CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TV5'te 'Düşünce Vakti' programında türkiye ve dünya gündemi ile ilgili soruları cevapladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın 9 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği ortaya çıkan mektup hakkında değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, gece yarısı sosyal medyada gördüğü mektubun sahte olduğunu düşündüğünü ancak CHP Washington Temsilcisi Yurter Özcan’dan mektubun doğru olduğunu öğrendiğini anlattı.
Mektubun ‘Nezaketten uzak, küstahça kaleme alınmış bir mektup’ olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunu kabul etmenin mümkün olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Böyle bir mektubun kaleme alınması ve Türkiye’ye gönderilmesi başlı başına bir skandal. Mektubun aynen iadesi gerekir, bizim düşüncemize göre. Tabii Türkiye’ye yakışan nezaket kuralları içinde, diplomatik bir dille mektuba aynı ağırlıkta cevap verilmeli” dedi.
"MEKTUP DEVLET ARŞİVİNE GİRDİ; ‘ÇÖPE ATTIK’ NE DEMEK?"
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin bazı gazetecilere ‘mektubu çöpe attıklarını’ söylediklerinin hatırlatılması üzerine de, şöyle konuştu:
“Efendim ben çöpe attım… Ne demek ‘çöpe attım’ yani? Bunlar zaten devletin arşivine girdi, ne çöpe atmaktan bahsediyorsunuz? Devletin kayıtlarına girdi. Sorun, ‘çöpe attık’ değil. Biz buna bir kâğıt parçası diyoruz. Bir diplomatik mektup değil, bir kâğıt parçası. Kibriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin yöneticilerine yazılmış, bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti’ni aşağılayan, küçük gören bir mektup bu. Cevap verilmelidir bu mektuba, vermezseniz olmaz. Bizim arşivimize girdiyse onların da arşivine bir şeylerin girmesi lâzım.”
1964 yılında Türkiye'nin Kıbrıs’a müdahalesini önlemek amacıyla ABD Başkanı Lyndon B. Johnson tarafından Türkiye Başbakanı İsmet İnönü’ye gönderilen ve “Johnson Mektubu” diye anılan mektubu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Johnson bir mektup yazdı ama cevabını da aldı” dedi.
"UÇAK BENZİNİMİZ YOKTU KADDAFİ BİZE YARDIM ETTİ"
AKP'nin Libya'daki yanlış politikaları üzerinden devrik Libya lideri Muhammer Kaddafi'ye değinen Kılıçdaroğlu: şu ifadeleri kullandı,
“O dönem Türkiye’ye ambargo uygulandığını, afyon ekiminin yasaklanmasının istendiğini ancak bu yaptırımlara rağmen Türkiye’nin, “Kıbrıs’ın arkasında kapı gibi durduğunu” dile getiren Kılıçdaroğlu, “O dönem üstelik tek parti dönemi de değil, tek adam dönemi de değil, bir koalisyon dönemi. İki lider de bugün hayatta değil.
Ecevit ve Erbakan, ikisine de Allah rahmet eylesin. Bu memlekete gerçekten büyük hizmetleri dokundu. İkisi de devlet adamı, kapı gibi durdular. Bize uçaklara tekerlek vermediler. Savaş uçakları uçamaz duruma geldi. Uçak benzinimiz yoktu; ama Libya’dan Kaddafi, bakın dost kazanmışız biz, Kaddafi Libya’dan açtı bütün depolarını ‘size uçak tekerleği de, uçak benzini de verelim’ (dedi) ve biz kendi uçak benzinimizi de ürettik kısa süre içinde. Hiç kimseye boyun eğmedik, hiç kimseye. Devlet dediğiniz kurum budur.”
“AK PARTİ’DEN TEK BİR CÜMLE TEPKİ YOK”
Trump’ın mektubuna karşı AK Parti yetkililerinden tek bir cümle bile kullanılmamış olmasının ağırına gittiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Ben itiraz ediyorum, parti sözcümüz itiraz ediyor, herkes itiraz ediyor, diğer parti liderleri itiraz ediyorlar, iktidarda olanlar itiraz etmiyorlar. Neden?” dedi.
