .
LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN VE TÜRK MİLLETİNİN İSLAMİYET'E EN BÜYÜK HEDİYESİDİR
Çıkış yolu hukuk paydasında buluşmak ve kucaklaşmaktır. Adil yargılama yapabilen tarafsız, bağımsız, güvenilir hesap verebilir bir yargıya ihtiyacımız olduğu kuşkusuz. Böyle bir yargı için yargıda görev alan kişilerin devleti idare edenlerin şahsi kefaletlerine güvenemeyiz. Siyasetçilerin devleti idare edenlerin vallahi billahi bir müdahale yok dünyanın ene ileri yargısına sahibiz cümleleri bir teminat değil bizler için. Şeffaf ve denetime açık bir sisteme güvenebilir yalnızca. Sistem, adil yargılama hakkını güvence altına alıyorsa kişilerin gelecekleri güvencededir. Cumhuriyet devrimin omurgası, temel taşı Laikliktir. Laiklik ilkesi ve devrimidir. Laik Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Türk milletinin İslamiyet'e en büyük hediyesidir.
YARGININ CEMAATİN, TARİKATIN GÜÇ ODAĞININ VE SİYASİ BİR PARTİNİN ELİNE GEÇMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ
Yargının bir cemaatin, tarikatın güç odağının ve siyasi bir partinin eline geçmesine Türk milleti olarak hiçbir bir şekilde bundan sonra izin vermeyeceğiz. Adil yargılanma hakkını güvence altına bir yargıyı mutlaka milletimiz inşa edecektir."
"MESLEK HAYATIMDA BENİ EN FAZLA YARALAYAN YASSIADA MAHKEMESİ'DİR"
Avukat Hüsamettin Cindoruk yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: "Meslek hayatımda beni en fazla yaralayan Yassıada Mahkemesi'dir. yeni bir tartışma başlatmak istemiyorum. Yassıada Mahkemesi bir zulüm mahkemesidir. Orada yapılanlar bugün Türkiye'ye sirayet etmiştir. Düşünün ki 38 kişi bir araya gelmiş Meclis'i kapatmıştır. 380 milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmıştır. Olacak şey mi?
Dokunulmazlığı kaldırılanlar da Meclis'teki sözlerinden. 15 idam kararı çıkmıştır. Bunlardan biri Meclis Başkanvekili. İkisi Meclis Başkanvekili. Orada bir hukuk dersi çıkarmaya çalıştık. Biz hukukçuların onurlu davranamadığımızı o gün bugün de söylüyorum. İki ayda hapis kaldım. Oradan demokrasiyi çıkarmaya çalıştık hatamız buydu. Oradan bir güç birliği çıkarmalıydık hukukçular, siyasetçiler hepimiz. Yanlış oradan kaynaklanıyor. O sürüyor bugüne kadar geldi.
AÇ KAPA MECLİS'İ HALİNE GETİRDİK
Başkanlığını yaptığım Meclis'i koruyamadık. 60'dan sonra da koruyamadık. Aç kapa Meclis'i haline getirdik. En sonunda hainler Meclis'i bombaladı.
BAŞKANLIK SİTEMİNE GEÇİYORUZ. O BİR ORGAN NAKLİDİR
O Meclis bugün başka bir sıkıntı ile karşı karşıya. Başkanlık sitemine geçiyoruz. O bir organ naklidir. Organ nakli ne kadar tutarsa o da o kadar tutacaktır. Vereceği zararı hep birlikte yaşayacağız. Parlamenter demokrasiye olan saygımızı sürdürmeliyiz. Onu tekrar getirmek için el birliği ile uğraşmalıyız.
DENİZ BAYKAL BENİM SİYASET DEĞİL HAPİSHANE ARKADAŞIM
Deniz Baykal benim siyaset değil hapishane arkadaşım. Kahraman ve savaşçı bir hukuk adamıdır. İnançları ters düştüğü halde bir lideri kuyudan çıkarmıştır. O kuyudan çıkaran onun kıymetini bilmese bile kuyunun suyu bilmektedir. Hapisteyken, diktatör müsveddesi Kenan Evren'e dilekçeler yolladık.
İNANIYORUM Kİ BU İKTİDARDA GÜNÜN BİRİNDE ILIMLI İSLAM'A DÖNECEKTİR
Bu 15 yıllık iktidara rağmen eski yeni Türkiye masalına rağmen Türkiye Cumhuriyeti dimdik ayaktadır. İnanıyorum ki bu iktidarda günün birinde ılımlı İslam'a dönecektir. Ankara'mızı kimseye bırakmayalım. Kimsenin de ihanete etmesine imkan vermeyelim."
Bu Haber 442644 Defa Okunmuştur