Mektubun, ABD heyetinin Türkiye’ye gelmesinden hemen önce basına sızdırılmasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, “Amerikalılar yansıttı bunu. Türk kamuoyunun bundan haberi yoktu. Böyle bir mektup geldiğinden de haberi yoktu. Dolayısıyla Amerikalıların, yani sarayın bilgisi dahilinde büyük bir olasılıkla bu, medyaya yansımıştır. Şimdi arkadan Amerikalılar geldi, onlarla görüşülüyor. Niye görüşülüyor? Ne görüşülüyor?” diye konuştu.
"BAŞKAN YARDIMCISI BAŞKAN GİBİ KARŞILANMAZ"
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in ABD Başkanı gibi ağırlandığına işaret eden Kılıçdaroğlu, “Pence, Amerikan başkanı mı? Niye öyle bir paye veriliyor ona? Devletlerarası ilişkilerde eşitlik vardır. Başkan yardımcısı, başkan yardımcısıyla oturur veya kabul ediyorsa, ki normalde kabul etmemesi lâzım; ama kabul ediyorsa onu yan tarafına oturtabilir. Masanın başında kendisi olur. Sen, masanın başına nasıl onu oturtursun? Yardımcıyı… Üstelik bu mektubu bile bile ve okuya okuya…” dedi.
“DÜNYA DİPLOMASİ TARİHİNE GEÇECEK BİR CEVAP VERİLMELİ”
Mektuba hâlâ cevap verilmediğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti,
“Dediğim gibi aynı üslûpla değil ama verdiğiniz cevap, dünya diplomasi tarihine örnek olan bir cevap olmalı. Bunu yazacak olan diplomatlarımız var; ama siz o diplomatları devre dışı bırakırsanız, bu tür sorunlarla karşılaşırsınız” dedi.
ERDOĞAN’A VE AİLESİNE YAPTIRIM UYGULANACAĞI İDDİASI DOĞRU DEĞİL
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve ailesine yönelik birtakım yasaklamalar ve yaptırımlar uygulanacağına dair iddiaların da doğru olmadığını kaydetti.
Bir soru üzerine dış politikanın millî olmaktan çıkarıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın bütün partilerin genel başkanlarına bilgi vermesi gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Onlara da bilgi verilmek zorundadır; çünkü ‘dış politika millîdir’ diyoruz. ‘Dış politikada ortak ses çıkarmamız lâzım’ diyoruz. Mücadele ise ortak mücadele etmemiz lâzım. Ortak ses, ortak mücadeleyi nasıl çıkaracağız? Bütün siyasî partilerin genel başkanlarına gidilecek, bilgi verilecek” dedi.
Kılıçdaroğlu, Millî Savunma Bakanı Akar’ın kendilerine aşağı yukarı gazetelerden okuyup televizyonlardan izledikleri bilgiler verdiğini söyledi.
“ECEVİT DE ERBAKAN DA ASLA O TUZAĞA DÜŞMEDİLER”
Türkiye’nin 2011’den sonra egemen güçlerin isteği üzerine Suriye’ye girdiğini ve muhalif gruplara silah gönderdiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, “Egemen güçlerin taleplerini yerine getirirseniz, bir sonraki talebi yerine getirmediğinizde bu mektubu yazarlar. İşte o tuzağa düşmeyeceksiniz. Rahmetli Ecevit de rahmetli Erbakan da asla o tuzağa düşmediler, asla! Kendi ülkelerinin çıkarlarını savundular” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Dostlarımız da vardı, Libya gibi. Libya lideri Kaddafi’nin öldürülmesinde alkış tuttular. AK Parti yöneticileri alkış tuttular. Bakın, bu da tarihten çıkarmamız gereken önemli bir derstir. Bize dost olan, en zor zamanda, dünyanın egemen güçlerinin bize ambargo uyguladığı dönemde bütün hangarlarını açan, uçaklarımızın uçmasını sağlayan, her türlü silahı bize veren bir lideri egemen güçler linç ederken, biz (iktidar) sadece seyirci kaldık ve onları alkışladık. Ben, bunu unutmuyorum. Ha, bunu burada da söylemedim; ben bunu Avrupa’da yabancı parlamenterlerin önünde de söyledim ve onları suçladım. Bakın, Libya’da yine kan gövdeyi götürüyor maalesef” diye konuştu.
“NİYE BİR EGEMEN GÜÇTEN YANA TAVIR ALIYORUZ?”
Suriye’de barışın sağlanmasının büyük ölçüde Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilere bağlı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Barışa giden yol, Şam ile Ankara arasındaki görüşmelere büyük ölçüde bağlıdır” dedi.
Suriye’nin de Türkiye’nin de Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğunu ve terörden arındırılmasını istediğini belirten Kılıçdaroğlu “O zaman biz niye kavga ediyoruz? Niye bir egemen güçten yana tavır alıyoruz?” diye sordu.
CHP olarak, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin katılımıyla Ortadoğu Barış ve İş Birliği Teşkilatı kurulmasını istediklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti,
“Amerika olmadan bu 4 ülke kendi sorunlarını çözemezler mi? Yani bu 4 ülkenin âkil insanları yok mu? Bu 4 ülke bir araya gelip de ‘Yahu arkadaş, biz niye kavga ediyoruz? Neden birbirimizi öldürüyoruz? Silahları onlar veriyorlar, biz birbirimizi öldürüyoruz. Yahu niçin? Bizde akıl yok mu? Oturalım biz kendi aramızda kendi göbeğimizi kendimiz keselim.
Barışı kendimiz sağlayalım. Burayı bir barış havzasına dönüştürelim. Kavgadan arındıralım. Bu petrol bizim başımıza belâ oldu; petrolü de alalım, kendi ülkelerimizin çıkarları için kullanalım’. Bunu söyleyebilirler. Bakın biz bunu söylüyoruz. Biz, bunu savunuyoruz. Ama egemen güçler orada. Rusya orada, Amerika orada, Çin orada, herkes orada. Herkes bir şey kapıyor. Bakın, herkes o bölgeden bir şeyler alıyor. Kaybeden, oradaki Müslümanlar.”
“MISIR’A 2 ELÇİ GÖNDERDİM”
Türkiye’nin Irak’la, Mısır’la, Libya ile de arasının iyi olmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, “Libya’ya da silah gönderiyoruz, orada birbirlerini öldürsünler diye. Ne işin var senin kardeşim Allah aşkına yahu?” dedi.
Mısır’da darbe olduğu zaman CHP olarak darbeye karşı çıktıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, idamlar gündeme geldiğinde genel başkan olarak Türkiye’nin en saygın 2 eski büyükelçisi Faruk Loğoğlu ve Osman Korutürk’ü Mısır’a gönderdiğini ve Mısır yetkililerine şunları anlatmalarını istediğini söyledi,
“Siyasî idamlar, bir süre sonra toplumda derin yaralar açıyor. Örnek istiyorlarsa bizi örnek gösterin. Yahu biz, Menderes’i astık, Polatkan’ı astık, Deniz Gezmiş’i astık, bir sürü insanı astık ve şimdi ya parka onların adını veriyoruz, ya havaalanına adını veriyoruz, veya üniversiteye adını veriyoruz. Bu insanları biz astık. Siyasî idamların, bir toplumda geriye dönülemez sonuçlara yol açtığını gördük. Sakın idamları yapmayın dedik. İdamları yaparsanız, Türkiye’yi örnek alın, bu idamlar bizim hayatımızda derin yaralar açtı. Sizin hayatınızda da bir süre sonra derin yaralar açar diye söyledik.”
Bu Haber 289553 Defa Okunmuştur